Dünya Hali Kayıt Arşivi

-
Aa
+
a
a
a
Programın kayıtlarını buradan dinleyebileceğiniz gibi, podcast kanalına üye olarak farklı podcast uygulamaları aracılığıyla mobil cihazlarınızdan da dinleyebilir, yeni bölümler yayınlandıkça haberdar olabilirsiniz: iTunes / RSS

Podcast kanalları ve üyeliği hakkında daha detaylı bilgi almak için tıklayın.
Sizin “Eyvah”ınız Nedir?

Son program, 25 Nisan 2001 günü dünyanın o günkü halinin nasıl olduğu ile başlıyor. Programcılar sözü buradan kendi hallerine getiriyorlar ve Engin Geçtan, “İtekleyen hıza direnebilme yolu”nu o güne dek öğrendiklerine bağlayıp “cepten yediği”ni söylüyor. Oluşan kaotik ortam ve iklim krizi nedeniyle insanın yaşadığı dram, doğada olanı biz yaratmamışız da, yazgımızmış gibi algılamamız ve bu dramın insanın hem seyirci hem oyuncu olmasından kaynaklandığı meselesi konuşuluyor. Programın bütünüyle ilgili alınan geri bildirimler değerlendiriliyor. Engin Geçtan ve Timuçin Oral’ın kendi hallerinden Dünya Hali’ne gelen söz, ülkenin genel halinin mesleki olarak bireyin gelişim basamaklarına uyarlanan değerlendirilmesiyle sonlanıyor.

Sizin “Eyvah”ınız Nedir?
 

Sizin “Eyvah”ınız Nedir?

25 Nisan 2001
“Varolamamanın Pırıltısı”

18 Nisan 2001 tarihli Dünya Hali Engin Geçtan’ın klasikler arasında yer alan İnsan Olmak1 kitabının yazılma öyküsüyle başlıyor; Geçtan, “Çok satıldığında ve okunduğunda bu yazarın değil kitabın başarısıdır, kitap okuyucuyla iyi bir ilişki kurmuştur,” diyor. Sondan bir önceki program olması sebebiyle programcılar bununla ilgili duygularını, dinleyici olmakla programcı olmak arasındaki farkları, neden birlikte program yaptıklarını dinleyicilerle paylaşıyorlar. Programı sürdürebilmek için duyulacak klonlanma ihtiyacı, konuyu klonlama araştırmalarına ve bunların sonuçlarına getiriyorlar. Buradan yola çıkılarak, ölümsüzlük, entelektüel yalnızlık, uzayan yaşamın bedeni kutsal bir nesne haline getirip getirmediği konuları tartışmaya açılıyor.

“Varolamamanın Pırıltısı”
 

“Varolamamanın Pırıltısı”

18 Nisan 2001
İki Seçenek Olsa, Seyretmeyi mi Seçerdiniz, Seyredilmeyi mi?

Dünya Hali’nin son konuğu 11 Nisan 2001’de Nuray Mert oluyor. Radyoda olmak, TV’de olmak farkı, her şeyin uzmanına danışılma çabası, Biri Bizi Gözetliyor evi ve orada yaşananlar, fark edilme ihtiyacı, yabancılaşma ve isimsizlik, seyretmeyi mi tersini mi seçtiğimiz konuşulup organize toplum içinde insanın, “Birey olarak dahi ama toplumsal olarak geri zekâlı bir yaratık,” olup olmadığı sorusu tartışılıyor. Modern Çin bir süper güç olarak belirirken, Çin kültüründeki özür diletme davranışı ve bizim kültürümüzde incinme-zedelenme davranışının nasıl yaşandığı günlük olaylar üzerinden örnekleniyor. Söyleşi, “Birisinin benimle ilgili ne düşündüğüyle benim işim olmaz” cümlesi üzerinden ikili ilişkilere uzanarak sürüyor.

İki Seçenek Olsa, Seyretmeyi mi Seçerdiniz, Seyredilmeyi mi?
 

İki Seçenek Olsa, Seyretmeyi mi Seçerdiniz, Seyredilmeyi mi?

