Kazdağları'nda umut ışıkları

-
Aa
+
a
a
a

30 Kasım 2007Haluk Şahin

İnsanlık kültürünün en ünlü dağlarından İda Dağı'nın oralardan umut verici sesler geliyor. Bu seslerin Ankara'dan da duyulduğu anlaşılıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler bir hafta kadar önce bu sütunda yayımlanan yazımla ilgili olarak telefonla aradı. 'Enerji Bakanı'ndan tuhaf sözler' başlıklı o yazımda sayın Güler'in Meclis komisyonunda yaptığı konuşmada şiir ve romanı bir çeşit aşağılama terimi olarak kullanmasını eleştirmiş, metalurji mühendisi olan Bakan'ın 'sodyum siyanürün zehirli olmadığı' iddiası üzerine Çanakkale Çevre Platformu sözcüsü Hicri Nalbant'ın 'Var mısınız yarım çay kaşığı sodyum siyanür yemeye!' diyerek meydan okuduğunu belirmiştim. Bakan böyle bir iddiada bulunmadığını, sodyum siyanürün zehirli olduğunu elbette bildiğini, ancak Kazdağları'nda kullanımının söz konusu olmadığını söyledi. Güler ayrıca iyi bir edebiyat okuru olduğunu, yazımda adı geçen kitapları okuduğunu (İnce Memed, Çalıkuşu, Goriot Baba), edebiyata ve şiire çok değer verdiğini de sözlerine ekledi. Ben bunu çok umut verici buldum. Edebiyatı gerçekten seven bir kişi 'bin pınarlı İda dağı'nın kıymetini elbette bilir, onun ölüm fermanının altına imza atmaz diye düşündüm. O yazıda, Güler'in 27 Ekim'de Çanakkale'de yapılan toplantıda halkın tepkilerinin göz önüne alınacağını söylemişken, Meclis komisyonunda bunun tam tersi anlamlar çıkarılabilecek bir tutumda göründüğünü yazmıştım. Bakan, bunun doğru olmadığını, Çanakkale toplantısından bu yana fikirlerinin değişmediğini belirttikten sonra şu çok umut verici vaatte bulundu: "Karşı çıkılıyorsa elbette yapılmaz!" Evet, karşı çıkılıyor sayın Bakan. Hem de Türkiye'de şimdiye kadar görülmemiş bir boyutta karşı çıkılıyor. Konu çevrecileri çoktan aştı. Yöredeki tüm belediyeler bu konuda ortak hareket ediyor. Tüm muhtarlar ortak itiraz metinlerine imza atıyor. Açıklayıcı toplantıların yapıldığı salonları köylüler dolduruyor. Bölgenin Çanakkale ve Balıkesir'deki iki üniversitesi direniş için işbirliği yapıyor, bilimsel birikimlerini sunuyorlar. Kazdağları'nda altın çıkarılmasına itiraz yalnızca teknik ve ekolojik değil; aynı zamanda hukuki, ekonomik, kültürel, edebi, felsefi ve ahlaki. İşin hoş tarafı, Kazdağları'nı koruma hareketinin partilerüstü bir nitelik kazanması. Altın çıkarma projesine yöredeki AKP'liler de yüksek sesle itiraz ediyorlar. Bu sesler Ankara'dan duyulduğuna göre, sorunu kökten çözmek için Maden Yasası'nı değiştirmek ve Kazdağları sisteminin tamamını milli park haline getirmek gerekiyor.

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=240291