Prof. Dr. Okan Tüysüz'le söyleşi: İstanbul depremi

Açık Dergi
-
Aa
+
a
a
a

İstanbul Teknik Üniversitesi emekli Öğretim Üyesi Yerbilimci Prof. Dr. Okan Tüysüz ile konuştuk.

Fotoğraf: Twitter
26 Eylül 2019 Silivri Depremi: Okan Tüysüz'le söyleşi
 

26 Eylül 2019 Silivri Depremi: Okan Tüysüz'le söyleşi

podcast servisi: iTunes / RSS

Didem Gençtürk: Merhaba, bu akşam için özel bir dosya hazırladık, bugün yaşanan 13:59’da kent genelinde hissedilen şiddetli bir deprem yaşadık malumunuz. Bununla ilgili olarak 20 yıldır deprem peşinde koşan programcımız sevgili Gürhan Ertür İstanbul Teknik Üniversitesi emekli öğretim üyesi yer bilimci Okan Tüysüz’le görüştü, şimdi bu kaydı dinliyoruz.

 

Gürhan Ertür: Telefon hattımızda Okan Tüysüz hocamız var kendisi şu anda, hocam merhabalar.

 

Okan Tüysüz: Merhabalar, iyi yayınlar diliyorum.

 

Gürhan Ertür: Sağ olunuz hocam! Evet bu son depremi siz İstanbul’da yaşadınız ve hemen arkasından uçakla Van’a gittiniz. Bu deprem hakkında verebileceğiniz bilgileri alabilir miyiz? Kandilli, AFAD, USGS ve Avrupa Akdeniz Sismoloji Merkezi, hepsi de aynı büyüklüğü veriyor, 5.7 büyüklüğünden bir depremden bahsediyor. Derinlik olarak farklı bilgiler var, 7 km, 12.3 km ve 20 km gibi. Sizden bilgileri rica ediyoruz hocam.

 

Okan Tüysüz: Ben havaalanındaydım, o nedenle de son 1-2 saatteki gelişmeleri bilmiyorum ama o son 1-2 saatin öncesindeki bildiklerimi sıralamaya çalışayım.

 

Gürhan Ertür: Lütfen.

 

Okan Tüysüz: Depremin olduğu yer orta Marmara çukurluğu, büyüklüğü söylediğiniz gibi 5.6 ile 5.8 arasındaki değerler olarak veriliyor. Diofon adında Fransızların kurmuş olduğu bir sismik istasyon var, son derece güvenilir bir istasyondur, onların yaptığı fay çözümünde de bu depremin bir ters fay tarafından yaratıldığı görülüyor. Bildiğiniz gibi Marmara denizi içerisinde olacak depremi biz kuzey Anadolu üzerinde bekliyoruz, büyük depremi ve bunu 20 yıldır da konuşuyoruz.

 

Gürhan Ertür: Bu Karadeniz’e paralel olarak uzanan fay hattı?

 

Okan Tüysüz: Evet Bingöl’den, Karlıova’dan gelip Marmara denizi içerisinden geçip Saroz körfezinden Yunanistan’a uzanan 1600 km’lik bir fay. Bu sağ yönlü doğrusal atımlı bir fay, bu ne demek? Yani bir fay bloku üzerinde durduğumuzda karşıdaki blokta sağa doğru yanal olarak hareket ediyor, aşağı ya da yukarı doğru çok inmeksizin, çıkmaksızın. Oysa ki bugün olan depreme baktığımız zaman bu sıkışmalı ters fay dediğimiz bir fay türü. Yani fayın bir blokunun diğerinin üstüne doğru çıktığı nitelikte bir fay.

 

Gürhan Ertür: Yani bu 1600 km.’lik fayda olan bir deprem değil değil mi?

 

Okan Tüysüz: Değil, şöyle ki bu fay aslında tek bir faydan değil, kendi içerisinde çok sayıda faydan oluşan bir sistem, bir zone, bu zone’un içerisinde bir ters faydan oluşan bir deprem olarak görülüyor. Muhtemelen 10-15 km. boyunda olması ürettiği depreme bakıldığı zaman bu civarda bir fayın kırıldığını ve bu depremi ürettiğini gösteriyor. Arkasından da 1 saat kadar 15 kadar artçı deprem olmuş, sanıyorum bu saatte biraz daha artmıştır.

