Mayıs 2013

-
Aa
+
a
a
a

Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık

Mayıs 2013

İndirmek için: mp3, 10.4 Mb.

 

Mayıs’ta olanlar oldu! Atmosfere lağım gibi boca ettiğimiz CO2 sera gazı yoğunluk oranı, 400 ppm (milyonda 400 parçacık) sınırını aştı. Bu, yeryüzünde yüzbinlerce yıldır görülmemiş bir seviyeydi!

 

Mayıs geçmiş yılları hatırlatan bir yenilikle başladı.  Daha önceki seneler izin verilen Taksim Meydanı’ndaki kutlamalar, İçişleri bakanı Muammer Güler tarafından pek bir sebep de gösterilmeden yasaklandı. Sendikalar karara uymayarak alana girmek isteyince polisin sert saldırısı sonucu 25 kişi yaralandı. Gaz bombasıyla yaralanan 17 yaşındaki Dilan Alp hakkında Vali Hüseyin Avni Mutlu’nun “Dilan kızımız örgüt üyesidir, marjinal grup üyesidir” sözü akıllara kazındı.

 

Sadece işçiler değil, futbol taraftarları da polis şiddetinden nasibini almaktaydı.  İnönü stadının yıkılmadan önce oynanacak olan son maça beraber gitme kararı alan Beşiktaş taraftarları, yolu kestikleri gerekçesiyle polisin saldırısına maruz kaldı. Adet olmuştu, polis saldırılarına “müdahale” deniyordu artık.

 

 

Gazetelerde son İnönü meydan muharebesi olarak adlandırılan bu gaz bombalı müdahale durumu gerçekleşirken, stada bir kaç yüz metre ötedeki Başbakanlık çalışma ofisinde Recep Tayyip Erdoğan, Hatay'da meydana gelen dehşetengiz patlamalar hakkında açıklama yapıyordu.

 

 

11 Mayıs 2013'de Hatay’ın Reyhanlı ilçe merkezinde gerçekleşen iki patlama sonrasında 52 kişi öldü, en az 146 kişi de yaralandı. Türkiye’nin modern tarihindeki en kapsamlı terör olayı olarak nitelendirilen bu patlamalar sonrasında failler konusunda kafalar karışıktı. Failler bulunamadı ama Suriye’deki en etkili silahlı muhalif gruplardan El Nusra’nın üç araca, Türkiye’ye yönelik eylemde kullanmak üzere bomba düzeneği yerleştirdiği istihbaratını içeren gizli belgeyi REDHACK’e sızdırdığı gerekçesiyle Utku Kalı isimli bir asker tutuklandı. Kalı ancak yıl sonuna doğru serbest kalacaktı.

 

Polis’in ayrım gözetmeden kullandığı gaza, protesto gösterisi yapan Reyhanlı halkı da maruz kaldı. İzmir ve Ankara’da yapılan destek gösterilerinde de durum aynıydı – gazlı saldırı – ya da müdahale.

Sakarya’da tatbikat sırasında sıkılan biber gazı yakınlarda bulunan ilkokul öğrencileri hastanelik oldu. Biber gazı yaş ve coğrafya tanımıyor, fişek adres sormuyordu.

 

Avrupa'nın en büyük Adalet Sarayı diye övülen ve övünülen Çağlayan Adliyesi’ne getirilen protesto yasağı da biber gazı kullanımını artıran bir diğer etken oldu.  Aralarında Grup Yorum üyelerinin de yer aldığı sanıkların davasına destek için gidenlere yine gazlı müdahale oldu. Ama Mavi Marmara saldırısı duruşmasına destek verenlere müdahale edilmemesi de gözlerden kaçmadı.

 

Bu çifte standart sonrasında Adliye bahçesinde her şey yolunda  gibi gözüküyorsa da görünüşe aldanmamalıydık: Yeni yapılmış dev binanın çatısı ancak 2 sene dayandıktan sonra âniden çöktü! Sebep, İstanbul’u vuran muazzam fırtınaydı. Doğa, Avrupa’nın en büyük Adliye Sarayı’na müdahale etmişti.

  

İklim olaylarının ise çifte standart yapmak gibi bir lüksü yoktu, yıkım her yerde yıkımdı! Japonya’dan Norveç’e, Çin’den Almanya’ya kadar birçok ülke aşırı iklim olaylarına maruz kalmaktaydı.  ABD’nin Teksas eyaletinde, Suudi Arabistan’ın Harig bölgesinde de durum aynıydı: İnsanlar benzeri görülmemiş sel sularına kapılarak yokolup gitti.

 

Türkiye’de Şanlı Urfa, Antep, Kahraman Maraş gibi bölgelerde insanlar önce sel suları ile boğuştu, ondan 2 hafta sonra da acayip sıcaklarla müthiş yoğun geçecek olan yangın mevsimi başlayacaktı zaten. 

 

 

Ama Mayıs ayında asıl “yangın” İstanbul’un tam orta yerinde, Taksim’de, Gezi Parkı’nda meydana geldi. Yakılan naylon çadırlar hemen söndürülmüş olsa da, o yangının parlak alevi tüm Türkiye’den de dünyanın hemen her yerinden de net şekilde görüldü.

 

 

 

Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi için kanunsuz bir şekilde gezi parkındaki ağaçları dozerlerle kaldıran özel şirketler İstanbullulardan beklemedikleri bir tepki ile karşılaşıyor, bu sefer polisin sıktığı gazla dağılmayan insanlar parktan ayrılmayıp, parkın tam ortasına çadırlarını kuruyorlardı.

 

 

 

Gece baskınları ile çadırları yakılan gençlerin durumu televizyonlarda penguen belgeselleri ile otosansürlenirken, sosyal medya üzerinden olup bitenlerden ânında haberdar olan yüzbinlerce İstanbullu ve sonra da milyonlarca Türkiyeli, sokaklara iniyordu.

 

Başbakan ise bildiğini söylemeye devam ediyordu.

 

***

 

Ayın Sözü:

 

"Siyasi şehvetlerden birazcık arınarak, bir adım geri çekilerek daha sakin bir yerden ve gündelik hayatın ihtiyaç ve taleplerinden konuşmak gibi bir döneme ihtiyacımız var gibi görünüyor."

 

Araştırmacı gazeteci Bekir Ağırdır, Türkiye'de son zamanlarda yaşanan kutuplaşmaya karşı neye ihtiyaç olduğunu söylüyor. (Kaynak: Açık Radyo)

 

Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık