Paris 2024 Paralimpik ve Erişilebilirlik

-
Aa
+
a
a
a

Fransa'nın başkentinde başlayan Paris 2024 Paralimpik Oyunları ile aynı günde spor müsabakalarını yerinde deneyimlemek isteyen her tür engel grubundan sporsever için hayata geçirilen uygulamaları, Mihriban Boyacı ile konuşuyoruz.

""
Paris 2024 Paralimpik ve Erişilebilirlik
 

Paris 2024 Paralimpik ve Erişilebilirlik

podcast servisi: iTunes / RSS

Alper Tolga Akkuş: Merhaba. Açık Radyo’ya, Sakat Muhabbet’e; sağlamcı zihniyetin kör topal muhalifine hoş geldiniz. Ben Alper Tolga Akkuş. Bugün 28 Ağustos 2024 Çarşamba.

Bu hafta programımızı destekleyen Songül Özdağ’a teşekkür ederek başlamak istiyorum. İki hafta önceki programda; Paratriatlon Otizm Farkındalık Etkinliği hakkında sohbet ederken, yakında başlayacak Paralimpik oyunlarının bilgisini vermiş ve birkaç bölüm Paralimpik’e dair bölümler olacağının sözünü vermiştim. Bugün, Paralimpik oyunlarının başladığı günde bu sözümüzün ilk bölümünü yerine getiriyoruz. Konuğumuz Mihriban Boyacı.

Mihriban Hanım, Açık Radyo’ya, Sakat Muhabbet’e hoş geldiniz. Nasılsınız, iyi misiniz?

Mihriban Boyacı: Hoş buldum. Öncelikle nazik davetiniz için çok teşekkür ederim. Çok iyiyim. Sizler nasılsınız?

A. T. A.: Bizler de iyiyiz. Çok sağ olun. Asıl biz teşekkür ederiz kabul ettiğiniz ve geldiğiniz için. Mihriban Hanım, Sakat Muhabbet’te ilk sorumuz artık yerleşti. Hep onu sorarak başlıyorum ben programlara. Mihriban Boyacı kimdir, bugüne kadar neler yapmıştır ve bir sakatlığınız bulunuyorsa bunu da paylaşır mısınız bizlerle?

M. B.: Tabii. Mihriban ben. 21 yaşındayım. İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde Yeni Medya ve İletişim 2. Sınıf öğrencisiyim. Görme engelim bulunuyor. Aynı zamanda aktif olarak sporcuyum. B1, yani Hiç Görmeyenler Kadın Futbolu oynamakla beraber aynı zamanda halter yapıyorum Türkiye çapında. Türkiye şampiyonluklarım var halter branşında. Aktif olarak sporla ilgilenen, sporun içinden gelen biriyim diyebilirim. Bir sürü farklı sporu deneyip, en sonunda bunlarda karar kıldım. Aynı zamanda engellilik alanında çalışan ve hak temelli mücadele eden sivil toplum örgütlerinde aktif rol oynuyorum.

A. T. A: Sakatlar Olimpiyatları olarak bilinen Paralimpik Oyunları’na birazdan değineceğiz. Sizinle geçen hafta Erişiyorsam Varım Topluluğu'nun buluşmasında denk geldik.

Bir derleme haber vardı: Paralimpik Olimpiyatları için Paris'in, Fransa'nın neler yaptığına dair detaylı bir yazıydı bu. Onu konuşacağız ama öncelikle Erişiyorsan Varım Topluluğu’na dair konuşalım, daha önce konuştuk ama ana temayı o yapmamıştık.

Erişiyorsam Varım Topluluğu’na topluluğuna nasıl dahil oldunuz? Şu ana kadar gözlemleriniz nedir, ileriki yıllarda ne olabilir bu topluluktan çıkan arkadaşların etkinlikleriyle size göre?

