Türkiye’nin Ulusal Katkı Beyanı kaydedildi

-
Aa
+
a
a
a

Türkiye’nin Ulusal Katkı Beyanı, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Ulusal Katkı Beyanı siciline kaydedildi.

Gezegenin Geleceği: 18 Nisan 2023
 

Gezegenin Geleceği: 18 Nisan 2023

podcast servisi: iTunes / RSS

27. Taraflar Konferansı’nda (COP27) duyurulan ve Türkiye’nin emisyonlarının artmasına neden olacak Ulusal Katkı Beyanı (NDC), Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) NDC siciline kaydedildi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 2022’nin Kasım ayında Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentinde düzenlenen COP27 Bakanlar Zirvesi’nde Türkiye’nin iklim eylem planını anlatmış ve güncellenmiş NDC’yi uluslararası kamuoyuyla paylaşmıştı. Kurum, Türkiye’nin 2015’te açıkladığı emisyon artışını %21 azaltma taahhüdünü, 2030 için %41’e yükselttiğini duyurmuştu. Türkiye’nin en güncel emisyon verisi o dönemde 2020 yılına ait 523,9 MtCO2e [milyon ton karbondioksit eşdeğeri] idi. Bakanlığın 2030 için açıkladığı 500 MtCO2e indirme hedefi ile anlaşılan, 2015’te verilen baz senaryodaki gibi Türkiye’nin emisyonları önce 1,175 MtCO2e’ye çıkarılacak ve idarenin alacağı önlemlerle 700 MtCO2e civarına indirilecek. Bu, bakanlık açıklamasının bir azaltım hedefi olmadığı, aksine bu hedefin 2030’a kadar %30’dan fazla artışa neden olacağı anlamına geliyor. İklim alanında faaliyet gösteren sivil toplum ve düşünce kuruluşları, Mısır’daki müzakereler öncesinde Türkiye’nin güçlü bir 2030 iklim hedefi vermesi yönünde ortak bir çağrıda bulunmuş ve köklü değişikliklere gidilmeden, %35 mutlak azaltım ile emisyonların mevcut seviyesinden 340 MtCO2e seviyesine inebileceğini ortaya koymuştu. Anadolu Ajansı muhabirinin İklim Değişikliği Başkanlığı’ndan aldığı bilgiye göre, bu kapsamda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinasyonunda, İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulu bünyesindeki kurum ve kuruluşların katkılarıyla Türkiye’nin güncellenmiş NDC’si hazırlanarak UNFCCC NDC siciline kaydedildi.

Arazi Kullanımı, Arazi Kullanım Değişikliği ve Ormancılık sektörlerinde değerlendirmeler yapıldı

Güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanı’nda, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadele kapsamındaki hedeflerine ulaşması için gerekli sektörel stratejilerine de yer verildi. Beyanda, azaltım politikalarının altında enerji, sanayi, ulaştırma, tarım, bina, atık ve arazi kullanımı Arazi Kullanımı, Arazi Kullanım Değişikliği ve Ormancılık (AKAKDO) sektörlerinde kapsamlı azaltım ve uyum eylemlerinin yanı sıra uygulama araçlarına yönelik değerlendirmeler yapıldı. Her sektöre yönelik başlıca yol gösterici politika belgeleri ve sektörel mevzuatlar ile 2030 yılı için Türkiye’nin öne çıkan azaltım politikaları da beyana dahil edildi. Türkiye’nin iklim değişikliğine uyum politikalarına yönelik olarak da tarım, ormancılık, su, afet risk yönetimi, şehircilik, kırsal kalkınma ve halk sağlığı sektörlerindeki uyum çalışmalarına, ana politika belgelerine ve iklim değişikliğine uyum hedeflerine de yer verildi. Beyanda, Türkiye’nin, uluslararası finansal kaynaklara erişiminin belirlenen hedeflere ulaşmada ve ortaya konulan yeşil büyüme vizyonunu desteklemede etkili olacağı da belirtildi.

