20 Kasım 2001- İyi-Kötü İdare Ediyoruz İşte

-
Aa
+
a
a
a

Raviyan-ı ahbar bugün umumi arzu üzerine sağ tarafından kalkmaya ve hadiseyi iyi tarafından görmeye karar verdi. Manzara şu:

Merhaba Kainat!

İyi Haberler: Medeniyetin terörizme karşı zaferi, deyim yerindeyse, ‘start aldı’. Burkalarını sıyıran kadınlar, Kabil’in 5 yıl aradan sonra açılan sinema salonunun kapısında yaşanan izdiham, işlerinin başına dönme fırsatını bulan Afgan medya mensupları… (Sabah) Bir bayram havası var netice itibariyle. Medeniyet bayramı kutlamalarının biraz erken başladığını söyleyenler de yok değil elbette; Kunduz ve Kandehar gibi şehirlerin içinden ve dışından aktarılan bültenlerde tarafeynin akıl sağlığını muhafaza etmek için büyük gayret sarfettiği, hatta bunda da pek başarılı olamadıkları bildiriliyor. Neden mi? Açlık, fakirlik, soğuk, ölüm korkusu, kıstırılmışlık… (Luke Harding, Jonathan Steele / Guardian)

Bir diğer bayram -ki Ramazan Bayramı ufukta belirmişken bu bayram da erken bulunuyor- bizim buralarda, yerli piyasalarda idrak edilmeye başlandı. IMF’den gelmesi beklenen ek destekle, Hazine’nin 500 milyon dolarlık dış borçlanmaya gitmesi piyasaları uçurmuş. Borsa 12 bin puanı aşmış ve dolar da 1 milyon 500 binin altına düşmüş (Radikal). Bazı yorumlara göre, IMF’nin bir süre önce performansından memnun olmadığı Türkiye’ye, bilhassa Amerika’nın hararetli desteğiyle kredi sağlaması daha çok siyasi bir ödül gibiymiş. Afganistan’a asker gönderme kararımızın meyvesini topluyormuşuz (Financial Times). Elin ağzı torba değil ki…

İyi haberin hası koalisyondan geldi; bizim koalisyonumuzdan, hükümetten. ANAP Başkan Yardımcısı Erkan Mumcu, artık daha “tedbirli” konuşmaya karar vermiş. Mumcu, Ecevit’in Köy-Kent projesinde direnmesini birazcık çağdışı bulduğunu söylemiş, hatta bunu da birazcık içinden geldiği gibi söylemişti. Epey sıkıntı oldu hükümette. En nihayetinde, Sayın Mesut Yılmaz, Mumcu’yu çağırıp rahatsızlığını ifade edince Erkan Bey de nedamet getirmiş ve “genel Başkanım çok haklı,” demiş. “Eleştiri üslubunu zorladım.” (Milliyet)

İyi haberin feriştahı Milli Piyango’dan: Yılbaşı ikramiyesi için 5 trilyon TL öngörülüyormuş (Hürriyet). Ufak tefek itirazlar var elbette. Bu meblağ, maazallah, insanın aklını kaçırmasına sebebiyet verir, diyenler çıkmış. Bilemiyoruz ki. Belki de sıra sizdeeee…

İyi mi? Kötü mü? Malum, medeniyetin zaferini kutluyoruz. Lakin tam da bu esnada, Londra’da onbinler yürümüş. Onbinler diyoruz; polise göre 15 bin kişi, yürüyüşü düzenleyen ‘Savaşı Durdurun Koalisyonu’na göre 100 bin kişi -aritmetik ortalama 57 bin 500 veriyor. 1970’li yıllardan beri gerçekleştirilen en büyük savaş karşıtı gösterilerden biri olmuş. Bizim gazetelerde tesadüf edemedik de not edelim istedik (Guardian). Medeniyet bayramı sırasında ufak tefek pürüzler de çıkmıyor değil. Bu pürüzler düşmanlar arasında olsa kimsenin içi yanmayacak, ama Amerikan ve İngiliz kurmaylar arasında çıkınca keyfi kaçıyor insanın. Ezcümle, Afganistan’da İngiliz askerlerinin bulunmasına Kuzey İttifakı karşı çıkıyordu ya, meğer Amerikalılar da aynı havadalarmış. ABD askeri kaynaklarından biri, “Amerikalı personelin bir kısmı arasında bunun bir Amerikan şovu olduğu hissi hakim; haliyle, dışardan müdahale istemiyorlar,” demiş (K. Sengupta, A. Grice / Independent). Malum: There is no business, like show business.