Erişiyorsam Varım Topluluğu ile Tanışma

M. B.: Erişiyorsam Varım benim adını bir yerlerden hep duyduğum ve içinde var olmak istediğim bir sosyal girişimdi. Aynı zamanda Seben bizim okulda söyleşiye gelmişti Engelsiz Havalimanı ile ilgili. İstanbul Havalimanı artık öyle geçiyor biliyorsunuz. Çok güzel düzenlemeler yapıldı. Bunları tanıtmak için gelmişti. Orada yakalamışken,  "Aaa" dedim, "böyle bir sosyal girişim var, ben buna katkı sağlamak istiyorum, ne yapabilirim bununla ilgili". Sonra başka bir sivil toplum örgütünde Hale ile denk geldik (Hale Yıldız). Hale de Erişiyorsam Varım Topluluğu’nun, aynı zamanda Erişilebilir Her Şey’in kurucu ortaklarından birisi. Ona da söyledim. Bu şekilde dahil oldum. Türkiye'de çok güzel işler başarıyoruz. Çeşitli firmalara çok güzel destekler veriyor Erişilebilir Her Şey. Biz Erişiyorsam Varım olarak da kendi içimizde farklı deneyimleri paylaşarak, farklı konulara farklı bakış açılarından, farklı engel gruplarının perspektiflerinden ele alarak çeşitli değerlendirmeler yapıyoruz. Bence bu çok etkili bir yöntem. Çünkü bir konuya bir kişinin gözünden bakmaktansa birçok kişinin farklı deneyimlerini yoğuruyoruz. Bunu yapan çok az kurum, kuruluş ya da topluluk var. Biz bunların başını çekiyoruz ve bu çok gurur verici bir şey.

A. T. A.: Bilgi Üniversitesi'nde Yeni Medya ve İletişim okuduğunu söyledin. Ben de Marmara İletişim mezunuyum bu arada. Nasıl görüyorsun medya alanını? Öğrencisin, daha başındasın işin ama. Yeni medya ve teknolojiyle biz sakatlara çok fazla kolaylık var. Engelli bir gazeteci ya da akademisyen olmaya dair perspektifin nasıl? Nasıl görüyorsun gelecek günleri?

Körler için 3 B Kuralı: Bilişim, Baston ve Bağımsız Hareket

M. B.: Emre Taşgın ile yaptığımız bir gençlik sohbeti vardı, orada uzun uzun konuştuk aslında. Yeni Medya ve İletişim bölümü Türkiye'de de çok yeni oluşturulmaya başlandı, daha henüz emeklediğimiz bir bölüm. İçindeki donanımlar ve bizim aldığımız bilgiler bakımından çok zengin. Biz hep şey deriz. Bir körün üç tane en önemli unsuru var, 3 B Kuralı deriz hatta buna. Bilişim, Baston ve Bağımsız Hareket.

Bunların en önemlilerinden olan bilişimin çok büyük bir ayağı medya sektörü. Çünkü artık her şey teknolojik ortamlarda oluşturuluyor. Ben yeni medya okumaya başlarken hep şöyle eleştiriler almıştım: Çok görsel değil mi? Sen nasıl yapacaksın? Herkesin endişesini anlıyordum ama ben bunun içine girmek istedim. Bunu yapmak istedim. Kamera da kullanmak istiyordum. Artık editation dediğimiz düzenlemeleri de hem görsel olarak hem sesli olarak yapabileceğimi biliyordum. Bunların önünde hiçbir engel yoktu. Uygulamaları kullanmayı öğrendikten sonra yapılamayacak hiçbir şey yoktu. Bunları da gayet rahatlıkla şu anda yapabiliyorum. Hala kamera öğrenmek ve kamera kullanmak konusunda büyük meraklarım var, onları gidermeye çalışıyorum bir yandan. Henüz bölümün ve sektörün çok başındayım. Ama yeni medya ve iletişim bölümünün Türkiye'de de, Dünya’da da önünün zaten çok açık olduğunu ve yapay zekanın hayatımızın her alanına günden güne girmesiyle; hayatımızın her alanında yer edinmesi ile işlerimizin çokça kolaylaşacağını, aynı zamanda kolaylaştıkça da yeni perspektifleri bize getireceğine inanıyorum. Hep birlikte deneyip göreceğiz diyebilirim galiba.

A. T. A.: Şimdi bizi dinleyen ve sakat olmayan insanlar; "Görme engelli ve kamera, Allah Allah" demişlerdir. Onun ipuçlarını biraz söylesene. 

Kör Bir Kameraman Olmanın İhtimalleri

M. B.: Aslında şöyle. Be My Eyes dediğimiz bir yapay zeka ile desteklenen uygulama var. Aslında amacı sadece fotoğraf betimlemek olmayan bir uygulama bu. İşlevlerden birisi sizin çektiğiniz fotoğrafları bir mercekten geçirerek betimlemek. Bu günlük hayatta bizim işimizi çokça kolaylaştırıyor. Ayrıca ben hep şey derim: "Photoshop falan hepsi hikaye, her şey bir kamera açısına bakar".

