Gül: 301 değil zihniyet önemli

-
Aa
+
a
a
a

16 Ocak 2008Erdal Güven

Çankaya Köşkü'ne çıktığından beri Abdullah Gül'ün gerek iç gerekse dış politikada nasıl bir cumhurbaşkanlığı yürüteceği merak konusu. Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı yaptığı dönemdeki gibi etkin ve dinamik bir performans mı sergileyecek yoksa kimilerinin 'noterlik' eleştirileri pahasına kendini geri planda mı tutacak? Gül, cumhurbaşkanlığında yeni sayılır. Tabii, göreve toplumsal ve parlamenter bir mutabakat sonucu getirilmediği de malum. Dolayısıyla, iç politikada manevra alanı henüz fazla geniş değil. Dış politikada ise gerek birikim ve deneyimi, gerek hâkimiyeti gerekse devletin temsilcisi sıfatıyla daha rahat hareket ediyor Gül; KKTC, Pakistan, ABD ve şimdi de Mısır'a yaptığı ziyaretlerde bu rahatlığı gözlemek mümkün.

Mısır tesadüf değil Diğerleri gibi Mısır da tesadüfen seçilmiş değil. Nitekim Kahire'de gazetecilerle yaptığı sohbette, Arap ülkelerine yönelik ilk ziyaretini Mısır'a yapmasının, bilinçli bir tercih olduğunu söyledi Gül. 1990'lı yıllara kadar zaman zaman soğuk, zaman zaman çekişmeli bir seyir izleyen Ankara-Kahire ilişkileri, son yıllarda ve özellikle Irak'ın işgali sürecinde yürütülen işbirliğinin ardından karşılıklı güven çerçevesinde yeniden ivme kazandı. Belli ki Gül, bu ivmeyi daha da hızlandırmak niyetinde. Yalnızca siyasi değil ekonomik alanda da. Gül'ün dün başlayan resmi temaslarında da ağırlık ekonomik ve ticari ilişkilerin artırılmasında. Hem program, hem de resmi heyete eşlik eden işadamı sayısından da anlaşılıyor bu. Belli ki Gül, Kahire'yle her alanda daha yakın ilişki içinde bulunmanın, Mısır'ın ait olduğu tüm coğrafyalarda, Türkiye'nin hem nüfuzunu artıracağını hem de ekonomik açıdan 'büyük ülke' gibi düşünüp davranma güdüsünü güçlendireceğini hesap ediyor.

Eleştirilere dolaylı yanıt Cumhurbaşkanı, böylelikle Türkiye dururken Mısır'a yatırım yapılmasını eleştiren bazı çevrelere de dolaylı olarak yanıt vermiş oluyor. Tabii Türkiye gibi bir ülkenin cumhurbaşkanı olunca nerede olursanız olun, gündeminiz ne olursa olsun iç politikadan da bir yere kadar kaçabiliyorsunuz. Kahire'de de durum değişmedi. Önce Köşk-hükümet ilişkilerinden açıldı söz. Gül, her cumhurbaşkanının kendine özgü bir tarzı olabileceğini söyledi: "Tabii ki politikayı hükümet belirler. Sonuçta sorumluluk onların. Ancak siyasetten gelen biri olarak tecrübemi aktarabilirsem herkesin bundan memnuniyet duyması gerekir. Bu aynı zamanda görevim. Eğer hep beraber bir sinerji yaratabilirsek bu Türkiye'nin önünü açar." Nihayet söz dönüp dolaşıp hükümetin üzerinde çalıştığı 301'inci maddeye geldi. Gerçi AB'yle ilişkiler açısından 301 aynı zamanda bir dış politika sorunu sayılabilir pekâlâ. Gül, AB'nin 301'e verdiği önemi şöyle izah etti: "Bir yerde koca anayasayı değiştirmekten bile daha önemli gibi görünüyor."

'301'in yararı yok' Dışişleri Bakanlığı yaptığı dönemde Gül'ün, 301'inci maddenin değiştirilmesinden yana tutum aldığı sır değil. Gül, cumhurbaşkanı olarak da aynı görüşte: "Şu açık ki bu maddenin Türkiye'ye bir yararı yok. Ancak bu madde değişince her şey düzelecek gibi bir hava yaratılması fevkalade yanlış. Daha önce benzer başka maddeler vardı. 301 değiştirilince de başka maddeler öne sürülebilir. Bu yüzden ben diyorum ki, asıl önemli olan, zihniyetin değişmesi. Nitekim ben zihniyetin yavaş yavaş değiştiğini görüyorum son yargı kararlarında. Meclis'te de bu tür bir anlayış var." Cumhurbaşkanı Gül, maddenin hepten kaldırılmasına gerek görmüyor, değiştirilmesi suretiyle de bugüne kadar yol açtığı sorunların giderilebileceğini düşünüyor.

'En birikimli lider' Gül, Mısır ziyaretinin ikinci gününde dün ev sahibi Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'le bir araya geldi. Baş başa yapılan görüşmenin ardından basının karşısına çıkan liderler, ikili ilişkilere yeni bir ivme kazandırmak için ülkelerinin ortak bir irade sergilediğini vurguladı. Gül'ün Mübarek'i Arap âleminin 'en tecrübeli, en birikimli lider' diye nitelemesi dikkat çekti.

'Nükleer silaha hayır' Gerek Mübarek gerekse Gül, Filistin devletinin bağımsızlığı, Lübnan'ın istikrarı ve Irak'ın güvenliği başta olmak üzere bölgesel konulara ilişkin benzer bir tutum ve işbirliği içinde bulunduklarını belirtti. İki liderin, İran'ın nükleer silah geliştirmesine ilişkin neredeyse birbirinin aynısı sözleri hem İran hem de ABD'ye mesaj niteliğindeydi: "Bölgede nükleer silah istemiyoruz, ancak meselenin güç kullanılmadan, diplomasi yoluyla ele alınmasından yanayız."

'Aramızda konuşuruz' Basın toplantısının en ilginç yanı Mübarek'in, Mısır'ın Kıbrıs'taki taraflarla ilişkileri üzerine sorulan soruya verdiği yanıttı. Mısır lideri, Kahire'nin bir yandan Rum tarafıyla petrol arama ve geliştirme alanındaki flörtü, bir yandan Türk tarafına izolasyonların kaldırılmasına ilişkin gönülsüzlüğü hatırlatılınca, "Biz bu konuları basın önünde tartışmayız. Aramızda konuşuruz" demekle yetindi ve herkesin de bununla yetinmesini istedi!

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=244644