Gezegeni Yok Edecek Dev Meteora ‘Hayır’ Der miydiniz?

-
Aa
+
a
a
a

Yeşil Bülten'in Açık Radyo'daki ilk bölümünde haftanın çevre haberlerinin ardından, Prof. Dr. Beyza Üstün ve Beyoğlu Kent Savunması'ndan Deniz Özgür konuğumuzdu. Cihangir'deki Roma Bostanı'na İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılması planlanan ‘sosyal kültürel tesis projesi’ni konuştuk.

Yeşil Bülten: 27 Ekim 2016
 

Yeşil Bülten: 27 Ekim 2016

podcast servisi: iTunes / RSS

Utku Zırığ'ın hazırladığı "insan ve doğanın birlikte yaşamına dair her şey"i kapsamaya çalışan, ekoloji haber bülteni Yeşil Bülten 44. Yayın Dönemi'nde her perşembe günü 11:00'de Açık Radyo'da olacak. 

https://twitter.com/imcyesilbulten

Utku Zırığ ve konuğu Beyoğlu Kent Savunması'ndan Deniz Özgür stüdyoda.

Editör Görüşü:

Bjorn Holland-Getty Images

Tüm canlıların ortak yaşam alanı dünya, tarihindeki en zorlu sınavla karşı karşıya. Öyle ki 65 milyon yıl önce dinozorların yerküreden silinmesine yol açan da dahil dünya tarihindeki beş kitlesel yok oluştan çok daha zorlu bir sınavdan bahsediyoruz. Dinozorları yeryüzünden silen muhtemelen Dünya’ya çarpan dev bir meteordu. Peki bugünkü felaketin sebebi ne?

1970-2012 yılları arasında omurgalı canlı popülasyonunda ortalama yüzde 58’lik genel bir düşüş yaşandı. Durum böyle devam ederse, bu rakam 2020’de yüzde 67 olacak. Sonuçlar Londra Zooloji Topluluğu ve Doğal Hayat Koruma Vakfı’nın (WWF) ‘Yaşayan Gezegen’ raporundan. ‘Yaşayan Gezegen’i yok oluşun eşiğine getiren

. iklim değişikliği
. kirlilik
. hayvan ve bitki türlerinin aşırı tüketimi
. istilacı türler ve hastalıklar
. tarım uygulamaları, ormansızlaşma, tatlı su sistemlerindeki değişiklikler gibi habitat kaybı ve bozulmaları

Krizin boyutlarını asıl derinleştirense bu beş maddenin eş zamanlı yaşanması. Termik santrallerden ve dev endüstri merkezlerinden yükselen dumanlar atmosferdeki karbondioksit oranını sürekli arttırırken, karbon emici ormanları ortadan kaldırıyorsanız, tarımsal verimlilik diyerek zararlı kimyasalları su ve toprağa hoyratça boca edip, derelerin suyunu dev baraj göletlerine dolduruyorsanız, tüm bunları ve çok daha fazlasını her gün giderek artan oranda gezegenin her yerinde yapıyorsanız, sonuçlar şaşırtıcı olmamalı, değil mi.

Yaşıyoruz ama nasıl?

Mesela İstanbul’da pazardan dönen 85 yaşındaki Zeynep Çakır gibi bir hafriyat kamyonunun altında kalmadıysanız fiilen yaşıyorsunuz demektir. Zeynep Çakır’ın yaşadığına benzer olayların sayısı düşünüldüğünde hayatla yaşadığınız şehirdeki hafriyat kamyonlarının sayısı arasında bir ilişki olabilir.

 Üsküdar’da hafriyat kamyonunun ezdiği 85 yaşındaki Zeynep Çakır, hayatını kaybetti(DHA)

Kentsel Dönüşüm ve Akıllı Şehirler Kurultayı’nda konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki de buna benzer bir ilişki kuruyor olsa gerek ‘rant olmadan hayat olmaz’ diyor ve ekliyor: Doğru olan, adaletli bir şekilde bu rantı dağıtmak.

Özhaseki’nin sözleri çok tartışıldı ve bu tartışmalarda kendisinin bir nebze hakkı da yendi. Zira Özhaseki gibi düşünen ne çok kişi var. Şu tespitleri getirin aklınıza; ‘asıl sorun gelir adaletsizliği’, ‘sorunun temelinde gelir eşitsizliği yatıyor’, ‘üretilen değerin hakça paylaşılması gerek’ vb. Sorunu ‘bölüşüm’ üzerinden tanımlayan her yaklaşım dünyaya çarpacak dev bir meteordan daha tehlikeli olan üretim sürecini görmezden gelmiyor mu?

Kar ve rant üretim sürecinin doğrudan ve dolaylı sonuçlarıyken nasıl bölüşüleceklerini belirleyen aslında nasıl üretildikleri değil midir? O halde ‘adil bölüşüm’ ütopik olması bir yana, fazla naif değil midir?

‘Hayır’ diyebilmek

Son yıllarda giderek artan sayıda uzman ‘çocuklarınıza hayır demeyi öğretin’ diyor. Eminim pek çoğunuzun karşısına bir yerlerde çıkmıştır. Hiç duymadıysanız da yukarıdaki cümleyi bir arama motoruna sorun, faydalarının saymakla bitmediğini göreceksiniz. ‘Hayır’ demeyi çocuk yaşta öğrenenler belki gelecekte farklı bir toplum ortaya çıkaracaklardır yaşayıp göreceğiz ama öğrenmenin yaşı olmadığı kesin.

Açık Radyo’daki ilk Yeşil Bülten’e ‘hayır’ demenin tüm gezegen için nasıl güzel sonuçlar doğurabildiğini gösteren iki örnekle başladık. Biri Samsun biri Zonguldak’ta iki termik santral projesinin süreçleri durduruldu. Samsun’un Terme, Zonguldak’ın Muslu ve Çatalağzı ilçeleri belediye başkanlarıyla birlikte kararlı bir şekilde ’termiğe hayır’ diyerek sonuç aldılar.

Ayrıca ilk programda ‘hayır’ diyebilmenin gereğinin kanıtı iki konuk ağırladık. Prof. Dr. Beyza Üstün’ün varlığının imc tv ekranındaki son Yeşil Bülten’in stüdyo konuğu olmasının sembolik anlamının burada altını çizmek gerekiyor.

Deniz Özgür ise önceki gün İstanbul’da önemli bir kentsel rant alanı olan Beyoğlu Cihangir’de Arkeolojik Roma Parkı’ndaki inşaat çalışmalarına ‘hayır’ derken gözaltına alınmıştı. Deniz’den Roma Bostanı olarak bilinen alanda yaşananları ve gelecekte yaşanması muhtemel tehlikeleri dinledik. Alandaki inşaat çalışmaları şimdilik durduruldu. Nedeni pek çok haberde kepçeler çalışmaya başlar başlamaz ortaya çıkan bir arkeolojik kalıntı olarak aktarıldı.

Kim bilir ‘hayır’ demek için orada birileri olmasaydı, kepçelerin ve hafriyat kamyonlarının hoyratlığında o kalıntıları kimse görmeyecekti belki de.