Kamera kullanmakla ilgili en büyük eksiklerden birisi hangi açının neye tekabül ettiğini öğrenebilmek. Yani kamerayı aşağıdan tutarsam neyi çekebilirim? Yukarıdan tutarsam tam olarak ne benim perspektifime, kamera merceğime girer? En büyük tavsiyem şu olur bir kör kullanıcı için kamera öğrenme konusunda: Fotoğraf çekin hiç çekinmeden. Ben kuzenlerimi çok rahatsız etmiştim bir dönem. Fotoğraf çekiyordum, "nasıl olmuş baksana" diyordum, "yorumlayın" diyordum. Hatta bir noktadan sonra artık şey diyorlardı: "Sen mi çektin bunu? Hadi canım!" El alışkanlığınız bir noktadan sonra oluşuyor. 

A. T. A: Şimdi asıl konumuza geliyoruz, bugün -28 Ağustos'ta- Paris 2004 Paralimpik Oyunları başladı ve biz de bu bağlamda Olimpiyatın resmi sayfasından aldığı bilgileri derlediği: ‘Engelliler için erişilebilir çözümlerle Paris 2024 Olimpiyatları ve Paralimpik Oyunlar’ başlıklı bir yazısı vardı Emre Taşgın'ın. O yazıdan bahsedeceğiz. Aynı zamanda Emre Taşgın'ın Youtube kanalı da var ve orada da Engellilerin Gündemi adlı bir içeriği var. Ben de faydalanıyorum o içeriklerden.

Paris 2024 Paralimpik ve Erişilebilirlik

M. B.: Olimpiyat ya da Paralimpik oyunlar tarihinde bence eşi benzeri görülmemiş bir deneyim 2024 Paris Paralimpik Olimpiyatları. Neden derseniz, Paris bu konuda çok büyük gelişmeler gerçekleştirmiş, hem yapay zekayı, hem dokunsal özellikleri, hem de bütün engelli gruplarını kapsayabilmeyi çokça önemsediğini bütün düzenlemelerde görebiliyoruz. Bilet alma noktasında, biz biletimizi almaya başlarken erişilebilirlik bizi karşılıyor hemen. Uygulamaları, hem kör kullanıcılar için ekran okuyucu bakımından oldukça erişilebilir, hem tekerlekli sandalyeli kullanıcılar için bilet aldıkları konumlar oldukça erişilebilir. Çünkü oturuyor olsalar dahi; önlerindeki izleyiciler ayakta olsalar bile gayet oyunun oynandığı alanı, sahayı çok net görebilecekleri açıdan koltuklar satılabiliyor.

Ulaşım ayağında sanırım 100'den fazla ulaşım aracı, engelli kullanıcıları olimpiyatların yapılacağı alana getirmekle ilgili hizmet veriyor Paris’te. Aynı zamanda sanırım 1.000’e yakın taksi, erişilebilir taksi hizmeti sağlanıyor. Bu noktada da çok büyük gelişmelere imza atılmış. Paris erişilebilirliğin başkenti de olmuş aynı zamanda bence.

Olimpiyatların yapılacağı olimpiyat alanına girdikten sonra da bir masa bizleri karşılıyor ve burada dilediğimiz zaman yardım alabileceğimiz gönüllüler bulunuyor. Aynı zamanda şu detay benim için çok önemli: Burada görev alacak bütün kişiler daha öncesinde engellilerle iletişim başlıklı bir eğitimden geçiriliyorlar. Bu eğitimde de engelli bireylerle nasıl konuşulması gerektiği, onların yüzlerine bakarak konuşulması gerektiği, refakatçılara değil de kendilerini muhatap almaları gerektiği ve varsa rehber köpekler ile nasıl iletişim kurabilecekleri ile alakalı bilgilendirmeler yapılıyor. 

Bu çok önemli bir detay bence. Hem bir insanın hayatı için çok büyük bir katkı, hem de paralimpik oyunları ya da olimpiyatları izlemeye gelecek olan engelli bireyler için oldukça kolaylaştırıcı bir yönü olduğunu söyleyebilirim. Oyun izlerken de yinei birçok farklı branşın sesli betimlemeleri sunuluyor görme engelli kullanıcılar için. Yine sağır bireyler için yapılan çok güzel düzenlemeler var. Tabi ki ben körlükle ilgili olan kısımlara çok daha fazla hakimim. Keşke bütün engelli gruplarıyla ilgili alanlarda sohbet ediyor olsaydık. Bir yandan da kimsenin yerine konuşmak istemiyorum.

