Irak'ın Füze Yapım Programı

Ekonomi Notları
-
Aa
+
a
a
a

Irak’ın komşuları hatta onların ötesindeki ülkeler için bile bir askeri tehdit oluşturduğunu ileri sürenlerin bu savlarını desteklemek için başvurdukları kanıtların başında bu ülkenin füze yapım programı gelmektedir.

Bu yazının amacı da Irak’ın nasıl füze edindiği, füze geliştirme programının neleri kapsadığı, bu program çerçevesinde nelerin başarıldığı ve nihayet Irak’ın bu füzeleri nasıl kullandığını, kamuoyuna açıklanmış bilgiler çerçevesinde, özetlemeye çalışmaktır.

Irak füzeleri denildiğinde akla hemen "Scud" ismi gelmektedir. İngilizce’de “rüzgarın önüne kattığı bulut” anlamına gelen bu kelime ise NATO’nun, Sovyetler Birliği’nin 1950’lerde geliştirdiği bir kısa menzilli füzeye taktığı kod adıdır. Daha sonra pek çok ülkenin, özellikle de gelişmekte olanların, silahlı kuvvetlerinin silah donanımı içinde yer alması nedeniyle bu füze Göklerin Kalaşnikofu olarak nitelendirilebilir.

Irak’ın da füze gücü oluşturmasındaki önemi nedeniyle bu yazıda da önce ünlü Scud füzesini tanıtmaya çalışacağım. Daha sonra Irak’ın füze geliştirme programları ve İran-Irak Savaşı ile Körfez Savaşında bu ülkenin füze kullanımını ele alacağım. Son bölümde Irak’ın bugünkü füze gücünü değerlendirmeye çalışacağım.

Bir anımsatma yapayım;

Irak’a ilişkin i) veri bulma, ii) sağlıklı veri bulma ve iii) yansız veri bulma sorunları var. Doğal olarak sadece yayınlanmış bilgilere dayanıyorum. Bunların çoğu Batı kaynaklı. Önemlice bir kısmı da ABD’den. Ulaştığım bilgileri elimden geldiğince başka kaynaklarla denetlemeye çalıştım. Ama yine de hata, hatta sapma olabilir aktardığım bilgilerde.

I. GÖKLERİN KALAŞNİKOF’U: SCUD ya da DOĞRU TANIMIYLA SOVYETLER BİRLİĞİNİNR-17 FÜZESİ

Sovyetler Birliği, II. Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında AlmanlarınV-2 füzesi üzerinde çalışmaya başladı. V-2’den hareketle yeni bir füze geliştirme çalışmalarını Korolyev Tasarım Bürosu yönetiyordu. Bu çalışmalar sonucunda geliştirilen R-11 füzesi 1955’de Sovyetler Birliği Silahlı Kuvvetlerinde hizmete girdi. NATO bu füzeye Scud A adını ve SS-1B kodunu verdi. Bu füze 10.7 m. boyunda 0.88 m. çapındaydı. Atış ağırlığı ise 4400 kg. idi. 950 kg. ağırlığında bir savaş başlığı taşıyan bu füzenin menzili 180 km. idi. Tank şasisinden yapılan bir taşıyıcı/atıcıdan ateşlenebilen bu füzenin isabet gücü çok zayıftı. Füzenin hedef etrafında %50 olasılıkla düşmesi beklenen çemberin yarı çapı (Circular Error of Probability, CEP) 3 km. idi. Yani hedefe isabet başarısı düşük bir füze idi. Bu füze 50 kilotonluk nükleer başlık taşımak üzere tasarlanmıştı

Bu füzenin bir türevi R-11FM (ya da NATO kodlamasıyla SS-N-1B) olup, denizaltıdan atılmak üzere Koelyev ve Makeyev tasarım büroları tarafından ortaklaşa geliştirilmişti. Bu füze 1959 yılında Sovyetler Birliği Deniz Kuvvetlerinin Proje-629 olarak tanımlanan (NATO ado Golf) denizaltılarına yerleştirildi. Aslında 150 km. menzilli olan bu füze Sovyetler Birliği Deniz Kuvvetlerinin istediği silah olan 650 km. menzilli R-13 hazır olmadığı için bu denizaltılara yerleştirilmişti. Dolayısıyla bu füzenin Sovyetler Birliği Deniz Kuvvetlerindeki hizmeti çok kısa ve kısıtlı oldu. Sovyetler Birliği 1960’da bu denizaltının ve R-11FM füzesinin projelerini Çin Halk Cumhuriyetine verdi. Ancak bir süre sonra bu iki ülkenin arası bozulduğu için teknik personelini geri çekti. Bu nedenle bu tip denizaltılar ve R-11FM füzesinin Çin Halk Cumhuriyetinde yapımı gerçekleşmedi.

