Zahrad: Şiirdeki 'Yaşam Tadı'

-
Aa
+
a
a
a

Zahrad, buluşlarıyla öyle – önemsiz görünen – küçük ayrıntılardan yola çıkar ki; onun, nasıl olup da bizi çarpıcı bir bütün’e, bir evrensel gerçekliğe ulaştırabildiğine şaşırıveririz. Gerçekle kurduğu düşsel/düşlemsel ilişkide, zekasının mizahi kıvraklığı ve dili kullanma becerisi, bizi büyülü yaratımın içine öyle çeker ki; duyarlığına, hayal gücüne imreniriz. Şiiri ruhumuzun derinliklerine işler.

Ve çiçekler arasındaki erik ağacıGüneşe ve yağmura dikmiş gözünü - - Güneş ki olduracak meyvasınıYağmur ki besleyecek meyvasını -Meyva ki sürdürecek erik ağacını

Ağaç ki çiçekler arasında                                O ben’im işte

Ve meyva ki güneş kokarUsulcana erir ağzındaVe bir an emip de çekirdeğiniYa yere atarsın ya da denize

O çekirdek ki mutlu                             O ben’im işte

  

Zahrad öykü anlatıcısıdır. Hemen bütün şiirleri de öyküsel bir kurguya sahiptir. Anlatılmak isteneni de küçük bir öyküde kotarabilecek ustalıktadır. “Zahrad şiiri” öyküsel bir özüttür, dense yeridir. Ve bu yapısıyla da hep yalın ve işlevseldir.

Dört koyundular

İlkini kestiler önceİkincisini haklarlarken tamKaçmayı denedi üçüncüsü

On metre gitti gitmediEnselediler

Ben o üçüncüsünün etinden yedim -Yaşam tadı vardı

Bu, firari “yaşam tadı” bütün şiirlerindeki ruhu da temsil eder. Hayata, aşka, dostluğa, arkadaşlığa, denize ve söze, sözcüklere ithaf ettiği her şiirinde; “yaşam tadı” neşe ya da sevinç olarak, acı ya da hüzün olarak, gönenç, şefkat, özlem olarak çıkar karşımıza. Şiirlerinden duyulan haz sahicidir. Çünkü, sözü sahicidir. Dahası, Zahrad’ın şiirleri, salt içerdikleri yaşantı zenginliğinden ötürü değil, yaşamla ve insani değerlerle yüklü oldukları için de böyledir, bu.

Zahrad’ın yiten dostlarının ardından kaleme aldığı şiirler birer ağıttır. Ama, işte, acıda bile, yine o “yaşam tadı”:

Ve artık yoklar - ki onlarla- Yadetmekten çok - yaşayabilirdik yeniden O günleri - ki adeta gelecek zaman - Yaşamışız çoktan - yaşamışız zatenArtık yoklar - ki onlarla ölebilirdik

Kestirmeden söylemek gerekirse; aslında, her şeyden önce Zahrad “içtenliğin şairi”dir. Şiiri nasılsa kendi de öyledir. İç dünyasını olduğu gibi şiirine de kor, çünkü. Sahte, parıltılı dünyaların şaşaasına karşılık, sadeliğin, yalınlığın arkasında durur. Başı dik ve onurludur. Azla yetinebilmenin, kendini bilmenin, özüne, özdeğerlerine güvenmenin yüceliğini savunur.

       Oysa başkaları fırtınaBen rüzgarların en küçüğü - nefes -        Nefes ki cılız tükeniverirVaramadan denizlerden esen rüzgara

       Oysa başkaları okyanusBen denizlerin en küçüğü - damla -        Damla ki buharlaşır kaybolurVaramadan deniz suyuna

     Oysa başkaları masmavi gökyüzü Ben sevdiğime bir huzme ışık

Ben sevdiğime bir damla gözyaşıBen sevdiğime bir nefes sevgi – ılık

Zahrad, hınzırca davranmaktan da geri durmaz. Çocuksuluğunu gizleyemez, çünkü.

