1973 yılının öne çıkan şarkıları

-
Aa
+
a
a
a

Fransız Öpücüğü'nün beşinci yaş gününü kutladığımız bu haftaki programımızda, zamanı elli yıl geriye sardık ve 1973 yılının popüler parçaları ile bu parçaların arkasındaki birbirinden ilginç hikâyeleri keşfettik. Programda Michel Sardou ve Mike Brant'ın liste başı şarkılarının yanı sıra Marie Laforêt, Claude François ve Michel Delpech'e ait eserlere de yer verdik.

Mike Brant

Programın açılışını Calude François'nın, 1973 yılının sonlarına doğru piyasaya çıkan "Chanson populaire" adlı parçasıyla yaptık. O yılın sonbaharında, hem vergi konusunda yaşadığı sıkıntılar hem de Dannemois’daki meşhur değirmeninde çıkan yangın yüzünden zor günler geçiren sanatçı, tam da bu sırada, on dokuz yaşındaki genç söz yazarı ve besteci Nicolas Skorsky ile tanıştı ve onun Sheila’nın eşi Ringo için yazdığı "Chanson populaire" adlı parçayı kaydetmeye karar verdi. Aşkı, popüler bir şarkıya benzeten bu parça, ilk başta pek dikkat çekmese de, Claude François’nın o yılın Kasım ayında Carpentier çiftinin ünlü televizyon programında boy göstermesi, şarkıyı müzik listelerinin zirvesine taşıyacaktı.

Alman şarkıcı ve yapımcı Simon Butterfly tarafından İngilizce sözlerle yayınlanan "Rain, Rain, Rain" adlı parça, yine aynı yıl Ralph Bernet’nin yazdığı sözlerle "Viens, viens" adıyla Marie Laforêt tarafından seslendirilmişti. Parçanın bu versiyonu Avrupa çapında büyük ilgi görmüş, bunun üzerine Türkçe uyarlaması da yapılmış ve 1975’te Füsun Önal tarafından "Gel, gel" adıyla yorumlanmıştı. 

Serge Lama, 1969 yılında Chamonix’de Michèle Potier ile tanışmış ve ona görür görmez âşık olmuştu. Ne var ki bu imkânsız bir aşktı zira hem kendisi hem de Michèle hâlihazırda başkalarıyla evliydi. İkilinin ilişkisi bu nedenle uzun yıllar boyunca gizli bir şekilde devam ederken Michèle sonunda bu duruma dayanamayacak ve çareyi Fas’a yerleşmekte bulacaktı. Bunun üzerine çaresizliğe kapılan Lama, yaşadığı acıyı kelimelere dökmeye karar verdi ancak uzun süre bunu başaramadı. Bir gün yakın arkadaşı Alice Dona’ya “Bu hikâye bana acı veriyor, beni hasta ediyor” sözleriyle içini dökmesi ise, bu acıyı bir şarkıya dönüştürmek için gerekli ilhamı Dona’ya verdi ve sanatçı birkaç saat içinde yaptığı besteyle Lama’nın kapısını çaldı. Melodiyi dinleyen Lama da, aylardır bir türlü kâğıda dökemediği sözleri, yaklaşık yarım saat içinde tamamladı. Şarkıda yakın zamanda yaşadığı aşk acısının yanında çocukluktan kalma yaralarını da ifade ediyordu sanatçı. Bir operet sanatçısı olan babasının sanat hayatını engellemekle suçladığı annesine karşı bir hayli mesafeliydi Lama. Şarkıda da: “Beni mahrum ettin tüm şarkılarımdan, içini boşalttın tüm sözlerimin, hâlbuki ben yetenekliydim senden önce” sözleriyle aslında kendisini babasının yerine koyarken, “Hastayım, tıpkı annem akşam dışarı çıkıp, beni çaresizliğimle baş başa bıraktığında olduğu gibi” sözleriyle de çocukluğunun en karanlık anılarını paylaşıyordu bizimle. 1973’ün Mart ayında piyasaya çıkan şarkı, ilk başta fazla ilgi görmedi ancak parçayı aynı yıl Dalida’nın yorumlaması, hem şarkının hem de Lama’nın kaderini değiştirdi. "Je suis malade" kısa sürede geniş kitlelerin beğenisi kazanırken, Serge Lama da saygın bir sanatçı statüsüne erişti. 