1962 yılında bu füzenin daha geliştirilmiş bir tipi olanR-17 (NATO adı Scud-B ve kodu SS-1C) Sovyetler Birliği Silahlı Kuvvetlerinde hizmete girdi. İşte bugün dünyada tanınan ünlü Scud füzesi bu… Bu füzenin boyu 11.25 m., çapı 0.88 m, ağırlığı atış 5800 kg. idi. Sekiz tekerlekli MAZ 543 P kamyonunu ile taşınıp atılabilen bu füzenin menzili 300 km. olup, savaş başlığının ağırlığı ise 985 kg. idi. Bu silahın isabet gücü daha fazla idi, % 50 olasılıkla isabet etme çemberinin yarı çapı 450 m. idi. Bu füze 5-70 kiloton arasında değişen nükleer, kimyasal ve konvansiyonel başlık taşıyabiliyordu. Füze atıştan sonra 60 saniye kadar kontrol edilebiliyordu.

Sovyetler Birliği 1965’de daha uzun menzilliScud-C füzesini de geliştirdi. Bu füzenin menzili 550 km. idi. Ancak bu füzenin % 50 olasılıkla isabet etme çemberinin yarı çapı 700 m. idi. Bu füzeden bir miktar üretildiği ve 1989-1990da Afganistan’da kullanıldığı tahmin ediliyor. Bu ailenin Sovyetler Birliğinde tasarlanan son tipi Scud-D idi. Bu füzenin menzili 300 km olmasına karşılık % 50 olasılıkla isabet etme çemberinin yarı çapı 50 m. inmişti. 1979’da ilk denemeleri yapılan bu füzenin başarılı bir tasarımı ancak 1989’da yapılabildi. Ancak bu füze üretime geçmedi.

R-17 (ya da Scud-B)1965’den itibaren pek çok ülkenin silahlı kuvvetlerinde görülmeye başladı. Afganistan, Azerbaycan, Belarus, Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Ermenistan, Gürcistan, İran, Irak, Kazakistan, Kuzey Kore, Libya, Macaristan, Mısır, Polonya, Romanya, Slovakya, Suriye, Vietnam ve Yemen bu füzeyi aldılar. İşin ilginç tarafı 1995’de ABD, hedef olarak kullanmak üzere, bu füzeden 30 tane ve 4 de taşıyıcı/atıcı kamyon satın aldı.

Tahminlere göre Sovyetler Birliği bu füzeden 7000 kadar üretti. Başka ülkeler de bu füzeyi yapmak ve geliştirmek yoluna gittiler. Bu ülkeler ise İran, Irak, Kuzey Kore ve Mısır. Ancak bu ülkelerinScud-B yapım programlarını anlatabilmek için tersten başlamak gerekiyor.

Mısır 1970’lerde Rusya’sanScud-Bfüzeleri satın aldı. Hatta 1973 Ramazan (Yom Kippur) savaşında Mısır bu füzelerden bir tanesini İsrail’e attı. Bundan sonra ise ilginç bir gelişme oldu. Bu savaşta Kuzey Kore’den gördüğü destek karşılığı olarak Mısır Scud-B füzesini Kuzey Kore’ye verdi.

Kuzey Kore, 1980’lerin başında tersine mühendislik yöntemiyleScud-B füzesini yapmayı başardı. Bir süre sonra da bu füzeyi geliştirmeye başladı. 1990 başında da Kuzey Kore Scud-C olarak adlandırılan 500 km. menzilli füzeyi geliştirdi. Bu füze 700-800 kg. ağırlığında savaş başlığı taşıyor. Kuzey Kore’nin Mısır’ın Scud-B’den daha uzun menzilli bir füze yapma arayışını ifade eden Proje-T’ye teknik yardım verdiği tahmin ediliyor. Başka bir deyişle Proje-T’nin Kuzey Kore yapımı Scud-C’ye dayandığı söyleniyor.

Kervana bir süre sonra Irak katılıyor. Irak Sovyetler BirliğindenScud-B füzeleri alıyor. Sonra bunların yapımı ve geliştirilmesine dayalı bir programı yürürlüğe koyuyor.

İran ise Kuzey Kore’denScud-B füzesi alıyor ve bu ülkenin yardımıyla da bu füzenin imalatına başlıyor.

İşte size bir kitle imha silahları yayılması öyküsü… Basında izleyebileceklerinizden bir farkı var. O da Mısır’ın kilit rolü… İleride Mısır’ın bir başka projedeki rolüne de değineceğim. O da pek bilinmez…

Scud-B’nin ilk kez 1973’de Mısır tarafından savaş ortamında kullanıldıktan sonra 1980-1988 İran-Irak savaşının da korkulu silahı olarak adını duyurdu. Bu savaşta taraflar birbirlerin 600 dolayında Scud-B (ve Irak tarafından üretilen türevi olan El-Hüseyin) füzesi attılar. Bu saldırılarda verilen zarar büyük olmamasına rağmen sivil halk üzerinde korku yaratıldı. Bir anlamda Scud füzleri bu savaşta tarafların savaşma isteğini kırma işlevini üstlenmiş oldu.

Afganistan’da ise Sovyetler Birliği'nin desteklediği Afganistan Demokratik Cumhuriyeti ordusu Mücahiddin

güçlerine karşı 1988 Ekim'inden itibaren 2000 kadar Scud-B füzesi kullanıdı. Bu füzelerin hemen hepsi askeri hedeflere yöneltilmişti. Füzelerin isabet gücünün düşüklüğü nedeniyle Mücahiddin güçlerine fazla bir zarar vermemelerine rağmen sivil halkı korkutmayı başarmışlardı.