11 Nisan 2001
“Yaşantıyı Doruk Noktasındayken Kesiniz, Yoksa İnişe Geçiyor”

4 Nisan 2001 tarihli programda Geçtan ve Oral’ın söyleşisi, liderlik konusundaki zaafın insanların grup fantezileri üretip daha ilkel dürtüler sergilemelerine ve ayin gibi grup etkinliklerine özlem duymalarından, medyanın gösteriye dönüşen haberciliğine, [Jean] Baudrillard’ın tanımıyla “Körfez Savaşı’nın pornografik niteliği”nden hepimizin medya tarafından rehin alınmasına, savaşın bir tür ruhsal bozukluk olmasından antipsikiyatri meselesine doğru akıyor. Konuşmak için alınan notlara karşın çağrışımlar kitle histerileri, ayinlere tutunma, karnaval ihtiyacı derken değiştirilmiş bilinçlilik halleri ve program sırasında zaman algısının değişmesine gelip tamamlanma, tamalanmama tartışması ile program bir anda bitiveriyor.

“Yaşantıyı Doruk Noktasındayken Kesiniz, Yoksa İnişe Geçiyor”
 

“Yaşantıyı Doruk Noktasındayken Kesiniz, Yoksa İnişe Geçiyor”

04 Nisan 2001
Hani ya da Benim Elli Dirhem Pastırmam

28 Mart akşamı Dünya Hali’nde Sadanüvis programını yapan tiyatro sanatçısı Cemal Ünlü ile tiyatroda yaşadıkları ve yaşattıkları, “role girmek/girememek” olgusunun psikodramadaki izdüşümü konuşuluyor. Engin Geçtan buradan hareketle Zerka Moreno’nun bir terapi yöntemi olarak psikodramayı keşfetme öyküsünü anlatıyor. Tuluat ile kendiliğindenlik tiyatrosunun farkı, bildiğimizi sandığımız bir deyimin gerçekten ne anlama geldiği, program müziklerinin seçimi ve, “Müzik benim uyaran bağımlılığımdır,” diyen Cemal Ünlü için müziğin anlamı üzerine konuşuluyor.

Hani ya da Benim Elli Dirhem Pastırmam
 

Hani ya da Benim Elli Dirhem Pastırmam

28 Mart 2001
Yaşadığımız Şeyi Öldürdükten Sonra Daha mı Çok Seviyoruz?

21 Mart 2001’de programcılar, Timuçin Oral’ın bir toplantıda tanıştığı, balonla dünya seyahati yapan Bertrand Piccard’ın yaşadıkları üzerinden kendi paraşütçülük ve balonla uçuş deneyimlerini paylaşıyorlar. Söz, tek başınalık ile yalnızlığın farklılığına, ayrılamama, bırakamama, gitmeye izin vermeme olgularının cep telefonu kullanımından komşuluk ilişkilerine ya da konser, sinema gibi etkinliklerin sonrasındaki davranışlarımıza nasıl yansıdığı konu ediliyor. Kolektivizm, hedonizm ve şikâyet kültürünü nasıl yaşadığımız, Japon kültürüyle ortak ve uzak yanlarımız, sonra da isimlerin anlamları ve kişilerinin bunlarla olan ilişkileri konu ediliyor

Yaşadığımız Şeyi Öldürdükten Sonra Daha mı Çok Seviyoruz?
 

Yaşadığımız Şeyi Öldürdükten Sonra Daha mı Çok Seviyoruz?

