Ermenistan sınırı, İsveç-Finlandiya’nın NATO üyeliği, Ukrayna Savaşı

Nereye Doğru
-
Aa
+
a
a
a

Bu haftaki Nereye Doğru programında Cengiz Aktar Türkiye’nin veto etmeyi sürdürdüğü İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği konusunda Batı’nın artan baskısından, 24 Şubat’ta birinci yıl dönümü olan Ukrayna savaşındaki tehlikeli gelişmelerden ve deprem sonrası yardım konvoylarına açılan Türkiye-Ermenistan sınır kapısının sürekli olarak açılması girişiminden bahsetti.

Fotoğraf: AA
Nereye Doğru: 22 Şubat 2023
 

Nereye Doğru: 22 Şubat 2023

podcast servisi: iTunes / RSS

(Bu bir transkripsiyondur. Metnin son hâli değildir.)

Ömer MADRA: Günaydın Cengiz, merhabalar. 

Cengiz AKTAR: Günaydın. 

Özdeş ÖZBAY: Günaydın. 

C.A.: Temel gündem maddemizin dışında epey siyasi diplomatik faaliyet var. Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Antony Blinken Avrupa’da geziniyor. Atina'ya gelmeden Ankara'ya gitti. Mevlüt Çavuşoğlu'yla buluştu. Çok sıkıntılı geçtiği anlaşılıyor bu ikili toplantının. Artık art arda yetkililer geliyor gidiyor Ankara'ya ve bu Finlandiya'yla İsveç'in NATO üyeliğinin bir an evvel Türkiye tarafından onaylanması gerektiğini dile getiriyorlar. Stoltenberg gelmişti, ardından Blinken aynı şeyleri söyledi. Türkiye'ye bir son tarih verildi. Bir sonraki NATO zirvesi Temmuz ayında olacak, o zamana kadar bu işin bitirilmesi gerektiğini söylediler. Özellikle de Blinken söyledi tabii. Şimdi Türkiye gelecek Pazartesi veya Salı’dan itibaren 30 müttefik arasında, Finlandiya ve İsveç'in üyeliklerini onaylamayan tek ülke olarak kalıyor. Macaristan Pazartesi veya Salı, yani en geç 28 Şubat’ta onaylayacaklarını söylediler. 

Mevlüt Çavuşoğlu, Antony Blinken ile yaptığı basın toplantısında, “İsveç ne kadar hızlı adım atarsa, biz de meclisimizi ikna edebilirsek öyle adımlar atılır.” dedi. Oysa İsveç'in böyle yeni bir adım atması söz konusu değil. Fakat bu arada her iki ülkede yani hem Finlandiya hem İsveç 2019’daki Suriye'yle bağlantılı olarak askeri harekatlar sonucunda koydukları silah kısıtlamaları, ambargolarını kaldırdılar. Bunu da bir kenara not edelim. 

Blinken deprem bölgesine de gitti fakat 1999 depreminden çok farklı bir tablo vardı. Clinton gelmişti o zaman. Meşhur bir fotoğraf vardı hani bir bebeği kucağına almıştı, o bebek de Clinton'ın burnunu tutmuştu. O fotoğraf dünyayı dolaşmıştı biliyorsunuz. Şimdi böyle bir şey olmadı. Bölgeyi gezdiler ama tepeden helikopterle gezdiler. Deprem bölgesine inmedi ama İncirlik'e indi. 

Bütün bunlar mesajdır. Türkiye'nin ne kadar zayıf ve sorun çıkartan bir müttefik olduğunu ifade ediyor bunları yaparken. Blinken son derece yumuşak bir dışişleri bakanı aslında. Dün Atina'ya geldi, Atina'da basın açıklaması yaptı, görmesi gereken herkesi gördü. Ege Denizi'nde, Yunanistan ile Türkiye arasındaki anlaşmazlıkların konuşarak çözülmesi ve sert retoriğin daha fazla abartılmaması gerektiği, gerginliği arttırmamak gerektiği gibi laflar etti. Yunanistan'da epey bir gezdi. Dedeağaç'a gitti. Çok farklı bir gezi cereyan etti. 

Ukrayna savaşının birinci yılı

C.A.: Şimdi bu başlığı kapatalım, gelelim Ukrayna'ya ve Ukrayna bağlantılı gelişmelere. Burada en önemli gelişmenin yani stratejik silahların azaltılması antlaşmasına, dün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ulusal mecliste çok gecikerek yaptığı yıllık Ulusa Sesleniş konuşmasındaki kararının üzerinde durmak gerekiyor biraz. Önemli bir gelişme daha var savaşla bağlantılı olarak. Avrupa Komisyonu'nun Dış İlişkiler Temsilcisi Josep Borrell, NATO Genel Sekreteri Jens Stortenberg ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba üçlü bir koordinasyon, eşgüdüm mekanizması, kurma kararı aldılar. Ukrayna, AB ve NATO arasındaki bir koordinasyon bu ve çok önemli bir gelişme. Savunma sanayileri, tedarikçiler ve hükümetleri birbirine bağlayan bir koordinasyon mekanizması bu. İlk defa böyle bir şey oluyor. Ukrayna için daha fazla güvenlik yardımı, sürdürülebilir üretim, hızlı teslimat, bunların koordinasyonu yapılacak.