1990-1991 Körfez Savaşında ise IrakScud-B türevi olan El-Hüseyin’i kullandı. Irak bu savaş sırasında 93 füze attı. Bunlardan 42 tanesi İsrail'e; 46 tanesi ise Suudi Arabistan, Kuveyt, Bahreyn ve Katar'a düştü. 5 füzenin ise Irak toprakları üzerinde parçalandığı sanılıyor. Irak'ın bu saldırılarının temel amacının Koalisyon güçlerinin moralini bozmak ve İsrail'I tahrik ederek Arap ülkelerini Koalisyon'dan ayırmak olduğu düşünülebilir.

Bu saldırılarda Irak füzelerinin ciddi bir zarar verdiği söylenemez. İstrail'e karşı yapılan ve yerleşim yerlerine dönük saldırılarda 2 kişi ölmü, 11 kişi ağır ve 220 kişi hafif yaralanmıştı. Diğer ülkelere yapılan füze saldırılarında ise 29 kişi ölmüş ve 179 kişi yaralanmıştı. Ancak burada da ilginç bir durum var: Bu ölümlerin 28'i ve yaralanmaları 98'i tek bir füze tarafından gerçekleştirilmişti. 25 Şubat 1991'de Suudi Arabistan'da Dahran'daki ABD kışlasına isabet etmesi bu sonucu doğurmuştu. Uzmanlar bu sonucun alınmasında rastlantı etmeninin rolünü ağır bastığı kanısındalar.

Körfez SavaşıScud'ın karşıtını da kamuoyuna mal etti. ABD'nin Patriot füze savar sistemi Scud'un çaresi olarak sunuldu. İlk açıklamalar Patriot'un başarısını % 100 olarak gösteriyordu. Ancak daha etraflı çalışmalar yapıldıkça Patriot füzelerinin hiç de övüldüğü gibi başarılı olmadıkları, başarı oranlarının % 20 dolaylarında olduğunu ortaya koydu. Scud daha doğrusu El-Hüseyin füzelerinin hedefi bulmasını engelleyen Patriot değil, füzenin kendisiydi. Çünkü bu füzenin başlığı gövdesinden ayrılmıyordu. Yani hedefe gövdeyle beraber yöneliyordu. Ama füze hızla alçalmaya başladığında gövde parçalanıyordu. Bu yüzden de Patriot ile vurulduğu sanılan El-Hüseyin füzelerinin önemli bir kısmının kendi kendine parçalanmış olduğu anlaşılmıştı. Bu sonuç ABD'yi daha gelişmiş Patriot füzesi yapmaya yöneltti. İsrail de Arrow adı verilen yeni bir füzesavar füzesi yaptı. (Gazete haberlerine göre Türkiye de bu füze ile ilgileniyor) Daha sonra 1994’de Yemen’deki iç savaşta da az sayıdaScud-B füzesi kullanıldı.

İşte Göklerin Kalaşnikof’unun öyküsü bu…

II.IRAK’ın FÜZE YAPIM PROGRAMI

Irak 1980lerde kendi füze yapım çalışmalarını da sürdürüyor. Bu çalışmaların bir kısmıScud-B füzelerinin menzilini uzatmak biçiminde. Irak’ın sorunu ise şöyle özetlenebilir. Bağdat’ın sınıra Tahran’dan çok daha yakın olması nedeniyle İran’ın elindeki Scud-B füzeleri bu kent için bir tehdit oluşturuyor. Oysa Irak füzeleri Tahran’a ulaşamıyor. Bu nedenle Irak daha uzun menzilli füze yapımı arayışı içine giriyor.

Irak’ın bu bağlamda geliştirdiği ilk füzeEl Hüseyin (Batı yazınında Al Hussein ya da Al Husseyn biçiminde yazılıyor). Birleşmiş Milletler Denetçilerinin raporuna göre Irak 1987 yılında tersine mühendislik yoluyla Scud B’den hareketle bu füzenin yapımına başlıyor. Özde yapılan üç Scud B füzesini bir araya getirip iki El Hüseyin füzesi yapmak biçiminde özetlenebilir. Bunun yanı sıra füzenin taşıdığı yakıt miktarı artırılmış, savaş başlığının ağırlığı düşürülmüş Bu füzenin menzili 650 km., savaş başlığı ise 500 kg. ağırlığında. Bunun anlamı Scud B’nin taşıdığı 800 kg. patlayıcı yerine 190 kg. patlayıcı taşınabiliyor olması. El Hüseyin, Scud B ile aynı güdüm sistemine sahip. Bu da atılıştan itibaren füzeyi 80 saniye kadar yönlendiren bir sistem ve menzil uzadıkça isabet yeteneği düşüyor. Bu nedenle El Hüseyin isabet yeteneği düşük bir silah. Ama 8 tekerlekli bir kamyondan atılabilir olması onu çok hareketli kılıyor ve keşif uçaklarından gizlenmesini sağlıyor. Bu füzenin yapımı için gerekli teknik donanımın büyük bir kısmını Irak, Inwako, Thyssen gibi Batı Alman firmalarından sağlıyor. Daha az ölçüde teknik destek temin edilen firmaların ülke dağılımı ise Avusturya, Brezilya, Büyük Britanya ve hatta ABD’ye kadar uzanıyor.

