AB Liderler Zirvesi’nin Türkiye’yi ilgilendiren sonuçları: Mülteci yardımı ve Gümrük Birliği modernizasyonu

Nereye Doğru
-
Aa
+
a
a
a

Nereye Doğru Programı’nda Cengiz Aktar, 24-25 Haziran’da Brüksel’de toplanan “AB Liderler Zirvesi”nden ve zirvenin Türkiye’yi ilgilendiren sonuçlarından bahsetti. 

Nereye Doğru: 30 Haziran 2021
 

Nereye Doğru: 30 Haziran 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

Aktar, “malumun ilamı” olarak tarif ettiği zirveye dair, “2020 Ekim ayından bu yana Avrupa Birliği, Merkel Almanyası’nın önderliğinde, Türkiye ile ilgili herhangi bir yaptırım veya zorlamanın söz konusu olmadığını beyan ediyordu ve bu doğrultudaki beyanlarını izleyen zirvelerle teyit ettiler” dedi. Aktar, şu anda özellikle 8 Avrupa Birliği ülkesinin (Bulgaristan, İtalya, İspanya, Romanya, Macaristan, Malta, Polonya, Yunanistan), tıpkı 2. Dünya Savaşı’nda miğfer devletler olarak gruplaştığı gibi, Türkiye’ye karşı, “Türkiye’de içeride veya dışarıda ne olursa olsun her şeyi kabul etmeye hazırız” tavrını sergilediklerinin altını çizdi. Zirve özelinde, üye devletlerin Türkiye’nin mülteci anlaşmasını imzalamaya hazır olduğunu, Ege Denizi’nde ve Akdeniz’in doğusunda sorun çıkarmadığı sonucunun kayda geçtiğini belirten Aktar, sonuç bildirgesinde Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren iki karardan bahsetti. Kararlardan ilki, AB’nin Türkiye’ye yük paylaşımı çatısı altında yapacağı 3,6 milyar euro değerindeki mülteci yardımı. İkinci karar ise, yıllardır nasıl gerçekleşeceğine dair somut bir çıktının ortaya konulmadığı Gümrük Birliği modernizasyonu meselesi. Aktar, sözde olumlu gelişmelere mesnet esas meselenin Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’de bir terslik olmamış veya olmayacağı konusu olduğunu belirtti. 

Bu bağlamda, zirveden üç gün önce 22 Haziran’da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin New York’ta bulunan Birleşmiş Milletler daimî temsilcisi Feridun Sinirlioğlu’nun, BM Genel Sekreteri’ne hitaben yazdığı mektuptan bahseden Aktar, bu mektubun Şubat 2020’de Yunanistan hükümetinin Türkiye-Yunanistan ilişkileri konusunda BM Genel Sekreteri’ne yazdığı mektuba cevap niteliğinde olduğunu belirtti. Mektuba göre Türkiye, Yunanistan konusundaki tezlerinin hiçbirinden vazgeçmiş değil ve diyalog süreciyle alakalı hiçbir irade belirtmiyor. Tüm bunlara dayanarak AB’nin Türkiye hakkındaki “görmezden geleceğiz” tavrının altını çizen Aktar, distopya haline geldiğini belirtti. Türkiye- Avrupa Birliği ilişkileri konusuna geçen hafta Almanya Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Miguel Berger’in, “Bizim için önemli olan Türkiye’nin maraza çıkarmamasıdır. Ayrıca AİHM’nin aldığı Osman Kavalalı ve Selahattin Demirtaş hakkındaki kararlarına uymak zorunda kaldık, özür dileriz” dediğini aktardı. İlişkilerin hangi boyutta olduğunun ve nasıl ilerlediğinin göstergesi niteliğinde olan örneklere devam eden Aktar, AB’nin, en büyük temsilciliği olan ve Ankara’da yer alan AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Alman Andreas Meyer Landrut’un Türkiye bürokrasisi ile birlikte uygulamaya koyduğu milyon dolarlar harcanan projelerden bahsetti.  Projelerin ilki “Alternatif Çatışma Çözümü Programı”. İkincisi ise seçilmiş veya atanmış yerel yöneticileri kapsayan “Ahlaki Farkındalık Projesi”. Diyalog çatısı altında gerçekleştirilen bu tip liberal çalışmalara karşılık, Aktar, 29 Haziran tarihinde Almanya Parlamentosu tarafından kabul edilen, HDP’nin kapatılmasıyla ilgili HDP ile Dayanışma Metni’ni yalnızca Merkel başkanlığındaki Hristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU) yayımlamadığı haberini bildirdi. Ayrıca 25 Haziran tarihinde Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen tarafından yapılan basın toplantısına ilişkin olarak 20 Temmuz 2021’de kutlaması yapılacak olan Kıbrıs Barış Harekatı’nın yıl dönümünde, Türkiye’nin adada SİHA üssü açacak olmasının Avrupa nezdinde bir sorun olmadığını bildiren Aktar; aynı şekilde Maraş’ta hayata geçirilecek olan imar planına karşılık Avrupa’nın ses çıkarmayacağı haberini bildirdi. 

Son olarak 23 Haziran’da Berlin’de gerçekleşen Libya Konferansı’na değinen Aktar, Libya'dan bütün yabancı güçler çekilmesi maddesine karşılık, Türkiye’nin maddeye şerh koyduğunu belirtti. Aktar, “Mesele kronik bir hal aldı, gözlemciler Libya’da 24 Aralık 2021 tarihinde yapılması planlanan seçimlerin yapılamayacağını iddia ediyorlar” dedi. 

 

(Program özetini hazırlayan gönüllümüz Seyhan Karasu’ya teşekkür ederiz.)