      Mahallenin velediyim - bilirimöyle tak eder ki canınızaöyle fitili almış - basarsınız ki kalayıbi pirelenmeyegörün bendenhiç dinlemez - bozarsınız façamıMahallenin velediyim - yine de

çaldığımda kapınızıgörürüm ki - iyiye yorarsınız hep -      umutlarla coşkularla hummalı      kim bu diye      bi hoş      koşarsınız kapıya

o umut      ve o düş anıolası mutluluk anı o kısacıkki bi an olsun renge boğar      ışıtır      tekdüze yaşantınızı- mahallenin velediyim - bana borçlusunuz      siz o hazzı

Zahrad sözünü en uygun biçimde ifade edebilmek için cesur biçimsel denemelere de girişir ve benzersiz yapıtlar yaratır. “Gecebekçisi”, “Mercimek Ayıklayan Kadın”, “Erimek Sevdiklerinin Ağzında”, “Test”...gibi.

“Gecebekçisi” adlı şiirde, gece bekçisinin, yalnızlıktan kurtulmak ve uykusunu savuşturabilmek için yarattığı hayali kişiyle yarenlik ederek ruhsal özdeşleşmesi, Çehov’la kıyaslanabilecek ölçekte görkemli bir anlatı(m) zenginliğindedir.

          Geceyapılı zayıfbekçi ile zayıfyapılı gecebekçisi rastlarlar birbirlerineBiri kurar babayadigarı zamangöstericisini – diğeri zamanyadigarı babagöstericisini          Sonra ikisi birden bakarlar gökyüzüneBiri görür gözkamaştıran ayışığını – diğeri aykamaştıran gözışığını

Zayıfyapılı gecebekçisi ile geceyapılı zayıfbekçi selamlarlar birbirleriniBiri çıkarır külrengi başlığını – diğeri başrengi küllüğünü           Sonra ikisi birden karanlığın gölgesinde öttürürler düdüğüBiri kovalar geceyorgunu düşuykusunu – diğeri düşyorgunu geceuykusunu

Geceyapılı zayıfbekçi ile zayıfyapılı gecebekçisi dolanırlar birlikteBiri düşünür karısının yakınlaşan doğumzamanını – diğeri kendi doğumlaşan yakınzamanını Kanadıkırık ruhhali ve ruhukırık kanathaliyle gülümserler birbirlerineSon bir kez daha öttürürler düdüklerini – çünkü sabah olur          Ve zayıfyapılı gecebekçisi yapayalnız kalır

Ve Ermeni dilinin büyük ustası Zahrad, hepimizin kullandığı sıradan sözcükleri, şiir yazma eylemiyle bir araya getirerek, yazınsal derinlikli öyle bir atmosfer yaratır ki; dildeki o yaratıcılık düzeyinin, o şarabi tadın, rengin, kokunun... hazzıyla dolarız.

Değerli yazar Rober Haddeciyan’ın belirttiği gibi: “Zahrad Şiiri bütün sarsıcı güzelliğiyle karşımıza çıkmaktadır, derinliği içerisinde sade, sadeliği içerisinde derin.”

Dilden söz açmışken... Zahrad, dili, dolayısıyla sözcükleri baş tacı eder. Yalnızca dile ve sözcüklere adanmış şiirlerinde değil, bütün hepsinde görülebilir bu, apaçık. Zahrad dilin salt bir anlatım aracı olmadığının ayrımındadır. Şiirin, önünde sonunda dil’e gönderme yaptığının da... O kadar ki, Zahrad’ın şiirleri kimi zaman dilin kendisi için yazılmış duygusu uyandırıverir.

Onlar, dilsel estetiğe ve zenginliğe de katkıda bulunmak içindir.Onlar, dilin kendisi için de bir güzellemedir.

