Radyocu Marcello Anselmo ile Napoli’de buluştuk

-
Aa
+
a
a
a

Ömer Madra ve meslektaşı Marcello Anselmo’nun 2022 yılının Haziran ayında Napoli’de gerçekleştirdiği mülakatın deşifresini paylaşıyoruz. 

Marcello Anselmo, kayıt esnasında.

Ömer Madra: Marcello, merhaba. Burada, Napoli’de bir meslektaşımla tanışmaktan çok memnunum. Gördüğün gibi biz bu işi İstanbul’da neredeyse 28 yıldır yapıyoruz. Açık Radyo’da sabahları Açık Gazete diye bir programımız var, “Tarihte Bugün” köşesini onun içinde yapıyoruz. Neredeyse 28 yıldır hafta içi her gün Açık Gazete’yi takvimden bir yaprakla, Saatli Maarif Duvar takvimi ile açıyoruz. Osmanlı’nın son döneminden ve Cumhuriyet’in kuruluşunun ilk yıllarından bu yana ayakta olan, ülkenin en eski yayın kurumlarından biri olan Maarif Kitaphanesi ve basımevi basıyor bu takvimi. Tam adı Büyük Saatli Maarif Takvimi. Açık Gazete’de yıllar içinde köşeye bazı eklemeler de yaptık ve bunu “zenginleştirmeye” çalıştık. 

Marcello Anselmo: Öyle mi, mesela?

Ö.M.: Örneğin, senin de bildiğin Progressive International’in (İlerici Enternasyonal) “Tarihte Başkaldırılar” konulu yeni bir takvimi var, bunu ekledik. Başka kaynaklardan da bilgi eklemeleri yapıyoruz. Hafta içi her gün 5 - 6 dakika “Tarihte Bugün” köşemiz var. Türkiye, Osmanlı ve dünya tarihinden, birçok kişiden ve olaydan bahsediyoruz takvimden sonra. Programında sen ne tür bilgilere yer veriyorsun?

M.A.: Ben 10 yıllık bir yayın kuruluşunda, “İtalyan Halk Radyosu” için program yapıyorum. Adı Wiki Radio. İtalyan Halk Radyosu’nun üçüncü kanalı ve ismi Radyo 3. Pazartesi ve cuma arası her gün 30 dakika boyunca tarihî olaylar veya biyografilerle ilgili bir hikâyeye yer veriyoruz. O gün gerçekleşmiş olaylar, o gün doğmuş ya da ölmüş kişiler... Onların biyografik hikâyeleri… Bir ihtilal, isyan, başkaldırı ya da katliam olayı... Tarih aralığımız 19. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar. Yani modern, çağdaş tarihe odaklanıyoruz. Uzmanlardan seçkiler yapıyoruz. Üniversite profesörleri, sinema eleştirmenleri, bilim, tarih, sosyal tarih veya sosyal bilimlerden uzman kişileri belirli bir konuyu inceleyip bize anlatmaları için programa davet ediyoruz. 

Örneğin dün 21 Haziran’dı, 1945 İtalyası’nda ilk anti-faşist hükümetin kurulduğu gün. Bir tarihçi konukla bu siyasi olayın hikâyesini anlamaya çalıştık. O tarihte Ferruccio Parri kısa süreliğine başbakandı ve o zamanki yeni antifaşist politikanın dinamiğini ve günümüzde bize neler söylediğini ele aldık. Bugünkü programda 1962 yapımı bir filmi konuştuk ve filmin rejisörü Giuseppe Ferrara’yı ağırladık.

Ö.M.: Hangi film?

M.A.: Bir İtalyan filmi: Brigata Partigiana. Konuları beş kişi bölüşüyoruz, her birimizin bir yetkinliği var. Mesela ben tarihçiyim ve tarihî temalarla ilgili çalışmaları ben oluşturuyorum. Fakat biyografileri ben yapmıyorum. Wiki Radio’nun özelliği, 30 dakikalık yayının 18-20 dakikasının konuşma oluşu. Gerisi arşivden kaynaklarla tamamlanıyor.

RAI arşivimizden veya İtalya’daki diğer ses arşivlerinden araştırma yapmak mümkün. Öyle tek bir kişinin konuşması değil; farklı kaynaklar arası bir diyalog, tarihî ses kaynakları ve tarihçilerin konuşmaları.

Ö.M.: Her gün konuğunuz oluyor mu?

M.A.: Evet, fakat kayıt yapıyoruz. Canlı yayın değil. Her ayı planlıyoruz, 2 ay öncesinden kaydediyoruz ve sonra bu kayıtları arşiv materyalleri ile bir araya getiriyoruz. 30 dakikalık bir yayın için yaklaşık bir haftalık çalışmaya ihtiyacımız var. Doğrudan yayın değil, radyo montajı şeklinde...

