Dünya Çevre Günü

-
Aa
+
a
a
a

TEMA Vakfı, "İklim krizinin etkilerini azaltmak, biyolojik çeşitlilik kaybını sona erdirmek ve sürdürülebilir yaşam ile nesiller arası adaleti sağlayabilmek için toplumun tüm kesimlerinin birlikte harekete geçmesi gerekiyor," açıklamasında bulundu.

Fotoğraf: TEMA Vakfı
Gezegenin Geleceği: 06 Haziran 2024
 

Gezegenin Geleceği: 06 Haziran 2024

podcast servisi: iTunes / RSS

TEMA Vakfı, 5 Haziran Dünya Çevre Günü'nde, sürdürülebilir bir gelecek için çevresel tehditlere karşı vakit kaybetmeden harekete geçilmesi gerektiğini vurgulayarak mevcut neslin önemli sorumluluklarına dikkat çekti. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, "İklim krizinin etkilerini azaltmak, biyolojik çeşitlilik kaybını sona erdirmek ve sürdürülebilir yaşam ile nesiller arası adaleti sağlayabilmek için toplumun tüm kesimlerinin birlikte harekete geçmesi gerekiyor," diyerek çevrenin korunması için atılması gereken adımları sıraladı. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından her yıl 5 Haziran’da kutlanan Dünya Çevre Günü’nün bu yılki teması ‘Bizim Toprağımız. Bizim Geleceğimiz. #RestorasyonNesli’ olarak belirlendi. TEMA Vakfı, ‘Doğayı Onaracak Nesil’ olarak adlandırdığı bu neslin, sürdürülebilir bir gelecek sağlamak için kritik bir görev üstlendiğini vurguladı. Ataş, "Doğal varlıklar insan faaliyetleri nedeniyle de hızla yok oluyor. 1990’dan bu yana, dünyada tahrip edilen orman alanı Türkiye’nin dört katı bir büyüklüğe; 420 milyon hektara ulaştı. Halen her bir dakikada 11 futbol sahası büyüklüğünde orman arazisi tahrip ediliyor. Orman alanlarının tahribi yanında aşırı yararlanma, iklim değişikliği, kirlilik ve işgalci türler nedeniyle biyolojik çeşitlilik de hızla azalıyor. İnsan faaliyetleri sonucunda 1970’den günümüze biyolojik çeşitlilikteki azalma %69 oranına ulaştı. Denizlerde ve okyanuslarda kirlilik nedeniyle yaşamın neredeyse tamamının yok olduğu 245 bin km² alan bulunuyor. Bugün, 1 milyon türün nesli tehlike altında," diye konuştu. Deniz Ataç, "Gelecek nesillerin haklarını korumak için bu tabloyu tersine çevirmeliyiz. Bu nedenle yüzümüzü doğaya dönmeli ve doğada açılan yaraları iyileştirmeliyiz. Bu amaç için en etkili yöntem, yenileme (restorasyon) çalışmaları. Bu çalışmalarla sadece iklimi değil, biyolojik çeşitliliği de koruyabiliriz. Tahrip olmuş alanların %15’i onarılırsa nesli tehlike altında olan türlerin %60’ı yeniden yaşam bulabilir. Tüm bu ekolojik sorunlarla yüzleşirken, yapacaklarımızın geleceğimize sahip çıkmanın ve nesiller arası adaleti sağlamanın bir gereği olduğunu unutmamalıyız. Hükümetler, şirketler, sivil toplum kuruluşları ve tüm bireyler bu sorumluluğu taşıyor. Her bireyin yapacağı küçük eylemler, büyük değişimler yaratabilir. Çevresel farkındalığı artıracak geri dönüşüm, enerji tasarrufu ve sürdürülebilir ürünler tercih etmek gibi küçük adımlar, toplu halde atıldığında önemli etkiler yaratır," dedi. Ataç, "Unutmayalım ki bizim toprağımız, bizim geleceğimiz demek. Biz doğayı onaracak nesiliz!" diyerek herkesi Dünya Çevre Günü'nde doğal varlıkları korumaya ve sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunmaya davet etti.

Hukuk ve Doğa Okulu

Hukuk ve Doğa Okulu, Türkiye’nin dört bir yanından gelen hukukçular ile doğa tahribatlarına karşı hukuki mücadeleyi büyütmek için Doğa Derneği uzmanları tarafından düzenleniyor. Doğa hakkı, iklim değişikliğinin etkileriyle mücadele, iklim adaleti ve çevre hukukuna dair gelişmeler hep birlikte tartışılıyor. Ücretsiz olarak gerçekleşen Hukuk ve Doğa Okulu’nda, doğa savunuculuğundaki deneyimleri paylaşmak, hukuku doğa savunusunda etkin bir araç olarak kullanmak, doğa ve iklim okur-yazarlığını geliştirmek ve saha bilgisini arttırmak için hukukçular bir araya geliyor.

Sera gazı emisyonu önceki yıla göre %2,4 azaldı

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre, 2022 yılı toplam sera gazı emisyonu bir önceki yıla göre %2,4 azalarak 558,3 milyon ton CO2 eşdeğeri olarak hesaplandı. Enerji sektörü emisyonları söz konusu dönemde %1,4 azalışla 400,6 milyon ton karbondioksit eşdeğerine düştü. Kişi başı toplam sera gazı emisyonu 1990’da 4,1 ton karbondioksit eşdeğeri iken, 2021’de 6,8 ton ve 2022’de 6,6 ton karbondioksit eşdeğeri olarak hesaplandı. Enerji sektörü emisyonları söz konusu dönemde %1,4 azalışla 400,6 milyon ton karbondioksit eşdeğerine düştü. Endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı emisyonları 2022’de önceki yıla göre %6,4 azalarak 69,9 milyon ton karbondioksit eşdeğeri olarak hesaplandı.

‘Zengin bireyler iklim değişikliği ile mücadele etmek için vergilendirme ya da yeni mükellefiyetlerle fazladan ödeme yapmalı’

2015 Paris İklim Anlaşması’nın en önemli mimarlarından biri olan Avrupa İklim Vakfı Başkanı Laurence Tubiana, tüm ülkelerdeki zengin bireylerin iklim değişikliği ile mücadele etmek için vergilendirme ya da yeni mükellefiyetlerle fazladan ödeme yapmaları gerektiğini söyledi. Son günlerde tüm dünya çapında bir tür servet vergisine olan ihtiyaca dair fikir birliği giderek güçleniyor. Bir yandan da önümüzdeki yaz Brezilya’nın ev sahipliğinde gerçekleşecek COP zirvesi öncesinde yoksul ülkeler, karbon emisyonlarını azaltmak ve iklim krizinin etkileriyle baş edebilmek için finansal desteğin artırılması için çabalıyor. Konu hakkında görüşlerini bildiren Laurence Tubiana, en zengin bireylerin diğer insanlara göre çok daha fazla uçakla seyahat yaptıklarını hatırlatarak, business ve first class koltuklardan ek vergi alınmasını talep etti. Dünya Bankası’nın bir araştırmasına göre de, uluslararası gemicilik sektöründen küresel ticarete zarar vermeyecek bir şekilde karbon vergisi almak, milyarlarca dolarlık yeni bir kaynak anlamına geliyor. Tubiana, dünyanın %1’lik en zengin insan grubunun, diğer insanlara göre sera etkisi yaratan gaz emisyonlarından çok daha fazla mesul olduğunu hatırlattı.