Irak, bu füzenin jiroskop dışındaki bütün aksamını yerli üretebilecek kapasiteye ulaştığını ileri sürmüştü. Hatta 1990 yılında ilk hedef olarak 200, daha sonra da 1000 füze yapmayı planladığını da açıklamıştı. 1995 yılında Irak bu füzenin tamamen yerli parçlardan yapılmış olanını dört kere başarıyla denediğini de açıklamıştı. Eldeki bilgiler Irak’ın füzenin güdüm sistemi için gerekli jiroskopları ve motorları için gerekli turbopompaları yapamadığını göstermektedir. Öte yandan, Irak’ın 1991’den beri iddıası bu füzeden operasyonel olarak hiç yapmadığıdır!

Irak, Körfez savaşı sırasındaEl Hüseyin füzelerinden 96 tanesini Israil ve Suudi Arabistan’a atmıştır. Öte yandan Irak bu füzeler için 80 tane özel savaş başlığı yaptığını bunlardan 50sinin kimyasal, 25inin biyolojik ve 5inin de kimyasal silah denemesi için olduğunu da kabul etmiştir. Birleşmiş Milletlerin 687 sayılı kararından sonra bu başlıkların imhası gerekiyordu. Birleşmiş Milletler Özel Komisyonu (UNSCOM) 30 kimyasal başlığın imha edildiğini doğrulamıştır. Irak 1991’de geri kalan 45 operasyonel başlığı tek taraflı imha ettiğini açıklamıştır. Ancak bu bilginin ne derece doğru olduğu bilinmemektedir.

Birleşmiş Milletler denetçilerinden David Kay’e göre Irak en az 25 El Hüseyin füzesini kimyasal başlıklarla donatıp sürpriz saldırı durumunda kullanmak üzere hazır tutmaktaydı. Bu silahlar, Bağdat’a bir nükleer saldırı olduğu takdirde kullanılacaktı.

Birleşmiş Milletler özel Komisyonu (UNSCOM)’un kayıtlarına göre Irak’ın elde ettiğiScud B ve bundan türettiği El Hüseyin füzelerine ilişkin sayısal bilgiler şöyle:

Irak Birleşmiş Milletlerin 1991’deki 687 no.lu kararına kadar toplam 819 uzun menzilli füze (Scud B) ithal etmiş. Bunların yarısından fazlası El Hüseyin füzesine dönüştürülmüş. Bu füzelerin kullanımı ise şöyle:

KULLANIM

SAYI

1980 Öncesi Eğitim

8

İran-Irak Savaşında Kullanılan (1980-1988)

516

Füze Geliştirme Denemelerinde Kullanılan (1985-1990)

69

Körfez Savaşında Kullanılan (Ocak-Mart 1991)

93

UNSCOM’un Bilgisi İçinde İmha Edilen (Temmuz 1991 Başı)

48

Irak’ın Tek Taraflı İmha Ettiğini Bildirdiği (Temmuz-Eylül 1991)

85

TOPLAM

817

III. IRAK’IN UZUN MENZİLLİ FÜZE YAPIMI ARAYIŞLARI

Irak, füze yapım programlarını sadece İran’a karşı etkin bir savaş gücü sahibi olmakla sınırlamış değildi. Bu bağlamdaki Irak girişimleri iki başlık altında incelenebilir. Bunlardan ilkiScud B’in daha uzun menzilli türevlerinin elde edilmesi programı, ikincisi ise ünlü Condor II (ya da Bedir [Badr]-2000 ) füzesinin Arjantin ve Mısır ile birlikte geliştirilmesidir.

III.1. Irak’ınScud-B'nin Menzilini Uzatma Çabaları

Irak, El-Hüseyin füzesinin menzilini aşmak yönünde de çalışmalar yürütüyordu. Bu çalışmalar, El-Hüseyin'de olduğu üzere taşınan başlığı küçültmek, yakıt tanklarını büyütmek ve füzenin isabet gücünden taviz vermek biçiminde yapılıyordu. Bu bağlamda yapılan ilk füze Irak'ın 750 km. menzili olduğunu iddıa ettiği El-Hicara (Al-Hijarah). Körfez Savaşı sonrasında elde edilen bilgiler bu füzeden sınırlı sayıda yapıldığı ve 5 tanesinin de bu savaşta kullanıldığı biçiminde.

1988 yılının Nisan ayında Irak, 950 km. menzilliEl-Abbas füzesini denedi. El Hüseyin füzesinin geliştirilmiş tipi olan bu füze 300-450 kg. ağırlığında savaş başlığı taşıyordu. El-Abbas füzesi hakkındaki bilgiler, bu girişimin başarılı olmadığı yönünde. Füzenin uçuşta kalımsız (istikrarsız) olduğu, menzilinin en çok 800 km. olduğu ve hedeften 500 m. kadar saptığı ileri sürülüyor. İran-Irak savaşında El-Abbas füzesinin kullanıldığına ilişkin bir bilgi de yok. Füzenin yapımına ilişkin çalışmaların 1990da durdurulduğu sanılıyor.

