Nijerya ve Estonya’da seçimler, Tunus’ta sokak gösterileri

Ufuk Turu
-
Aa
+
a
a
a

Ahmet İnsel, Ufuk Turu’nda bu hafta Nijerya’daki başkanlık seçimlerinin sonuçlarını, Tunus’taki gelişmeleri ve Estonya’da aşırı sağın ikinci büyük parti olarak çıktığı seçimleri anlattı.

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
Ufuk Turu: 07 Mart 2023
 

Ufuk Turu: 07 Mart 2023

podcast servisi: iTunes / RSS

(Bu bir transkripsiyondur. Metnin son hâli değildir.)

Ömer Madra: Günaydın Ahmet.

Özdeş Özbay: Günaydın

Ahmet İnsel: Merhabalar. Günaydın.

Ö.M.: Ufuk turunda neler var?

A.İ.: Çok yoğun bir gündem var. Nijerya'da geçen hafta seçimlerin yapıldığını ve sonuçların daha açıklanmadığını söylemiştik. Sonuçlar beklendiği gibi şu andaki Cumhurbaşkanı Muhammed Buhari'nin partisinin adayının seçimleri kazandığını ilan etmesiyle sonuçlandı. Bu seçimlerde Lagos'un eski valisi ve bugüne kadar Nijerya'daki başkanların neredeyse vaftiz babası olarak tanımlanan, onları başkan yapan, kral yapan Bola Ahmed Tinubu oyların yüzde 36’sını alarak birinci turda seçildi. Şimdi oyların yüzde 36’sını alıp birinci turda seçilmek nasıl mümkün derseniz, Nijerya Anayasası'nda birinci turda birinci gelen kişi oyların yüzde yüzde 25’inden fazlasını aldıysa ve diğer bütün eyaletlerin üçte ikisinde oyların en az yüzde 25’ini de alması koşuluyla birinci turda seçilmesi mümkün oluyor. Dolayısıyla bu koşulu yerine getiren 70 yaşındaki Tinubu, başkan ilan edildi ama seçim sonuçlarına çok ciddi itirazlar var.

Bir önceki seçimlerden farklı olarak bu seçimlerde yaşanan önemli bir gelişme, geleneksel olarak iki büyük parti arasında devam eden çekişmeye üçüncü bir adayın katılarak yüzde 25’e yakın oy alması oldu. Bu kişi yakın zamana kadar muhalefetteki partinin üyesi olarak bir eyalet başkanı olan Peter Obi. Partisinin üst üste ikinci kez Atiku Abubakar’ı aday olarak çıkarması üzerine aslında adaylık sırasının kendisinde olduğunu söyleyerek partisinden ayrılmış ve İşçi Partisi'nin adayı olmuştu. Atiku Abubakar yüzde 29, Peter Obi ise yüzde 25 oy aldı. İşçi Partisi son 10-15 yılda neredeyse uykuya yatmış durumda olan bir partiydi. 2019 seçimlerinde koskoca Nijerya'da beş bin oy alabilmiş bir partiydi ve Peter Obi'nin başa geçmesinin ardından özellikle iki kent, Lagos ve Abuja’da yani Nijerya'nın kozmopolit ve en büyük iki kentinde beklenmedik bir başarı gösterdi. Ve ülke çapında da oyların yüzde 25’ini aldı. Önümüzdeki dönemde Obi İşçi Partisi’ni hemen terk etmezse bunun Nijerya siyasetinde ciddi dönüşüm yapma ihtimali var. Ona oy verenler de etnik kimliği üzerinden, Hristiyan ve Güneyli kimliği üzerinden oy vermiş olsalar da iki büyük kentte etnik ve dini kimlikleri aşan bir aidiyetle oy verildiğini görüyoruz ki bu da Nijerya siyaseti açısından önümüzdeki dönemde ciddi bir değişim yaratabilir. Çünkü Nijerya'da siyaset neredeyse tamamen etnik ve dini kimlikler ve kabile ilişkileri üzerine dayalı.

Nijerya'da seçimlerin sonuçlarını muhalefet başta Peter Obi olmak üzere muhalefet reddediyor. Bunun nasıl sonuçlanacağını bilmiyoruz ama şu anda hâlâ bir çatışma, isyan hareketi yok. Bunun mahkemeler yoluyla çözülmesi bekleniyor

Tunus’ta gösteriler

A.İ.: Tunus'ta geçtiğimiz cumartesi günü Tunus'un merkezi başkenti Tunus kentinde üç ila beş bin arasında olduğu tahmin edilen, kimi gözlemcilere göre on bine kadar çıkan bir gösteri oldu. Bu protesto gösterisini Tunus'un bir milyon üyeye sahip, ki bölgenin en güçlü sendikasıdır, Tunus İşçileri Genel Konfederasyonu’nun (TGİS) çağrısıyla yapılan bir gösteriydi ve bu gösteride “özgürlük”, “kahrolsun polis devleti” ve “yoksulluğa dur de” sloganlarıyla iktidardaki Cumhurbaşkanı Kays Said'in giderek daha fazla otoriter, otokratik eğilimleri protesto edildi. Diyalogla özellikle sendikalarla ve sendikalarla beraber yeniden birlikte hareket etme kararı alan Tunus Barolar Birliği ve Tunus İnsan Hakları Örgütü'yle diyaloğa girme çağrısı yapıldı. Biliyorsunuz bu üç örgüt 2015’te anayasal geçişi sağlayacak hareketi oluşturdukları için Nobel ödülü kazanmışlardı. Dolayısıyla prestijli kurumlar bunlar aynı zamanda. Nobel Barış Ödülü sahibi kurumlar ve en başta TGİS, 20’ye yakın muhalif siyasetçinin Cumhurbaşkanı'nın emriyle tutuklanmalarını şiddetle kınadı. Demokrasiye geçişte temel hakların korunması konusunda beş elin parmakları gibi beraberiz işaretiyle halkı birlikte davranmaya çağırdı.

