Ekonomi 1 büyüyorsa, havacılık 2 büyürmüş

-
Aa
+
a
a
a

25 Şubat 2007Meral Tamer

THY Genel Müdürü Temel Kotil'in, Uluslararası Yatırımcılar Derneği YASED'in hafta içindeki toplantısında anlattıkları, Türkiye adına sevindirdiyse de, çevreyi koruma ve küresel ısınmayla mücadele açısından moralimi bozdu.Havacılık, ekonominin 2 katı büyürmüş. Diyelim ki ekonomi % 8 büyüdü, havacılıktaki büyüme % 16 oluyor. Herhalde bir yere gidenin, geriye dönmesi de gerektiği için... Ekonomi büyüyünce sadece iş için değil, maddi imkânlar arttığından, tatile çıkanlar da çoğalıyor.Nitekim THY de, bizim ekonominin 2003'ten bu yana hızlı büyümesine paralel olarak havacılıkta gerek ciro, gerekse gelir olarak 4 yıl önce dünyada 20. sırada yer alırken, 2005 rakamlarıyla dünya 9'unculuğuna yükselmiş. Bu hızlı kapasite artışına yanıt verebilmek için THY, önümüzdeki dönemde 365 yeni uçak alacakmış. Bu uçaklar hangi parayla alınır demeyin! Genel Müdür Kotil, 365 uçağın alımı için 21 milyar dolar gerektiğini, şu anda Hazine garantisi olmadığı halde THY'nin uçaklarının finansmanını libor eksi faizle sağladıklarını anlattı.20 milyon yeni uçakTürkiye, henüz gelişmiş ülkeler gibi doğaya borçlu hale gelmese de, son yıllardaki hızlı büyümesine paralel olarak, atmosfere saldığı karbondioksit oranı hızla artan ülkelerden biri. Ama sadece biz Türkler değil, dünyanın dört bir yanındaki insanlar da daha fazla uçmaya hevesli. Uzmanlar istedikleri kadar "Derhal önlem alınmazsa çok geç olabilir" diye yırtınsınlar, Kotil'in verdiği bilgiye göre önümüzdeki dönemde dünya hava trafiğine -sıkı durun- 20 milyon tane uçak daha girecekmiş. Yanlış okumadınız, yirmi milyon yeni uçak...Dünya ekonomisi son 40 yılın büyüme rekorlarını kırdığına göre, buyurun size küresel ısınma mücadelesinde umut kırıcı bir faktör daha! Umut kırıcı, zira Çin ve Hindistan'da tüketici olmanın tadına yeni varmış yüz milyonlar ve dahası bu 2 ülkede tüketici olmak için sırada bekleyen 1 milyarı aşkın insan da otomobile, uçağa binmeye can atıyor.Göçle gelen ormanlarBu satırları yazarken National Geographic'in son sayısında "Göçün yarattığı ormanlar" başlıklı yazı, benim için hoş bir sürpriz oldu:Türkiye'nin 70'li yıllarda 20.2 milyon hektar alandaki orman varlığı, yangın ve kaçak kesim gibi nedenlerle zarar görmüş olmasına rağmen, 2006 rakamlarına göre 21.2 milyon hektara yükselmiş bulunuyor. Uzmanlara göre bunun en önemli nedenlerinden biri, kente göç edenlerin geride bıraktığı tarlaların ormana dönüşmesi. Göç edenlerin boş bıraktığı orman kenarında ya da ortasındaki tarım arazileri, rüzgârın etkisiyle tohumlanarak bir süre sonra küçük fidanlarla kaplanıyormuş. Bu ormanlaşma, en hızlı Karadeniz'de görülüyormuş.Bir gün önce ince bir kazakla bile terlediğim bahar havasından, 24 saat sonra en kalın paltomla bile titrediğim İstanbul'da havanın bu gelgitleri beni korkuturken, bakıyorum çoğu kişi "Yağmur - çamur yok, doğalgaz parası da bu kış çok az geldi" diye neredeyse göbek atacak. Peki ya çocuklarımıza bırakacağımız dünya?"Canım daha 100 yıl var önümüzde" vurdumduymazlığını kırmanın bir yolu mutlaka olmalı.[email protected]

http://www.milliyet.com.tr/2007/02/25/yazar/tamer.html