Zamane Göçebeleri Atina'daydı

-
Aa
+
a
a
a

12 Mayıs 2006NTVMSNBC

4 gün boyunca Atina'nın Avrupa'nın 'direniş' başkenti olduğunu ifade eden açıklamada, forumun 35 bine yakın katılımcısı, yürüyüşünde de 100 bin katılımcısı ile "Başka türlü bir dünya mümkün" sesini kuvvetli bir şekilde dillendirdiği belirtiliyor.

Öte yandan, forumun son günü düzenlenen ve birçok katılımcının konuşma yaptığı 'Toplumsal Hareketler Asamblesi'nin sonuç bildirgesinde ise daha detaylı ifadeye yer veriliyordu. Avrupalı toplumsal hareketler ve siyasi partiler, Sosyal Forum'un güncel ve yakın gündemine dair tespitleri sunmakla kalmayıp, kendi içlerinde olan tartışmalara dair de görüşlerini dinleyicilere aktardılar. Velhasıl, biz de bildirgeye yansımayan, lakin konuşmalarda gündeme gelen görüşlerden, forumun geleceği için, toplumsal hareketlerin birbirlerine daha da çok muhabbet göstermeleri gerektiğini anlamış olduk. 'Dostun gülü'nün nasıl yaraladığını pek de iyi tecrübe etmiş ailenin bireyleri olarak, mesele harlanmadan, ortama şöyle kuvvetli bir nefes vermek elzem gibi.Şimdi biraz metinleri didikleyelim; değerlendirme niyetine…FORUMUN TÜRKİYELİ RENGİYunanistan Sosyal Forumu'nun yayımladığı bildiride, bizim açımızdan da en dikkat çekici nokta Doğu Avrupalı ve Türkiyeli delegelerin katılımının çokluğuyla ilgili olan ifadeydi. Özellikle, AB anayasası, göçmen sorunu ve ırkçılık gibi meseleleri yoğunlukla gündemine alan bir oluşumun, nihayet meselenin özneleri ile bu kadar yakınlaşması oldukça anlamlı oldu. Her ne kadar yeterli olmasa da, Avrupa'da Sosyal Forum'un mücadele ettiği birçok melanete muhatap olan göçmenlerin anayurtlarından gelen örgütlerin meseleye yapacağı katkı, batılı örgütlerin zihinlerini açacaktır. Avrupalı Toplumsal Hareket temsilcilerinin, Avrupa'yı devletlerden daha farklı olarak tasarladıklarını, 2. Dünya Sosyal Forumu'nda katıldığım kıta toplantısında dinlemiştim. Onlara göre; Avrupa topraklarında yasal veya yasadışı olarak ikamet eden göçmenlerin orijinlerini dikkate alınarak, Fas, Cezayir gibi Kuzey Afrika ülkelerinin de sürece katılmasının öneminden bahsedilmişti. Ki bu sürecin sonuçlarından biri de Avrupa Sosyal Forumu ile de yakın ilişkide olan Akdeniz Sosyal Forumu oldu. Kısaca, sınırlarla oldukça problemli olan bir camianın, kıta üzerinden tanımlanan bir kimliği, siyaseten nasıl gereceğinin izlerini Sosyal Forumlarda daha çokça da göreceğiz.Metinde, bir ilk olarak nitelenen diğer konu da, alternatif küreselleşme hareketinin başından beri tartışılan, 'sendikal hareketin sosyal forumlarla olan teması' idi. Geleneksel komünist partilerin ve siyasi organizasyonların Sosyal Forum'a çok fazla muhabbet göstermediği aşikârdı. Keza Atina'daki foruma KKE (Yunanistan Komünist Partisi) de katılmadı. Lakin özellikle Avrupa Sosyal Forumları'nda sendikal hareketin eksikliği fazlasıyla hissediliyordu. (Latin Amerika'yı ayrı tutmak lazım). İlk defa bu forumda, sendikaların organizasyon komitesinde önemli rol üstlendiği belirtiliyor. KESK, DİSK, TMMOB ve hatta Hak-iş gibi başat sendikalarla foruma katılan Türkiye sendikal hareketini de dikkate alırsak, bu 'ilk'e bize göre katkıyı da görmezden gelemeyiz. Velhasıl, Türkiye'nin katılımına bu kadar muhabbet gösterilmesi ardında biraz da, Avrupa'da dönen çok yönlü Türkiye tartışmalarında pek de nefesi hissedilmeyen Türkiye soluyla ilk defa bu denli yakınlaşılması var. Memleket solunun oldukça çeşitli renkleri ile foruma katıldığını tekrar belirtelim. Hoş insan yine de sormadan edemiyor; forum stand alanında neredeyse bir 'sol mahalle kuran' Türkiye solu, acaba ülke demokrasi tarihi farklı bir seyir izleseydi, forum sürecine bu kadar muhabbet gösterecek miydi? Her halükarda, bu kadar renkli katılım pek bir keyifliydi, itiraf etmek gerekir. HER ŞEYE RAĞMEN; BİRLİKÖnceki yazımda da bahsetmiştim: Oldukça geniş katılımlı yürüyüşün o görkemli havasının yanında, eylemin rotası boyunca polisle çatışan 'anarşistler'in stratejilerindeki değişimin, sonradan nasıl değerlendirileceğini merak ediyordum. Stratejideki değişim, 'çatışma' hali değil, çatışmaların yapıldığı güzergâh. Neticede, hayatımızı anarşistlerin çatışma rotalarını tahlil ederek