Obama'nın barış çabaları Netanyahu'ya takılacak

-
Aa
+
a
a
a

21 Şubat 2009

Independet

Türkçe çeviri 23 Şubat 2009 tarihli Radikal gazetesinden alınmıştır.

Dediklerine göre Amerikan seçimlerinden önce Kudüs'te Binyamin Netanyahu'yla tanışan Barack Obama, İsrailli liderden pek hoşlanmadı. Ortadoğu'yu epey hızlı şekilde anlayan Obama Bibi'nin açıkça kibirli olduğunu düşündü, Filistinlilerle barış istediğine dair sözleriniyse inandırıcı bulmadı. Bibi'nin Obama hakkında ne düşündüğü bilinmiyor, fakat seçimde öne sürdüğü politikayı gizleyebildiği söylenemez: İsrail için güvenliğe evet, fakat Filistin devletine hayır.Elbette iş büyük ölçüde Kadima lideri Tzipi Livni'nin Netanyahu hükümetine katılmaya razı olup olmayacağına bağlı. Zira İsrail Evimiz Partisi lideri Avigdor Lieberman bir bakanlık pozisyonu elde ederse, Obama için sorun var demektir. Hükümetine ülkenin Arap azınlığından sadakat yemini talep etmeye hazırlanan bir adamı alan bir İsrail başbakanını kutlar mı? Böyle bir başbakan, Amerikalı azınlıklar için benzer bir yemin talebinin skandal sayılacağı ABD'de nasıl karşılık bulur? Fakat Lieberman'ın olası bir Netanyahu yönetiminde bulunması gerektiğine inanan Filistinliler (gerekçeleri, böyle bir durumda Amerikalıların İsrail'in 'gerçek' yüzünü açıkça görecek olması) biraz erken davranıyor. Obama ABD'nin İsrail'le ilişkisini değiştirmeyecektir. Amerikan dış politikası (diğer ülkelerin büyük kısmı gibi) adalet değil güç üzerine kuruludur.Ve ABD'nin Büyük Buhran'dan bu yana en vahim ekonomik krizi yaşadığı bir dönemde Obama İsraillilere yüklenmeyecektir. Yeni ABD yönetiminin en azından İsrail'e karşı 'sesini yükselteceği'ni hâlâ aptalca umut eden Araplar yanılıyor. Bir sonraki başkan olmak isteyen Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın İsrail'i veya onun Washington'daki destekçilerini kızdırmayacağı muhakkak. Bununla birlikte Netanyahu bir hükümet kurarsa, Gazze'deki katliamın Livni'nin kendi kabinesini oluşturma çabalarına yardım etmediği kanıtlanacak. Bu kanlı saldırının (Hamas'ın kışkırtma-larının da aktif yardımıyla) başından sonuna mimarları olan İşçi Partisi lideri Ehud Barak ve Livni, Gazze'yi basitçe arkalarında bırakacaktır - ta ki Netanyahu 'dünya terörü'ne karşı savaşta yeni bir raunda başlama kararı alana dek.

Economist'in Erdoğan yorumu eksikBu arada Gazze'yle İsrail seçimi arasındaki bağlantıların nasıl kolayca silinip gittiğini görmek de ilginç. Gerçekten de The Economist dergisi bu ayın başında Ortadoğu'yu ele alırken, Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın Davos'ta İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres'in karşısında Gazze'deki katliamlara dair sarf ettiği sert lafların, gelecek ay Türkiye'de yapılacak yerel seçimler öncesi 'seçmenleri memnun etmek' için planlanmış bir 'öfke nöbeti' olabileceğini öne sürüyordu. Ancak dergi, "Sonuçsuz Gazze savaşı ve İsrail seçimlerinin seçmenlerin zihinlerinde birbirine karıştığını..." not etmekle yetiniyordu.Netanyahu'nun Gazze savaşının çok erken bitirildiğini söylediği unutulmamalı. Yani 2. Bölümü mü bekliyoruz? Yoksa bir ikinci raund İsrail'in Hizbullah'la savaşması mı olacak? İsrailliler kendilerini yönetilemez hükümet koalisyonlarıyla baş başa bırakan nispi temsile dayalı seçim sistemine arada bir küfrediyor olmalı. Fakat Amerikalılar yeni bir Netanyahu hükümetini Ortadoğu 'barış sürecinde ileriye doğru bir adım' olarak makyajlayıp satmak konusunda zorlanacaklardır.