Tunus'un geçmiş sosyal tarihinde büyük dönüşümlerin öncü habercisidir genellikle bu sendikanın harekete geçmesi. Diğer taraftan Tunus Genel İşçi Sendikası (TGİS) Genel Sekreteri Nureddin et-Tabubi uluslararası para fonuyla yürütülen ve Ekim ayından beri artık ilerlemeyen, askıya alınan görüşmeleri de eleştirdi. Çünkü bu görüşmelerde Tunus'un çok ciddi bir piyasalaştırma, liberalleştirme politikasını uluslararası parafonu dayatıyordu. Özellikle ekmek, gıda ve yakıta devletin sağladığı desteklerin kaldırılmasını talep ediyor uluslararası para fonu İMF. Bu da yoksulların daha da yoksullaşmasına yol açacak.

Tunus Arap Devrimleri’nin de başladığı yerdi. Yalnız Tunus halkının artık sonuç alınmayan siyasi hareketlerden bir bıkkınlık yaşadığını ve seçimlere katılımın inanılmaz oranda düştüğünü hatırlatalım. Bir protesto yöntemi olarak da hatırlayacaksınız son seçimlerde dünyanın en düşük katılım oranının yaşandığı seçim olmuştu. Yüzde 10 civarında katılım olduğu seçimler yapıldı Tunus'ta. Bu hem bir siyasi davranış ama aynı zamanda bir “yeter artık” tepkisi. Bu hem muhalefetin işini zorlaştırıyor hem de tabii meşruiyetini ilan etmesi konusunda sınırlar getiriyor.

Estonya’da seçim sonuçları

A.İ.: Estonya'da milletvekili seçimleri yapıldı Pazar günü. Ve burada Kaja Kallas'ın başında olduğu Reform Partisi güçlenerek çıktı. Oylarını yüzde 31’e çıkarttı. Parlamentoda milletvekili sayısını 37’ye çıkarttı. 101 üyeli Parlamentoda 37’ye çıkarttı. Kaja Kallas bir kadın siyasetçi, Reform Partisi'nin Başkanı ve Başbakan da aynı zamanda. Karşısında aşırı sağcı Estonya Muhafazakâr Halk Partisi- EKRE vardı ancak bu parti Rusya yanlısı olduğu için bu partiyle kesinlikle iş birliği yapmayacağını ilan etmişti. Aşırı sağ EKRE oyların yüzde 16’sını aldı. Esas çöken merkez partisi oldu. 2019 seçimlerine göre oylarını düşürüp 10 milletvekili kaybetti. Buna karşılık merkez sağın yeni adayı, oyların yüzde 13’ünü alarak büyük ölçüde Kaja Kallas ile Sosyal Demokrat Parti’nin de desteğiyle koalisyon yapma imkânı doğurdu. Bu başarısının arkasında Estonya'nın kendi büyüklüğüne kıyasla Ukrayna'ya destek konusunda neredeyse dünyanın en fazla çaba gösteren ülkesi olmasının da büyük payı var. Ama bu aynı zamanda Estonya'nın içinde çok büyük bir yarılma da yaratıyor. Estonya'nın Rusya sınırına yakın sınır bölgesine yani Estonya'nın doğu bölgesinde Rusça konuşan veya Rus asıllı olan nüfus arasında tabii ki Reform Partisi’nin Kallas’ın desteği zayıf. Burada Rusya'yla iş birliğinin devam ettirilmesi yanlısı olan Muhafazakar Parti- EKRE güçlü. Merkez Partisi 2022 Şubat'ına kadar Rusya taraftarlarının veya Rusça konuşanların desteğini alan bir partiydi ama Ukrayna'ya saldırının hemen ertesinde Putin'in partisiyle olan işbirliği anlaşmasını lağvedip Rusya saldırısına karşı Ukrayna'yı destekleyen kampta yer alınca partisi çok ciddi oy kaybetti. Zaten Merkez Partisi'nin oy kaybının esas nedeni bu. Bu durum Estonya'da Rusça konuşan azınlıkla çoğunluk arasındaki yarılmanın daha da derinleştiğini gösteriyor. Estonya açısından esas endişe verici olan Rusya'nın olası bir saldırısından ziyade bu sosyal kimlik bölünmesi.

Aşırı sağ partinin oylarında büyük bir artış yok aslında ama Merkez Partisi'nin çökmesi ve merkez partisinin yerine kurulan Estonya 200 adlı liberal merkez sağ partinin ortaya çıkması, ki o da oyların yüzde 13’ünü aldı, sonucu yüzde 13’lerde birbirine çok yakın üç parti ortaya çıkmış oldu.

Estonya nüfusuna oranla dünyada en fazla Ukraynalı mülteci barındıran ülke. 1,3 milyonluk nüfusun neredeyse yüzde 15-20 kadarı Ukraynalı mülteci. Ve kendi ekonomik gücüne nazaran da Ukrayna’ya en fazla askeri ve maddi yardım yapan ülke konumunda. Savunma harcamalarını da gayrisafi milli hasılaların yüzde ikisinden yüzde üçüne çıkarma kararı aldılar. Bu gelecek açısından hoş bir şey değil elbette. Estonya'nın Rusya'nın yeniden hakimiyetine girme endişesini bütün Baltık ülkeleri gibi Estonya da yakından hissediyor.