1989 yılının Aralık ayında Irak iki aşamalı yeni bir füzeyi geliştirmekte olduğunu açıkladı.Temmuz-1 adı verilen bu füzenin ilk aşaması bir Scud füzesinden ikinci aşaması ise Sovyetler Birliği yapımı SA-2 uçak savar füzesinden oluşturulmuştu. Irak’lı yetkililere göre bu füzenin menzili 2000 km. idi. Ancak bilindiği kadarıyla bu füzenin hiç bir denemesi yapılmadı.

Irak, 5 Aralık 1989’da üç aşamalıEl-Abid (ya da Temmuz-2) füzesini denedi. Herkes için sürpriz olan bu denemenin amacı füzenin sadece ilk aşamasının denetim kanatçıklarını sınamaktı. Füzenin diğer iki aşaması yerine maketleri konulmuştu. El-Abid aslında uzaya peyk yerleştirmek üzere geliştirilen bir füzeydi. Bu füzenin menzili 3000 km. olarak açıklanmıştı.

III.2. Bir Uluslararası Gizli İşbirliği Öyküsü:Condor II ya da Bedir-2000 [Badr-2000] Füzesi

Irak’ın uzun menzilli füze yapımında en ilginç deneyimi kuşkusuz Bedir-2000 (Badr-2000 ya da Proje 395)dir. Bu füze Scud teknolojiisnden farklı olarak katı yakıtlıydı. Ancak bu füzeyi asıl ilginç kılan uluslararası işbirliğine dayanan bir proje olmasıydı. Irak’ın yanı sıra bu füzenin yapımında yer alan ülkeler Mısır ve Arjantin idi. Zaten proje Arjantin’den kaynaklanmaktaydı. Bu ülke 1980’lerin başında Condor I olarak
adlandırılan 150 km. menzilli, katı yakıtlı ve tek aşamalı bir füzeyi geliştirmişti. 1980’lerin başlarında Arjantin Condor II adını verdiği bu füzenin gelişmiş biçiminin planlarını ve tasarımını Mısır ve Irak’a aktarmayı önermişti. Mısır’ın katkısı gerekli teknolojiyi temin etmek, Irak’ınki ise finansman sağlamaktı.

Bedir-2000 (ya da Condor II) füzesinin 1000 km. menzilli olacağı söyleniyordu. İki aşamalı olan bu füze 500 kg. ağırlığında bir savaş başlığı taşıyacaktı. Bu füze Fransa tarafından geliştirilmiş güdüm sistemleriyle donatılacaktı. Aşağı yukarı ABD’nin Pershing füzesiyle karşılaştırılabilecek nitelikte olan olan bu füzeden Mısır ve Irak’ın 200’er tane satın alması, sonra da bu iki ülkenin kendi üretimlerini yapması planlanmıştı. Arjantin bu proje yoluyla hem katı yakıtlı füze motorunu satarak kazanç sağlamayı hem de üretimden alacağı pay ile Falkland adalarına ulaşabilecek nitelikte bir füze sahibi olmayı umuyordu.

Proje çalışmaları 1982 yılında Arjantin’in Sierra Chica dağları yakınında Falda del Carmen’de başladı. 1984 Ekim ayında bu füzenin ortak geliştirilmesi ve yapımı için Mısır ve Arjantin arasında 3.2 milyar ABD$ tutarında bir anlaşma Buones Aires’de imzalandı. Bu projenin finansmanının büyük bir kısmını sağlayan Irak ise anlaşmada gizli olarak temsil ediliyordu.

Bundan sonra Mısır ve Irak’da da benzer tesisler kurulmaya başlandı. Mısır’daki bir tesis Abu Zaabel’deydi ve füze yakıtı ve test alanından oluşuyordu. İkinci bir tesis ise Helwan’da kurulmuştu. Bu füze yapım tesisiydi.

Irak ise 1985’de Sa’ad 16 projesi adı altında katı yakıtlı motor yapılması için gerekli tesisleri kurmaya başladı. Bu amaçla yapılan yatırımın 400 milyon $ değerinde olduğu söyleniyor.

Bu füzenin yapımı için gerekli teknoloji Avrupa ülkelerinden, özellikle Almanya ve İtalya, sağlanacaktı. Teknik destek 16 Avrupa ülkesinden oluşan bir konsorsyum tarafından sağlanıyordu. Bu konsorsyum İsviçre’de Consen adı altında faaliyet gösteriyordu. Tüm operasyon ise Münih’den yönetiliyordu.Teknik donanım konusunda en çok yararlanılan şirket 1979’ daCondor I füzesinin tasarımını da yapmış olan Almanya’nın Messerschmidt-Boelkow-Blohm (MBB) firmasıydı. Bu firma, projeye Transtechnica adlı ortaklığı yoluyla katılıyordu. MBB’nin katkısı projenin ana müteahhidi olmak, tasarım ve planlama aşamalarında yardım etmek ve gelişmiş ABD bilgisayarlarına dayalı benzetim labaratuarları ve harekât kontrol birimleri sağlamaktı. Ayrıca MBB’nin bir başka ortaklığı olan Gidemeister de Irak’ın Sa’ad-16 tesislerinin donanımını üstlenmişti. İşin ilginç yanı üç ABD firması, Tectronix, Wiltron ve Scientific Atlanta da Sa’ad-16’ya labaratuar malzemesi sağlamışlardı. Italya’dan ise Fiat’ın bir ortaklığı olan SNIA-BPD, Fransa’dan Sagem ve Alman MAN şirketi de projenin içindeydi. Bu listeye 20 kadar daha Avrupa şirketini de eklemek gerekiyor. İddıalara göre projeye Kuzey Kore ve bazı Sovyet bloku ülkelerinden de destek sağlanmıştı.