Ö.M.: Ama canlı değil mi? Peki nasıl karşılanıyor dinleyici tarafından? Yani mesaj, yorum geliyor mu?

M.A.: Evet, canlı. Programımız en çok dinlenen ve download edilen yayınlardan. Yayınımızı dinleyen geniş bir toplum kesimi olduğunu düşünüyoruz. Örneğin Pavia isimli küçük bir İtalyan şehrinde yaşayan bir dinleyicimiz var, adam tüm yayınlarımızın eksiksiz arşivini oluşturmuş. Biz 10 yıldır yayındayız ve yeni yeni fark ediyoruz ki böyle meraklı dinleyicilerden daha çok var, ayrıca binlerce fikir ve yorum var. Program kayıtlarının katalogları bizde yok mesela ama bize ulaştırılan kayıtlar var.

Ö.M.: Bu adam bir profesyonel mi? 

M.A.: Hayır profesyonel değil.

Ö.M.: Bir amatör. Bizim de buna benzer, özellikle sabah programımızı takip eden dinleyicilerimiz var . Daha sonradan arkadaş olduğumuz bazı dinleyicilerimiz bize dediler ki: “Bende şu kadar yıllık programınızın tüm arşivi var.” Şaşkınlıktan dilimizi yuttuk! Hiç haberimiz yoktu bundan.

M.A.: Bu dinleyicimizden özellikle bahsetmek istedim çünkü bizim RAİ’de tüm arşivimiz yok, ama adamda var. İleride tamamlayacağız arşivi tabii. Tam sebebini bilmiyorum ama sistem bir nedenle çalışmıyor.

Ö.M.: Yani ihtiyaç olduğunda bu adamı arayabilirsiniz.

M.A.: Evet, tam olarak öyle. İnanılmaz! 

RAI Radio 3 LogoRAI, Radio 3

Ö.M.: Peki ne tür bilgilerden faydalanıyorsunuz programda? Yani tarih kitapları, klasik öyküler, romanlar, belgeseller ya da başka bir şey? Ya da kaynağı karma mı?

M.A.: Çok çeşitli kaynaklardan yararlanıyoruz. Bir belirleyici olması için bibliyografyamız var, bazı tarih yazıcıların önemli tarihî referanslarını kullanıyoruz. Örneğin Hobsbawm’ın sınıf kategorizasyonunu. Fakat her bir spesifik tartışma için dokümantasyon çalışması yapıyoruz. Böyle bir çalışma olmadan günümüze yaklaşmak istemiyoruz.

Ö.M.: Çok ilginç. Peki karşıt mesajlar alıyor musunuz, yani söylediklerinizden hoşlanmayanlar çıkıyor mu? Size kızanlar?

M.A.: Evet. Mesela 70’lerin İtalya’sından konuşuyoruz, Brigate Rosse (Kızıl Tugaylar) sosyal hareketini merkeze alan tartışmalar toplumu bölebiliyor. Çünkü bazıları çıkıp, “Hayır efendim bundan konuşamazsınız, çünkü onlar teröristti” diyor. Bazıları ise, “Hayır bundan konuşmak doğru ve gerekli, çünkü bu İtalyan tarihinin bir parçası” diyebiliyor. Çok sık olmamakla birlikte bazı saçma faşistlerin, “Faşistlerden yanlış şekilde, anlamadan bahsediyorsunuz” gibi yorumları da geliyor. Ama bu da normal.

Ö.M.: Bunlar az sayıda öyle mi?

M.A.: Evet, az sayıda. Bizi dinlemek isteyen, biz olduğumuz için dinliyor, başka bir sebepten değil. 

Ö.M.: Evet tam da öyle, bizde de aynı. Sadece karşılaştırmak istediğim için sordum. 

M.A.: Bazen otansiyel bölünme yaratacak konularda reaksiyonlar geliyor. Fakat bu bölünmeler toplumda zaten var, bizden kaynaklanmıyor.

Ö.M.: Evet, tabii. Siz Antik Roma Dönemi’ni işlemiyorsunuz değil mi?

M.A.: Hayır, antik dönem yok. Bunun bir nedeni ses arşivi kullanıyor olmamız. Ayrıca bazı ders konuları, metinler ve farklı materyaller de kullanıyoruz.

Ö.M.: Ses arşivi öyle mi?

M.A.: Ses arşivi, okumalar, filmler veya belgesel videoları veya bizim çektiklerimiz… Sesi alıyoruz ama genelde, evet. 19. yüzyıldan bugüne kadarki dönem içinde kalıyoruz.

