Zekeriya Şen
Nueva Canción hareketinin temsilcilerinden Arjantinli müzisyen Mercedes Sosa’yı, sanatçının 4 Ekim 2009'daki ölümünün ardından programcımız Zekeriya Şen'in yazdığı yazıyla anıyoruz.
Bu sanatçıyı tesadüfen tanıdım ve o gün bu gündür neredeyse her gün bir defa dinliyorum. Son zamanlarda Afrika’dan keşfedilmiş en başarılı ve özgün sanatçılardan biri. Bunun için Sahel Sounds’a, bu kayıp sanatçının üretimlerini bulup bizlere ulaştırdığı için teşekkür etmek durumundayız.
Öykümüz 1968 yılında başlıyor. Amerika'da Baltimore’dan yola çıkan ve son durağı Rio De Janeiro’da olan müzik enstrümanları ile dolu bir gemi bir şekilde denizde kayboluyor ve kendini Cabo Verde'de buluyor. Tüm bu enstrümanların sergilenmesi gereken EMSE Fuarı’ndaki stant ise boş kalıyor.
In the Heart of the Moon, Malili efsanevi gitarcı ve Nehrin Blues Adamı lakaplı Ali Farka Touré ve Mandé sülalesinden gelen kora virtüözü Toumani Diabate’nin birlikte kaydettiği bir düet albümü. Yaptıkları işin, tam anlamıyla, sonuna kadar hakkını veren iki sanatçı, bol üretkenliğin aksine, nadir ama kaliteli üretim felsefesini benimsiyor. Özellikle Ali Farka Touré’nin artık aramızda olmadığını düşünürsek bu albüm daha fazla yüreğe basılacak türden.
Evet, belki de bu tür kültürel harmanlamalara çok kredi veriyoruz oysa sadece “iyi müzik yapmak” gibi sığ bir vizyon ile üretilmiş olabilirler. Fakat bir müzik yazarı ve özellikle dinleyicisi olarak vizyonun daha derin unsurlara dayandırıldığını düşünmek istiyorum.
Burada sıraladığım elli üç Afrikalı sanatçıyı içeren liste, Afrika müziğini keşfetmek isteyenlerin başvurabileceği en doğru adres olabilir. Elbette bazı isimler bu listede yer almayabilir, zira her gün Afrika’dan başka bir cevher çıkmakta. 1923 – 1979 yılları arasında yaşamış yazar ve filozof Pliny the Elder olarak bilinen Gaius Plinius Secundus’un yazdığı gibi “Her zaman Afrika’dan çıkan yeni bir şey vardır.”
En değerli yerel müzik beklenmedik yerlerden çıkandır. Kulağınızın sürprizlere açık olduğu o anlar sizleri gafil avlar ve ayaklarınızı yerden keser. Bizler, gerçek anlamda, ne dinliyorsak oyuz aslında. Kafamızdaki müzik hayatımızı devindirir, yükselimler yaşamasını sağlar ve dışarıdan içeriye kadar etkilenmesine vesile olur.
Bir zamanlar Fransız kolonisi olan Cezayir, bağımsızlığını kazandıktan sonra heyecanla ve yeni bir ulusal kimlik ile dünyaya adım attı. O dönemlerde özellikle rai müziği içki ve dans ile örtüştürüldüğünden pek hoş karşılanmadı, hatta dönem dönem yasaklandı. Nüfusu daha fazla ve hızlıca Araplaştırmak için uğraşan devlet, özellikle popüler ve güncel müziklere yeşil ışık yaktı. Ancak bu tarzlar yurtdışında pek ilgi görmedi, daha doğrusu rai müziğinin gölgesinde kaldı.
Mavi, mor, beyaz, kahverengi dalgaların eflatun, sarı ve kırmızı tuvaller üzerine savrulması. İnsan sesi ile bozulmayan, tek bir enstrümandan çıkan saf ritimler. Renklerin süslediği bir atmosferde damlayan notalar Dustin’in dünyası. Oldukça davetkâr, oldukça samimi ve duygusal.
Kanımca J.S. Bach ilk Dünya Müziği bestecisi. Her ne kadar alt tanım olarak yaptığı müziği Klasik Batı Müziği olarak ifade etsek de geniş bir perspektiften bakıldığında Bach bir Dünya Müziği sanatçısı.
Mercedes Sosa'yı ilk defa dinleyen biri, hiç şüphesiz kendisine vahiy indiğini zanneder, oysa bu, Sosa'nın uğuldayan, pes, ağır ve çarpıcı, büyüleyici sesidir.