Mısır, teknoloji temin etme çabalarını ABD’ye de genişletmişti. Mısır Savunma Bakanı Abdülhalim Ebu Gazala tarafından ilişki kurulan California’da yaşayan Mısır doğumlu bilim adamı Abdelkader Helmy gerekli malzemeyi temin etmekle görevlendirildi. Helmy ABD dışına çıkarılması yasak olan roket aksamının Mısır’a gönderilmesini sağladı. Ancak 1988 Haziran ayında bir Mısır subayı Baltimore’da Kahire’ye gidecek bir askeri uçağa yaklaşık 190 kg. kadar “carbon-carbon” yüklerken yakalandı. Bu madde füzelerin çok ısınan yerlerinin yapımında kullanılıyordu.

Mısır hükümeti subayını diplomatik dokunulmazlığı olduğunu ileri sürerek kurtardı. Ama Abdulkader Helmy 46 ay, ona yardım eden James Huffman ise 41 ay hapis cezası aldı. Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mubarek de Abu Gazala’yı savunma bakanlığından azletti. Ancak her iki ülke de olayın daha fazla üzerine gitmedi. Mısır ile ABD arasındaki ilişkiler, Mısır’ın 2 milyar ABD$ askeri yardım almasını engellemeyecek biçimde, iyi yönde devam etti.

Bu gelişmelerin de etkisiyle üç ülke arasındakiCondor II füzesinin geliştirilmesine ilişkin işbirliği 1988 yılında sona erdi. Irak projeye bir süre kendi başına devam ettiyse de bir sonuç çıkmadı. Daha sonra UNSCOM yetkilileri Condor II füzesinin bazı parçalarını Irak’da buldular.

Öte yandan ABD, Arjantin’e Condor II projesini durdurması için yoğun baskı yapmaktaydı. Nihayet 1991 yılında Carlos Menem bu füzenin yapılmayacağına dair ABD’ye söz verdi. 7 Mart 1993 tarihli New York Times gazetesinde çıkan bir habere göre (s. 10), Arjantin bu füzenin kritik parçalarını 1993 Ocak ayında, İspanya’da ABD yetkililerine teslim etti. Füzenin 14 atıcı rampasının da ABD’ye gönderileceği bildirildi.

Bu bölümü Irak’ın geliştirmeye çalıştığı füzelerin ana özelliklerini özetleyen aşağıdaki tabloyu vererek bitireyim:

 

Menzil (km.)

Yakıt Tipi

Başlık Ağırlığı

Statü

Ababil-100

150

Sıvı

300 kg.

Deneme

Ababil-50

50

Sıvı

95 kg.

Üretim

El Samud

150

Katı

300 kg.

Deneme

Scud-B

300

Sıvı

985 kg.

Stokta (?)

El-Hüseyin

600

Sıvı

500 kg.

Stokta (?)

El-Hicara

750

Sıvı

500 kg.

Durduruldu

El-Abbas

900

Sıvı

300 kg.

Durduruldu

Bedir-2000

1000

Katı

500

Durduruldu

Proje-144

2000

Sıvı

?

Proje

Temmuz-1

2000

Sıvı

?

Proje

El-Abid

3000

Sıvı

750

Deneme

IV. IRAK’IN BİR BAŞKA MACERASI: SÜPER TOP

Irak’ın uzun menzilli silah geliştirme programının bir başka önemli boyutu da “süper top” idi. Bu çerçeve içinde iki top yapılacaktı. Bunlardan prototip olanı 350 mm. çapında, ötekisi ise 1000 mm. çapında olacaktı. Bu toplar, Bağdat’ın kuzeyinde Jabel Hamrain’e yerleştirilecekti. Topların menzili ise 950 km. dolaylarında olacaktı.

Bu silah yardımıyla Irak kimyasal, biyolojik hatta nükleer başlıkları görece ucuz bir yolla hedefe gönderebilecekti. Babil Harekatı olarak adlandırılan bu projenin fikir babası Gerard Bull adlı bir Kanadalı idi. Bull 1000 mm. çaplı topun parçalarını Ingiltere’deki firmalara yaptırıyordu. Ancak 22 Mart 1990 tarihinde Bull, büyük bir olasılıkla Mossad ajanları tarafından, Brüksel’de öldürüldü. Öte yandan İngiltere’de yapılan parçalar da Irak’a ulaşmadı. İngiliz gümrüklerinde bazı parçalar ele geçti. Bunu Türkiye ve Yunanistan’da ele geçenler izledi.