1973 yılının Nisan ayında Lüksemburg’da, on yedi ülkenin katılımıyla düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışmasında, dört Fransızca şarkı yer alıyordu. Fransa’yı Martine Clémenceau, "Sans toi" adı şarkıyla temsil ederken Patrick Juvet, "Je vais me marier Marie"adlı parçayla İsviçre adına yarışıyordu. Ev sahibi ülke Lüksemburg ise, yirmi yaşındaki genç şarkıcı Anne-Marie David tarafından temsil ediliyordu. 1972’de, Jesus Christ Superstar müzikalindeki Marie-Madeleine rolüyle adını duyuran genç kadın, bu müzikal için düzenlenen bir kokteyl sırasında da, Lüksemburg’u Eurovision’da temsil etme teklifini almış ve bunu memnuniyetle kabul etmişti. Şarkı seçim süreci ise bir hayli zorlu geçmişti. Teklif edilen iki yüz elli şarkı arasından çoğu elenmiş, neticede Anne-Marie bunlardan on tanesini demo olarak kaydetmişti. Son düzlükte ise geriye Michel Malory & Alice Dona ikilisine ait "Lui" ve Vline Buggy ile Claude Morgan’ın imzasını taşıyan "Tu te reconnaîtras" adlı şarkılar kalmıştı. Burada da son sözü Anne-Marie David söyledi ve temposunun uluslararası bir yarışma için daha uygun olduğunu düşündüğü "Tu tu reconnaîtras"yı seçti. Şarkı, yarışmada 129 puan toplayarak birinciliği elde edecek, Anne-Marie de parçayı beş farklı dilde kaydederek uluslararası bir kariyere doğru ilk adımlarını atacaktı. Şarkının Türkçe versiyonunu "Göreceksin Kendini" adıyla Nilüfer’in seslendirdiğini de hatırlatalım.

Biraz da 1973 yılının Fransız müzik listelerine göz atarsak: Ocak ayı boyunca Mort Shuman’ın "Le lac majeur" adlı parçası zirvede yer alıyordu. Şubatta Amerikalı The Osmonds grubu "Crazy horses" adlı parçayla birinciliği devralırken, Mart ayında Sheila ve Ringo’nun birlikte seslendirdiği "Les Gondoles à Venise" adlı şarkı oturmuştu bir numaraya. Nisanda ise Mike Brant, "Rien qu’une larme" adlı parçasıyla o ayın sonuna kadar kalacağı birinci sıraya yükseldi. Asıl adı Moshe Brand olan İsrailli sanatçı, kariyerine otellerde Musevi halk şarkılarını seslendirerek başlamıştı. Güçlü sesi ve sıcak gülümsemesiyle özellikle kadın izleyicilerden büyük ilgi görüyordu. 1968’in kış aylarında, bir otelde sahne aldığı Tahran’da, Sylvie Vartan ve Carlos’la karşılaşması hayatının dönüm noktası oldu. Vartan’ın teklifi üzerine Fransa’ya geldi ve burada besteci Jean Renard’la tanıştı. Renard’ın onun için yazdığı ilk şarkı 1970 tarihli "Laisse-moi t’aimer" idi. Şarkıyı tek kelime Fransızca bilmeden kaydetti Brant ve buna rağmen büyük yankı uyandırdı. 1972 yılında da "Qui saura" ve "C’est ma prière" gibi şarkılarla bu başarısını devam ettirdi. 1973’te ise bu kez "Rien qu’une larme" adlı parçayla zirveye oturdu. Sanatçı, sözleri Michel Jourdan, bestesi ise kendisine ait bu şarkıyla, Fransa’nın yanı sıra Belçika ve Québec’te de liste başı olmuştu. 