 

Gürhan Ertür: Evet arttı hocam.

 

Okan Tüysüz: Dolayısıyla bize söyleyeceği şeyler, bir, ana fay kırılmadı, ana fay üzerinde değil, iki, ana fayda gerçekten önemli oranda bir stres birikimi var, bu zone içerisinde bir stres birikimi var, bu da geçen yaşadığımız 4.6 ya da bugün yaşadığımız 5.8 gibi depremler üretiyor. Tabii herkes şu anda bunun bir öncü olduğu sorusunu soruyor genel olarak.

 

Gürhan Ertür: Doğru.

 

Okan Tüysüz: İnsanların ‘gene öncü oldu, hemen sokağa çıkalım, arkasından artçı da gelsin ve bu işten kurtulalım’ ama maalesef yer bilimlerin hiçbir dalı bize böyle bir imkan sağlamıyor. Yani ‘bu deprem oldu öncüdür, arkasından büyük bir deprem gelecek’ diye bunu net bir şekilde hiçbir bilim insanının söyleme imkanı yok.

 

Gürhan Ertür: Bu son derece önemli bir bilgi tabii.

 

Okan Tüysüz: Ama büyük bir deprem olmaz mı? Büyük bir depremi biz zaten 20 yıldır bekliyoruz, bu kısa sürede olabileceği gibi çok uzun süreler olmaksızın da bekleyebilir. Çünkü geçmiş örneklere bakıyoruz, geçmiş örneklerde bir fay üzerinde hep böyle sabit aralıklar deprem gelişmiyor, bazen 200 yılda bir, bazen 250 yılda bir, bazen 300 yılda bir geçiyor. Dolayısıyla hemen büyük deprem beklentisine girmemek ama 20 yıldır söylediğimizi bir defa daha tekrar edeyim mutlaka depreme hazır olmak gerekiyor. Bu yaşadığımız 2 deprem de kanaatimce bu konuda bize en önemli detayı veren iki olay olmuştur.

 

Gürhan Ertür: Evet. Bu 4.7 ile 4.9 arası büyüklük verilen çeşitli kaynaklar tarafından deprem konusuna da geri dönersek, bu deprem ana fay hattında mı gerçekleşmişti?

 

Okan Tüysüz: Hayır, onda da bir bindirme bileşeni vardı, o da buna çok yakındı, o da orta Marmara çukurunun doğu ucunda idi. Bu biraz daha onun doğusunda ve bindirme bileşeni çok bariz. Öncekinde doğrusal atım ama az bir bindirmesi olan bir depremdi, şimdiki saf bir bindirme fayı şeklinde gerçekleşti.

 

Gürhan Ertür: Bindirme bileşimi derken bu bahsettiğimiz iki fay da Karadeniz’e dik açıda olan faylar mıdır hocam?

 

Okan Tüysüz: Hayır, bunlar Marmara denizinin uzun eksenine paralel, doğu-batı, biraz kuzeydoğu-güneybatı uzanan faylardır.

 

Gürhan Ertür: Ama boyları kısa, 10-15 km. büyüklüğünde, bu nedenle de bu hatlarda büyük bir deprem beklemiyorsunuz denebilir mi?

 

Okan Tüysüz: Şimdi bu olan noktalarda beklemiyorum ama ona çok yakın kuzey Anadolu fayı ana kolu var, kolları üzerinde zaten 20 senedir deprem beklentisi var. Bu olabilir ama ne zaman olabilir? Bunun zamanını söylemek mümkün değil, belki 20 sene sonra belki 2 gün sonra, belki de 50 sene sonra.

Gürhan Ertür: Belki de biraz sonra! Peki hocam, ana hatta ciddi bir stres olduğunu, birikinti olduğunu bildirdiniz, bu bilginin kaynağı gene Marmara denizinin dibine yerleştirilmiş olan sismoloji cihazlarında mıdır?