Bir tablet uygulamasından bahsedebiliriz, titreşim ve ses yöntemiyle oyunun hareketliliği ve -şu çok önemli- topun o anda nerede olduğu hissedilebilir bir şekilde kör kullanıcılara sunulabiliyormuş. Bu çok dikkatimi çekti. Pek çok farklı düzenleme saha içinde ve olimpiyat alanı dışında engelli sporseverler için dizayn edilmiş Olimpiyat Komitesi tarafından. Gerçekten çok önemli. Çünkü sporu takip edebilmek ve sevebilmek her insanın en doğal gereksinimlerinden birisi ve bunu bu şekilde kolaylaştırılmış olarak takip edebilmek bence birçok sporseveri oldukça mutlu etmiştir. 

Olimpiyat ve Paralimpikleri Yerinde İzleyenlere Açık Çağrı: Sakat Sporseverlerin Deneyimlerine Şahit Oldu iseniz Bizimle Paylaşın!

A. T. A.: Bu da bir çağrı olsun radyodan da. Dinleyicilerimiz içinde eğer Paris'te Olimpiyatları izlemişler varsa ve bu konuda bilgi vereceklerse bana ulaşsınlar. Ben konuk alırım.

M. B.: Çok memnun oluruz.

Kör Sporseverler Maç Heyacanını Kendileri Yaşayabilsin Diye Titreşimli Top Kullanımı

A. T. A.: Şimdi sen dedin ya, titreşimli top. O benim de ilgimi çekti. Ben de bir sporseverim. Her maça giderim. Ben 73’lüyüm. 90'lı yılların başı, 80'lerin sonu gibi maçlara gitmeye başladım ve bir maçta, Ali Sami Yen'de, -hatırlıyorum, birebir yaşadım!- yanımda görme engelli bir çocuk taraftar vardı. Polis ona kızıyordu: "Görmüyorsun, burada ne işin var!" diye hesap soruyordu. Bunları hala yaşıyoruz. Ama Paris 2024’de topun nerede olduğunu sana biri demeden anlayasın diye bunu yapmışlar! Çünkü kör izleyicinin yanında biri olur ve anlatır. Top şurada, top burada diye. Ama onu hissetmek ve o heyecanın içinde olmak için yapmışlar.

Bir de benim ilgimi şu çekti Mihriban. Hastanelerde yaşayan, oradan çıkamayan çocuklar için de bir uygulama varmış.

Hastane Ortamından Çıkması Mümkün Olmayan Çocukların Sporu Hissetmesi için Uygulamaya Koyulan Robot

Bir robot onların yerine oyunlara katılacakmış. Bu iki gün boyunca sürecek. Onlar da yapay zeka ile ilgili bir şey sanırım. İşte bu bir gözlük müdür, yoksa artık bir kask mıdır, bilmiyorum. Oturdukları yerden oyunun içinde olacaklarmış, yani hastaneden. Bu çok ilgimi çekti, çok hoşuma gitti. Ayrıca sadece Paralimpik değil, olimpiyatlarda da aslında bunlar sağlanmış. Yani Paralimpik oyunlar değil, olimpiyatlarda da sakat sporseverler için bu tür düzenlemeler yapılmış zaten. Şimdi Paralimpik’de de devam edecek. Emre Taşgın sağolsun, bunları madde madde belirtmiş programın başında yer alan yazısında. Biz anlattık ama belki eksiklerimiz ve gedişlerimiz vardır. O yazıyı dinleyicilerimizin okumasını öneriyorum. Onu da önereyim. Şimdi o yazıdaki başlıkları söylüyorum ben:

  • Paralimpikte erişilebilirlik kavramı neyi ifade ediyor?
  • Bilet satın alırken erişilebilirlik nasıl oluyor? Sen zaten bundan bahsettin.
  • Paris mekanını ziyaret etmeye hazırlanırken erişilebilirlik nasıl sağlanıyor?

Şu da var: Mesela sakat birisin, ortopedik engelli. Daha gitmeden böyle bir uygulama sayesinde nasıl gideceğinizi, nerede ineceğinizi, yolları ve basamakları nasıl göreceğinizi anlıyorsunuz, diye anladım ben bunu okuduğumda. Görme engelliler için de bilinçli bir şekilde tasarlamak önemli ya. Konuğum Engin Yılmaz demişti ki, bizim bir bilinç hafızamız var. Öyle görüyoruz, öyle gidiyoruz.

