Isınan Suların Milyon Dolarlık Balığı

Açık Gazete
-
Aa
+
a
a
a

Japonya'nın başkenti Tokyo'da bulunan dünyanın en büyük balık ve deniz ürünleri pazarı olan Toyosu Balık Pazarı kurulalı henüz 3 ay olmasına rağmen tarihi bir âna sahne oldu.

“Yılın ilk ton balığı açık artırması" balıkçılar arasında sıkı bir rekabete neden olurken, “Sushi Zanmai” isimli sushi restoran zincirinin sahibi, “Tuna Kralı” olarak bilinen 66 yaşındaki girişimci Kiyoshi Kimura, 278 kilo ağırlığındaki türü tehlike altında olan mavi yüzgeçli orkinos için tam 3,1 milyon dolar (16 milyon TL) ödeyerek kendi rekorunu kırdı.

Kimura, kameralar karşısında yaptığı açıklamasında, "İyi bir balık aldım. Fiyat kafamdakinden biraz yüksek ama müşterilerimize bu mükemmel balığı yedirmek istiyorum” diyerek bütün dünyaya reklamını yaptı ve insanlara ‘iyi de olsa bir balık nasıl bu kadar pahalı olabiliyor?’ sorusunu da sordurmayı başardı.

Balık satıldığı yerden belli olur

Geçtiğimiz Ekim ayında Tokyo’nun son yıllarda turistik bir çekim merkezi haline de gelen 83 yıllık Tsukiji Balık Pazarı yeni yeri Toyosu’ya taşındı. Tsukiji’nin harap ve sağlıksız bir hale geldiği gerekçesiyle Toyosu’ya taşındı taşınmasına ama önemli bir tartışmayı da beraberinde getirdi.

Yapay bir ada üzerinde inşa edilen ve tam 5 milyar dolara mâl olan dünyanın en büyük balık pazarının açılması çeşitli gerekçelerle iki yılı aşkın bir süredir erteleniyordu. Bu gerekçelerden en önemlisi, yeni pazarın inşa edildiği bölgede daha önce eski bir gaz santrali bulunuyor oluşundan ötürü, toprakta ve yeraltı sularında yoğun derecede toksik atık bulundurmasıydı.

Tokyo Metropolitan Yönetimi tarafından 33 milyon dolar daha harcanarak yapılan yalıtım çalışmaları sonucunda, dünyanın en büyük balık pazarı için bölgenin artık güvenli olduğunu ilan edildi. Taşınma işleminden 1 ay sonra, Tokyo yönetimi tarafından açılamada ise, bölgedeki yeraltı sularında kanserojen benzen oranının standartların 140 katı, arsenik seviyesinin de normalin 4 katı olarak ölçüldüğü duyuruldu. Ama depremler ve seller ülkesi Japonya’nın başkentini en büyük gıda pazarının hemen altında olan bu tehlikeye karşı korunmak üzere gerekli önlemler alındığı bir kez daha tekrar hatırlatıldı.

Mutant Fugular geliyor!

 

Japonya’nın son günlerdeki balık pazarındaki tedirginliğin bir diğer odağında ise, pazarın ve Japon mutfağının favori ürünlerinden Fugu’nun geçirdiği mutasyon var.

Bilinen hiçbir panzehri olmayan güçlü bir nörotoksin olan tetrodotoksin içermesinden dolayı oldukça zehirli olan balığın temizlenmesi için, “migaki” adındaki uzun yıllar süren eğitimden geçen ustaların ince işçiliklerinin yer aldığı görüntüler her daim Youtube’un en çok izlenen videoları arasında yer almakta. Kilosu 265 dolara varan fiyatlarla satılan bu zehirli canlının ölüsü, sevenleri tarafından çoğu zaman çiğ çiğ, bazen de çorbası yapılarak tüketilmekte.

Reuters’ın haberine göre, deniz sıcaklığının aşırı bir şekilde artmasıyla kuzeydeki serin suları tercih eden Fugu balıkları, diğer balon balıkları ile yakınlaşmaya başladı. Öldürücü zehirlerini üreme organları ve ciğerlerinde bulunduran Fuguların, derisi ya da kasları zehirli muhteva barındıran diğer balon balıklarıyla çiftleşmesi ile uzmanlarının dahi çıplak gözle farkına varmakta zorlandığı bir melezleşme ortaya çıkıyor.

Şu ana kadar herhangi bir mutant fugu zehri ölümü ile sonuçlanan bir vaka kayıtlara geçmemiş olsa da, başta aşçılar olmak üzere, Japon balıkçıları ve hükümet için yeni başlayan bu tehlike endişe verici bir hale geliyor. Panzehiri olmayan bu zehirlenmenin önüne geçmenin en iyi yolunun ise mutant Fugları yememek olduğu aşikâr. 

Mavi yüzgeçli orkinoslar ve arkadaşlarının kuzey yolculuğu

 

Yazının girişinde bahsedilen milyon dolarlık mezatta satılan mavi yüzgeçli orkinosların uzak coğrafyalardaki yakın akrabaları da fugular ile benzer sebepte haberlere konu oldu.

Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı'nın ( WWF) tehlike altında bulunan türler listesinde yer alan bu türün zararlı avlanma yöntemleri, kontrolsüz ve sınır tanımayan aşırı avlanma, yeterli olmayan ulusal ve uluslararası düzenlemelerden dolayı popülasyonlarının son yıllarda azaldığı bildirilmekte. WWF’in yayımladığı raporda, Atlantik stoklarında özellikle son 50 yıllık süre içerisinde yüzde 80’i aşan bir azalma yaşandığı belirtilirken, Akdeniz’deki stokları ise büyük bir düşüş içerisinde ve yok olmanın eşiğinde olduğu uyarısı yapılıyor.

