Libya’da 10 bin 100 kişi hala kayıp

-
Aa
+
a
a
a

Libya’nın Derna kentini vuran sel felaketinde can kaybı sayısı 11 bini aştı.

Gezegenin Geleceği: 19 Eylül 2023
 

Gezegenin Geleceği: 19 Eylül 2023

podcast servisi: iTunes / RSS

Libya’nın Derna kentini vuran sel felaketinde can kaybı sayısı 11 bini aşarken, felakette ölenlerin sayısının 20 bini bulabileceği belirtiliyor. Libya Kızılay’ı yaptığı açıklamada, sahil kenti Derne'de şiddetli yağışlar sonucu iki barajın yıkılmasıyla meydana gelen sel felaketinin ardından arama-kurtarma çalışmalarının sürdüğünü ve ölü sayısının 11 bin 300'e yükseldiğini belirtti. Yardım grubunun genel sekreteri Marie el-Drese, Associated Press haber ajansına yaptığı açıklamada, şehirde 10 bin 100 kişinin ise hala kayıp olduğunu bildirdi. Derne Belediye Başkanı Abdulmenam al Gaithi, hasarın boyutuna bağlı olarak kentteki ölü sayısının 20 bine ulaşabileceğini söyledi. Gaithi, Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada ayrıca enkaz altında ve suda bulunan çok sayıda ceset nedeniyle şehrin salgın hastalık riskiyle karşı karşıya olduğunu kaydetti.

Avrupa Birliği’nin iklim krizlerine yanıt vermek için daha fazla fona ihtiyacı var

Avrupa Komisyonu, 2021 ve 2022’de acil yardım rezervinin tükenmesinin ve bu yıl aşırı hava olaylarının sayısının artmasının ardından Avrupa Birliği’nin (AB) iklim değişikliğinin yol açtığı krizlere yanıt vermek için acilen daha fazla fona ihtiyacı olduğu konusunda uyardı. Avrupa, aşırı hava ve iklim etkileriyle dolu bir yazdan daha çıkıyor. Slovenya’daki yıkıcı sel en az altı kişinin ölümüne yol açtı. Yunanistan, ölümcül orman yangınları ve fırtınalarla sarsıldı ve rekor kıran kuraklık İspanya’daki tarımı mahvetti. Avrupa Komisyonu’nun Kriz Yönetiminden Sorumlu Üyesi Janez Lenarcic, krizden etkilenen ülkelere yardım dağıtımını koordine eden AB’nin acil durum müdahale merkezinin, yalnızca Temmuz ve Ağustos aylarında, Ukrayna’daki orman yangınları, sel ve acil durumlara yanıt vermesi için 12 kez çağrıldığını söyledi. Acil durumlarda Avrupa ülkelerine yardım eden AB’nin dayanışma ve acil yardım rezervinin yıllık maksimum bütçesi 1,2 milyar euro seviyesinde.

‘Dünya, insanlık için güvenli yaşam alanının çok dışında’

