Toumani Diabaté ile Söyleşi

-
Aa
+
a
a
a

 

Afrika geleneksel müziklerini ve kora çalgısını tüm dünyaya sevdiren Malili ve Grammy ödüllü Toumani Diabaté çaldığı enstrüman ile gerçek anlamda özdeşleşen sanatçılardan biri. Batı Afrika'ya özgü, 21 telli kora enstrümanını dünya müzik platformuna taşıyan  Toumani Diabaté için kora, Ravi Shankar için sitar, Djivan Gasparyan için duduk, Jimi Hendrix için gitar ve Arif Sağ için saz neyse o.

 

Açık Radyo'da albümlerinin pek çok defa prömiyerini gerçekleştirdiğimiz virtüöz, 22 Mayıs'ta, Cemal Reşit Rey'de, Türkiyeli müzikseverlerin karşısına ilk defa çıkacak. Yoğun dünya turnesi arasında kendisini yakaladık ve bir söyleşi yaptık:

 

Kora bazı ülkelerde hâlâ pek bilinmiyor. Bize biraz koranın geçmişi hakkında bilgi verebilir misiniz?

 

Kora ile sunduğumuz geleneksel şarkılar o kadar eski şarkılar ki, birçok dinleyicinin iyi bildiği batı klasik müziği eserlerinden bile eski bir geçmişi var. Aslında diğer enstrümanlara rağmen, daha çok kişiye ulaştığında, herkes birçok batı enstrümanından daha geleneksel ve hiç de yabancı olmadığını fark edecek. İyi müzik dinleyicileri bunu farketmeye başladı bile…

 

Ebeveynleriniz Ulusal Enstrüman Topluluğu'nda yer alan müzisyenlerdi ve müzik gelişiminizde mutlaka doğrudan etkileri olmuştur. Anne ve babanız müzik kariyerinizde size bir yol çizdi mi yoksa sizi kendinizle baş başa, özgür mü bıraktılar?

 

Müzik babamın doğasında vardı ama ben babamı o kadar az görebiliyordum ki…Belki genlerimde taşıyordum müzik sevgisini, ama yetiştiğim çevre bu büyüleyici kora müzikleriyle sarılıydı ve bu benim gerçek motivasyonumdu. Babamdan uzak olduğumu saklamıyorum, çünkü hep seyahat etmek zorundaydı… Hem annem hem babam müzikle meşgullerdi ve ben müziği kendimde buldum…

 

Hiç şüphesiz böyle onların sayesinde birçok farklı müzik dinlediniz. Böyle bir müzik zenginliği içerisindeydiniz. Korayı kendi kendinize öğrenmenizde bunun size ne kadar katkısı oldu?

 

Aslında bu konuda mütevazi değilim, çünkü bunun bana Tanrı'dan bir hediye olduğunu düşünüyorum. Bulunduğum çevrenin bu müzikle dolup taşması elbette beni etkilemiştir, ama ben bu müziği keşfetmekten çok, bu müziğe doğduğumu düşünüyorum, bana bu müzikle kendimi ifade etmek çok doğal geliyor…

 

Çok genç yaşta, dönemin ünlü isimleriyle müzik birlikteliğine girmiştiniz; müzik yapmaya başladığınızda uluslararası bir tanınmışlığa ulaşabileceğinizi hiç düşündünüz mü?

 

Benim bütün istediğim kora müzikleriyle, kendi gelenekselliğimi temsil ederek dünyayı dolaşabilmekti.  Profesyonel olarak sahnede olmak bana çok heyecan veriyordu, açıkçası büyük isimlerle ilk tecrübelerimi kazanmak büyük bir şans, ama benim odaklandığım sadece sahnede olmaktı…

 

Müzik kariyeriniz boyunca hep diğer sanatçılarla alışverişi ve etkileşim içerisinde oldunuz; farklı coğrafyadan gelen bu kadar çok müzisyen ile birebir çalıştıktan sonra, birlikte müzik yapacağınız kişilerde özel bir şey arıyor musunuz?

 

Bana pop yıldızları da kimi zaman heyecan verebiliyor. Tıpkı Björk'le çıkardığımız işler gibi.. Alternatif müzikler yapan ve popüler olmuş o kadar çok başarılı isim var ki. Madonna ile bir çalışma yapmak çok enteresan olabilirdi mesela. Blur'den bildiğimiz Damon Albarn bana göre çok yetenekli ve kendine özgü işler çıkarıyor… Damon Albarn'la çalışmayı isterdim.

 

Roswell Rudd ile birlikte caz müziğini kora ile birleştirdiğiniz "Malicool" çalışmasını çok beğeniyorum. Bu çalışma hakkında bizlere ne söyleyebilirsiniz?

 

Kora ile doğaçlama yaptığımda caz duygusu o kadar yakınlaşıyor ki... Geleneksel müziklerin cazla uyumu, bu müziklerin zengin kökleri ile ilgili. Cazın da insan dramlarından çıkan ve müzikal olarak da zengin bir geçmişi var, koranın da geçmişi tartışılmaz, bu yüzden uyumlarının iyi olduğuna ben de inanıyorum ve dinleyici, özellikle caz dinleyicisi büyük keyif alıyor… 22 Mayıs'ta İstanbul'da aynı keyfi yaşıyor olacaksınız.

 

Tüm müzik birlikteliklerinizin arasında en çok beğendiğiniz ve diğerlerine nazaran ön planda olan hangisi?