V. KÖRFEZ SAVAŞINDAN SONRA IRAK’DA FÜZE YAPIMI

Bileşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin in 687 sayılı kararına göre Irak’ın, 150 km. den daha uzun menzilli füze sahibi olması ve/veya bu tür silahları geliştirmesi yasaklanmıştı.

Irak bu dönemde Sovyet yapımı eski SA-2 yerden havaya atılan uçaksavar füzesinden türettiği sıvı yakıtlı 150 km. menzilli El-Samud (Al Sammoud) füzesini geliştirdi. Bu füzenin ilk denemesi

UNSCOM’un gözetimi altında 1997’de yapıldı. Haziran 2000’e kadar bu füze 8 defa denendi. Irak aynı anda katı yakıtlıEl-Ababil (ya da Ababil-100) füzesini geliştirmeye başladı. 130-140 km. menzilli olan bu füze henüz denenmedi. Görünüşü itibariyle küçük bir Bedir-2000 (Condor II). Bu füzenin 50 km menzilli bir türü daha var. Irak Ababil-50 adı verilen bu füzeyi operasyonel hale getirmiş durumda.

Birleşmiş Milletlerin aldığı kararlar Irak’ı uzun menzilli füze yapımından vazgeçirmişe benzemiyor. Irak’ın, 1995’de Rusya’dan uzun menzilli füzeler için 120 adet jiroskop ve akselerometre gibi parçalar temin etmeye çalıştığı biliniyor. 1200 km. menzilli füze yapmaya olanak sağlayan bu gelişmiş cihazların Irak’a girişi Ürdün üzerinden geçerken engellenmişti. Öte yandan ABD Merkezi Haberalma Teşkilatına (CIA) göre, daha önce Condor II/Badr-2000 füzesi yapımında çalışan personel de Ababil-100 programına aktarılmış durumda.

Irak, 1991 Ağustos’unda gizli olarakJ-1 adı verilen yeni bir füze geliştirmeye başladı. SA-2 füzesinin motor ve güdüm sistemlerinin geliştirilmesiyle elde edilen bu füze sıvı yakıtlı. Irak bu füzeyi yapmakta olduğunu 1995 yılı sonlarına kadar UNSCOM’dan sakladı. Daha sonra da bu füzenin zaten uzun menzilli olmadığını (sadece 134 km; UNSCOM da 150 km olduğunu düşünüyor) iddıa etti ve programın 1993 yılı Mayıs ayında durdurulduğunu bildirdi.

Ancak UNSCOM’un denetimleri sırasında Irak’ın Temmuz 1992’deScud-B’den türetilmiş iki aşamalı bir füzenin uçuş benzetimi (flight simulation) yapıldığı da anlaşıldı.

Bugün Irak’ın elinde, bazı araştırmacılara göre “birkaç düzine” diğerlerine göre ise 60 dolayındaScud-B ya da türevi var. Bu rakamlar, UNSCOM’un raporlarındaki Irak’ın temin ettiği (satın aldığı ve kendi ürettiği) füzeler ile akibeti saptananlar arasındaki farka dayanılarak çıkarılıyor.

VII. SONUÇ

Irak’ın füze yapımı çabalarının tarihçesi ilginç bazı noktaları ortaya koyuyor.

1. Irak uzun zamandır sistematik bir biçimde füze yapmak için önemli kaynak ayırıyor, bu yönde çalışma yapıyordu.

2. Irak’ın bu çalışmaları kısa menzilli topçu ya da savunma füzesi yapımına yönelik değildi. Irak uzun menzilli, kimyasal, biyolojik ve nükleer başlık taşıyabilecek füzeler geliştirmeye çalışıyordu.

3. Irak, İran ile olan savaşta bu tür silahları sivil yerleşim merkezlerine karşı kullanabilme kararlılığında olduğunu göstermişti. Bu tavrını Körfez Savaşında, özellikle İsrail’e karşı yaptığı füze saldırıları ile de koruduğunu göstermişti.

4. Irak’ın bu çabalarında başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinden ve Arjantin’den ciddi teknik destek alabildiği anlaşılıyor.

5. Irak’ın uzun süren ve büyük kaynak harcamasına yol açan füze yapım programının ulaştığı sonuçların pek başarılı olduğu söylenemez. Irak’ın kullanım aşamasına getirebildiği kendi yapımı bir füzesi olamadı. (Oysa Hindistan’ın füze yapımı programıPrithvi ve Agni füzelerini kullanılabilir düzeyde geliştirilmesini sağlamıştır) Bu sonuç, Irak’ın sanayi alt yapısının yetersizliği ile açıklanabilir. Buna ek olarak Irak’a teknoloji transfer eden firmaların da sözlerinde durmamaları düşünülebilir. Sözkonusu firmalar böyle bir tavrı kendiliklerinden benimsemiş olabilecekleri gibi ABD (ve İsrail) baskısı sonucunda da bu yola gitmiş olabilirler.

KAYNAKLAR:

Argentina’s Condor II Missile: Dead, Dying or Waiting in Wings, Armed Forces Journal International, 1 September 1991, s. 26.

Barletta, Michael & Jeffrey Fields (2001): Iraq-Nuclear, Biological, Chemical and Missile Capabilities and Programs, Center for Nonproliferation Studies, Monterey, http://cns.miis.edu, Spetember.

