AİHM kararı ve Avrupa Konseyi'nin tutumu

Nereye Doğru
-
Aa
+
a
a
a

Cengiz Aktar'ın gündeminde AİHM kararlarının ihlali ve Avrupa Konseyi’nin bu kararların uygulanması yönündeki tutumu, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılması vardı.

Avrupa Konseyi'nde Haziran ayı içerisinde Türkiye'yi ilgilendiren birçok toplantı olduğunu belirten Cengiz Aktar, bakanlar komitesi adına büyükelçiler seviyesinde delegeler komitesinin toplandığını ve Osman Kavala hakkındaki AİHM kararlarının yok sayılmasına yönelik oldukça sert uyarıların yapıldığını belirtti. Mart ayında verilen 6 aylık sürenin Eylül'de dolduğunu ekleyen Aktar, Selahattin Demirtaş nedeniyle ikinci bir ihlal prosedürünün de başlatılabileceğini ifade etti. Aktar, ihlal süreci tamamlandığında yani Eylül ayında, Türkiye’nin hala Osman Kavala ile ilgili AİHM kararlarını uygulamamış olması durumunda üç olasılık ile karşı karşıya kalınabileceğini belirtti; 

  • Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nde ki parlamenterler meclisinde oy hakkından mahrum edilmesi,
  • Avrupa Konseyi üyeliğinin askıya alınması,
  • Konsey üyeliğinden çıkarılması. 

Bu olası üç sonuç açısından değerlendirildiğinde 21 Haziran toplantısının önemli olduğunu söyleyen Aktar, duruma karşın Ankara temsilcilerinin; “Türkiye'de mahkemeler bağımsızdır” dediklerini aktardı. Aktar, ülke içerisinde mahkemelerin bağımsız olması ile ilgili endişelerini aktarırken, HSYK yargıçlarının seçim sürecini, 2020'den bu yana AİHM tarafından ihlal tespit edilen kararlara imza atmış olan hakim ve savcıların terfilerinde negatif bir unsur olarak dikkate alınıyor oluşunu Akın Gürlek, Hasan Yılmaz ve İrfan Fidan açılımı ile hatırlattı. 

Uluslararası Hakimler Birliği Toplantısı: Hukuk ve Demokrasiye Saygı

21 Haziran'da gerçekleştirilen Uluslararası Hakimler Birliği toplantısının bilgisini veren Aktar, toplantının gündeminde; Avrupa Konseyi’nde yer alan 46 ülkede hukuk ve demokrasiye saygının yaşadığı erozyonun ele alındığını söyledi. Aktar, bu toplantının Türkiye'yi ilgilendiren kısmı için; “milletvekiliyle, diplomatıyla, bürokratıyla Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi çatısı altında yapılmaması için uğraşıldı ve buna rağmen maalesef (kendileri için maalesef), bu toplantı orada cereyan etti” dedi ve bunun azımsanmaması gereken bir itiraz olduğunu belirtti.

23 Haziran'da Parlamenterler Meclisi Genel Kurulu'nda oylamaya sunulan “İnsan haklarına bir tehdit olarak uluslararası baskıların önlenmesi” kararının, alındığı bilgisini veren Aktar, bu kararın yabancı ülkelerdeki muhalif vatandaşlara uygulanan baskıları konu alan bir karar olduğunu ifade etti. Bu bağlamda Freedom House'un verilerine atıfta bulunduğunu belirten Aktar, bu uygulamayı ziyadesiyle yapan dünyada beş ülke (Rusya, Çin, Mısır, Tacikistan ve Türkiye) olduğunu ekledi.

Avrupa komisyonları için genel bir çerçeve çizdikten sonra Aktar, “Ankara'nın artık Avrupa kurumları ile pek bir işi yok” dedi ve bunun uzun zamandır böyle devam ettiğini de önceki programlarda olduğu gibi tekrar belirtti.

Avrupa Konseyi Dönem Başkanlığı İsveç’ten İspanya'ya

Avrupa Konseyi İsveç dönem başkanlığının zirvesi ile programa devam eden Aktar, 1 Temmuz'dan itibaren dönem başkanlığının İspanya'ya geçtiğini belirterek Türkiye açısından önemli bir noktaya dikkat çekti. Konseyin, AB ve Türkiye ilişkileri ile ilgili önceki süreçlerde alınan kararları hatırlattığını söyleyen Aktar, Avrupa'nın Mayıs seçimlerini kabul ettiğini ve Türkiye ile çalışmaya devam edileceği şeklinde açıkladı. 

Türkiye – Yunanistan İlişkilerinde Yeni Dönem

Önümüzdeki süreçlerde tekrardan gündeme gelme olasılığı yüksek olan Türkiye – Yunanistan arasında ki boğazların isimlendirilmesi sorununa (Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne atıfta bulunularak) dikkat çeken Aktar, iki ülke başkanı tekrar seçilmiş ve ilişkiler kaldığı yerden devam edecek, temiz sayfalar açılacak gibi temenniler olsa da iki ülke arasında çok fazla sorun olduğunu ve beyaz sayfaların grileşmek üzere olduğunu söyledi. 

11 Temmuz NATO Zirvesi

11 Temmuz’da gerçekleştirilecek olan NATO zirvesinin en önemli konusu olarak, İsveç'in NATO üyeliği başlığını belirten Aktar, hala ne Türkiye'de ne de Macaristan'da bir karar alınmadığını (Eylül'e kadar meclisin tatil olduğu bilgisi ile), konunun aynı şekilde belirsizliğini koruduğunu açıklamalarına ekledi.

Türkiye - Yunanistan ilişkilerine ilaveten Kıbrıs ile ilgili olarak Avrupa NATO ülkeleri, Avrupa Komisyonu ve AB Konseyi ile ortak savunma konularının konuşulduğunu söyleyen Aktar, Kıbrıs’ın da süreçlere dahil olduğunun bir göstergesi olarak bunu okumak gerektiğini belirtti ve Türkiye'nin buna karşı çıktığını ekledi. “Kıbrıs Cumhuriyeti'nin adının hiçbir şekilde herhangi bir NATO belgesinde yer almaması için çalışıyor” dedi.