"Açık Radyo benim, Açık Radyo biziz"

-
Aa
+
a
a
a

Sevgili Ömer Madra, Sevgili Açık Radyo ekibi, Sevgili Açık Radyo Topluluğu,

Haberi ilk duyduğumda bu doğru olamaz diye düşündüm. Yani olmamalı. Ancak zaman zaman çok sevdiğim birini yitirme korkusu yaşar gibi, 'ya Açık Radyoya bir şey olursa' diye kaygı geliştirdiğim zamanları da bilirim. Bu bir çocukluk fantezisi gibidir; kaygı duyduğu şeyi imajine ederek, kaygıya karşı aşılanmaya çalışır insan. Ancak biliriz ki fantezi başkadır, gerçek başka.

İlk gün lisans iptali haberini inkar eder bir tutum aldım. Hemen ertesinde Açık Radyo'nun kendisinden olan biteni öğrenmeye çalıştım. Her zaman olduğu gibi hakikati Açık Radyo’dan öğrenebilirdim.

Yakın çevremle ne olup bittiğini konuşurken, emekli bir arkadaşım bir sebeple kredi kartına yanlış çekilen bir tutarın yatacağını, dolayısıyla hemen radyoya destek olacağını şöyle ifade etti; “Onlara lazım olur, ceza ödüyorlar ya!”

Bu cümle gözlerimi doldurdu. Sonra beni kendime getirdi. Neredeyse apatik bir hale girmiştim. Yas tutma zamanı değil, 'bir şey yapmalı, hey bir şey yapmalı…'     

Ülkenin demokrasi iklimi içinde şaşırdım mı? Hayır. Şaşırdım mı? Evet, ceza ve lisans iptal süreçlerini öğrendiğimde. Ömer Madra’nın hep dediği tespit gibi - trajikomik. Anomi toplumunda sahnelenen Kafkaesk bir Fars.

Bugünler de geçer, 'her şey geçer”. Başımıza gelen şey her ne ise, bizlere düşen buradan güçlenerek, süreci iyi okuyarak, safları sıklaştırarak çıkmak.   

İlk iş yeniden program destekçisi oldum.

Ardından yanınızda, aranızda olduğumu hemen bildirmek için bu satırları yazıyorum.

Açık Radyo benim, Açık Radyo biziz.

Sesimi/zi kısamazlar.

Hayallerimize dokunamazlar.   

Dayanışmayla, Sevgiyle, Selamlarımla… .   

Hep Açık, açık, açık, açık kal Radyom.…..

Meltem Uzunkaya