Ö.M.: Peki mesela Mussolini dönemini nasıl işliyorsunuz? Yani 1920’lerden başlayarak?

M.A.: Dönemi incelemiş önemli İtalyan tarihçilerle faşizm ve Mussolini üzerine birçok yayın yaptık. Ve mesela bir film arşivi var, adı Istituto Luce[Işık Enstitüsü]. Propaganda ve haber amaçlı film prodüksiyonu yapan faşist dönemin film enstitüsü. Burada pek çok haber radyosu, farklı faşist materyaller bulabilirsiniz. Bunları programda kullanıyoruz.

Ö.M.: İlginç. Ve bunu yaklaşık 11 yıldır yapıyorsunuz ve yapmaya devam edeceksiniz,  değil mi?

M.A.: Evet, çünkü ben radyoda çalışıyorum ve aynı zamanda tarihî tartışmalarla ilgili radyo belgeselleri yapıyorum. 1 saat 45 dakika Güney İtalya ve Akdeniz bölgesinde olanlar hakkında kültürel ve sosyal eleştirilere adanmış Zaza diye bir yayın yapıyoruz mesela. Her Pazar yayınlanıyor. Radyonun en favori işlerinden. Bir de biliyorsun radyo bir ansiklopedi gibi, bu da çok önemli. 

Resmî olmayan bir ansiklopedi gibi. Birçok insan, birçok öğrenci bazı olayların içinde saklı olan tarafları keşfetmek için materyallerimizi kullanıyor veya üniversitedeki incelemeleri için bizim malzemelerden faydalanıyor.

Ö.M.: Biz de radyo kanalının tamamında işte bunu yapmaya çalışıyoruz. Her hafta 160’dan fazla program var ve program yapanların neredeyse hepsi kendi alanında profesyoneller. Veya gerçek amatörler demeliydim aslında, profesyonel değil. Hepsinin kendi özel dinleyici kitlesi var.

M.A.: Peki bu sabah programın konuşma ya da mülakat mı? Birlikte konuştuğun biri var mı?

Ö.M.: Her gün canlı yayın, her ikisi de var. Bir program ortağım var. Baştan beri bunu böyle diyalog şeklinde yapıyorum. Bazen partnerlerim değişebiliyor fakat bunu ilk olarak kendi oğlumla birlikte yaparak başladım. Ve sonra gelişti tabii, bizim de büyük bir dinleyici kitlemiz var ve biz de tüm bu olaya dışarıdan bir ansiklopedi gözüyle bakıyoruz, senin dediğin gibi.

M.A.: Evet. Yayınınıza gelen reaksiyonlar, toplumun yönlendirmesi nasıl?

Ö.M.: Çok iyi aslında. Övünmek gibi olmasın ama, mesela bazı podcast’lerimiz veya programlarımızın bazıları on binlerce kişi tarafından dinlenmiş ve dinlenmekte. Bu gerçekten inanılmaz. Özel bir programımız vardı, adı Didik Didik Freud. Freud’u her yönüyle kapsıyor. Türkçe’de kullanılan “didik didik” diye bir terminoloji var, olan biten her şeyi tartışıyorsun. Çok iyi bir psikiyatrist olan ve maalesef artık aramızda olmayan yakın bir arkadaşımız, bir başka programcı arkadaşımızla birlikte bu programı bir sene boyunca yürüttü. Bu programın kayıtlarından bir kitap da yaptık. Şu an satışta ve podcast’in dinleyici kitlesi de oldukça yüksek, sanıyorum on bir binden fazla.

M.A.: Şahane!

Ö.M.: Bu bizim için de bir sürprizdi, biz de arşivimize aldık. Senin programına dönersek: Evet, bence kendini adadığın bir iş yapıyorsun. Yani bu sadece profesyonel bir iş değil.

M.A.: Hayır değil, çünkü böyle bir yayında çalışmayı seçmemin sebeplerinden biri toplumun hafızasını etkileyebiliyor olmamız. Faşizm tarihinin aktarımını kontrol etmek için bildiğiniz tarihle ilgili doğru söylemleri yazmak üzerine çalışabilirsiniz. Bizim için faşizm kötü bir şeydi, diktatörlüktü vesaire. Bir deneyim olarak kimsenin faşizm hakkında konuşmasına izin verilmez ve işte bu yüzden çok önemli. Bu tür bir söylemi yayınlamamız sayesinde, bir çeşit anının, öykünün savunması söz konusu olabiliyor. Bu yüzden, o bildiğiniz tarihin yeniden yazılmasına, yani revizyonizme karşı korunabilmeniz için bir araç oluşturuyor.