Behind the Condor Carbon-Carbon Smuggling Scam, US News & World Report, 25 July 1988, s. 38.

Canadian Security Intelligence Service (2001): Ballistic Missile Prolifieration, Report #2000/09, 23 March, http://www.csis-scrs.gc.ca/eng/miscdocs/200009e.html.

Cordesman, Anthony H. (2001a): The Military Balance in the Middle East, Center for Strategic and International Studies, 31 January.

Cordesman, Anthony H. (2001b): Weapons of Mass Destruction in the Middle East, Center for Strategic and International Studies, July.

Cordesman, Anthony H. (2001c): Iraq’s Military Capabilities: Fighting A Wounded, But Dangerous, Poisonous Snake, Center for Strategic and International Studies, 3 December.

Cordesman, Anthony H. (2002a): Proliferation in the "Axis of Evil", Center for Strategic and International Studies, 31 January.

Cordesman, Anthony H. (2002b): If We Fight Iraq-Iraq and Its Weapons of Mass Destruction, Center for Strategic and International Studies, 28 June.

Cordesman, Anthony H. (2002c): Iraq: A Dynamic Net Assessment, Center for Strategic and International Studies, 12 July.

Department of Defense(2000): Information paper-Iraq’s Scud Ballistic Missiles, Iraq Watch Bulletin, 25 July, http://www.iraqwatch.org/government/US/Pentagon/dodscud.htm

Donovan, Michael (2002): Saddam’s Scuds, Center for Defence Information, http://www.cdi.org/terrorism/iraqmissile-pr.com

Egypt’s Misile Efforts Succeded with Help from North Korea, The Risk Report, Volume 5, Number 5 (September-October 1996, http://wisconsinproject.org/countries/egypt/miss.html

FAS (1998): UNSCOM and Iraqi Missiles, Federation of American Scientists, 2 November, http://www.fas.org/nuke/guide/iraq/missile/unscom.htm

FAS (2000): R-11/SS-1B Scud-A; R-300 9K72 Elbrus/SS-1C Scud-B, Federation of American Scientists, 9 September, http://www.fas.org/nuke/guide/russia/theater/r-11.htm

FAS (2000): Al-Hussein/Al-Huseyn, Al-Hijarah, Federation of American Scientists, 28 July, http://www.fas.org/nuke/guide/iraq/missile/unscom.htm

Flight of the Condor, Middle East, 1 April 1989, s. 20.

Hardin, Michael (2000): Missile Defence and Non-Proliferation:The Interactions, Presented to a Carnegie Endowment for International Peace Roundatable Meeting in Washington D.C. on 16 February, http://www.ceip.org/programs/npp/hardin.htm

Iraq Watch: Iraq’s Missile Program, httm://www. iraqwatch.org/Wmd/missile.html

Jane’s (2001): SS-1 ‘Scud’ (R-11/(K11, R11FM (SS-N-1b) and R-17/8K14), http://wwwjanes.com/security/internationalsecurity/news/misc/sws scud010426.shthl

Lewis, George N., Steve Fetter & Lisbeth Gronlund (1993): Casualties and Damage From Scud Attacks in the 1991 Gulf War, Defense and Arms Control Studies Program, Massachussets Institute of Technology, March.

Oliveira, David (2000): Egypt, Center for Nonproliferation Studies, Monterey, http://cns.miis.edu, 8 June.

Pavlov, A.S. (1997): Warships of the USSR and Russia 1945-1995, Translated by Gregory Tokar, Chatham Publishing, London.

Said, Muhammed Kadry (2001): Missile Proliferation in the Middle East: A Regional Perspective, Disarmement Forum, pp. 50-61.

Sesseler A.M. et.al. (2000): Countermeasures, www.ucsusa.org, April.

Shearer, Thomas D. (1994): A Three-Pronged Strategy to Solve the Problem of Long-Range Missile Proliferation, School of Advanced Airpower Studies, Air University, Maxwell Airforce Base, Alabama, June.

Spencer, Jack (2000): The Ballistic Missile Handbook, The Heritage Foundation, Washington D.C.

Steinberg Gerald M. (2001): Israel Looks Over the Horizon-Responding to the Threats of Weapons Proliferation, Jeruselam Letter, 1 July, http://wwwjcpa.org/jlvp457.htm

Swaine Michael D. & Loren H. Runyon (2001): Ballistic Missile Development, Strategic Asia 2001-02, pp. 299-360.

UNSCOM(1999) : Annex E: Status of Material Balances in the Missile Era, 25 January. http://cns.miis.edu/research/iraq/uvreport/dis miss.htm

Walsh, Nathaniel (1993): Argentina Gives Missile Parts to US for Disposal, New York Times, 7 March, s.10.

Wright, David C. (2001). An Assessment of Ballistic Missile Threats, The Missile Threat and Plans For Ballistic Missile Defence: Technology, Strategic Stability and Impact on Global Security, Proceedings of the Workshop held in Rome Italy, 18-19 January, http://ucsusa.org

Wyles, John (1989): Fiat Link Suspected in Condor Missile Probe, Financial Times, 31 July, s. 2