Almanya’da nükleer enerji dönemi sona erdi

Almanya’da 60 yılın ardından nükleer enerji dönemi sona erdi. Bavyera’daki Isar 2, Baden-Württemberg’deki Neckarwestheim 2 ve ülkenin kuzey batısında yer alan Emsland nükleer santrallerinin işletmecilerinin yaptıkları açıklamaya göre, bu üç nükleer santralde cumartesi gecesi saat 12:00’den önce tüm reaktörler devre dışı bırakıldı. Böylece, Almanya’da elektrik üretiminde nükleerden çıkış süreci tamamlandı. Söz konusu nükleer santrallar, artık elektrik şebekesine bağlı olmazken, bu santrallar geçen yıl ülkenin enerji ihtiyacının yaklaşık %6’sını karşılamıştı.

Çekerek Irmağı’na biyogaz atıklarının dökülmesi çevre kirliliğine neden oldu

Tokat’ın Zile ilçesine bağlı Yapalak Köyü’nde Yeşilırmak’a akan Çekerek Irmağı’na biyogaz atıklarının dökülmesi çevre kirliliğine neden oldu. Çekerek Irmağı’na dökülen atıklardan olumsuz etkilendiklerini ifade eden Yapalak Köyü sakini İsmet Kılıçlı, “Irmak suyuna biyogaz atığı döküyorlar. Bu durumdan canlılar olumsuz etkileniyor. Biz bu ırmağın suyunu tarım alanlarımızı sulamak için kullanıyoruz. Irmakta yaşayan tek bir canlı dahi kalmadı,” dedi. Irmak çevresinde içme sularının da olduğunu ifade eden Kılıçlı, “Bu zehir içtiğimiz sulara karışıyor ve bu atıklar pis kokuyor, evde bile zor duruyoruz,” ifadelerini kullandı. Yapalak Köyü Muhtarı Bayram Sayan ise yurttaşların hayvanlarının atıklar nedeniyle öldüğünü ifade etti.

Marmara Denizi’nde bu yıl da müsilaj endişesi yaşanıyor

Cumhuriyet’yen Rıfat Kırcı’nın haberine göre, sanayi ve evsel atıklarla her geçen gün kirliliği giderek artan Marmara Denizi’nde bu yıl da müsilaj endişesi yaşanıyor. İstanbul Caddebostan sahilinin ardından, Tekirdağ sahilinde de müsilaj benzeri kirlilik görüldü. Eski Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Marmara Denizi’nde müsilaj kabusu yaşanacağını söyledi. Cumhuriyet’e değerlendirmede bulunan Öztürk, müsilaj tehdidinin geçen yıla göre bu yıl daha fazla olduğunu aktararak, “Bu mevsimlerde havaların ısınmasıyla denizde müsilaj oluşumu başlar. Bunda su sıcaklığının da etkisi var. Geçen sene Karadeniz’den gelen su soğuktu. Bu nedenle müsilaj oluşmadı. Ancak bu sene Karadeniz’den su, sıcak geliyor. Yavaş yavaş geliyor, gelmekte olan müsilaj felaketi,” dedi. Marmara Denizi’nin kirlilik nedeniyle öldüğünü ve arıtma sistemleri kurulması gerektiğini vurgulayan Öztürk, “Marmara Denizi, 25 milyon insanın lağımına döndü. İleri derece arıtma sistemleri kurulmalı. Bunun maliyeti 10 milyar dolar olacak. Bu sistemleri kamu ve sermaye paylaşarak kurmalı. Tabanı lağıma dönmüş bir Marmara bulunuyor. Çok kısıtlı alanlar dışında dip balıkçılığı da yapılamıyor, balık barınamıyor. Yüzey balıkçılığı yapılabiliyor. Ancak arıtma sistemleri kurulursa Marmara kendisini hızla yenileyecek, iyileştirecek,” dedi.