"250 yıllık süre dolmuş durumda"

Açık Gazete
-
Aa
+
a
a
a

Açık Gazete'de, İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü ve Maden Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Okan Tüysüz ile bir araya gelerek önceki gün yaşanan Mudanya depremi hakkında bilgi alıyoruz.

""
Açık Gazete: Okan Tüysüz
 

Açık Gazete: Okan Tüysüz

podcast servisi: iTunes / RSS

Ömer Madra: Evet, Açık Radyo burası. Marmara Denizi açıklarında dün meydana gelen bir çok yerdeki kayıtlara göre 5.1 büyüklüğünde depremin Bursa, İstanbul ve çevre illerde de hissedildiği belirtiliyor. Ardından da bir ikinci depremin 4.5 büyüklüğünde olduğu belirtiliyor. Biz de şimdi bununla ilgili gelişmeleri birazcık bilgilenmek ve konuşmak üzere İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü ve Maden Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Okan Tüysüz ile konuşacağız. Kendisi, Açık Radyo’nun değişmez bilgilendirici isimlerinden biri ve sık sık da deprem konularında konuşuyoruz. Hoş geldiniz Okan Bey.

Okan Tüysüz: Hoş bulduk, iyi yayınlar. Geçmiş olsun dileklerimi de sunuyorum.

Özdeş Özbay: Hoş geldiniz.

O.T.: Hoş bulduk.

Ö.M.: Çok teşekkür ediyoruz, hepimiz için geçerli. Şimdi esas olarak, tabii ki bütün İstanbul'da bulunanlar, özellikle de bizim dinleyicilerimizin de büyük çoğunluğunun da bulunduğu İstanbul'da bulunanlar merak ediyor, bu nereye doğru gidebilir yani bu fay hattının neresini etkileyebilir ve beklenen büyük İstanbul depremiyle de bir bağlantısı olur mu, olmaz mı? İsterseniz oradan başlayalım.

O.T.: Bugün olan depremin, İstanbul'da beklediğimiz büyük depremle doğrudan bir bağlantısı yok, başlangıçta onu söyleyelim. Kuzey Anadolu fayı dediğimiz, Türkiyemizin deprem anlamında baş belası olarak nitelenebilecek büyük bir fay sistemi. Bu fay sistemi Bolu'dan itibaren ikiye ayrılır.

Bu ayrıldığı kollardan bir tanesi kuzeye doğru yönlenir. Adapazarı’ndan İzmit Körfezi’ne, oradan da Adaların önünden geçerek Bakırköy, Yeşilköy açıklarından, Tekirdağ açıklarından tekrar karaya çıkar ve oradan da Saroz Körfezi’ne uzanır. Bizim 1999’da yaşadığımız 7.4’lük depremi oluşturan, onun sonrasında da İstanbul'u etkilemesini, muhtemel büyük Marmara depremini oluşturmasını beklediğimiz kol bu koldur.

İkinci kol, Bolu'dan ayrıldıktan sonra Pamukova, Geyve, İznik Gölü’nün güneyinden geçer, Gemlik ilçesinin içerisinden geçer ve Gemlik Körfezi’ne girer. Aşağı yukarı Marmara'nın güney kıyısını takip ederek Erdek'ten geçerek bu defa Edremit Körfezi’ne doğru uzanır. Üzerinde deprem olan bu güneydeki kol.

Fayların deprem oluşturma sıklıkları, hangi aralıklarla deprem oluşturacakları payların hızına bağlıdır. Yani fayın iki tarafındaki blok ne kadar birbirine göre hızlı hareket ediyorsa, o kadar sık deprem olur. Kuzeyde bizim İstanbul'u etkilemesi muhtemel depremin tekrarlanma aralığı, aşağı yukarı 250 yıldır. 1509’da ve 1766’da deprem olmuş, süresi doldu ve yeni bir depremi oluşturmasını bekliyoruz. Ne zaman olur bilinmez.

Güneydeki kol daha yavaş. Kuzeydeki yılda 1,5 santimetre civarında hareket ediyor; güneydeki ise 0,8 – 1 santimetre arasında hareket ediyor yani daha geniş aralıklarla deprem üretiyor. Bu kolda 1900’lü yıllardan itibaren, - ki 1900 bizim için önemli bir yıl çünkü aletlerle ölçümün başladığı yıl olarak kabul ediyoruz - 1900’den sonra bu kol üzerinde herhangi bir deprem olmamış. Tarihi kayıtlarda 1900 öncesi, milat öncesine kadar uzanan bazı depremler var. Örneğin, İznik burada tahrip olmuş gibi.

