"Ne mutlu ki, 'Okumanın Tarihi'nin bir sonu yok"

Editörden
-
Aa
+
a
a
a

Haftanın Kitabı'nda Ceyhan Usanmaz, "Okumanın Tarihi" kitabının yazarı Alberto Manguel'in "Hayali Bir Hayat" adlı kitabı üzerine konuşuyor.

""

Sevilen televizyon dizileri için söylenir genellikle; şimdiye kadar keşke hiç izlememiş olsaydım, baştan başlayabilseydim... (The X-Files, The Wire gibi diziler bu anlamda benim de aklıma düşmüyor değil zaman zaman!) Bu dilek, bence, bir Alberto Manguel kitabı için de dile getirebilir pekâlâ - özellikle de Okumanın Tarihi kitabı için. Aslında Alberto Manguel de, sonrasında yayımladığı her yeni kitabında, Okumanın Tarihi üzerine inşa etti anlatısını. Ancak bu, 'tutmuş' bir fikri sündürmek olarak nitelendirilemez. Diğer bir deyişle; aslında birkaç bölüm olarak planlanmış bir dizinin, beklenenden çok ilgi görmesiyle birlikte hikâyesinin olabildiğinde uzatılarak birkaç sezona yayılması değildi. Manguel'in birikimi, zaten uzun soluklu bir 'hikâyeye' imkân tanıyordu. Bunun bir göstergesi de, Okumanın Tarihi kitabının son paragrafındaydı. "Ne mutlu ki, Okumanın Tarihi'nin bir sonu yok," diye yazmıştı zaten Manguel, "Kitabımı başucuma bıraktığımı düşlüyorum. Bu gece ya da sonraki gecelerde, alıp kapağını açtığımda kendi kendime 'daha bitmedi' diyeceğimi düşlüyorum."

Alberto Manguel

Türkçede yakın bir zaman önce yayımlanan Hayali Bir Hayat kitabında, bu 'yarım kalmışlığa' dair de biraz daha ayrıntı veriyor Alberto Manguel: "Bütün bölümleri yazdığımda hâlâ yazmak istediğim o kadar çok şey kalmıştı ki. O günlerde elektronik mecralar popülerlik kazanıyordu ve her şey o kadar hızlı değişiyordu ki sabah bir şey yazsam öğleden sonra güncelliğini yitiriyordu. Onun için son bölümde şunu söyledim: 'Bir Okuma Tarihi yazmış olabilirim ama Okumanın Tarihi hâlâ yazılmayı bekliyor.'"  

Hayali Bir Hayat, Alberto Manguel okurlarının beklentilerini karşılayacak bir kitap. Kelimeler, kitaplar, kütüphaneler, ama en çok da kitap okumak, okurluk hakkında yeni pencereler açıyor. Hiç kuşkusuz yine birlikte Arjantin'i ziyaret ediyor ve Borges'i de mutlaka anıyoruz. Ama aynı zamanda, daha önce yayımlananlara kıyasla çok daha 'kişisel' bir kitap Hayali Bir Hayat çünkü bir söyleşi kitabı. Alberto Manguel, Covid-19 pandemisinin ilk yılında İsviçreli gazeteci Sieglinde Geisel’e verdiği söyleşide hayatında ve okurluğunda rol oynayan her şeyi içtenlikle anlatıyor. Sıra dışı anne ve babasını, ona Alman kültürünü tanıtan dadısı Ellin’in damgasını vurduğu çocukluğunu, geçirdiği felçten sonra konuşma yetisini nasıl yeniden kazandığını, kukla yapma hobisini…

Ve elbette çok daha fazlasını... Örneğin, bazı satır aralarından sağlam eleştiriler devşirmek de mümkün! Zamanında birinci tekil şahıs kullanmaktan neden çekindiğini cevaplarken, sözü Karl Ove Knausgård'a da getiriyor: "Meselenin bir diğer yanı da Karl Ove Knausgård gibi yazarlardan rahatsız olmamdı. Yirmi sayfa okuduktan sonra şunu demek geliyor içimden: 'Aradığın çikolatayı bulamayınca başka bir çikolata yemek ve üç kez tuvalete gitmek zorunda kalman beni neden ilgilendirsin ki?’ Bunun televizyondaki reality şovlardan ne farkı var? Burada entelektüel boyut nerede? Adeta bir hayvanat bahçesi. Edebiyatın bir hayvanat bahçesi olması gerektiğine inanmıyorum. Şayet öyleyse, insanlar beni izlesin diye kendimi kafese koymak istemiyorum kesinlikle."