Bu böyleyken Amerika’daki şahinler de Irak üzerindeki baskıyı artırmaya başlamışlar. Geçen üç sene içinde Saddam’ın gizli gizli biyolojik silah üretip depoladığını söylüyorlarmış. Afganistan operasyonundan sonra Irak için de yol yapılıyor gibi bir hava varmış doğrusunu isterseniz (E. MacAskill / Guardian). Şahinlerin karşısında güvercinlikte direnen tek isim ise Colin Powell. Körfez Savaşı tecrübesi olduğu için şahinliğin bedelini daha iyi biliyordur herhalde, diye düşünüyor insan.

Afganistan’daki etnik gruplar Berlin’de bir toplantıda biraraya gelecek ve müstakbel geniştabanlı hükumetin olurunu görüşeceklermiş. Böyle bir girişimden bahsedilmiş Birleşmiş Milletler’de. Bugün yarın resmi bir açıklama da gelecekmiş (BBC). Bir ara, Türkiye’de yapılması söz konusu olmuştu bu toplantının, hatırlayacaksınız. Karar değişti demek.

Ariel Şaron’a, kendileri İsrail’in başbakanı oluyorlar, Belçika mahkemelerinden celp gelmiş. Belçika’ya yolu düşerse yargılanacak yani. 1982 yılındaki Sabra ve Şatila katliamlarında bir dahli bulunup bulunmadığı hususunda birkaç sual tevcih edilecekmiş kendisine. Belçika yasaları, dünyanın neresinde olursa olsun ve hangi ülkenin vatandaşına zarar gelirse gelsin, savaş suçları ile soykırım davalarının Belçika sınırları içinde ele alınmasına cevaz veriyormuş (BBC). Öyleymiş işte.

Kötü, sahiden kötü: F tipi cezaevlerine karşı sürdürülen ölüm orucunda 1 tutuklu daha yaşamını yitirdi. İsmi: Tülay Korkmaz. 26 yaşındaydı. Ölüm orucu eyleminde hayatını kaybedenlerin sayısı 42’ye yükseldi (Cumhuriyet).

ABD’nin, Kunduz şehrine hafta sonunda düzenlediği halı bombardımanı sırasında 1000 sivil hayatını kaybetmiş. Bin, 1000!!! Bölgedeki komutanlardan Molla Fazıl, Pakistan’ın günlük Dawn gazetesine vermiş haberi (Yeni Şafak).

Afganistan’da 4 gazeteci daha öldü. Kabil’in 90 km doğusunda araçlarından indirilen gazeteciler, yakındaki tepelere yürütülüp kurşuna dizilmiş, sonra da soyulmuşlar. Kimin yaptığı bilinmiyor, bilinemiyor. Bölge Kuzey İttifakı’nın denetimi altında, ama Taliban savaşçılarının da orada bulunduğu tahmin ediliyor ve elbette meydanı boş bulan eşkiyanın da… Kimler mi öldü bu sefer? Reuters adına çalışan Avustralyalı kameraman Harry Burton ile Afgan kökenli fotoğrafçı Azizullah Haydari, İspanyol El Mundo gazetesinden Julio Fuentes ve İtalyan Corriere della Sera gazetesinden Maria Grazia Cutuli.

MAKAS ARTIĞIKainatta bugün şunlar da oldu: Filipinler’de, ABD’nin İslamcı gruplarla savaşmak için 20 subay gönderdiği Moro’da savaş başladı. Şiddetli çatışmalar yaşanıyor (Yeni Şafak).

Rusya’da bir yolcu uçağı düştü. 24 kişi yaşamını yitirdi. Yetkililer, kaza öncesinde uçaktan olağandışı bir sinyal almadıklarını belirttiler (BBC).

Şili’de, başkent Santiago’daki bir işyerine gönderilen mektupta şarbon bakterisi bulundu. Kimin gönderdiği anlaşılamadı (BBC).

Devamı yarın…

Ömer Madra – Şerif Erol