Macaristan'da düzenlenen Demografi Zirvesi ve İsrail'de süren protestolar

Ufuk Turu
-
Aa
+
a
a
a

Ufuk Turu’nun gündeminde Macaristan’da gerçekleşen Demografi Zirvesi, İsrail’deki kitlesel protesto gösterileri ve Mahsa Amini’nin öldürülmesinin birinci yılında İran'dan sesler vardı.

Ahmet İnsel Ufuk Turu’nun açılışını Macaristan’da gerçekleşmiş olan Demografi Zirvesi ile yaptı. 2015 yılından bu yana Viktor Orbán tarafından gerçekleştirilen ve bu yıl 14-15 Eylül’de düzenlenmiş olan Zirve’ye aşırı sağ liderler, siyasetçiler ve düşünürlerin katılmakta olduğunu belirtti. Bu yıl “Aile toplumsal güvenliğin anahtarıdır.” sloganı etrafında düzenlenen Zirve’ye İtalya ilk defa hükümet başkanı aşırı sağ Başbakan Giorgia Meloni ile katıldı. İnsel, Avrupa ülkelerinde nüfus azalışı ve nüfusun yaşlanması endişesinin yaşandığını; 2021 yılında İtalya’da yaşayan nüfusun ilk defa altmış milyonun altına, elli dokuz milyona, düştüğünü aktardı. Macaristan’da Viktor Orbán 2015 yılında özellikle kadınlara yönelik aile destek programları ve yeni evlenen çiftlere sübvansiyonlu konut programı başlattı. 2019’da ise dört veya daha fazla çocuk doğuran kadınlara, gelir vergisinden ömür boyu muafiyet yasasını yürürlüğe koydu. İnsel ayrıca Avrupa’da doğurma yaşındaki kadın başına en az sayıda çocuğun düştüğü ülkelerin İtalya ve İspanya olduğunu da aktardı. Hükümetlerin yakın zamana kadar ailelere çocuk konusunda destek verecek bir program ortaya koymadığını, kreşlerin çok sınırlı olduğunu belirten İnsel, 2022’de İtalya’da nihayet bu konuda bir bakanlık kurulduğunu söyledi. Türkiye’de ise altmış beş yaş üzeri nüfusun, nüfustaki payının dünyadaki dört beş ülkeyle beraber çok hızlı bir şekilde arttığına dikkat çekerek devam eden İnsel, yaşlılara bakımın toplumsal bir ihtiyaç ve sorun haline geleceği değerlendirmesinde bulundu. Altmış beş yaş üzeri nüfusta ise kadınların çoğunluğu oluşturduğunu belirtti. Ülkelerin böyle bir demografik sorun içerisindeyken göçmenlere karşı tutumlarını da değerlendirmeye alan İnsel, içinde bulunulan durumu kültürel gerginlikle demografik gerginlik arasında bir çatışma olarak gördüğünü belirtti. Avrupa’nın Ukraynalı göçmenleri sorun etmezken Suriyelileri dışladığını; Türkiye’de Erdoğan’ın ise göçmenleri ağırlamaya devam edeceğini söylemesine değinerek, göçmenlerin Hıristiyan veya Müslüman olma durumlarının liderlerin tutumlarını belirlediğine dikkat çekti. 

Ahmet İnsel, ikinci konu olarak İsrail’de otuz yedi haftadır aralıksız devam eden kitlesel protesto gösterileriyle devam etti. Binyamin Netenyahu ve müttefiki aşırı sağ partiler tarafından düzenlenen, Yüksek Mahkeme’nin hükümetin alacağı kararları denetlemesini kısıtlayacak ve ortadan kaldıracak yasa değişikliği geçen haftalarda mecliste kabul edilmişti. Buna karşı Yüksek Mahkeme’ye itiraz edildi ve göstericiler bu itirazın kabul edilmesi için toplanmaktalar. Bu kalabalığın içinde orduda görev yapmış veya hala yapmakta olan askerlerin ve subayların bulunduğunu da aktaran İnsel, kendilerine Brothers and Sisters In Arms adı verdiklerini de belirtti. İnsel, verdikleri deklarasyonda ise Polonya ve Macaristan’da olduğu gibi, liderlerin kendi çıkarları uğruna hukuk devletini ayaklar altına aldığını; kendi ülkeleri İsrail’de buna izin vermeyecek, sonuna kadar mücadele edeceklerini belirttiklerini aktardı. Bu deklarasyonda ele aldıkları örnekleri ilginç bulduğunu belirten İnsel, tamamen diktatörlüğün uygulandığı ülkelerin değil, Avrupa Birliği içindeki çıban başı iki ülkenin seçilmiş olmasına dikkat çekti. İnsel, özellikle Avrupa’da göçmen baskısına karşı tepkinin aşırı sağı ciddi biçimde beslediğini gördüğünü ve iktidara gelen demokratların veya merkez sağın da aşırı sağ politikalara kanalize olduğunu söyledi. Almanya’daki aşırı sağ partiye oy verme eğiliminin %21’e çıkmasını bunun bir sonucu olarak değerlendirdi. Sol partinin %5, liberallerin ise %7 oy oranına gerilediğini aktardı. İnsel, Almanya’nın genelinde durum böyleyken eski Doğu Almanya’ya bakıldığına aşırı sağ parti AFD’nin birinci parti olarak ön plana çıktığını belirtti. İskandinav ülkelerinde de durumun benzer olduğunu belirterek devam eden İnsel, bu yükselişi engellemeye çalışan sağ ve hatta sosyal demokrat partilerin, aşırı sağcıların temalarını benimseyerek mücadele etmeleri sonucunda aşırı sağ partilerin “Bize oy vermeyenler de bizim gibi düşünüyor.” demesine yol açtığını aktardı. 

İran’da Mahsa Amini’nin öldürülmesi üzerinden bir yıl geçtiğini hatırlatarak devam eden İnsel, Mahsa Amini’nin babasının tedbiren gözaltına alındığını da ekledi. İran’da anma gerçekleştirmek için artık sokak gösterilerinin yapılamadığını, bunun yerine kapalı toplantıların yapıldığını ve mesajlar yayınlandığını belirtti. İran’da kadın hareketinin mücadeleye devam etmekte gösterdiği kararlılığın takdirle karşılanması gerektiği düşüncesini aktaran İnsel, yüksek sayıda kadının çeşitli nedenlerle hapiste bulunduğunu da ekledi. “İktidarın erkek egemen, dinci, gerici zihniyetine karşı tepkisini göstermekten geri kalmayan binlerce kadının olduğu bir mücadele. Önümüzdeki aylarda, yıllarda bu mücadelenin başarıyla bitmesi dileğiyle.” sözüyle mücadeleye karşı saygılarını da belirten İnsel, Ufuk Turu’nu bu şekilde noktaladı.