M. B.: Duyusal Haritalamak diyoruz, onu zihinsel olarak haritalıyorsun.

A. T. A.: Onu ben de Engin Bey’den öğrenmiştim. çünkü evin içinde sen aslında gören birisin. Çünkü sandalye nerede, koltuk nerede, sehpa nerede biliyorsun.

M. B.: Yerleri değiştirilmediği sürece.

A. T. A.: Aslında işte o evin içindeki düzeni şehirde kursalar görme engeli kalmayacak! Peki, paralimpik oyunlarda futbol oynamış ve halter sporu yapmışsın, Team Türkiye sporcularından bildiklerin var mı?

Paralimpik Oyunları ve Team Türkiye

M. B.: Aslında spor dünyasının içinde olduğum için pek çok sporcu arkadaşım var. Hepsine buradan başarılar diliyorum; tüm kalbimiz ve heyecanımız onlarla. Bunu paylaşmak istiyorum. Futbol oynayan arkadaşlarım olduğu gibi, paralimpik kürek yapan arkadaşlarım da var. Onlara da buradan kucak dolusu sevgiler ve başarılar gönderiyorum. Bunun dışında, judo yapan, atletizmle ilgilenen… Yani aslında birçok branşta arkadaşlarım varmış. Goalboldan da çok fazla arkadaşım var. Arkadaşım olmasa bile tanıyıp bildiğim, bir şekilde vakıf olduğum insanlar var. Sanırım bu yıl para oyunlarına 98 sporcu ile katılıyoruz. Bu, bizim için rekor bir sayı ve kadın-erkek eşitliği anlamında da büyük bir ilerleme sağlanmış görünüyor. Ay-yıldızlı formayı giyip ülkemizi temsil eden tüm sporcularımıza buradan kendi adıma başarılar diliyorum. Hepsini heyecanla takip ediyor ve izliyor olacağız. Ancak pek çok arkadaşım futbol takımında olduğu için özellikle futbol takımını ayrıca takip edeceğim.

A. T. A.: Peki, daha önceki olimpiyatlarda futbol takımının bir başarısı var mıydı? Bu konuda bilgin var mı?

M. B.: Futbol takımımızın bir Avrupa şampiyonluğu var. Yılını tam hatırlamamakla birlikte.

A. T. A.: Takımlar karışık mı oluyor?

M. B.: Şu an erkek takımı var. Kadınlar, olimpiyatlarda futbol alanında henüz temsil edilmiyor. Şöyle açıklayabilirim: Henüz olimpiyatlarda kadın futbolu yok, ama 2028 Olimpiyatları'nda kadınlar kesin olarak futbolda yer alacak. Görme engelli kadın futbolu diyebiliriz.

A. T. A.: B1 dedin ya, B1 en görmeyen mi demek oluyor?

M. B.: Evet, ışık algısı çok az olan ya da hiç olmayan kişilerin oynadığı futbol, B1 futbol olarak geçiyor.

A. T. A.: Los Angeles 2028’de B1 branşı da yer alacak mı?

M. B.: Evet, zaten erkeklerde şu anda B1 futbolu var. Hiç görmeyen erkekler için futbol mevcut. Kadınlarda ise şu anda ülkelerarası turnuvalar düzenleniyor. Geçen yıl bir Avrupa Şampiyonası ya da Dünya Şampiyonası düzenlendi sanırım. 3 ya da 4 ülke katıldı. Arjantin, Brezilya, Japonya gibi ülkeler vardı. Almanya’nın olup olmadığını çok hatırlamıyorum. Herkes şu an kendi ülkesinde hazırlıklarını yapıyor. Türkiye de bu konuda hazırlıklarını sürdürüyor. Şu anda çok yeni bir milli takım oluşturulmaya çalışılıyor. 2028’e kadar bu takımın çokça gelişeceğine ve değişeceğine inanıyorum. Dinamiğini korumak açısından. Herkes şu an kendi ülkesinde kadın futbolu olarak hazırlıklarını sürdürüyor. 2028 Olimpiyatları’nda bu branşı olimpiyatlarda görmek mümkün olacak. Bu döneme kadar da mutlaka Dünya Şampiyonaları ve Avrupa Şampiyonaları düzenlenecektir.