Olan deprem, bu kolun, güneydeki kolun üzerinde ve bu güneydeki kol, Gemlik Körfezi’ne girdikten sonra bir takım parçalara ayrılıyor. Bu parçalardan bir tanesinin kırıldığını ve bu 5.1’lik depremi ürettiğini tahmin ediyoruz. Dolayısıyla, burada, saçıldığı bir kesimde meydana geldiği için küçük küçük faylar var. Bu küçük fayların kırılmasıyla geliştiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla bunun tek başına büyük bir deprem oluşturma potansiyeli yok ama bu büyük bir fay sistemi. Bunun üzerinde deprem olabilir mi? Olabilir ama bunun hangi zamanda olabileceğini söylemek pek kolay değil. Özellikle çok geniş aralıklarla tekrarlayan depremlerin ne zaman olma olasılığı olduğuna dair çok net şeyler söyleyemiyoruz. Bu fay kolu da yani Geyve'den, Pamukova'dan, İznik Gölü’nün güneyinden Gemlik Körfezi’ne gelen fay için de tekrarlama aralığını çok net söyleme imkanımız maalesef bugünkü bilgilerle yok. Ama ileride yapılacak çalışmalarla belki bu daha net bir hale gelebilir.



Ö.M.: Evet, Mudanya'da görülen bu deprem aslında büyük bir şeye yol açmamış. 12 kişinin panik nedeniyle hastanelere başvurduğu belirtiliyor, bizzat Vali’nin açıklamasından da öğrenebiliyoruz. Ama ilginç bir şekilde mesela Mudanya Belediye Binası’nın hasar gördüğü ve personelin tahliye edildiği gibi bazı kaygı verici diyebileceğimiz bilgiler de var. Yani tehlikesiz değil diye bakabiliyoruz. Hatta Mudanya Belediye Başkanı da bazı binalarda duvar yıkılmaları olduğunu da belirtmiş ve Armutlu'da da okulların sarsıntılar nedeniyle tatil edildiği haberleri var. Bizzat bakan Ali Yerlikaya’nın da İstanbul'da iki, Mudanya'da da bir bina çatlağı ihbarı olduğunu belirtiliyor. Peki bunun artçıları devam edebilir mi? Bu tehlikeler devam eder mi anlamında soruyorum.

O.T.: 5.1 aslında olağan koşullarda yıkıcı olmaması, hasar yaratmasını beklemediğimiz bir deprem ama tabii burada bina kalitesi devreye giriyor. Özellikle kamu yapılarının nasıl yapıldıklarını çoğumuz biliyoruz. Ayrıca 1999 depreminde buradaki yapılarda ciddi bir yorulma ortaya çıktı. O nedenle 5.1’lik bir depremde demin belirttiğiniz küçük hasarların görülmesini biraz da olağan karşılamak lazım. Olağan değil ama ülkemiz koşullarında bunu olağan karşılamak mümkün.

Artçılar oldu. Depremin aslında bir tane de öncüsü var yani 3.1’lik bir öncüsü var. Ana depremden dört dakika kadar önce oldu. Bunun arkasından meydana gelen depremler var; 12 tane 3’e yakın ve 3’ün biraz üzerinde depremler var. Bu aktivite bir süre daha gider yani bu tür 3’lük, 2’lik hatta 4’e varabilecek depremlerin olması mümkün. Ama büyük bir deprem beklentimiz olmadığını söyleyebiliriz. Yani 3.3, 3.6, 3, 3.8, 3, 3.2, 3.5 gibi depremler oldu. Bu tür depremler belki bir kaç gün, belki birkaç hafta da varlığını sürdürebilir ama bunlar yıkıcı depremler olmayacaktır.

Ö.M.: Çeşitli defalar, artık tamamen klasikleşmiş diyebileceğim Altın Saatler programında da defalarca izah ettiniz ama bu büyük beklenen İstanbul depremiyle ilişkisi konusunda da bir kaç şey sorabilir miyiz? Kuzey Anadolu fayı Bolu'da iki kola ayrılıyor; birincisi Düzce, Adapazarı, Gölcük'ten geçip Marmara Denizi'nde Saros Körfezi’ne kadar uzandı. Hem çeşitli programlarda konuştuğumuz, sizin de dile getirdiğiniz İstanbul'daki muhtemel depremin bu fayın üzerinde olması bekleniyor. Burada olma ihtimalini bir kez daha tekrar olması pahasına konuşabilir miyiz lütfen?