Gezegenimizin ilk tam ‘bilimsel sağlık kontrolü’, küresel yaşam destek ünitelerinin bozulduğunu ve hastalandığını gösteriyor. Bilim insanları Dünya’nın yaşam destek sistemlerinin ciddi derecede zarar gördüğünü aktarırken, gezegenin durumu ‘insanlık için güvenli yaşam alanının çok dışında’ olarak tanımladı. Yeni çıkan değerlendirmeye göre, insan kaynaklı kirlilik ve çevrenin tahribatı nedeniyle dokuz ‘gezegensel sınırın’ altısı aşılmış vaziyette. Gezegensel sınırlar, iklim, su ve vahşi yaşam çeşitliliği gibi temel küresel sistemlerin sınırları anlamına geliyor ve aşılmaları durumunda, sağlıklı bir gezegenin sürdürülmesi tehlikeye girebilir. Aşılan bu sınırlar, sistemlerin son buzul çağının sonundan yani yaklaşık 10.000 yıl öncesinden Sanayi Devrimi’nin başlangıcına kadar var olan güvenli ve istikrarlı döneme nazaran bozulduğunu gösteriyor. Modern medeniyetin tamamı, Holosen olarak adlandırılan bu dönemde ortaya çıkmıştı. Bu değerlendirmede, dokuz gezegensel sınırın hepsi ilk kez değerlendirildi ve araştırmacılar tarafından ‘gezegenin ilk bilimsel sağlık kontrolü’ olarak tanımlandı. Altı sınır halihazırda aşılmış durumda. İki tanesi ise neredeyse aşılmış sayılıyor; hava kirliliği ve okyanusların asitlenmesi. Tehlikede olmayan tek sınır ise atmosferik ozon. Son birkaç on yılda zararlı kimyasalları azaltma çabalarının ozon deliğinin küçülmesine yol açmasıyla, ozon tabakası korunuyor. Bilim insanları, ‘en endişe verici’ bulgu olarak, canlılar dünyasını kapsayan dört biyolojik sınırın tümünün, en yüksek risk seviyesine yakın olduğunu söylediler. Canlılar dünyası, ağaçların karbondioksit kirliliğini absorbe etmesi gibi yetenekleri nedeniyle dünya açısından hayati derecede önemli. Bu sınırlar, Dünya’nın fiziksel, biyolojik ve kimyasal yaşam destek sistemlerinde temel değişikliklerin yaşanma riskinin önemli ölçüde arttığı noktalar. Gezegensel sınırlar fikri, ilk kez 2009’da ortaya atıldı ve 2015’te güncellendi. Ancak o dönem sadece yedisi değerlendirilmişti.

Aqua parklarda deniz memelilerinin ölüm oranı çok yüksek

Antalya’da uzun yıllardır yunus ve fok gösterilerinin yapıldığı aqua parkta, iki haftada bir yunus, bir de fok öldü. Tesiste tutulan şişe burunlu yunusun ölümü, Muratpaşa Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğü ile Antalya Büyükşehir Belediyesi Hayvanat Bahçesi Müdürlüğü’ne bildirildi. Diken’in aktardığına göre, nekropsi yani ölümden sonra inceleme yapılmayan yunusun çok zayıf olduğu tespit edildi. Aynı tesis, 14 Eylül’de iki yaşındaki bir fok ölümünü aynı birimlere iletti. Tutanakta fokun ölüm nedeninin ‘viral-bakteriyel’ olduğu, bu nedenle hayvanın ‘iştahsızlık ve durgunluk gösterdiği’ belirtildi. Bir fokun ortalama yaşam süresi 25 yıl. Deniz memelilerinin çeşitli gösterilere zorlandığı parklarda deniz memelilerinin ölüm oranı çok yüksek. En iyi ihtimalle yaşam süreleri yarıya iniyor. Bundan dolayı çoğu park, esaret altında ölen yunusların yerini sık sık doğada yakalananlarla değiştiriyor. Hayvan hakları savunucularının aktardığına göre parklarda yunuslara uzman veterinerlerce nekropsi uygulanmadığı gibi ‘hukuksuz durumlar için işbirliği kurulan’ veterinerler var. Yunuslara Özgürlük Platformu, X’den hayvanların ölüm haberini paylaşarak Tarım ve Orman Bakanlığı’na nekropsi raporunun neden yazılmadığını sordu, “Marmaris’te beş yunusun ölümü geçiştirildi, tesis sahiplerine yaptırım uygulanmadı, hayvanlar koruma altına alınmadı. Ölümler devam ediyor! 2010’dan beri Tarım ve Orman Bakanlığı, yunus ve fok ölümlerini geçiştirerek hayvan hapishanelerine cüzi/göstermelik para cezaları dışında yaptırım uygulamamış, belgeleriyle kanıtladığımız, yasadışı esaret altında yunus üretimine dahi göz yummuş, esaret merkezlerine 10 yıl daha izin vermiştir,” dendi.