 

Okan Tüysüz: Evet, onlardan da gelen bilgiler var, 17 Ağustos 99’un aktarmış olduğu stres konusunda çalışmalar var, yani aşağı yukarı yapılan çalışmaların çok önemli bir kısmı Marmara’da stres birikiminin aşağı yukarı 766 depreminde bu yana olduğunu ve özellikle 17 Ağustos 99’dan sonra da bunun arttığını gösteriyor. Yapılan çalışmalar da büyük ölçüde bu 17 Ağustos’tan sonra söylenenleri doğrular nitelikte.

 

Gürhan Ertür: Siz bir konuşmanızda diyorsunuz ki “4.5’luk depremden 31 tane olursa 5.5’lik depremi 1000 tane olursa 6.5’luk depremi engeller” ama bu belirtmiş olduğunuz bindirme bileşimi fayların böyle bir etkisi olur mu? Diyelim ki bunlardan

 

Okan Tüysüz: Hayır. Bir de şunu bekliyor insanlar, küçük küçük depremler olsun, ondan sonra büyük depremi önlesin.

 

Gürhan Ertür: Stres boşalsın.

 

Okan Tüysüz: Öyle değil, çünkü depremlerin büyüklüğü logaritmik artıyor, yani 2 büyüklüğündeki bir deprem 3 büyüklüğündekinin 1/31’i kadardır ama 4 büyüklüğündeki bir deprem 1/1000 kadar, 5 büyüklüğüne geldiğiniz zaman gene 31’le çarpmanız lazım, 31 bin üstü oluyor. Yani stresi küçük depremlerle boşalttığı zaman fayda deprem olmayacak denemez.

 

Gürhan Ertür: Bu bir efsaneden ibaret!

 

Okan Tüysüz: Evet.

 

Gürhan Ertür: Peki hocam, önümüzdeki günlerde gene benzer faylarda bir takım aktiviteler bekleniyor mu, gene yapılan kayıtlardan hareketle böyle bir tespitiniz var mı?

 

Okan Tüysüz: Bu bölgede başka kırıklar olabilir, başka depremcikler ya da orta büyüklüğe varan depremler olabilir ama bu konuda net bir şey söylemek mümkün değil. Biraz depremlerin gidişatını izlemek gerekiyor.

 

Gürhan Ertür: Bu önümüzdeki 1-2 günün bu açıdan önemli olduğunu siz tekrarlıyorsunuz. Çünkü 4.7’lik depremde de aynı değerlendirmeyi yapmıştınız değil mi?

 

Okan Tüysüz: Evet, yani şöyle bir şey oluyor, deprem olduğu anda bizim telefonlarımız çalmaya başlıyor, nerede oldu, nasıl oldu? Hemen bilgi veriyoruz, bazen yanılma payımız da fazla oluyor. Asıl yapılması gereken elbette önce fay çözümünü beklemek, hangi fay bu depremi üretti, sonra bu depremin seyri nasıl gidiyor? Onu görmek, ondan sonra açıklama yapmak ama kamuoyunun buna pek sabrı yok, o nedenle bizim de hızlı açıklamalar yapmamız gerekiyor. Hızla açıklamalar yapınca da bazen yanılıyoruz. İnsanların da bilgiye ihtiyacı var, eldeki mevcut verilerle bir şeyler söylemek zorundayız ama bilgiler zaman içerisinde arttıkça elbette daha doğru, daha yere basan bilgilere ulaşma şansına ve daha tatmin edici yorumlara ulaşma şansına sahip oluyoruz.

 

Gürhan Ertür: Evet bu orta Marmara bölgesinde gerçekleşen son iki depremle ilgili elle tutulabilir daha kapsamlı bilgilere kaç gün içinde ulaşırız hocam?