O.T.: Tabi. İstanbul'da büyük bir deprem beklentisi var. Nedeni şu; geçmişte biz bir bölgede bir deprem yaşamışsak gelecekte de belli bir zaman dilimi sonrasında benzeri büyüklükte, benzeri aynı yerde deprem olma olasılığı yüksektir. Şimdi tarihsel kayıtlar burada çok önemli. Biz tarihsel kayıtlara baktığımızda ki elimizde aşağı yukarı milada kadar hatta milat öncesine kadar uzanan, bir takım bilinmezlikleri olsa da, tarihi kayıtlar var. Bunlara baktığımız zaman Marmara Denizi'nde aşağı yukarı 250 - 300 yılda bir, bir yıkıcı büyük deprem meydana geliyor. 1509’da ‘Küçük Kıyamet’ diye bilinen bir deprem var. Arkasından 1766’da ve sonra 1894’te var. Ama o biraz daha doğuda, İzmit'te diye düşünülüyor. İstanbul'a yakın olan fayların aşağı yukarı 250 yıllık bir kırılma süreci var ki 1766’yı son deprem olarak alırsanız, 250 yıllık süre dolmuş durumda. Tabii buradaki 250 yıl kabaca bir rakam. Doğa hiçbir zaman çok düzenli davranmıyor. Bazen 250 yıl, 300 yıl, 350 yıl da olabiliyor ama bizim tabii önlemlerin alınması anlamında ortaya koymamız gereken şey, en kötü senaryo. Geçmişe baktığımız zaman da en kötü senaryoda, 250 yılda bir 7’nin üzerinde bir depremin olma durumu.

Bunun yanı sıra 17 Ağustos 1999 depremi olduktan sonra iki bölgede deprem beklentisi ortaya çıktı. Bunlardan biri doğuda, biri batıdaydı. Doğudaki 12 Kasım Düzce depremiyle 99’da meydana geldi. Batıdaki ise hala meydana gelmedi. Dolayısıyla, onun da Marmara Denizi'ndeki faylara ciddi bir etkisi var. Bütün bu çalışmalar, hesaplamalar İstanbul yakınındaki Kuzey Anadolu fayının ana kolu üzerinde bir büyük deprem olma olasılığının yüksek olduğunu gösteriyor. Buna dair hesaplamalar da var. Çok rakamlara boğmayalım ama büyük olasılıkla İstanbul’u da etkileyecek, Marmara'nın özellikle kuzeyi aynı zamanda güneyini de etkileyecek 7’nin üzerinde bir depremin olma olasılığının yüksek olduğunu ama bunun zamanı yani biraz sonra olsa bizler için şaşırtıcı olmaz, 50 sene olmasa da biz yine şaşırmayız, bunu söyleyebiliriz.



Ö.M.: Son olarak da bunlarla bağlantılı bir soru sormak istedim. Hangi fayın kırıldığı, hangi kolun bu depremi ürettiğini şu anda yeterince bilmiyoruz diye NTV’nin canlı yayınında da söylemiştiniz. Yani bu kolun en son ne zaman kırıldığı da tartışmalı. Onu anlama imkanımız olabilecek mi? Yani, ‘Onu daha iyi anladıktan sonra daha iyi bir yorum yapma şansımız da olacaktır’ demiştiniz. Bunu anlama şansımız yüksek midir?

O.T.: Biraz anladık diye düşünüyorum. Deprem olduğundan iki saniye sonra televizyonlar bizi arayıp bilgi istiyorlar, bizim de halkı aydınlatmak adına bir şeyler söyleme durumumuz var. Biz, deprem olduktan sonra fay çözümü dediğimiz bir bilgi bekleriz rasathanelerden. Bu bilgi o fayın ne tür bir fay olduğunu ortaya koyar. Bu, aşağı yukarı deprem olduktan sonra, büyüklüğüne bağlı olarak genellikle 5’in üzerindeki depremlerde yarım saat, bir saat sonra çıkmış olur. Bazen daha erken de çıkabiliyor, bazen daha geç de kalabiliyor. Bu bilgi, o televizyon konuşmasından sonra çıktı; bu normal bir fay. Normal fay dediğimiz de
fayın bir blokunun diğerine oranla aşağıya düştüğü fay. Halbuki bizim Kuzey Anadolu fayımız, ‘doğrultu atımlı’ dediğimiz yani blokların birbirine göre aşağı yukarı değil de yanal olarak hareket ettiği bir fay sistemidir. Dolayısıyla bu depremi oluşturan fayın çok büyük olasılıkla Mudanya fayı dediğimiz, Mudanya'nın biraz kuzeyinden geçen, Marmara Denizi'nin Gemlik Körfezi içerisinde uzanan, aşağı yukarı belki 10 - 15 kilometre boyunda bir fay olduğunu tahmin ediyoruz.

Ö.M.: Evet, o zaman çok teşekkür ederiz. Bu kadar bilgi şu aşama için yeterli. Büyük bir kaygıya kapılacak bir durum olmadığını da söyleyebiliriz. Prof. Dr. Okan Tüysüz ile konuştuk, çok teşekkür ederiz.

O.T.: Ben teşekkür ediyorum, tekrar geçmiş olsun diliyorum. Depremsiz günler diliyorum.

Ö.Ö.: Görüşmek üzere.

O.T.: Görüşmek üzere.