Krizdeki Kovanlar: İklim değişikliğinin arı popülasyonları üzerindeki etkileri

-
Aa
+
a
a
a

Antroposen Sohbetler'de Utku Perktaş, ekosistemlerin sağlığı ve insanların gıda güvenliği açısından büyük önem taşıyan, antroposenin sembollerinden biri olan arılar üzerine küresel ısınmanın etkilerini detaylandırıyor.

""
Krizdeki Kovanlar: İklim değişikliğinin arı popülasyonları üzerindeki etkileri
 

Krizdeki Kovanlar: İklim değişikliğinin arı popülasyonları üzerindeki etkileri

podcast servisi: iTunes / RSS

Antroposen dönem, insan faaliyetlerinin dünya üzerindeki ekosistemleri, iklimi ve coğrafyayı derinden etkilediği bir çağdır. Bu dönemin en çarpıcı özelliklerinden biri, insan kaynaklı iklim krizi ve biyoçeşitlilik kaybıdır. İklim krizi, artan karbondioksit emisyonları ve sera gazları nedeniyle küresel ısınmaya yol açarken, bu değişimler doğrudan ve dolaylı olarak biyoçeşitlilik üzerinde derin etkiler yaratmaktadır. Özellikle, biyoçeşitlilik üzerindeki bu baskılar, ekosistemlerin işlevselliğini ve dayanıklılığını azaltırken, insanlık için temel hizmetlerin kaybına neden olmaktadır. Bu bağlamda, antroposenin sembollerinden biri olan arılar üzerindeki etkiler, hem ekosistemlerin sağlığı, hem de insanların gıda güvenliği açısından büyük önem taşımaktadır.

İklim Krizi ve Arılar: Küçülen bedenler, büyüyen tehlikeler

İklim krizi, gezegenimizin dengesini tehdit ederken, bu değişimlerin ekosistemlerimiz üzerindeki etkileri de giderek daha belirgin hale geliyor. Bu durumdan en çok etkilenen organizma da ekosistemlerimizin temel taşlarından arılar. 

Son dönemde yapılan açıklamalar arasında ülkemizdeki arıların özellikle küresel ısınma nedeniyle kış uykusuna girmeyecekleri ve önümüzdeki bahar döneminde dikkat çeken arı ölümleri olabileceğinden bahsediliyordu - fakat durum böyle değil. Arılar, bazı hayvanların yaptığı gibi geleneksel anlamda kış uykusu davranışı göstermezler. Bunun yerine, kış boyunca kovanlarının içinde aktif kalırlar. Soğuk aylar süresince hayatta kalmak için arılar, kendilerini ve kraliçe arıyı sıcak tutmak amacıyla sıkı bir birlik oluştururlar. Vücutlarını titreştirerek ısı üretirler ve dış hava sıcaklığından önemli ölçüde daha sıcak olabilecek bir iç kovan sıcaklığı oluştururlar. İşçi arılar, en sıcak olan kümenin merkezine ve sonra dış kenarlara doğru sırayla hareket ederler, böylece her arının ısınma şansı bulması sağlanmış olur. Bu süre zarfında yıl boyunca depoladıkları balı tüketirler, bu da kümeyi sıcak tutmak için gerekli enerjiyi sağlar. Dolayısıyla, arılar kış boyunca kovanlarında kalır ve aktivitelerini azaltır, zira bulundukları çevre için aktif olacakları bir durum söz konusu değildir; bitkiler için tozlaşma zamanı başlamamış, çiçekler bu dönemde henüz açmamıştır. Ancak küresel iklim krizi bağlamında, arılar için bu tür iddiaların ötesinde çok daha ciddi tehditler var!

Yapılan son araştırmalar, iklim krizinin arı popülasyonları üzerindeki etkilerini gözler önüne seriyor, özellikle de vücut büyüklüğü bakımından daha iri yani büyük bedenli arı türleri üzerindeki olumsuz etkiler farklı çalışmalarda vurgulanıyor. Yani sorun küresel ölçekte ve çok önemli.

Büyük bedenli arıların azalışı

ABD’de yapılan bir çalışma, Rocky Dağları'nın bir bölgesinde sekiz yıl boyunca 20 binden fazla arıyı inceleyerek, farklı türlerin iklim değişikliklerine nasıl tepki verdiğini araştırdı. Proceedings of the Royal Society B dergisinde yayımlanan araştırma, iklim kriziyle birlikte küçük bedenli arıların sayısının artabileceğini ancak özellikle yüksek sıcaklıklara daha az dayanıklı olan yaban arıları gibi büyük bedenli türlerin sayısının azalabileceğini ortaya koydu. Bu durum, bitkilerin tozlaşması ve genel olarak ekosistemlerin işleyişi üzerinde ‘zararlı etkiler’ yaratabilir.

Yaban arıları alarm veriyor

Araştırmalar, özellikle yaban arılarının iklim ısınmasının etkileri karşısında diğer arılara göre daha fazla tehdit altında olduğunu gösteriyor. Yüksek sıcaklıklara daha düşük toleransları ve soğuk bölgelere göç etme eğilimleri, yaban arılarını özellikle savunmasız kılıyor. Ayrıca, büyük vücutlu arıların uzun mesafelerde tozlaşma kapasitesinin azalması, ekosistemlerin sağlığı için ciddi sonuçlar doğurabilir, çiçeklerin üremesi sekteye uğrayabilir.

Asimetrik kanatlar ve genetik çeşitlilik kaybı

İklim stresinin arılar üzerindeki etkileri sadece popülasyonların boyutunda değil, aynı zamanda fiziksel gelişimlerinde de kendini gösteriyor. İri yaban arıları üzerine yapılan bir başka araştırma, sıcak ve nemli koşulların arıların kanatlarında asimetriye yol açtığını buldu. Bu durum, arıların gelişim süreçlerinde karşılaştıkları stresin bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Ayrıca, moleküler metotlar kullanılarak yapılan çalışmalar, stresin arı popülasyonlarında genetik çeşitliliğin kaybına yol açabileceğini de ortaya koyuyor. Genetik çeşitlilik, bir organizmanın hayatta kalabilmesi için taşıdığı tüm sigortalar olarak algılanacak olursa, arıların gerek ülkemizde gerekse küresel ölçekte tehdit altında olmasının asıl nedeni genetik çeşitlilik kayıpları.

Bu bulgular, iklim krizinin arılar üzerindeki etkilerinin sadece belirli türlerin azalmasıyla sınırlı olmadığını, aynı zamanda arıların fiziksel gelişimi ve genetik çeşitliliği üzerinde de derin etkiler yaratabileceğini gösteriyor. Arıların ekosistemlerimizde oynadıkları hayati rol düşünüldüğünde, bu etkilerin başta gezegenimiz olmak üzere biyoçeşitlilik, gıda güvenliği ve insanlık için de ciddi sonuçları olabilir. Bu nedenle, iklim krizinin etkilerini azaltmak ve arı popülasyonlarını korumak için yerel, ulusal ve uluslararası çabalar içeren acil eylem planları gerekli - tabii iklim krizini de göz ardı etmeden...