Eşsiz jeolojisi, arkeolojik ve kırsal mirasına rağmen Latmos, madenlerden korunamıyor

-
Aa
+
a
a
a

Kültürel Miras ve Koruma: Kim İçin? Ne İçin?'de Asu Aksoy ve Burçin Altınsay, madencilik faaliyetleri nedeniyle geleneksel tarım kaynaklarını ve yaşam imkanlarını sürdürme imkanını hızla kaybeden Latmos bölgesini Latmos Platformu kurucularından Dr. Varol Aydın ve aile kökleri bu bölgede olan araştırmacı Berk Kurt ile konuşuyorlar.

""
Latmos, eşsiz jeolojisi, arkeolojik ve kırsal mirasına rağmen madenlerden korunamıyor
 

Latmos, eşsiz jeolojisi, arkeolojik ve kırsal mirasına rağmen madenlerden korunamıyor

podcast servisi: iTunes / RSS

Menderes masifine dahil, Aydın ve Muğla ili sınırları içinde bulunan Latmos ya da Beşparmak Dağları bölgesinin benzersiz bir jeolojik yapısı var. Kayalık bir arazisi, mağaraları, başkalaşım kayaçları ya da metamorfik kayaçlar denilen gnays, gözlü gnayslar buranın peyzajına hakim.



1994’te Alman Arkeoloji Enstitüsü arkeologlarından Anneliese Peschlow’un çalışmaları neticesinde M.Ö. 6000'lere tarihlenen, sayıları 100’ü aşan kaya resimleri bulunmuş. Başka hiçbir yerde görülmeyen bu kayalık arazi özgün yerleşim, tarım ve yapılaşma biçimleri yaratmış. M.Ö. 5. yüz yıldan itibaren antik dönemin önemli yerleşim bölgelerinden birisiymiş. Bugün Bafa Gölü’nün kenarındaki Kapıkırı Köyü, Heracles’e adanmış olan Heraklia antik kentinin içinde yer alıyor. Beşparmak Dağları, aynı zamanda fıstık çamı ormanları açısından da çok zengin bir bölge. Burada çok sayıdaki köy, fıstık çamından, hayvancılık ve tarımsal üretimden geçinmeye çalışıyor.


 
1990’larda Latmos’un benzersiz doğasında geri dönülmez tahribata yol açacak olan Feldspat, kuvarsit ve mermer madenciliği başlamış. Feldspat; cam ve seramik endüstrisi için kullanılan bir hammadde. Aynı yıllarda sivil toplumun ve bilim insanlarının çabalarıyla Bafa Gölü ve kıyı şeridini içine alan alan, Bafa Gölü Tabiat Parkı ilan edilmiş. Ancak, Latmos’da madencilik faaliyetlerini izleyen çalışmalar, 2004’den sonra artan madencilik faaliyetlerine işaret ediyor ve 2018’e gelindiğinde toplam 3 bin 800 hektar arazinin tahrip edildiğini söylüyor. Maden ocaklarına erişim için açılan yollar, faaliyetler sonrası geride bırakılan toz yığınlarından oluşan tepecikler ele alındığında madenlerin bu milyonlarca yılı almış özel jeolojik formasyon üzerindeki etki alanının çok daha büyük olduğunu görüyoruz. En son Bağarcık Köyü Çörlen Mevkiinde sivil toplum kuruluşlarının acilen durdurulması çağrısı yaptığı bir maden çalışması girişimi var. Burası, jeolojik ve arkeolojik mirasın yanı sıra yüzyıllardır sürdürülen tarım teraslarında üretimin devam ettiği Latmos’un kalbi denilecek bir yer. 

Bu programda madencilik faaliyetleri nedeniyle geleneksel tarım kaynaklarını ve yaşam imkanlarını sürdürme imkanını hızla kaybeden Latmos bölgesinin kırsal alanına, köylerine odaklanıyoruz. Konuklarımız Latmos Platformu kurucularından Dr. Varol Aydın ve aile kökleri bu bölgede olan araştırmacı Berk Kurt. Madencilik faaliyetleri korunması gereken arkeolojik, jeolojik, ekolojik değerler için tehdit olduğu gibi aynı zamanda geleneksel tarım teraslarında sürdürülen üretim, arıcılık, balcılık, zeytincilik, çam fıstığı üretimi gibi geleneksel tarımsal üretim faaliyetleri için de büyük bir tehdit teşkil ediyor. Bu tehdit karşısında şimdiye kadar arkeolojik sit kararları ile parçalar halinde korumaya alınmış buradaki değerlerin bütünlüklü olarak değerlendirilmesi ve kültürel peyzaj alanı olan bu bölgenin tümüyle koruma altına alınması gerekiyor.

Madencilik kırsal alandaki kırsal mirası nasıl yok ediyor; Karakaya, Köprüalan ve Söğütözü Köyü çevresinde madencilik faaliyetleri nedeniyle kırsal miras ve yaşam alanları nasıl yok edilmiş; buralarda yaşayan köylülerin kırsal geleneğin korunmasına ilişkin tutumları nedir ve Latmos Platformu bu tehditlerle nasıl mücadele ediyor sorularını konuklarımız Dr. Varol Aydın ve Berk Kurt ile ele alıyoruz.