 

Yaptığım işlerden hiçbirine haksızlık etmek istemiyorum, ama kaybettiğimiz bir efsane olarak Ali Farka Touré ile yaptığım çalışma benim kariyerim için çok değerli. Ali Farka'nın müziği geleneksel bir müzik ve Mali'nin tüm köklerini taşıyor. Onun albümünde bir müzisyen olarak yer alabilmek benim için bir ödüldü, üstelik bu Grammy alan bir albüm oldu…

 

Yıllardan beri grubunuz Symmetric Orchestra ile çalıyorsunuz ve şu ana kadar birlikte sadece tek bir albüm kaydettiniz. Gelecekte onlarla planladığınız yeni çalışmalar dinleyecek miyiz?

 

Henüz son albümümü sunuyorum ve "The Mande Variations", benim için kendimi müzikle ifade etmeye başladığımdan beri alabildiğime inandığım yolu dinleyiciyle paylaşıyor. 20 yıl önce yayınladığımız ilk kora albümünden sonra bu albüm benim için çok önemli. Bu yüzden, yeni bir albüm heyecanı henüz duymuyorum, çünkü son albümü daha çok insana ulaştırmak istiyorum. İstanbul'da da bunu yapıyor olacağım…

 

Kültürel alışverişi önemseyen bir dünya müzisyeni olarak, seyahatlerinizde diğer sanatçılardan neler duyuyorsunuz? Özellikle ilginizi çeken bir şey var mı?

 

Müzisyenler, özellikle geleneksel müzikleri daha çok kişiye ulaştırabilmek için deneysel çalışmalar yapmaya devam ediyorlar ve artık ne dinleyici ne de müzisyenler bu konuda katı değiller. Ben yine de gelenekselden çok uzaklaşmamaya çalışıyorum. Eğer kökleri iyi biliyorsanız buna cesaret edebiliyorsunuz. Şimdi tanıştığım birçok müzisyende bu cesaret ve yetenek var.

 

Ne zaman sınırları aşıp uluslararası bir grup olduğunuzu fark ettiniz?

Hiçbir zaman buna odaklanmadım, ama henüz 19 yaşındayken sahnede Mali'nin en ünlü isimleriyle çalıyordum ve hayal ettiklerimin uzak olmadığını da biliyordum… Symmetric Orkestra'yla dünyanın en prestijli salonlarında konserler vermeye başlayınca, şansımın arttığını tahmin edebildim.

 

Neredeyse tüm dünyaya Mandinka kültürünü müziğiniz vasıtasıyla tanıttınız, buna karşılık seyirciden aldığınız tepki nasıl?

 

İnsanlar popüler müzikleri seviyorlar, ama bir yandan işin içine koskoca bir tarih girince daha çok mutlu oluyorlar. İlk safhada dikkat çekmek için deneysel çalışmalar işe yarıyor, ama sonrasında geleneği sunmak hem benim için mutluluk verici oldu hem de insanlar keşfettiklerinde daha çok öğrenmek istiyorlar…

 

Türk müziği hakkında ne kadar bilgi sahibisiniz? Beğendiğiniz sanatçılar veya yerel enstrümanlar var mı?

 

Herhangi bir ülkeye gittiğimde ilk olarak eski geleneksel müziklerini ve folklorunu öğrenmeye çalışıyorum, ama özellikle yurtdışındaki festivallerden Aynur'u tanıyorum. Sesi çok güçlü ve çok etkileyici. Ömer Faruk Tekbilek de adını yurtdışında en çok duyduğum bir başka müzisyen…

 

Sınırların birbirine geçmesiyle, kanımca tüm kültürler kendi aralarında kaynaşmaya başladı. Sığ görüşlerin tüm utançları, ayrımcılıkları yıkılmaya başladı. Kültürel küreselleşme ve müziğin bunun içerisindeki rolü hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Müziklerin birbirine yakınlaşmasıyla beraber çoğu kez tarihçiler hiç bilemeyeceğimiz tarihi yakınlıkları keşfediyorlar ya da hatta birbirinden çok uzak ülkelerde bile ortak bir enstrüman olabildiğini görüyorlar. Bu yakınlıkları ortaya koymak bence çok anlamlı, ama diğer taraftan her ne kadar deneysel müziklere açık olsam da, mümkün olduğu kadar geldiğim toprakların eski müziklerini tanıtabilmeye özen gösteriyorum…

 

Dünya Müziği kavramına inanıyor musunuz?

 

Benim ilgilendiğim geleneksel müzik ve yaptığım çalışmaların yan yana getirildiği tanımlama daha çok "geleneksel müzik" oluyor…. Ama popüler bir müzikle ya da isimle de geleneksel bir çalışma yapılabilir ve pek çok alternatif çalışmalar ortaya çıkabilir…

 

Algı kolaylığı bakımından insanlar tarafından her şeyin etiketlendiği bir dönemde yaşıyoruz, siz müziğinizi herhangi bir stil ve tarz altında sınıflandırıyor musunuz?

 

Benim böyle bir kaygım yok, ama açıkça benim yaptığım müzik kora müziği… Belki bu müziğin cazla buluştuğu deneysel çalışmalar da yapıyor olabilirim, ama müziğim tamamen bizim eski geleneksel müziğimize dayanıyor. Ancak kora müziğinin yapısı deneysel çalışmalara izin veriyor ve özellikle sahnede cazla çok daha fazla yakınlaşıyor.

 

İlk defa Türkiyeli müzikseverlerin önüne çıkacaksınız ve emin olun hepsi müziğinizi heyecanla bekliyor. Bizler için neler planlıyorsunuz?

 

İstanbul'a olağanüstü müzisyenlerle beraber geliyorum, kendimi kora müzikleriyle ifade ederken yalnız kalmadığımı göreceksiniz. Özellikle son albümümden şarkılar olacak… Türkiye kültürel zenginliklerini, müzik ile ilgili çeşitliliğini hayranlıkla karşıladığım bir ülke. Ben de bizim zenginliklerimizi paylaşıyor olacağım..