Aşırı hava koşullarının beyin sağlığına zararı

-
Aa
+
a
a
a

Araştırmacılar, aşırı hava koşullarının beyin sağlığına zarar verebileceğini ve birçok nörolojik durumu daha da kötüleştirebileceğini buldu

""
Gezegenin Geleceği: 21 Mayıs 2024
 

Gezegenin Geleceği: 21 Mayıs 2024

podcast servisi: iTunes / RSS

Araştırmacılar, aşırı hava koşullarının beyin sağlığına zarar verebileceğini ve birçok nörolojik durumu daha da kötüleştirebileceğini buldu. University College London’dan araştırmacılar, yarım yüzyıldan uzun bir süreyi kapsayan yüzlerce çalışmayı inceledikten sonra The Lancet Neurology‘de çevresel değişiklikler ile nörolojik sağlık arasında endişe verici bir ilişki olduğunu yazdı. Aşırı hava koşullarının felç, Alzheimer, menenjit, epilepsi ve multipl skleroz dahil 19 sinir sistemi durumu üzerindeki etkisini analiz ettiler. Ayrıca kaygı, depresyon ve şizofreni gibi ciddi ve yaygın psikiyatrik bozukluklara da baktılar. Araştırmacılar, ‘iklimin bazı beyin rahatsızlıkları, özellikle de felç ve sinir sistemi enfeksiyonları üzerindeki etkisine dair açık kanıtlar’ buldu. University College London’dan Profesör Sanjay Sisodiya, iklim değişikliklerinin beyin hastalıkları üzerindeki etkilerinin, özellikle sıcaklıkta yaşanan aşırı düşüş ve yükselişler ile gün içindeki sıcaklık varyasyonlarından kaynaklandığını söyledi. Artan sıcaklıklar dünya çapında rekorlar kırarken, aşırı sıcaklığın sağlığımızı nasıl etkilediğini incelemek ve anlamak da acil hale geldi.

Denizanaları okyanusların ısınmasından faydalanıyor

Yeşil Gazete’de yer alan habere göre, iklim değişikliği sayısız deniz hayvanını baskı altına alıyor ancak denizanalarının okyanus ısınmasından faydalandığı ve yaşam alanlarını genişlettiği ortaya çıktı. Almanya‘daki Alfred Wegener Enstitüsü’nden (AWI) uzmanlar tarafından yapılan bir araştırma, sekiz farklı Arktik denizanası türünü inceledi. Bilgisayar modelleri aracılığıyla onları artan su sıcaklıklarına, deniz buzunun geri çekilmesine ve diğer değişen çevre koşullarına maruz bıraktılar. Bilim insanları yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde sekiz türden yedisinin bu koşullar altında yaşam alanlarını kutuplara doğru genişletebildiğini buldu. Simülasyonlar, özellikle en büyük ısıran denizanalarından biri olan aslan yelesi denizanasının mevcut yaşam alanını neredeyse üç katına çıkardığını gösterdi. NewScientist’te yayımlanan çalışma sonuçlarına göre, yalnızca Sminthea arctica türünün yaşam alanında optimum sıcaklık aralığını bulmak için daha derinlere çekilmek zorunda kalması nedeniyle küçük bir azalma yaşayacağı öngörülüyor. Helmholtz Araştırma Merkezi‘ne bağlı Alfred Wegener Enstitüsü’nde, Arktik denizanası konusunda uzmanlaşmış genç bir araştırma grubu ARJEL’de yani ‘Arctic Jellies’ kutup ve denizanaları alanında çalışan Dmitrii Pantiukhin, “Bu sonuçlar, iklim değişikliğinin Arktik Okyanusu’ndaki ekosistemleri ne kadar dramatik bir şekilde etkileyebileceğini açıkça gösteriyor. Denizanası habitatlarının öngörülen genişlemesinin, tüm besin ağı üzerinde muazzam, kademeli etkileri olabilir,” diyor. Enstitüde çalışmalar yürüten Charlotte Havermans ise, denizanalarının kuzeye doğru yayılmasının ekosistem üzerinde tahmin edilemeyecek etkileri olabileceğine dikkat çekiyor, “Bu türlerden bazılarının ekolojileri hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.” Pantiukhin, birçok insan için önemli bir besin kaynağı olan balığın gelecekte nasıl gelişeceğini merak eden herkesin, denizanasına göz kulak olması gerektiğini ekliyor.

İstanbul, taş ocaklarının kuşatması altında

BirGün’den Gökay Başcan’ın haberine göre, nüfus yoğunluğu, kentleşme ve ormanlık alanların imara açılması nedeniyle her geçen gün daha da betona boğulan İstanbul, ayrıca taş ocaklarının kuşatması altında. Her ay onlarca çevresel etki değerlendirme (ÇED) başvurusu yapılırken, kaçak şekilde işletilen taş ocaklarının da ardı arkası kesilmiyor. İstanbul’un temiz hava ve su kaynağı olan Kuzey Ormanlarını tahrip eden madencilik faaliyetleri devam ediyor. Geçen hafta Şile’ye bağlı Teke Köy’de yapılmak istenen ÇED toplantısı, yaşam savunucularının girişimiyle engellendi. Toplantıya bölge halkı, muhtarlar, Kuzey Ormanları Savunması’nın yanı sıra, Şile Belediye Başkanı Özgür Karadayı da katıldı. Teke Köy’deki toplantıya komşu Üvezli Köyü’nden de katılanlar oldu. Toplantının ardından Üvezli Köyü’ndeki kaçak faaliyet sürdürdüğü iddia edilen taş ocağı bölgesine gidildi. 10 yılı aşkın süredir faaliyet yürüttüğü iddia edilen ve bölge halkının kaymakamlığa, belediyeye, CİMER’e defalarca başvuru yaptığı taş ocağının mühürlendiği görüldü. Taş ocağının böylece faaliyetleri durdurulmuş oldu. Üvezli Köyü’nden Mustafa Kopuz, uzun süredir yaptıkları başvuru ve şikâyetlerle taş ocağını kapattırmaya çalıştıklarını belirtirken, BirGün’e yaptığı açıklamada, “Süreç içerisinde defalarca para cezası kesildi ama küçük miktarlar olduğu için firmayı etkilemedi,” dedi. Bölgedeki patlatmalardan kaynaklı heyelanlar yaşandığını, yol çöktüğünü ve köylülerin tehlike altında olduğunu belirten Kopuz şunları anlattı, “Bayramın üçüncü gününde yol çöktü, ailem ve ben saat farkıyla kurtulduk. Tepe göçtü, yolu yuttu resmen. Şu an hiçbir köylü bahçesine çıkıp bir çay dahi içemiyor, elbisesini dışarı asamıyor. Sekiz köyden taşımalı olarak gelen öğrenciler bizim köyün okulunda. Servis arabaları toz toprak içerisinde, ilkokul toz içerisinde. Çocuklara, bölgede yaşayan köylülere o tozun verdiği zararı düşünebiliyor musunuz? Ağaç kalmadı zaten, bırakmadılar. Çevredeki kalanlar ise bembeyaz toz kaplı.” Kuzey Ormanları Savunması’ndan Avukat Esmanur Çağlak ise, bölgede son süreçte maden ocağı ve rüzgâr enerji santrallarının (RES) arttığına dikkat çekti ve, “İstanbul’un kuzey orman köylerine ciddi bir maden ocağı ve RES dalgası ile saldırdıklarını görüyoruz. Neredeyse her gün İstanbul’un bir kuzey köyüne ÇED halk bilgilendirme toplantısı yapılıyor son günlerde,” dedi.