 

Okan Tüysüz: En önemli şeylerden biri fay çözümü, fayın nasıl kırıldığı, ne tür bir fayın depremi ürettiği? Bu yapıldığında özellikle 5’in üzerindeki depremler için oldukça kesin yapılabiliyor ama deprem boyutu küçüldükçe bu zaman alıyor ve bazen de çok doğru çözümlere ulaşamayabiliyoruz. Bu birkaç saatlik bir çalışmanın sonunda ortaya çıkıyor, onun sonrasında ise olan artçıların nerede dağıldığı, hangi büyüklükte olduğu, hangi … gösterdiği gibi bir takım parametrelere bakmamız gerekiyor ki bu da zaman istiyor, birkaç günlük, bazen daha uzun, hatta yıllar süren araştırmalar bile yapılabiliyor.

 

Gürhan Ertür: Bir şansımız var ki artık Marmara denizinin dibinde ölçüm cihazları var, ayrıca GPS’lerle de bazı bilgilere ulaşmak mümkün değil mi?

 

Okan Tüysüz: Tabii Marmara şu anda çok iyi bilinen bir deniz, üzerinde ulusal ve uluslararası çok çalışma yapıldı, özellikle 17 Ağustos’tan sonra uluslararası camianın çok ciddi destekleri oldu buradaki çalışmalara, Fransızların, Japonların, İtalyanların. Onlarla Marmara denizini büyük ölçüde biliyoruz, bu konuda çok fazla yayın yapıldı, o yayınlardan da takip edip nerede fay var, nerede GPS ölçümleri nasıl, deprem olasılıkları nedir, hatta bizim İTÜ’den ve Fransa’dan fayın üzerine inip doğrudan gözlem yapmışlardı, fayın üzerindeki gaz çıkışlarını araştırmışlardı.

 

Gürhan Ertür: Evet hatırlıyoruz.

 

Okan Tüysüz: Büyük ölçüde iyi bilinen bir bölge olduğunu söyleyebiliriz Marmara’nın.

 

Gürhan Ertür: Ne zaman dönüyorsunuz hocam Van’dan?

 

Okan Tüysüz: Ben yarın akşam döneceğim.

Gürhan Ertür: Önümüzdeki günlerde de sizden bilgi almak mümkün olabilecek ama sizin son cümlenizi ben kestim, kusura bakmayın, lütfen tamamlayalım.

 

Okan Tüysüz: Rica ederim. Marmara’da artık büyük ölçüde bilgi var ama bilimsel çalışmanın sonu yok, yani biz Marmara’yı öğrendik bitti, orayı öğrendik bitti diye bir şey yok. Çalışmanın sonu yok. Bakarsınız hiç bilmediğiniz bir fay ortaya çıkabilir. Bakın şu anda bulunduğum Van’da 2011’deki deprem olmadan önce fay haritalarında bu depremi oluşturan fay yoktu. O esnadaki fay haritalarında görülmeyen bir faydı bu, 2011 depremiyle ortaya çıktı. Yani bilimsel çalışma bitmiyor, bu hep sürecek.

 

Gürhan Ertür: Ama şunu çok net olarak söyleyebiliriz, gerekli miktarda hatta fazlasıyla bilimsel çalışma var, yeter ki biz önlem almaya kalkışalım, bunun için harekete geçelim.

 

Okan Tüysüz: Tabii, en önemli olan şey önlem almak, önlem alınmazsa yapılan bilimsel çalışmaların sadece bilim camiası açısından önemi var, insan hayatına bunlar yansımıyor, insan hayatına, yaşayan kişilere, özellikle Türkiye’nin her tarafı için bunu söylemek mümkün. Önemli olan depremin hasar vermesini önlemek ya da en aza indirmek ve bu konudaki tedbirlerin alınması.

 

Gürhan Ertür: Hocam size çok çok teşekkür ederiz, size kolaylıklar diliyoruz, döndüğünüzde de tekrar görüşmek üzere hoşça kalın!

 

Okan Tüysüz: Çok sağ olun.

 

Gürhan Ertür: Evet telefon hattımızda Prof. Dr. Okan Tüysüz hocamız vardı, kendisiyle bugün saat 13:59’da gerçekleşen 5.7 büyüklüğündeki orta Marmara bölgesinde gerçekleşen depreme ilişkin bilgileri konuştuk.