A. T. A.: Olimpiyatlarda Türkiye altın madalya kazanamadı ve 63. sırada bitirdi sanırım. Ama paralimpik oyunlarda Türkiye’nin çok başarılı olduğunu biliyorum. Bu konuda senin tespitlerin ve izlenimlerin var mı?

M. B.: Kadın goalball takımımız, Türkiye'ye bu konuda büyük başarılar kazandırmış bir noktada. Sanırım 2016 Rio Olimpiyatları'nda birinciliğimiz var. Ayrıca 2020 Tokyo Olimpiyatları'nda da kadınlar goalball branşında birinciliğimiz var. Dileriz ki 2024 Paris Olimpiyatları'nda da bu başarıyı sürdürürüz. Buna hep birlikte inanıyoruz. Bunun dışında judocularımızın, atletizmcilerimizin, yüzücülerimizin aldığı altın madalyalar var. Yüzücülerimizden Sümeyye Boyacı ve Sevilay Öztürk’ün isimlerini hatırlayabiliyorum. Aldıkları birincilikler, madalyalar, ülkemize kazandırdıkları başarılar… Sanırım tekerlekli sandalye basketbol takımımız da oldukça iyi durumda. Aslında çokça altın madalya tarihimiz var ve bu paralimpik oyunlarda da devam ediyor. Goalball branşı ise hızlı bir gelişim gösteriyor. Bu branşta olimpiyatlara katılmaya oldukça yeni başladık. 2016'dan önce katılıp katılmadığımız konusunda çok net bir fikrim yok. Muhtemelen katılmışızdır, ama ilk büyük başarımız sanırım Rio Olimpiyatları. Bu noktada çok gelişen ve şu anda çok iyi bir seviyeye gelen bir goalball kadın milli takımı görüyoruz. Bu da bizim açımızdan çok gurur verici ve oldukça keyifli.

A. T. A.: Üç Olimpiyat üst üste altın madalya kazanan bir takım olmak, hangi branşta olursa olsun önemli bir başarıdır. Eğer bu yıl da altın madalya alırlarsa, bu takım sporunda önemli bir başarı olacak. Bunu da vurgulamak lazım.

M. B.: Kesinlikle, bu bizim için çok önemli bir detay.

Bugünden Geleceğe Not:
4 Yıl Sonra, 259. Sakat Muhabbet'te Sizlere, Los Angeles 2028'den Seslenmeye Niyet Ettik!

A. T. A.: Şimdi Los Angeles Olimpiyatları için 2028’i hesapladım. Sen konuk olmadan önce düşündüm, şimdi 55. bölümümüz olacak Sakat Muhabbet'te, Açık Radyo'da. Dedim ki, "Los Angeles Olimpiyatları'na gider miyim acaba?" 4 yıl sonrasını böyle hayal ettim. Belki biz de bir ekip oluruz, gideriz beraber olimpiyatlara. Orada deneyimleriz olimpiyatları. Hesapladım; bir yılda 52 hafta var. Bir hafta Açık Radyo Şenliği oluyor, onu düştüm, 51 hafta kaldı. 51, 102, 204 hafta sonra yani 259. bölümde hayal ediyorum. Ama her şey hayal ederek başlıyor. 259. bölümümüzde Los Angeles’tan sesleneceğiz Açık Radyo dinleyicilerine belki. 

M. B.: Aslında konuşmamızda pek çok farklı noktada pek çok farklı şey ilettim. Ama yine de son olarak toparlayacak olursam, 2024 Paris Paralimpik Olimpiyatlarına katılacak olan tüm sporcularımıza başarılar ve bol şans diliyorum. Hepsini heyecanla ve büyük bir gururla takip edeceğimizi de iletmek istiyorum.

A. T. A.: Çok teşekkür ederim. Mihriban Boyacı'ydı bu hafta konuğumuz. Paralimpik oyunları bugün başladı. Oyunları izlemek isteyen engelli izleyiciler için Fransa'nın, Paris'in yaptığı yenilikleri konuşma fırsatı bulduk. Emre Taşgın bu haberi derlemişti. emretasgin.com'da da bu habere ulaşmak hala mümkün. Bu hafta destekçimiz Songül Özdağ’dı. Ona teşekkür ediyorum. Dünyanın bütün sakatları eğleşin. Bir dahaki hafta başka bir konuda görüşmek üzere, hoşça kalın diyorum.'