Burhaniye'de otel ve turizm tesisi yapımı için asırlık 300 zeytin ağacı kesilecek

-
Aa
+
a
a
a

Vakıflar Genel Müdürlüğü, zeytinlik araziyi üzerine otel ve turizm tesisi yapmak için ihale açtı.

Gezegenin Geleceği: 6 Nisan 2021
 

Gezegenin Geleceği: 6 Nisan 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

Cumhuriyet’ten Mehmet İnmez’in haberine göre, Vakıflar Genel Müdürlüğü, mülkiyeti kendisine ait, Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde bulunan 24 bin metrekarelik arazi üzerine otel ve turizm tesisi yapmak için “Yapım Karşılığı Uzun Süreli Kiralama İhalesi” açtı. Tesisler uğruna, bölgede bulunan 300’e yakın asırlık zeytin ağacı yok edilecek. Bölge halkı bölgenin imara açılmaması için direnme kararı aldı. Bölge hakkındaki kararı 1 ay önce öğrenen köylüler birer zeytin ağacının altında şiir okuyup, şarkı söyleyip, dua ederek ağaçlara “Sizinleyiz, yanınızdayız” diyecek ve yanlarında getirdikleri zeytin ve ekmeği yiyerek seslerini duyurmaya çalışacaklar. Burhaniye Çevre Platformu üyesi Eşref Dağ, “Buralarda Vakıflara ait 150 dönüm zeytin ağaçları bulunuyor. Yıllar önce bu zeytinliğin 22 dönümlük sahil kısmı hiçbir açıklamaya gerek duyulmadan zeytinlik vasfından çıkarılarak kağıt üzerinde arsa olarak tescillenmiş. Kâğıt üzerinde arsa olarak nitelendirilmesi bu ağaçları yok saymayı mı gerektiriyor? Bu alan, yap-işlet-devret modeliyle birilerine verilecek. O birileri buralara turizm amaçlı oteller falan yapacak. Yüzlerce yıllık zeytin ağaçlarına ne olacak? Biz çevreciler ve bu yörede yaşayanlar olarak buralarda rant istemiyoruz” dedi.

İklim değişikliğinin tarıma etkisi

Dünya nüfusu hızla artarken yeni bir araştırma, iklim değişikliğinin son 60 yılda tüm dünyada tarımsal üretimde verimliliğin 5'te birinden fazlasını yok ettiğini ortaya koydu. ABD Tarım Bakanlığı'nın desteğiyle Cornell Üniversitesi öncülüğünde yürütülen ve sonuçları Nature Climate Change dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, tüm dünyada gelişen tarımsal yöntem ve tekniklere rağmen değişen hava koşulları nedeniyle tarımda verimlilik 1961 yılına kıyasla yüzde 21 azaldı. Elde edilen sonuçlar, Latin Amerika, Karayipler ve Afrika'daki tropikal bölgelerin iklim değişikliğinin tarımsal üretimi en kötü etkilediği yerler olduğunu gösterdi. Bu bölgelerde tarımsal verimde görülen düşüş yüzde 34'ü bulurken ABD'de bu oranlar yüzde 5-15 arasında değişiyor.

Türkiye'nin sera gazı etkisi 2019'da geriledi

Türkiye’nin sera gazı etkisi yaratan gaz emisyonları 2019 yılında bir önceki yıla göre %3,1 oranında geriledi ve 1990 yılından beri ilk defa üst üste iki yıl gerileme göstermiş oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) hesaplamasına göre Türkiye’nin 2019 yılı emisyonları toplamda 506,1 milyon ton karbondioksit eşdeğeri (Mt CO2e) olarak gerçekleşti. Enerji açık ara Türkiye’nin en büyük emisyon kaynağı olmaya devam etti ve 2019 yılı toplam sera gazı emisyonlarının %72’si enerji sektöründen kaynaklandı. Tarım emisyonları yükseldi, atık ile endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı emisyonları geriledi. Atık kaynaklı emisyonlar ise 2018’e göre %5 oranında azalarak 17,2 Mt CO2e olarak gerçekleşirken, 1990 yılı değerinin ise % 55,7 oranında üstünde oldu.

Kanyon zeminine sera naylonu!

Denizli’nin Acıpayam ilçesinde bulunan Olukbaşı-Benlik kanyonunda Acıpayam Belediyesi peyzaj düzenlemesi adı altında sera naylonuyla gölet yaptırdı. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici mesire yeri statüsündeki kanyonu 2040 yılına kadar kiralayan belediyenin, kanyon çıkışındaki dere yatağının zeminine sera naylonu döşeyerek yapay göletler yapmasının çok tehlikeli olduğunu dile getirdi. Sol Haber’den Yusuf Yavuz’un haberine göre, Kesici,  “Yapay alanlarda suyun akışının engellenmesi ve dolgu malzemeleriyle yapılan bu tür ilkel oluşumlar çok kısa sürede mavi-yeşil alg üretimini artıracak” dedi. Bu tür suların çok çabuk kirlendiği için toksik etki yarattığını dile getiren Kesici, “Bu nedenle bu doğal alanda öncelikle akıl dışı ve çok tehlikeli olan bu yapay gölet ortadan kaldırılmalı, suyun doğal akışına engel olunmamalı. Ayrıca bu alanlar insan ve yapılaşma baskısından arındırılmalı. Plansız ve sağlık koşullarına uygunluğu tartışılacak, insanların ihtiyaçları karşılayacak düzenlemeler mobilize yapılarla yerine getirilmeli” görüşünü dile getirdi. Kanyona ziyaretçi çekmek ve yerel halka turizm geliri sağlamak amacıyla başlatılan peyzaj çalışmaları kapsamında kanyonun olduğu bölgeye yürüyüş yolları ve seyir terası inşa edildi. Ancak kanyon çıkışında görsel zenginlik oluşturmak amacıyla dere yatağına sera naylonu kaplayarak yapay göletlerin inşa edilmesi tepkilere neden oldu. Sera naylonuyla yapılan göletin öncelikle buranın iklimini değiştireceğini söyleyen Kesici, “Isı ve sıcaklık artışı farkı nedeniyle mikro kliması ve biyolojik yapısı etkilenecek. Mikroplastik artışına neden olarak tehlikeli atık oluşumuna ve doğaya yayılmasına neden olmak. Buna kim akıl verir, kim izin verir anlamak çok zor” dedi. Yapay göletlerle gündeme gelen kanyonu şekillendirenin su olduğuna işaret eden Dr. Erol Kesici, “Para için doğal yapının değiştirilip dönüştürüldüğü alanlar çok kısa sürede önce orada yaşayan canlılar için, sonrasında da yok edici insan etkileri nedeniyle ‘kirletilerek’ terk edilen alanlara dönüşüyor. Daha sonra bu alanları iyileştirmek için yapılan harcamalar bir yana doğanın eski haline dönüşü orayı terk etseniz dahi çok uzun zaman alıyor. Doğaya yapılan bu tür müdahaleler ve insan etkilerinin canlıların yaşamına verdiği zararlardan hâlâ ders alınmış değil” dedi.