Sıcaklık rekorları kırılabilir

-
Aa
+
a
a
a

Bilim insanları önümüzdeki aylarda, son iki senenin sıcaklık rekorlarının kırılabileceğini söylüyor.

Gezegenin Geleceği: 24 Nisan 2023
 

Gezegenin Geleceği: 24 Nisan 2023

podcast servisi: iTunes / RSS

Bilim insanları önümüzdeki aylarda, hava olaylarında üç yıldır etkisini gösteren La Niña’nın sona ermesi ve sıcaklığın yükselmesine yol açan El Niño’nun başlamasıyla, 2023 veya 2024’te sıcaklık rekorlarının kırılabileceğini söylüyor. El Niño hava olayı sırasında, Ekvator boyunca batı yönünde esen rüzgarlar yavaşlıyor, ılık sular doğuya itiliyor ve okyanuslarda yüzey sıcaklıkları artıyor. El Niño sırasında hava sıcaklıkları ortalama olarak 0,2 °C artıyor.

İklim krizinin yeni olumsuz sonucu

İklim değişikliğinin Dünya üzerinde pek çok olumsuz etkisi görüldü, görülmeye de devam ediyor. Ancak uzmanlar, iklim krizinin yeni bir olumsuz sonucunu tespit etti. Meteoroloji uzmanları tespit edilmesi zor açık hava türbülanslarının artacağını ve sarsıntılı uçuşların sıklaşacağını söyledi. Geçtiğimiz aylarda Honolulu, Tampa ve Frankfurt'a giden uçuşlar o kadar şiddetli türbülanslara girdi ki bazı yolcular ve mürettebat yaralanarak hastaneye kaldırıldı. The Wall Street Journal'ın haberine göre aktör Matthew McConaughey, Lufthansa'nın Almanya'ya giden uçağında yolcuydu. Kelly Ripa ile yakın zamanda yaptığı bir podcast röportajında, türbülans esnasında uçakta havada asılı duran kırmızı şarap gördüğünü anlattı. Pilotlar ve meteoroloji uzmanları ise çarpmaların yani türbülansların uçuşun normal bir parçası olduğunu söylüyor. Dr. Williams'ın birlikte kaleme aldığı ve 2019'da Nature bilim dergisinde yayımlanan bir çalışmaya göre, 1979’tan bu yana jet akımındaki rüzgar makası miktarı %15 arttı. Williams, uçakların uçtuğu daha yüksek irtifalarda, iklim değişikliğinin sıcaklık modellerini değiştirdiğini ve bunun da daha fazla rüzgar makası yarattığını söylüyor. Gezegenimizi fosil yakıt ve endüstriyel gıda bağımlılığı nedeniyle gitgide daha yaşanmaz hale getiriyoruz.

Müsilaj kabusu geri dönüyor

Hürriyet’ten Rojda Altıntaş’ın haberine göre, Marmara Denizi'nde müsilaj endişesine neden olan kütlelerle ilgili Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, dalış yaparak incelemelerde bulundu. Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Tekirdağ, İstanbul’da Fenerbahçe, Mudanya, Gemlik Körfezi ve Erdek'te benzer görüntüyü görmeye başladık. Şu an kremsi müsilajı görüyoruz," dedi. Prof. Dr. Sarı, müsilajın 11 çeşidinin olduğunu vurgulayarak, kremsi müsilajın başlangıç seviyesi olduğunu ifade etti. Marmara Denizi'nde iki yıl önce ortaya çıkan ve neredeyse tüm Marmara Denizi'ne yayılan müsilaj kabusu geri dönüyor. Tekirdağ, İstanbul’da Fenerbahçe, Mudanya, Gemlik Körfezi ve Erdek'te kremsi müsilaj tespit edildi. Alg çoğalması olduğunu tespit eden Prof. Dr. Sarı, Bandırma Edincik kıyılarında yüzeye çıkan kremsi müsilajın fotoğraflarını paylaştı. Prof. Dr. Mustafa Sarı, kremsi müsilajın görüldüğü bölgelerle ilgili olarak, “Müsilajın üç tane tetikleyicisi var; birincisi küresel iklim değişikliğine bağlı deniz yüzeyi sıcaklığındaki anormal artışlar, ikincisi deniz şartlarındaki durağanlık, diğeri de kirlilik. Bu üçü bir araya geldiğinde felaket boyutunda müsilaj ile karşılaşıyoruz. Mevsim şartları çok kurak geçti. Bu kuraklıktan dolayı daha önce de uyarıda bulundum, 'Bu şartlar devam ederse müsilaj riskiyle karşı karşıya kalırız' dedim. Ben sürekli dalış yapıyorum biliyorsunuz, iki aydır devam eden bir alg çoğalması var. O neden kaynaklanıyor? Denizin azot ve fosfor yükü çok fazla. Bu şartlarda deniz suyu sıcaklıkları da çok yüksek olduğu için organizmalar hızla çoğaldılar. Çoğalınca görüş iki metre mesafeye kadar düştü. Yüzeyden başlıyor, 25 metreye kadar görüş düşüyor,” dedi.

Boğaziçi Üniversitesi’nin sit statüsü değişikliğine yargı engeli

Boğaziçi Üniversitesi ve çevresinin 2. ve 3. Derece Sit Alanı’na dönüştürülmesiyle ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın aldığı karar, mahkeme tarafından iptal edildi. Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği'nin (BÜMED) açtığı dava sonucu çıkan karar ile bölgenin yapılaşmaya açılmasının önüne geçildi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 2021 yılında, 1. Derece Doğal Sit Alanı olan Boğaziçi Üniversitesi yerleşkesi ve yakın çevresinin bulunduğu 422 bin metrekarelik alanın koruma statüsünü düşürmüştü. Kararla, tamamı ‘kesin korunacak hassas alan’ statüsündeki 1. Derece Doğal Sit Alanı, 'nitelikli koruma alanı' ve 'sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanlarına' çevrildi. Karar, Boğaziçi Üniversitesi ve çevresinin yapılaşmasının önünü açabileceği için eleştirilmiş ve kararın iptaline dair BÜMED, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın aldığı karara karşı İstanbul İdare Mahkemesi'ne dava açmıştı. İstanbul İdare Mahkemesi'nce atanan bilirkişi heyeti, alanda yer alan şehitlik için öncellikle envanter çalışması yapılması gerektiği, bölgenin ekolojik ve fizyografik yapısı itibariyle ayrı sit derecelerine tabi olamayacağın, Boğaziçi Kanunu’na tabi alanlarda yönetmelikle statü değişikliği yapılamayacağı tespitlerinde bulundu. Kararla ilgili bilirkişi raporlarını inceleyen mahkeme, davaya konu alanın ekolojik ve fizyografik yapısı itibariyle iki farklı sit derecelendirmesi ile birbirinden ayrı tutulmasının bilimsel bir dayanağının olmadığını, ekolojik bütünlük olarak uygunluk bulunmadığını, yerleşke alanının tarihi kimliği dikkate alındığında tarihi ve dönem içinde yapılmış yapılarla alanın bütün olarak korunması gerektiğini ve sit statü tanımlamasına ilişkin alınan kararın hem kampüs bütünlüğünü hem de Boğaziçi sisteminin doğal bütünlüğünü olumsuz etkileyeceğini belirterek, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın kararında hukuka uygunluk bulunmadığına karar verdi.