İklim krizinin anlatıldığı bir ‘Enerji Müzesi’ mümkün!

-
Aa
+
a
a
a

ÇATES A Santrali'nin ‘Enerji Müzesi’ olması isteniyor.

Gezegenin Geleceği: 16 Ocak 2024
 

Gezegenin Geleceği: 16 Ocak 2024

podcast servisi: iTunes / RSS

Endüstrileşme sürecinin ve elektrik enerjisinin tarihine dair önemli bir simge olan Işıkveren (ÇATES A) Santrali, uzun süren mücadele sonunda yıkımdan kurtarıldı. Toplumsal belleğin devamlılığını sağlayacak bir değer olarak görülen ÇATES A’nın şimdi de kültür varlığı olarak tescillenen bir ‘Enerji Müzesi’ olması isteniyor. Bu çerçevede ise change.org/catalagzimuze adresinde bir kampanya başlatıldı. Zonguldak kömür havzasında üretilen, ticari niteliği olmayan düşük kalorili kömürden elektrik elde etmek amacıyla projelendirilen ÇATES A Santrali, Türkiye’nin Silahtarağa’dan sonra ikinci, Cumhuriyet Dönemi’nin ise ilk termik santrali olarak, 27 Kasım 1948’de açıldı ve 1991’de ekonomik ömrünü tamamladığı için kapatıldı. Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı’nın (ZOKEV), kültür varlığı olarak tescil edilip koruma altına alınması için başlattığı çalışmalar, Prof. Dr. Hakan Kutoğlu’nun Zonguldak Kent Konseyi Başkanı olduğu dönemdeki girişimlerle sonuç verdi ve tarihi santral ‘endüstri mirası’ olarak tescillendi. Buranın ülkenin enerji müzesi olması için de çaba harcayan Prof. Kutoğlu, bu maksatla, change.org üzerinden bir imza kampanyası başlattı. ‘Zonguldak’ın Endüstri Mirası ÇATES A, bilim, tarih, iklim için yeniden ışık versin!’ diyerek çağrıda bulunan Kutoğlu, şöyle devam etti, “Türkiye endüstri tarihinin ‘anıt eserlerinden’ biri olan ÇATES A binasına sahip çıkıp, Enerji Müzesi haline getirilmesini milletimiz adına talep ediyoruz. İklim krizinin anlatıldığı bir ‘Enerji Müzesi’ mümkün! Bu anlamda enerji müzesi niteliği sağlanmalı ve aynı zamanda çağımızın gerçeği olan iklim krizini de kapsayacak ve eğitici-öğretici fonksiyonları da içinde barındıracak şekilde düzenleme yapılmalı.”

‘Sanatın İyileştirici Gücü’

‘Sanat İyileştirir’ isimli sergi, 11 Ocak Perşembe günü özel bir hastanenin sanat galerisinde ziyarete açıldı. Sanatın pozitif ve iyileştirici gücüne inanan, sanatı bazı tedavi süreçlerine entegre eden hastane, sürdürülebilirlikle sanatı birleştiren dönüşüm sanatçısı Deniz Sağdıç’ın kendine ait üslubuyla ürettiği portre eserlere ev sahipliği yapıyor. Deniz Sağdıç, her türlü kullanılmış objeyi ve atık malzemeleri sanatın iyileştirici gücünden ilham alarak portre eserlere dönüştürüyor. Sanatçının, geri ve ileri dönüşüm prensibiyle ürettiği tablolar, yeniden değerlendirebilir, doğaya dost ve sürdürülebilir bir sanat zeminini ifade ediyor. Hastane, ‘Sanatın İyileştirici Gücü’ teması kapsamında bir araya gelen sanatçının, sergi içerisinde farklı millet ve yaş gruplarını bir araya getirerek ürettiği portre eserleri, geri dönüşümün en güzel örneklerinden birini oluşturuyor. Sağdıç, hastane içerisinde geri dönüşüme bırakılan atık kan tüpü kapakları, tarihi geçmiş ilaç atıkları gibi pek çok materyali kullanarak eserlerini üretiyor ve sergi içerisinde alışagelmiş ‘hastane’ algısına yönelik farklı ve atıklara dikkat çeken bir perspektif sunuyor.

‘Akbelen’de Zeytincilik Kanunu Madde 20’yi uygulayın!’

Akbelen Orman sahasında bir enerji şirketinin maden sahasını genişletme amacıyla devam eden dinamit patlamaları ve kazı çalışmaları yerel aktivistlere göre, Zeytincilik Kanunu’nun 20. Maddesine göre yasak. Zeytinliklere üç kilometre mesafede toz üreten hiçbir işletme olmayacağı gibi, madencilik de yapılamaz. Akbelen Ormanı’nın yakın çevresindeki 45 bin zeytin ağacı, maden açma faaliyetlerinden dolayı toz altında kalıyor. Zeytin ağaçlarının hem büyümesi, hem de meyve vermesi engelleniyor. İkizköylüler de Zeytincilik Kanunu’nun bir an önce uygulanarak dinamit patlamalarının ve kazı çalışmalarının sonlandırılmasını talep ediyor. Kanuna atıfta bulunan yaşam savunucuları, “Zeytincilik Kanunu çok açık. Madde 20’ye göre ‘Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az üç kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez.’ Yani zeytinliklerin çevresinde maden ocağı açılamaz, işletilemez. Tarım ve Orman Bakanı’na sesleniyoruz; en değerli ürünümüzü, yaşam kaynağımızı madenin tozuna kurban etmeyin. Akbelen’de Zeytincilik Kanunu Madde 20’yi uygulayın!” Bu kapsamda bir kampanya da başlatan İkizköylüler, herkesi bu kampanyaya ve çağrıya katılmaya ve Bakana özel hazırlanan online mektubu göndermeye davet ediyor.

127.03 hektar büyüme talebi

Cumhuriyet’ten Şeyda Öztürk’ün haberine göre, Balıkesir Sındırgı’da seramik ve porselen yapımında kullanılan bir kil türü olan kaolen ocağı işleten maden şirketi, alanını 178 futbol sahası daha büyütmek için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na başvurdu. Şirket, İzzettin Köyü’ndeki proje için ilk adımı 2019’da atmış ve 24 hektarlık alanda çalışmalara başlamıştı. 152 hektarlık ruhsat sahasının tamamında proje yürütmek isteyen şirket, son başvuruda 127.03 hektar büyüme talep etti. Üç milyon 600 bin TL’lik proje onaylanırsa, 152 hektar yani 214 futbol sahası büyüklüğünde orman, tarım, mera arazilerinden oluşan alanda çalışmalar devam edecek. Bölgedeki kuş türlerinin 11’i koruma altındaki yaban hayvanları listesinde. Alandaki altı memeli türünün ikisi de Avrupa Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi’ne göre koruma altında.