1973 yılında Fransa'da bir düet furyası yaşanıyordu. Dalida ile Alain Delon; Paroles paroles, Sheila ile Ringo; Les Gondoles à Venise, Johnny Hallyday ve Sylive Vartan da; "J’ai un problème" gibi şarkılarla büyük ses getirmişti. İşin ilginç yanı bu düetleri seslendiren isimlerin neredeyse tamamının gerçek hayatta da birer çift olmasıydı. İşte bu isimler arasında yer alan bir diğer ikili de Stone ile Charden adıyla tanınan Annie Gautrat ve Eric Charden’di. 1971’de "L’avventura" adlı parçayla büyük yankı uyandırmıştı bu iki isim. Ertesi yıl bu kez "Il y a du soleil sur France" adlı şarkılarıyla müzik listelerinde iki numaraya kadar tırmanmayı başardılar. 1973’te ise "Made in Normandie" adlı şarkı, bu sempatik çifti listelerin zirvesine taşıyacaktı. Parça, İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda, paraşütle Fransa’nın Normandiya bölgesine inen ve buradan ülkesine güzel hatırlarla dönen bir Amerikan askerini konu alıyordu.

Yetmişli yıllar Fransız müziğinin en popüler isimlerinden olan Michel Sardou, 1973’ün bahar aylarında yeni 45’liğinin hazırlıklarını yapıyordu. Yaz mevsimi ve aşk temalarını işleyen bir şarkı yayınlamak isteyen sanatçı için her mevsim bir şairle özdeşleşiyordu. Örneğin, Verlaine, sonbahar, Mallarmé ise kış mevsimini temsil ediyordu. Yaz ile eşleşen şair ise Rimbaud’ydu. İşte bu yüzden sözlerini Yves Dessca ile yazdığı "La maladie d’amour" (Aşk hastalığı) adı parça, tam bir yaz şarkısıydı ona göre. Bununla birlikte şarkının başarılı olacağına da tam olarak inanmıyordu Sardou. Ne var ki 1973’ün Temmuz ayında piyasaya çıkan parça, yayınlanır yayınlanmaz müzik listelerinin zirvesine oturacak ve bir milyonu aşan satış rakamıyla o yılın en çok satan single’ı unvanını kazanacaktı. 

Daha önceki programlarda da bahsettiğimiz gibi, 1968 Mayıs’ı sayesinde hem Fransa’da hem de tüm dünyada esemeye başlayan değişim rüzgârlarının müzik piyasası üzerinde de hatırı sayılır bir etkisi olmuştu. Julien Clerc, Maxime Le Forestier ve Michel Polnareff gibi genç müzisyenler alışılagelmişin dışındaki şarkılarıyla büyük yankı uyandırmış, yé-yé döneminin çoğunlukla İngilizceden uyarlanan rock’n’roll parçaları ya da klasik şansonlar yerini yavaş yavaş biraz daha modern bir altyapıya sahip angaje şarkılara bırakmaya başlamıştı. Bu dönemin dikkat çeken genç sanatçılarından biri de Yves Simon’du. Bob Dylan ve Serge Gainsbourg gibi isimlerden etkilenen genç adam, 1973 yılında yayınladığı "Au pays des merveilles de Juliet" adlı parçayla kariyerine sıkı bir başlangıç yapmıştı. Bu şarkı için Godard’ın fetiş oyuncularından Juliet Berto’nun, Lewis Carroll’ın Alice Harikalar Diyarında adlı eserinden ilham alarak küçük yeğeni için yazdığı bir şarkıdan esinlenmişti Yves Simon. Şarkıda öykünün kahramanı Alice’i Berto ile değiştirmiş ve usta oyuncunun kariyerine birçok atıfta bulunmuştu. Şarkının yayınlanmasının ardından Fransa’da olduğu kadar Japonya’da da büyük ilgi gördüğünü de ekleyelim.

