Hürriyet ve Mücerrep

-
Aa
+
a
a
a

17 Nisan 2010

Star

 

Her gün herkese ahlak dersi veren büyük gazetede, ahlak dışı bir manşetle karşılaşmak şaşırtıcı gelebilir size.

 

Aslında mücerrep’tir.

 

Takiyye gibi bir söz.

 

Bunu Başbakan Tayyip Erdoğan kazandırdı kelime dağarcığımıza.

 

Osmanlı kitaplarının sonunda ‘’mücerrep’’ diye bir kelime yazarmış.

 

Anlamı tecrübeyle sabit ya da tecrübe edilmiş demekmiş.

 

Hürriyet’in sürmanşeti bu kelimeyi aklıma getirdi.

 

Ergenekon, Kafes, Balyoz davalarında ortam dinleme yoluyla edilmiş konuşmaların bile haber yapılmasına tepki gösteren yazarların ağırlıklı olduğu gazeteye bir haber sızdırılmıştı.

 

Biz demiyoruz, Hürriyet’in kendisi diyor.

 

Ne diyor?

 

‘’Yargı üzerindeki tartışmaların sürdüğü bir dönemde, sızdırılan bazı belgeler ile kavga bel altına indi. Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı ve Anayasa Mahkemesi Raportörü Osman Can’ın eşi Gülnur Can’ın, Ankara Hukuk Fakültesi’nde öğrenciyken aldığı disiplin cezasının belgeleri basına sızdırıldı.’’

 

Haberi yapan o kadar utanmış ki, imzasını bile koyamamış habere.

 

Mahreç Ankara.

 

Yandaş dediğiniz medyada herkesin alnı açık, Mehmet Baransu, Şamil Tayyar hepis cezasını göze alarak her habere imzasını atıyor.

 

İftiracı, tetikçi basın ise mahreçlerin arkasına sığınıyor.

 

Pek, Ankara’da ne olmuş?

 

Bir haber sızdırılmış...

 

Kime, basın.

 

Sadece bir gazeteye servis yapılmış.

 

Görevimiz Tehlike dizisindeki gibi, hedef gösterilip ateş et denilmiş aslında.

 

Çünkü sadece Hürriyet’e sızdırılmış.

 

Kim sızdırmış belli değil.

 

Taraf’a sızdırılınca Taraf yandaş medya oluyor, şimdi Hürriyet ne oluyor?

 

Üstelik Osman Can’ın eşi ünlü olsa olsa Kelebek’e girecek cinsten bir haber, Hürriyet’e sürmanşet olmuş.

 

Son günlerdeki yayın çizgisine bakınca Hürriyet’in faşizmin son kalesi haline geldiği görülüyor.

 

Cumhuriyet bile kendine yeni bir imaj çizmeye uğraşırken Hürriyet onun eski yerine oynamaya başlıyor.

 

Konuya dönersek, haber Osman Can’ın eşinin üniversitede ceza almasıyla ilgili.

 

Büyük ihtimalle dün akşam Doğan’ın ana haber bültenlerinde gösterilmiş de olabilir.

 

Peki, Osman Can’ın eşi yasadışı eylemde bulunduğu için mi, ceza almış?

 

Hayır?

 

Neden peki?

 

Bir hocasına duygusal mesajlar attığı için...

 

Ne zaman?

 

2007’de.

 

Yani tamamen belaltı...

 

Bu, Osman Can’a ‘’Çeneni kapa, yoksa başka şeyler de açıklarız’’ anlamında mesaj.

 

Türkiye’nin en büyük! gazetesinin en tepesinden.

 

Herhalde karalamada, karakter suikasti yapmak anlamında en büyük gazetesi.

 

Bu haberi Aydın Doğan’ın eşi veya kızı için yapsanız kıyamet kopar ama Anayasa Mahkemesi raportörü için yapabilirsiniz.

 

Çünkü Türkiye Türkler’indir.

 

Özellikle para sahibi ve devletin emrindeki ve devlet sırtından zengin olan Türkler’in.

 

Hrant Dink, Ahmet Kaya, Orhan Pamuk’u hedef yapan gazete, şimdi Osman Can’ı eşi üzerinden hedef yapmaya uğraşıyor.

 

Ne de olsa, milyar dolarlık vergi cezasında son sözü bu bilgiyi sızdıran ekip söyleyecek.

 

Burada para konuşur.

 

Osman Bey’in eşi harcansa ne olur.

 

Hala Aydın Doğan iyi, çevresi kötü diyenlerin bir

 

kez daha düşünmesi gereken bir haber bu.

Bir de Türkiye’nin en büyük gazetesinin ne kadar faşizan ve tetikçi hale geldiğini gösteren tarihi bir belge...

 

Ya, buna mevkute deniyorsa, Hitler’in Kavgam kitabı kutsal kitap muamelesi görmeli derim ben.