Ö.M.: Bu bence de günümüzün en büyük problemlerinden biri.

M.A.: Evet, çok büyük bir problem çünkü her iki taraf da kendi tarihini doğrulamak/doğrulatmak istiyor. Ne var ki, bu imkânsız. Ve şimdilerde sağ kanat partilerinin intikam alması söz konusu. Faşist değiller fakat bir bakıma bu deneyimin çocukları onlar ve bu yüzden tarihsel söylemi savunmak önemli.

Ö.M.: Evet, peki sadece İtalya tarihini mi işliyorsunuz, dünya tarihi de var mı?

M.A.: Dünya tarihi de var tabii. Güney Amerika, Türkiye, ABD, Rusya, Asya, nerede konuşacak doğru insanı bulabiliyorsak, Kazakistan vs. çok geniş bir spektrum.

Ö.M.: Ve konuşmayı kabul ediyorlar öyle mi?

M.A.:Çok fazla değil fakat bizim için çalışan, yorum yapan insanlara ödeme yapıyoruz. Örneğin diyoruz ki, “Sen 5’i yapacaksın. Bunu tek başına yapamazdın. Hangi tartışmaların olacağına haydi birlikte karar verelim” gibi... Evet, bizim için çalışan insanlara ödeme yapmamız önemli. 

Ö.M.: Aslına bakarsan bayağı güzel bir iş. Peki Marcello bu işle uğraşmadan önce ne yapıyordun? Daha önce de bir radyo kişisi miydin?

M.A.: Evet. Radyoculuğa şu an yaptığım şeyle değil, belgeseller yaparak başladım. Çünkü benim sözlü tarihçilik uğraşlarımla paralel gidiyordu. Sözlü kaynaklarla, sözlü tarihçilikle ilgileniyordum ben. Almanya ve İtalya’dan bu yolla birçok tartışma konuları üzerine, bir sürü mülakat toparladım. Bu mülakatları bir araya getirerek kolaj yapıyordum. Sanıyorum giderek bunu sevmeye başladım. Aynı zamanda yazıyordum da.

Ö.M.: Son birkaç sorum da bununla ilgili olacak. Tüm bu mülakatları, belgeleri, tartışmaları bir çeşit kitap formatına dönüştürme planın var mı?

M.A.: Hayır, yok. Çünkü Wiki Radyo sadece dinlenilecek bir şey olarak, radyo için tasarlanmış özel bir dille doğdu. Yazmak istersem bunu başka türlü yaparım. Şu an yaptığım gibi… Şu sıralarda Güney İtalya’nın 1970’ler ve 80’lerdeki durumu ile ilgili yazıyorum. Wiki Radio için yapılanları resmî bir kitaba dökmek mümkün değil, içinde kullanılan ses arşivleri, okumalar ve hikâyeler nedeniyle.

Félix Guattari, Radio Alice'deFélix Guattari, Radio Alice'de

Ö.M.: Peki meşhur Radio Alice ile ilgili konular işliyor musunuz arada?

M.A.: Evet, daha önce Radio Alice hakkında bir bölüm yaptık, Bolonya tarihi ve Bolonya hareketiyle ilgili olarak...

Ö.M.: “Bifo” Berardi hem kendisiyle tanışmadan önce hem de tanıştıktan sonra benim için ilham kaynağı olan insanlardan biri. 

M.A.: Öyle mi? Evet, çok güzel bir tecrübeydi.

Ö.M.: Evet, öyle. Çok komik bir insan, şu an seni ısırıyor olabilirdi. Saçma bir soru sorduğunda hiç çekinmiyor, espriyi patlatıyor.

M.A.: Bifo’yla iki kez Bolonya’da buluştum, tam hatırlamıyorum, bir radyo konferansında veya bir bağımsız radyoda. Çünkü uzunca bir zaman bağımsız çalıştım, RAI’de (İtalyan Milli Radyosu) değildim. Sonra buradaki pozisyona geçtim.

Ö.M.: Radyomuzda biraz abartılı bir sloganımız var. Açık Radyo’nun ilk gününden itibaren “Kânatın tüm seslerine, renklerine ve titreşimlerine Açık Radyo.” diyoruz.

Kendisiyle mülakat yaptığımızda Berardi de bize, “Bizim Radyo Alice sizinki kadar büyük değildi, evreni kapsamıyordu” demişti. Bu keskin espri karşısında ne diyeceğimi bilemedim, gerçekten harika biri. Marcello, bu mülakat için sana çok teşekkür ederim.

M.A.: Tanıştığıma çok memnun oldum.

Ö.M.: Ben de çok memnun oldum.

Çeviren: Özge Atılgan