World Circuit 22 Yaşında

-
Aa
+
a
a
a

Dünya müziği kulvarında üretim yapan her müzik şirketi mutlak suretle World Circuit ile kıyaslanıyor, zira World Circuit bu alana adım atan ilk ve sürekli olarak bu alanda üretim yapan tek örnek. Şirket bugünlerde yirmi ikinci yaşını kutluyor olmasına rağmen hâlâ kaliteli ve eşsiz çalışmaları ile öncülüğünü koruyor.

 

Nick Gold tarafından yirmi kusur yıl önce Londra'da ufak bağımsız bir müzik şirketi olarak yola çıkan World Circuit, belirli bölgelere ve özel sanatçılara yoğunlaşarak kısa bir sürede çok başarılı oldu. Aynı kulvarda ilerlemek isteyen her yeni şirket için adeta bir öncü oldu. Yirmi iki yılda sadece 79 albüm üreten World Circuit, adeta azın daha çok olduğu felsefesini korumaya çalışıyor.

 

Britanya'da Dünya Müziğine olan ilginin dramatik bir şekilde artması ile ülkeye gelen ve popüler akımının dışında kalan sanatçılara yoğun bir ilgi oluşmaya başladı. Konserlerde izledikleri farklı sanatçıların albümlerine ulaşmak isteyen müzikseverler genellikle olumsuz cevaplar ile karşılaştı. Böyle bir ortamda kurulan World Circuit, yavaş ama sağlam adımlarla üretimlerine başladı. World Circuit adı ise bu ender müzikleri tüm dünyaya ulaştırma isteğini ifade etmek üzere seçildi; kısacası müzikte bir dünya devresi.

 

Şirket 1986 yılında Venezüelalı sanatçı Maria Rodriguez'in "La Tremenda" adlı albümünü basarak işe başladı. Bunu sırasıyla Abdel Gadir Salim'in "Sounds of Sudan Volume One" ve 1987 tarihinde Kübalı sanatçı Celina Gonzalez'in "Fiesta Guajira" adlı albümleri takip etti. Ancak asıl bomba, o zamana kadar sadece bir Fransız müzik şirketi tarafından basılmış olan plakları bulunan, "nehrin Blues adamı" olarak lanse edilen Ali Farka Toure'nin albümlerini basmaya başlanması ile patladı. Şirket yetkililerinden Anne Hunt, her şeyi geride bırakarak, Ali Farka Toure'yi bulmak için Mali'ye bir keşif gezisine çıktı. Köyünden dışarıya pek seyahat etmeyen bu sanatçıyı bulmak o kadar kolay bir şey değildi. Aramalarında başarısız olan Anne Hunt, son çare olarak Mali ulusal radyosundan bir anons yayınlamaya karar verdi. En sonunda anonsa cevap veren efsanevi müzik adamı Ali Farka Toure ile World Circuit şirketinin yolları kesişti ve bu, hem müzikseverlerin Ali Farka Toure'yi yeniden keşfetmesine hem de World Circuit şirketinin tanımasına neden oldu.

 

Ali Farka Toure ile albümler kaydetmeye başlayan şirket daha sonra bu usta sanatçı ile bir diğer müzik seyyahı olan Ry Cooder'ı bir platformda buluşturmaya karar verdi. 1993'te sadece üç gün gibi mucizevi derecede kısa bir sürede kaydedilen "Talking Timbuktu" adlı albüm, şirketin o ana kadar ürettiği en başarılı çalışma oldu ve şu ana kadar tüm dünyada 700 bin üzerinde sattı. Albüm, Grammy dahil birçok ödüle layık görüldü. Değişik kültürlerin müziklerini aynı çatı altında birleştirmenin inanılmaz sonuçlar verdiğini keşfeden World Circuit yetkilileri, birçok farklı coğrafyadan ve geçmişten gelen sanatçıları bir araya getirmeye başladı.

 

Bob Dylan, yakın bir zamanda "modern kayıt yöntemlerinin zalimliklerinden" bahsederken kanımca World Circuit'ı bu tanımın dışında tutuyordu, zira şirket özellikle sanatçının gerçek ses sentezini yakalamaya çabalıyor ve makyajdan kaçınıyor. Zaten belki de bu yüzden World Circuit 22 yılda sadece, tüm zamanını ve emeğini yatırdığı 79 tane albüm üretti. 

 

Dünya müziği piyasasının nadir bağımsız şirketlerinden biri olan World Circuit'in arkasında bir çalışan ordusu olduğu düşünülse bile, aslında en fazla 2-3 kişiden oluşan bir ekip mevcut. Tüm kayıtlar çoğunlukla Londra'da yer alan stüdyolarında kaydediliyor. Yetenekli ses mühendisi Nick Gold, şirketten çıkan her albümün birebir prodüktörlüğünü üstleniyor ve her albümde en mükemmel sesi arıyor.

 

Günümüzde mevcut olan diğer tüm müzik şirketlerinin üretimlerine kıyasla World Circuit her zaman müzik kalitesi ile ön sırada yer almayı başardı. Bütün albümlerini dinlediğinizde, sanatçının sanki yanınızda çaldığını, uzanıp ona dokunabileceğinizi hissediyorsunuz.

Ürünlerinin ses kalitesinden öte bir önemli özelliği ise, aşırıya kaçmayan, kendine özgü gösterişsiz ama özenli albüm kapakları ve bu ulaşılamaz sanatçılar hakkında detaylı bilgilerin yer aldığı küçük kitapçıkları. Sadece bu özelliğinden dolayı bile şirketin her üretimini ayrı bir sanat eseri olarak değerlendirebiliriz. World Circuit işte bu işitsel ve görsel kalitesiyle dünya müziğinde bir çığır açtı.

 

Yavaş yavaş kataloğunu geliştiren World Circuit, 90'ların ortasında tüm dünyaya yeni sanatçılar tanıtmaya başladı. Bunların arasında İspanyol Radio Tarifa, Senegalli Cheikh Lo, Malili Toumani Diabate, Dimi Mint Abba ve Oumou Sangaré bunlardan sadece birkaçı.

Şirket o güne kadar kendisine zaten son derece iyi bir isim yapmış olsa da 1996 tarihinde çıkan "Buena Vista Social Club" albümü sayesinde herşey değişti. World Circuit bu albüm ile birlikte adeta yeni sayfa. Albüm Türkiye dahil birçok ülkede coşkuyla karşılandı, uzun süre boyunca en çok satanların tahtına oturdu ve projede yer alan sanatçıları ölümsüzleştirdi. Aynı zamanda Küba müziğinin zengin mirasını tüm dünyaya tanıttı. Albümün çevresindeki enerji ve istek o kadar büyüdü ki sonunda Wim Wenders bu hikâyenin filmini çekti. Albüm dünya müziği kulvarında gelmiş geçmiş en iyi satış rekorunu kırdı.

 

"Buena Vista Social Club" albümü World Circuit için öyle bir referans oldu ki o tarihten sonra çıkarttıkları her çalışma, sadece şirketin adı sayesinde satın alınır oldu. Eğer dünyamızın en ilginç, heyecandan nefesinizi kesecek diyarlarına müzik sayesinde bir yolculuk yapmak isterseniz, World Circuit'un yirmi iki yıllık kısa ve öz katalogundan bir çalışmayı seçin ve kendinizi bırakın, inanın pişman olmayacaksınız.

 

www.worldcircuit.co.uk

 

Kaçırılmaması gerekenler:

Talking Timbutku – Ali Farka Toure with Ry Cooder (WCD040)

Ne la Thiass – Cheikh Lo (WCD046)

Introducing Ruben Gonzalez - Ruben Gonzalez (WCD049)

Bueno Vista Social Club - Bueno Vista Social Club (WCD050)

Cruzando El Rio – Radio Tarifa (WCD062)

In The Heart Of The Moon – Ali Farka Toure & Toumani Di Abate (WCD072)