geçirmiş değiliz, lakin tanık olduklarımız, okuduklarımız ve dinlediklerimiz diğer pratiklerle son eylem sırasında yaşananlar arasındaki farkın belirginliğiydi. Meseleyi elbette, hedefini sadece 'polisle çatışmak' üzerine kurmuş 'bir grup siyah giyinen genç' üzerinden kurmamak gerekir. Lakin Atina'da yaptıkları da oldukça enteresandı. Ve beklenen oldu; Atina Sosyal Forumu şu ana kadar duyduğum en sert ifadeyle 'bu grupları' kınamış oldu: "(Barışçı) Göstericileri, kendileri ile polis arasında koruma kalkanı olarak kullanan gruplar, eylemleri ile Forum'u ve onun insanlarını 'düşman' olarak gördüklerini göstermiş oldular. Cumartesi günkü gösteride sergiledikleri tavır, aşırı otorite yanlısı politik tavrın tipik bir örneğidir." Fazla söze ne hacet! Bu tartışmanın ileride vahim boyutlara erişip de gündemin ve 'düşman'ın şaşmaması için, organizatörlere pek çok iş düşüyor.HAREKETİN GÜNDEMİHem 'içeridekileri' hem 'dışarıdakileri' ilgilendirecek en önemli kararlardan biri için, ikinci metne yani 'Sosyal Hareketler Toplantısı Sonuç Bildirgesi'ne dönmekte fayda var. Bu maddeleri tek tek verelim, barış yanlılarına ve eylemcilere 'takvim' niyetine…* Irak ve Afganistan'dan askerlerin hemen çekilmesi için, İran'a yönelik yeni bir savaş tehdidine, Filistin'in işgaline, Avrupa'daki askeri üslere karşı, nükleer silahsızlanma için eylem yapacağız ve 23 - 30 Eylül 2006 tarihleri arasında bir haftalık eylem çağrısı yapıyoruz.* 7 Ekim 2006'da, Avrupa'da tüm göçmenlerin koşulsuz olarak yasallaştırılması ve tüm göçmenlere eşit haklar verilmesi; dışlanmanın sona ermesi, sınırdışı edilmelerin sonlanması, Avrupa'da tüm mülteci kamplarının kapatılması için Avrupa ve Afrika çapında uluslararası eylem günü çağrısı yapıyoruz.* Kamu hizmetlerinin dağıtılması ve taşeronlaştırılmasına karşı ve sosyal haklar için gelecek aylar içinde yürüyeceğiz.Elbette Avrupa Sosyal Forumu'ndan çıkan kararlar bu kadarla kalmıyor. Forum içersinde, düzenlenen atölye çalışmaları ve toplantılar ile eğitim, sağlık, silahlanma, enerji, su, istihdam politikaları vb. gibi yığınla konuda faaliyet gösteren siyasi hareketler, kendi alanlarında geliştirecekleri yerel ve bölgesel kampanyalara dair de fikir alışverişinde bulunup, geleceğe dair planlarını paylaşma olanağı buldular.Özelde Avrupa'nın, genelde gezegenin başına musallat olan musibetlerle yerel ve küresel olarak nasıl baş edebileceklerini tartışan eylemciler, 'başka türlü bir dünya'nın sadece küresel bir bakış açısıyla değil yerel müdahalelerle inşa edileceğine kanaat getirdiler. Her daim yaptıkları gibi…AB Anayasası, AB Limanlar Direktifi, İran'a yönelik ABD tehdidi ve AB'nin tutumu, G8, DTÖ, IMF, DB ve ulusötesi şirketlerin politikaları, doğanın yıkımı, göçmenlere yönelik ırkçı ve ayrımcı politikalar, işsizlik, alternatif küreselleşme hareketlerinin ve ilerici hareketlerin kriminalize edilmesi, sosyal güvenlik, iş gücünün geçicileştirilmesi, istihdam vb gibi konular, Sosyal Hareketler Toplantısı Sonuç Bildirgesi'nde öne çıkan konulardı. Yakında, her köşe başında bu kıtasal ve küresel 'inayet' nefesini ensemizde hissedebiliriz. Ki hissetmekte ziyadesiyle fayda var, aksi takdirde 'gezegenin orta yeri trajedi' olacak.SONUÇ YERİNEYeni Toplumsal Hareketler teorisinin namlı şahıslarından olan Alberto Melucci'nin kült bir kitabı vardır; "Nomads of the Present", yani "Zamane Göçebeleri".Durumdan vazife çıkaralım: İşte görünür haliyle 1999 Seattle 'şenliği'nden beri, gezegenin vicdanı, enformasyonun dağılım hızına yetişmeye çalışıyor. Yeni zamanların hareketlerini yaratıp, tüm çeşitliliklerini, çoğullukları ve renklerini sırt çantalarına koyup, gezegeni turluyorlar. Gezegenin kurtuluşuna dair atılan bu en kalabalık çığlığa, çok büyük anlamlar yüklemek için elbette erken. Lakin eski Türk filmlerinde, şımarık şımarık dans eden zenginlerin partisine dalan, 'sınıf öfkesini haykıran' yağız Anadolu genci gibi, toplumsal hareketler de kapitalizmin en küstah zamanlarının ortasına dalmış vaziyetteler.Bu parti bozucuları takip etmekten başka da bir şansımız var gibi gözükmüyor. Üstelik, tüm zenginliği ile 'toplumsal hareketler' partisinde hepimize uygun bir dans pisti de bulunuyor.