Hayde Kazım!

-
Aa
+
a
a
a

90'lar hakkında çok şey yazılmıyor. Biraz haksızlık ediliyor sanki; 80'lere hep iltimas geçiliyor. Oysa bugün otuzlu yaşlarını sürmekte olanlar için 90'lar mühimdi. Hâlâ da mühim. Hamurumuz o yıllarda yoğruldu; o zaman adını koymadan, "duruş" demeden nerede duracağımıza karar verdik biz. Şimdi yanılmış olduğumuzu idrak ettik, ama o  zamanlarda öğrendiğimizi sanıyorduk hayatı. En çok kitabı o zamanlarda okuduk, en çok filmi o yıllarda izledik, en çok müziği o zaman dinledik ve belki de en çok o zamanlarda sevdik. Şimdi  "Beyoğlu, Beyoğlu olmaktan çıktı" diye şikâyet ediyor ya herkes; o zamanlarda Beyoğlu bizimdi işte. Şikâyete mahal yok, şimdi de onların olduğunu zannedenlerin yine.

 

Köprü altı, Kemancı ve sokaklar..... Öyle bir geçti ki o yıllar, hâlâ izi var hepimizde. Kalacak da o iz hep, ruhumuzda, tenimizde. Bizler göçüp gidene kadar kalacak.

 

İşte o yıllardan tanıdığım bir isim Kazım Koyuncu. Tanıdığım demek ne kadar doğru bilmiyorum ama 90'larda yürüdüğümüz yollarda ayak izi olanlardan biri. Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan röportajından öğrendim hasta olduğunu. "Kazım Koyuncu Yardım Konseri" afişleri ilişmişti gözüme ama bu büyük gönüllü adam bir yardım konseri veriyordur diye düşünmüştüm. Okumamıştım afişleri, belki de aklıma getirmek istemediklerim yazıyordur diye düşündüğümden. Aklıma getirmek istemediklerim, o röportajda beliriverdi gözümün önünde. "Ha konser, ha kanser; arada sadece bir harf farkı var."diyordu Kazım. Tek bir harf işte, hepsi o. Üzüldüm, zaman durdu bir an. Sonra okumaya devam ettim. Umudumu yitirmekten bir kez daha kurtardı sözleri beni. Ama üzüldüm. Kazım'a üzüldüm, kendime üzüldüm, bize üzüldüm. Ayakta kalmanın gittikçe zorlaştığını düşündüm. Azaldığımızı, sonra aslında azalmadığımızı ama çok dağıldığımızı, vazgeçtiğimizi düşündüm. Belki de bu yüzden Kazım'ı tanımadan da bu kadar çok seviyordum. Vazgeçmeyen yanımızdı o ve diğerleri. İnanmamızı sağlayan, silkeleyip kendimize getiren, bize aslında kim olduğumuzu hatırlatanlardan biri.

 

Biriktirdiklerimi çıkardım sandığımdan; şarkılara sığıyordu hepsi. Şarkılar dinledim. Konuşmadan, susmadan dinledim şarkıları. Yeni almıştım son albümünü; iş, güç vs derken jelatinini bile açmadığımı fark ettim albümün. Merakla aldığım albümü dinlememişim daha diye kızdım kendime. Çok güzel şarkılar hepsi. Deniz kokuyorlar; hüzün, isyan ve yine deniz. Ve en çok da umut. Umut etmek yakışıyor Kâzım'a. Herkese yakışır ya, ona daha bir yakışıyor ama. İyileşecek biliyorum, o da biliyor. Herkes biliyor.

 

"Bu hastalık benim için gerçekten bir müjde olabilir. Aksi takdirde bu hayat şu ana kadar yaptıklarımla durur." diyor o röportajda, hastalığın müziğine yarayacağını söylüyor. Elbette yarayacak, o hayat orada durmayacak. Bu süreç içinde unuttuklarımızı hatırlayacağız hep beraber, jelatinini açmadığımız umutlar serilecek önümüze. O ince, sırım gibi adam ayakta kalacak. Biz de onunla devam edeceğiz yola. Bilmeyecek belki yol arkadaşı olduğumuzu; "bir yerlerden tanıyorum ama diyecek". Yine o akşam sinemanın önünde olduğu gibi, hatırlamak için bakacak gözlerime. Aşinayız işte. Yollardan, sokaklardan, umutlardan.  Hatırlayacağız sonra beraber; ruhun belleği şarkılar hatırlatacak. Unutturmaz ki hiçbir şeyi onlar.

 

Tedaviye başlamış, iyi huyluymuş tümör. İyileşecek Kazım. Uzun saçlarını kestirmiş, sakalını da. Kemoterapiye devam ediyormuş, sevdikleri hep yanındaymış.  Yine sahnede olacakmış. 28 Ocak'taki konseri sağlık nedenleriyle iptal edilmişti ama 4 Şubat'ta  Yeni Melek Gösteri Merkezi'ndeymiş. Gideceğim elbette. Herkes gelecek, biliyorum. Sigara içmek yasakmış o gece. Olur, bırakırım ben de...

 

 

Kazım Koyuncu Albümleri:

 

Va Mişkunan (Zuğaşi Berepe, Anadolu Müzik)

İgzas (Zuğaşi Berepe, Ada Müzik)

Salkım Söğüt 2 (Beyoğlu Metropol Müzik, üç şarkıyla albüme katıldı)

Viya (Beyoğlu Metropol Müzik)

Hayde (Beyoğlu Metropol Müzik)

"Çok iken bir şeydik, bir iken çok şey. Acı biber turşusu yedik. Otuz metrekarede her şeyle çok seviştik.Toprak sahipleri, çokuluslu şirketler ve işbirlikçi yerlileri, çete sahipleri ve yalakaları, baş ve bakanları, milletlerin bekçileri ve sürülerinin olduğu yerde yer kavgası vermedik. Hiçbir yerdeydik."Kazım Koyuncu