Kömür çıkarmak yasaklanmalı

-
Aa
+
a
a
a

Muğla’da yapılması planlanan Eskihisar Yeraltı İşletmeciliği Kömür Ocağı Projesi için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değil kararı verildi.

Gezegenin Geleceği: 08 Nisan 2024
 

Gezegenin Geleceği: 08 Nisan 2024

podcast servisi: iTunes / RSS

Muğla’nın Yatağan ilçesi Turgut Mahallesi’nde yapılması planlanan Eskihisar Yeraltı İşletmeciliği Kömür Ocağı Projesi için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değil kararı verildi. Proje için 23 Aralık 2023’de ÇED süreci başlatılmıştı. ÇED dosyasında yer alan bilgilere göre, ruhsat alanı toplamda 14 bin 100,02 hektar alana sahip. Ruhsat alanının ÇED alanı olarak belirlenen 8 bin 340 metrekare kısmında yıllık bir milyon ton kapasite ile yeraltı işletmeciliğiyle kömür üretiminin yapılması ve işletilmesi öngörülüyor. Muğla Büyükşehir Belediyesi, Yatağan Termik Santrali bünyesinde bulunan maden alanlarında yer altı ocağı için verilen ruhsatın iptaline yönelik dava açmış ve açılmış olan bir davaya da müdahil olmuştu. Planlanan proje alanı 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında ‘Tarım Alanı’ olarak görülüyor. Çevresel etkisi net değil mi kömürün? ÇED’e gerek olmamalı, kömür çıkarmak zaten yasak olmalı.

Ormanlık alanlar muazzam bir baskı altında

Yeni bir analize göre, tropikal orman kaybı geçen yıl azaldı. Ancak diğer göstergeler, dünyadaki ormanlık alanların muazzam bir baskı altında kaldığını gösteriyor. Ormanların yok edilmesi küresel iklim değişikliğinin tetiklenmesine neden oluyor. Ormanlar dünyanın en önemli karbon yutak alanlarından biri olarak kabul ediliyor. Bu nedenle, bir orman yok edildiğinde buradaki ser agazı da açığa çıkıyor. Bu yıkım, aynı zamanda birçok bitki ve hayvan türünün ormanlarda barınması nedeniyle biyolojik çeşitliliği de tehlikeye atıyor. Küresel Orman İzleme projesi, ormanların son durumu hakkında yeni bir analiz yayımladı. Tropik bölgelerdeki insanların zarar vermediği ve eski ormanlar olarak da adlandırılan birincil ormanların kaybı, 2022’ye kıyasla geçen yıl %9 azaldı. Ancak Küresel Orman İzleme araştırmacıları, tropik ormanlardaki yıkım oranının yüksek olmaya devam ettiğini söyledi. Weisse, geçen yılki tropik orman kaybının, fosil yakıtların bir yıllık süreçte yakılmasından kaynaklanan ABD emisyonlarının yarısına eşdeğer sera gazı emisyonuna neden olduğunu söyledi.

Doğa Derneği’nden çağrı

Doğa Derneği, 31 Mart 2024 Pazar günü gerçekleşen Mahalli İdareler Seçimi sonrası belediyeler için bir çağrı yayınladı. Çağrı, tüm canlılar için doğa hakkı, kent hakkı, iklim değişikliği ve biyolojik çeşitliliğe dair yapılması gerekenleri barındırıyor. Yapılan çağrıya dair açıklamalarda bulunan Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç, “Şehirler, doğa üzerinde en çok etkiye sahip alanlar. Buradaki yaşam biçimi ve planlamalar, hem şehirlerin içindeki, hem de çeperindeki Önemli Doğa Alanları’nı ve biyolojik çeşitliliği doğrudan etkiliyor. Dolayısıyla, belediyelerin ilk adımı, şehirlerin doğanın üzerindeki etkisini öğrenmek ve şehirleri bu bilginin ışığında yönetmek,” dedi ve ekledi, “Türkiye, bir yandan iklim değişikliğinin etkilerine adapte olmaya çalışırken, bir yandan da eski ve yanlış politikaları sürdürmeye devam ediyor. Yerel yönetimler, doğayla ve iklim değişikliğiyle uyumlu yeni yöntemler deniyor ve geliştiriyor. Bu konuda adımlar atmış olan veya yeni seçilmiş olan başkanlar için rehber niteliğinde bir liste hazırladık. Başkanlardan, sorumlu oldukları bölgelerde doğayla uyumlu bir yaşam inşa etmeyi asli görev olarak kabul etmelerini ve sadece insan türüne değil tüm canlılara hizmet etmelerini talep ediyoruz. Bu süreçte her türlü işbirliği ve desteğe açığız.”

Karlı örtülü gün sayısı ciddi düzeyde azaldı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün 1970 - 2023 yılları arasındaki ölçümlerine göre hazırlanan Türkiye’deki yıllara göre kar örtülü günler sayısı, son yıllarda ciddi düzeyde azaldı. 53 yıllık süreçte, Türkiye genelinde toplam 94 istasyondan elde edilen veriler kullanıldı. DHA’nın haberine göre, raporda 53 yıl 5 ayrı periyotta ele alındı. 1970 - 1979 arasında 29,4 gün; 1980 - 1990 arasında 29,7 gün; 1991 - 2001 yılları arasında 29,5 gün olan ortalama kar örtülü gün sayısı 2002 - 2012 arasında 28,4 güne geriledi. 2013 - 2023 yılları arasında ise 23,5 günle büyük düşüş gerçekleşti. Kar örtülü gün sayısı 29,7 olan 1970’ten 2001’e kadar ki dönemle son 10 yıl arasındaki fark 6,2 güne kadar azaldı. 1970 - 2023 yılları arasında ortalama kar örtülü gün sayısı 28,1 olurken, en çok kar örtülü gün sayısı 55 günle 1992’de, en az kar örtülü gün sayısı 9,4 günle 2018 yılında yaşandı. Türkiye’de aylık maksimum kar kalınlıklarına ilişkin ekstrem değerlerin de ele alındığı rapora göre, 1980 Mart’ta Uludağ’da 430 santimetre ile 53 yılın kar kalınlığı rekoru kırıldı. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, son 10 yılda kar örtülü gün sayısındaki 6,2 günlük azalmanın çok ciddi bir tehlike olduğuna dikkati çekti. Dr. Kesici, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de küresel ısınmanın son 10 yıldır etkilerini gösterdiğini söyledi. Karlı örtülü gün sayısındaki azalmanın temel nedenlerinden birinin ülkemizdeki su kaynaklarının azalmasına bağlı olarak, nemin giderek azalmasını gösteren Dr. Kesici, “Suların, havanın ve toprağın ısınmasına bağlı yağışlar da kararsızlaşıyor. Sera gazı yani karbon salımının giderek artması, şehirlerdeki betonlaşma ve benzeri nedenler de etkili olmakta,” dedi.