Belki de yukarıda bahsettiğimiz yeni jenerasyon nedeniyle, yetmişli yıllarda bir önceki on yılın en büyük yıldızlarının yayınladığı albümler eskisi kadar ilgi görmemeye başlamıştı. Bu yıldızlardan biri de Françoise Hardy’di. Konser vermeyi bırakan sanatçı artık medyada da daha az yer alıyordu. Bu gidişatı değiştiren şarkı, 1973’ün Kasım ayında piyasaya çıkan "Message Personnel" olacaktı. Françoise Hardy, Véronique Sanson’un 1972 tarihli ilk albümüne hayran kalmıştı. Bunun üzerine bu albümdeki bestelere imza atan ve Sanson’la sonu hüzünle biten romantik bir ilişki de yaşayan Michel Berger’den yeni albümünün yapımcılığını üstlenmesini istedi. Berger’nin bu albüm için yazdığı "Message Personnel" (Kişisel Mesaj) adlı şarkı da, hem müzikal hem de ticari anlamda büyük bir başarı kazanarak Françoise Hardy’nin kariyerinde bir dönüm noktası oldu. 

Yetmişli yılların başında "Wight is wight, Pour un flirt" ve "Que Marianne était jolie" gibi şarkılarıyla sık sık müzik listelerinin zirvesinde yer alan Michel Delpech, o dönemde eşinden boşanma aşamasında olan söz yazarı Jean-Michel Rivat’nın kendisine bu süreci ele alan bir şarkı yazmayı teklif etmesinden bir hayli etkilenmişti zira o dönemde Fransa’da boşanma konusu hâlâ bir tabuydu ve anlaşmalı boşanma yasal olarak mümkün değildi. Buna tepki olarak şarkıda süreç sırasında yaşanan tartışmalardan çok boşanan çiftin birbirlerine duyduğu sevgiye vurgu yapmaya karar verdi Delpech ve Rivat. 1973’ün Kasım ayında yayınlanan single, olağanüstü bir ilgi gördü ve satışlar birkaç hafta içinde bir milyon barajını aştı. Belki de "Les divorcés" adlı bu şarkının etkisiyle, Fransız toplumunun boşanma olgusu ile ilgili düşünceleri de değişmeye başladı ve 1975’te anlaşmalı boşanmayı mümkün kılan yasa mecliste kabul edildi. Bu yasanın çıkmasından kısa bir süre sonra Delpech’in de o dönemdeki eşi Chantal Simon’dan boşandığını hatırlatalım.

Altmışlarda, klasik Fransız şansonuna yakın altyapılara sahip parçalarıyla üne kavuşan Enrico Macias, yetmişli yıllarda repertuarında İspanyol ve Endülüs esintileri taşıyan parçalara daha fazla yer vermeye başlamıştı. Bu dönemde verdiği konserlerde sık sık geleneksel Arap ve Yahudi şarkılarını yorumlayan Enrico; sahnede, Latin müziği altyapılı şarkılarını, daha sonra Gipsy Kings adını alacak olan Los Reyes grubuyla birlikte seslendiriyordu. Sanatçının 1973 yılında yayınladığı albümde de, bu tarzda bir parça göze çarpıyordu. "La Casa del Sol" (Güneşin Evi) isimli parçada; gecenin içinde yankılanan Flamenko şarkıları, gitar çalan çingeneler ve izleyicilerin ölümün soğuk nefesini hissettiği arenalar gibi İspanya’nın güneyine özgü unsurlardan bahsediyordu sanatçı.  

Şarkıcı / YorumcuParça AdıAlbüm AdıSüre
Claude François Chanson populaire Chanson populaire 3:30
Marie Laforêt Viens, viens 1973 3:25
Serge Lama Je suis malade Un jour, une vie (Live) 4:20
Anne-Marie David Tu te reconnaîtras Live à Charleroi 2:28
Mike Brant Rien qu'une larme 20'ème Anniversaire 3:24
Stone & Charden Made in Normandie Versions originales 4:16
Michel Sardou La maladie d'amour Les Grands Moments Live (Live A L'Olympia 2013) 3:06
Yves Simon Au pays des Merveilles de Juliet J'T'Imagine 2:25
Françoise Hardy Message personnel Message personnel 4:17
Michel Delpech Les divorcés Le Grand Rex 2007 4:29
Enrico Macias La Casa del Sol À l'Olympia - C'est ça l'amour (Live à l'Olympia / 1974) 4:40