Rusya'nın Amerika Birleşik Devletleri'yle ilk 1991’de imzaladığı, yürürlüğe 1994’te giren ve 2009’da sona eren birinci “start” yani “Stratejik Saldırı Silahlarının Azaltılması Antlaşması” ikincisiyle ilgili bir açıklama yaptı. “New START” deniyor buna. Bu antlaşmaya Rusya'nın katılımını askıya aldığını söyledi Putin. Bu “New START” yani “stratejik silahların daha da azaltılması” anlamına geliyor. 2010’da imzalandı bu anlaşma, Prag'da imzalandı yanılmıyorsam ve 2011’de yürürlüğe girdi. Bu aslında çok ilginç bir antlaşmadır. İki ülkenin sahip oldukları kıtalar arası menzilli nükleer silah sayısına sınırlama getiriyor bir kere bu. 2021 yani iki yıl önce beş yıllığına uzatılmıştı. 

Ö.M.: Evet, yani uzun menzilli nükleer savaş başlıkları 1550 ile sınırlı olacaktı. 

C.A.: Evet ve şimdi müzakere ediyorlardı iki taraf, 2026’da biteceği için müzakerelere şimdiden başlanıyor ve Mısır'da toplanacakları söyleniyordu. Bu ilginç bir antlaşmadır başından beri. Birbirlerinin silah sahalarında denetim yapma izni veriyor bu anlaşma. Yeni bir tip anlaşmaydı bu. Fakat salgın nedeniyle 2020’den bu yana bu denetimler durdurulmuştu. Şimdi Putin'in verdiği haberle bu denetimlerin tamamen askıya alındığı anlaşılıyor. Fakat bu işi takip edenler “Rusya anlaşmadan tamamen çekilmedi” diyorlar. Putin “Artık topraklarımızda denetim faaliyetlerini kolaylaştırma yükümlülüğünden vazgeçiyoruz” diyor. İkili istişare komisyonunun Kasım’da Mısır'da toplanmasını planlıyorlardı ancak iptal edilmiş ve tek taraflı iptal edilmiş. Yalnız bu aynı gözlemciler dediğim gibi her şeye rağmen “nükleer kılıç sallama” deniyor buna, yani nükleer alarm değil ama bunların boş tehdit olduğu söyleniyor. Rusya’nın nükleer silah kullanma gibi ciddi bir adım atmaya karar verdiğine dair hiçbir elle tutulur, somut bir kanıt yok diyor gözlemciler. 

Son olarak gene aynı başlıkta Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda ile görüştü, Joe Biden Kiev'den sonra Varşova’ya gitti. Orada çok ciddi bir koordinasyon var çünkü Polonya ister istemez bu savaşın en büyük taraflarından biri, büyük bir ülke malum. 

Ermenistan sınırı açılıyor

C.A.: Son olarak bari iyi bir haber vereyim. Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan, Türkiye’ye geldi. Türkiye'nin yüz yıldır sorunlu olduğu iki ülkenin Dışişleri Bakanları birlikte deprem bölgesine geldiler. Mevlüt Çavuşoğlu'yla geçen Çarşamba Ankara'da bir toplantı yaptı Mirzoyan. İki ülke arasında çok uzun süredir 1993’ten bu yana kapalı olan Alican sınır kapısı yardım kamyonları için açıldı ve bu sınırın artık tamamen açılması için gereken adımların atılması konusunda anlaşmaya vardıklarını açıkladılar. Bu çok önemli bir gelişme hakikaten. 

Azerbaycan-Türkiye ilişkileri de belirleyici bu konuda ve Laçin koridoru sorunu var şuan Azerbaycan-Ermanistan arasında. Bir de Zangezur sorunu var. Nahçivan'la doğrudan doğruya Azerbaycan'ı birbirine bağlayan ve Ermenistan toprağından geçecek olan bir yolun ki İpek Yolu’nun bir parçası olacağı söyleniyor, O yolun sadece Azeri kontrolüne verilmesini dayatıyor Azerbaycan. Onun için Laçin yolu kapalı. Ermenistan “Öyle bir şey olmaz” diyor. “Benim toprağımdan geçeceksin, kapatmıyorum ama bu yoldan ne geçeceği ne geçirileceği, işte silah mı geçiriliyor? Ne yapacak? Bunu kontrol ederim tabii.” diyor. Böyle bir anlaşmazlık var. Bakalım Alican kapısını açmaya yetecek mi bütün bunlar?