21 Mart 2001
Evrenin Sıçradığını Hissetmek Mümkün mü?

14 Mart Tıp Bayramı’nda programcılar yazar Cem Akaş’ı konuk ediyorlar. Popüler kültürün tanımıyla başlayan söyleşi, 70’li yılların kültürüne, enformasyon depolamanın anlamına, oradan da yazar ve hekim gözüyle içgörü kavramının tanımına geliyor. Cem Akaş, yazar Engin Geçtan’ın zamana karşı içgörüsü olmasının önemini vurguluyor ve bir tür gelecek kaygısı ile geçmişin ağırlığının insanların üzerindeki etkisinden söz ediyor. Akaş, on yıllar sonrasını yordayan bir öngörüyle, “Giderek nefes alamaz hale geldiğimiz metropolün karantinaya alınıp yalnızca düşünsel üretime katkıda bulunan insanların, bu daraltılmış çemberin dışına taşarak orada doğayla yeniden bir olmaya çalışmalarının tek seçenek olduğu”nu söylüyor. Deniz kıyısında bir kasabaya yerleşmek ile bunun farkı, kaosun kıyısında yaşam, kökünden koparak başka topraklara yerleşen kişilerin tutumları tartışılıyor.

Evrenin Sıçradığını Hissetmek Mümkün mü?
 

Evrenin Sıçradığını Hissetmek Mümkün mü?

14 Mart 2001
Ekonomik Kriz ve Temel Güven Duygusunun Yitimi

Anayasa kitapçığının cumhurbaşkanı tarafından başbakanın önüne fırlatılmasıyla başladığı iddia edilen ekonomik krizin Türkiye’de kendisini bütünüyle göstermeye başladığı mart ayının ilk haftasındaki bu program, “Hiçbir şeyin fiyatının olmaması, herşeyin fiyatının Amerikan dolarıyla belirlenmesi ama doların bir fiyatının olmaması” tespitiyle başlıyor. Ekonomik ve siyasi krizin temel güven duygumuzu nasıl zedelediği, bunun ruhsal önemi ve sonuçları konuşuluyor. Sahip olma tutkusunun geleceği nasıl ipotek altına aldığı, psikolojik açıklamalar yanında nörobilimden alınan uyaran-gürültü oranı kavramının toplumsal olaylardaki tutumlarımızı nasıl açıkladığı, Engin Geçtan’ın yazdığı bir kitap bölümündeki “Puslu Mantık ve Karmaşalıklar” kavramları ile bunların açıklanabilirliği üzerinden devam ederek kestirilemezliğin önemi ve değeri tartışılıyor.

Ekonomik Kriz ve Temel Güven Duygusunun Yitimi
 

Ekonomik Kriz ve Temel Güven Duygusunun Yitimi

07 Mart 2001
Usta-Çırak İlişkisi

28 Şubat 2001’de programcılar ilk kez tümüyle mesleki birer anekdotla, kendi mesleki öyküleri içinde karşılaştıkları ilk hastalarını o gün ve şimdi nasıl değerlendirdiklerini anlatarak Dünya Hali’ne başlıyorlar. Bir konuda derinlemesine giderken bütünden kopmanın ve derinliğine gidilenin bütünün içindeki yerini anlayamamanın günümüzde tıp eğitimini nereye getirdiğini ve kendi mesleki deneyimlerinde usta-çırak ilişkisinin rolünü konuşuyorlar. Engin Geçtan’ın 50’lerin sonunda New York’taki eğitiminden anekdotlarla süren söyleşi, çalışma alanının varoluşçu psikiyatri olarak adlandırılan uygulamalarına doğru nasıl evrildiği ile noktalanıyor.

Usta-Çırak İlişkisi
 

Usta-Çırak İlişkisi

28 Şubat 2001
Kader Sıçraması, Allah’ın İşi!

21 Şubat 2001 tarihli programda Engin Geçtan ve Timuçin Oral’ın konuğu bir kez daha Açık Radyo’da Daldan Dala programını yapan Osman Tümay. Önceki programda da olduğu gibi, söyleşi Osman Tümay’ın hoş sohbetiyle daldan dala akıyor. Bu kez, Küba anılarından başlayarak, anılar ve anekdotlar ile Oğuz Atay’a, oradan Brian Eno ve Marcel Duchamp’a geliyor söz. Seçimlerimiz, tercihlerimiz, sezgilerimiz ve kader sıçraması ânında bunlarla ne yaptığımız konuşuluyor.

Kader Sıçraması, Allah’ın İşi!
 

Kader Sıçraması, Allah’ın İşi!

21 Şubat 2001