BBC’den çevre muhabiri Matt McGrath’in haberine göre, 40 yıl önce Britanya karasularını terk eden bu balıklar, denizlerin ısısındaki rekor artışı takiben geri dönmeye başladı. Benzer bir durum kuzey denizlerinde de görülmekte.

İngiliz amatör balıkçıları, 20. Yüzyıl boyunca aşırı avlanma nedeniyle 90’lı yılların başında popülasyonu en düşük seviyeye inen mavi yüzgeçli orkinosların tekrar ortaya çıkışına oldukça sevinenler arasında. Balıkçılar, türü tehlike altında olan bu canlıları ağızlarından devasa kancalarla hobileri için yakaladıktan sonra, onları tekrar özgür kılma haklarını hükümetten talep eden bir kampanya yürütmeye başladılar bile.

The Guardian’dan Damian Carrington’ın haberine göre, Mavi Yüzgeçli’nin dışında hamsiler ve mürekkep balıkları da daha soğuk sularda yaşamak için Britanya sahillerine gelen türler arasında. Ayrıca palamut, mercan balığı, çotira ve fener balığı türleri de suların ısınmasıyla beraber Britanya kıyılarına gelen türler arasında.

Aynı sebepten ötürü Avustralya sahillerinde görülen durum ise, Britanya sahillerindeki yaşananlar kadar “sevindirici” değil.

Geçen hafta Queensland eyaletinde 13 binden fazla insan ‘Portekizli asker’ olarak bilinen fizelya denizanalarına temas ederek yaralandı. Hem denizde hem kumda kendisine değen insanları öldürmeyen ama süründüren Portekizli askerlerin yanı sıra, dünyadaki en küçük ve en zehirli kutu denizanalarından Irukandji denizanası temas ettiği 22 kişiyi hastanelik etti. 

BBC Türkçe’nin haberine göre, Avustralya’da her yaz, kıyılarda aşırı sıcaklar nedeniyle denizanası istilası yaşanmasına rağmen, geçen yıla kıyasla bu yıl üç kat daha fazla vaka görüldü. Sıcak suları seven bu canlıların, serinlemek için denize giren insanlarla temasının nedeni olarak bilim insanlarınca deniz sularındaki sıcaklık oranının artması gösteriliyor

Kutuplar eriyor, denizler ısınıyor

 

İnsan faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan küresel iklim değişikliği, diğer canlılarla beraber paylaştığımız gezegeni şekillendirmeye devam ediyor.

İngiltere'nin Bristol Üniversitesi’nden bir araştırma ekibinin yaptığı çalışmaya göre, Grönland kıyılarında yaz aylarında eriyen buz örtüsünün yoğun miktarda metan gazı açığa çıkardığı belirlendi. Sputnik’in haberine göre, yoğunluk bakımından karbondioksitten daha az miktarda bulunmasına karşın, 20 ilâ 28 kat daha fazla sera etkisine yol açma potansiyeli barındıran metan gazının oksidasyonla açığa çıkmasının atmosfer sıcaklığını arttırıcı etki yaratacağı uyarısında bulunuldu.

Dünyanın diğer kutbunda, güney yarımkürede Antarktika kıtasında buzul erime oranının, 16 yıllık sürede yıllık ortalama yüzde 280 arttığı ortaya çıktı. California ve Utrecht üniversiteleri ile NASA’nın beraber yürüttüğü araştırmada 1979-2001 arasında yılda ortalama 48 milyar ton buzulun eridiği Antarktika'da bu kaybın, 2001-2017 aralığında senede 134 milyar tona çıktığı belirlendi.

Bu iki kutbun erimesi ile her an yükselen deniz ve okyanusların da beş yıl önceki BM raporunda yapılan tahminlerden yüzde 40 daha hızlı ısındığı ortaya çıktı. Science dergisinde yayımlanan yeni bir analizde, içinde bulunduğumuz yüzyılın sonuna kadar bu oranın yüzde 30’a çıkacağı öngörülüyor.

Bu ısınmanın sadece fuguları, mavi yüzgeçli orkinosları, hamsileri, mürekkep balıklarını, palamutları, mercan balıklarını, çotiraları, fener balıklarını ve geçtiğimiz birkaç hafta içinde Avustralya’nın kuraklıktan ötürü küçülen Darling nehrinde oksijensizlikten ölen 1 milyondan fazla balığın arasındaki 100 yaşındaki canlıları ilgilendirdiği sanıyorsak, yanılıyor olabiliriz.

Daha ismini koyamadığımız deniz canlılarının yuvası, dünyanın en derin noktası Mariana çukurunu dolduran mikroplastiklerin hammaddesi olan fosil yakıtların ortaya çıkardığı iklim değişikliği 2018 yılında okyanus ve denizlerde görülmüş en yüksek sıcaklık değerlerinin ölçülmesine neden oldu.  Advances in Atmospheric Sciences dergisinde iki gün önce yayımlanan araştırmada yeryüzündeki yaşamın başlangıç noktası olan deniz ve okyanusların insanların kayıt tutmaya başladığı tarihten bu yana ölçülmüş en sıcak ortalamalara sahip olduğu saptandı.

‘Bu gidişatın önüne geçmek için nereden başlamalı?’ diye düşünenlere ufak bir hatırlatma: Mutant Fuguları yemeyin! Mutant olmayanları da! (CT/HK/ÖM)

Bazı kaynaklar: