Paslı orak, kırık çekiç

-
Aa
+
a
a
a

10 Kasım 2007Serhan Ada

Filozofların kalabalıklardan rağbet görmesine alıştık. Daha önce müteveffa Derrida ve Baudrillard sıralarını savdılar. Vaktinde hareket edip erken yer kapamayanlar tedbirsizliklerini kapıda kalarak ödediler. Filozof ateşi henüz tam dinmemiş olmalı ki, Slavoj Zizek (soyadındaki z'lerin üzerinde bulunan inceltme işaretleri sayesinde 'Jijek' okunuyor; hatta bu şimdi Z şeklinde bir marka amblemine dönüşmüş!) kalabalıklar karşısında iki hararetli konuşmayı peş peşe yapıp gitti. Hem daha kendisi gencecik, yaşı Derrida'yla Baudrillard'a benzemesin, daha çok gelip gider...

Zizek, 'Hoşgörüsüzlük Lehine Savunma' türünden başlığı olan son kitaplarından birine yazdığı önsözde Alman, Fransız ve Amerikan klozetlerinin 'kaka deliklerine' bakarak ulusların tabiatını tartışır!.. Zizek son zamanların pek revaçtaki politikadan özenle arındırılmış (yani siyaseten doğru) Çokkültürlü Hoşgörü tezini iyice hırpalar. Zaten filozoflardan başka ne beklenir? En iyi, en doğru bildiğimizi sandığımız şeyi kuşku nesnesi yapmaktan başka?

Fransa'daki Liberation gazetesi 8 Kasım tarihli nüshasını, tümüyle filozoflara hazırlatmış. Liberation 68'in Maocu rüzgârıyla çıkalı beri çok deri ve kemik değiştirdi. Çok tiraj kaybetti, battı çıktı. Ama varlığını sürdürüyor. Arada yaptığı bazı gazetecilik numaraları (ki şimdi bunlara 'inovasyon' demek moda; inanmazsanız iş-ekonomi sayfalarındaki adları kibarca STK'ya dönüştürülen işadamı dernekleri yöneticilerinin demeç ya da röportajlarına bakın) tüm dünyada ve Türkiye'de özenle alınmış (Amerika'yı yeniden keşfetmeye ne gerek diye özetlenebilecek bir benchmarking yöntemiyle) güzelce kullanılmıştır. Şimdi de bu filozof inovasyonu denenebilir. Bir gazete çıkarmaya yetecek filozof bulunabilir mi bilemem.

Gazetedeki spor yazılarından birini Toni Negri yazmış. Hani bir vaktin şu şedit ve mülteci, şimdinin nadim filozofu. Bir başka yazıda kendine rağmen blog sahibi olan filozofun trajikomik hikâyesi anlatılıyor. www dünyasıyla alakası olmayan biçare düşünür, bir sabah uyandığında bir arkadaşından aldığı tebrikle üç-dört yıldır açık bir blogu olduğunu öğrenir. Yüzlerce dostuyla birlikte! Haberin yazarı filozof dostluğun sanal sayı ile sayıldığı bir dönemde, dostluk kavramının düştüğü hale dikkatinizi çekiyor.

Liberation'un en prestijli 'görüş' köşelerinden birine bizim Zizek buyur edilmiş. 8 Kasım tarihinin Ekim Devrimi'nin yıldönümü olduğunu hatırlatıyor. Zizek, Troçki'nin 'Günlük' kitabında anlattığı Lenin'li rüyayı naklediyor. Lenin'in ölü haliyle Troçki'ye hastalığı için doktor tavsiyesinde bulunduğunu anlatıyor. Zizek, Lenin'in öldüğünü kabul etsek de, bir küçük ütopya kıvılcımını korumak gerektiği görüşünde...

Sahi tarihin bir dönem(ec)ini ne çabuk kat ettik! Eski komünistler yeni duruma adapte oluverdiler. Lenin'in mozolesi dahi yok edildi. Yoksulların rüyası Ekim Devrimi önce kâbusa, sonra basit bir hayale dönüştü. Siyasetsiz iktidar, iktidarsız hükümet keşfedildi. Siyaset, doğruluk kullandığımız kelimelere kadar sindi.

Lenin öldü. Ekim silindi. 'Çocukluk hastalıkları'na hâlâ çare bulunamadı.

Kıvılcımı gören var mı?

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=238418