(İstanbul, Kasım 2002)

Zahrad hakkında...

ZAHRAD, asıl adıyla Zareh Yaldızcıyan, 10 Mayıs 1924’de, İstanbul’da Nişantaşı semtinde dünyaya geldi. Üç yaşındayken babası veremden öldü. Babası Movses Yaldızcıyan’dır; Hukukçu,belli başlı dillerde baş-tercüman ve Hariciye Nazırlığı’nda danışman yardımcılığında bulunmuştur, Bab-ı ali’de. Zahrad’ın bakımını anne tarafından büyükbabası Levon Vartanyan (Hacı Levon) üstlenmiştir.

Zahrad 1941-1942 döneminde Pangaltı Mıkhitaryan Lisesi’nden mezun oldu. Üç sene devam ettiği İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni yarıda bıraktı. Askerlik görevini 1948-1949 döneminde yedek subay olarak tamamladıktan sonra,ilaç deposunda,kağıtçıda, noterde,tıbbi malzeme kuruluşunda çalıştı. Kravat ticaretiyle,kemer imalatıyla,musluk ve son olarak da zincir ticaretiyle uğraştı.1 Mayıs 1994’de işten el çekti.

İlk şiiri, 1943’de, V.S.Dzovag (Vahram Sarkisyan) yönetimindeki “Jamanak” gazetesinin edebiyat sayfasında okuyucuyla buluştu. Bu tarihten sonra ,çoğu “Marmara”da olmak üzere bir çok gazete ve dergide şiirleri yayımlandı: “Jamanak”, “San”, “Nor San”, “Hantes Mışaguyti”, “Yerçanig Darekirk”, “Şoğagat”, “Kulis”, “Surp Pırgiç”, “Nor Tar”bunlardan bazılarıdır. İstanbul dışında ise, “Pazmaveb”, “Karun”, “Antastan”, “Ahegan”, “Şirag”, “Miutyun”, “Nor Tar”, “Hay Indanik”...gibi yayınlarda şiirlerine yer verildi.

Pangaltı Lisesi’nden Yetişenler Derneği’nin yayın organı “San” dergisini, uzun süre yönetti. Derneğin kurucu üyeleri arasında yer aldı. “Marmara” gazetesinin edebiyat-sanat sayfasının, ve aynı zamanda İstanbul Ermeni Patrikhanesi’nin yayın organı “Şoğagat”ın v.b. yayın kurullarında bulundu. İlk kitabı “Büyük Şehir”, “Getronagan Lisesi’nden Yetişenler Derneği” tarafından 1960 yılında yayımlandı. Onu, “Renkli Sınırlar” adlı kitapçık izledi.(Yıl 1968). Pangaltı Lisesi’nden Yetişenler Derneği ,1971’de, “İyi Gökyüzü”nü yayımladı.1976’da ise,Paris’teki Ermeni Sanatı’nı Geliştirme Derneği (Katra) “Yeşil Toprak”ı şiirimize kazandırdı. Yine Paris’te,1971’de, “Yerepuni” yayınevince modern şairler dizisinde yer alan bir seçki kitabı yayımlandı. Öte yandan, Ermenistan Sovyet Yazarlar yayınevi “Büyük Şehir” kitabından bir seçkiyi,Aleksandr Topçuyan editörlüğünde,1978’de yayımladı. İngilizce’ye çevrilmiş iki kitabı var : “ Gigo Poems" (California,1968, çeviren:Prof. Hagop Haçikyan) ve "Selected Poems” (Canada,1974, çeviren: Raffi Setyan, yayıncı: Lorne Shirinian,Manna Publishing).

Şiirleri 23 dile çevrildi. Sözgelimi,Hagop Haçikyan ve Raffi Setyan dışında, Diana Derhovhannesyan, Hagop Martayan (Agop Dilaçar), David Herdian, James Russel, Edward Foster tarafından da İngilizce’ye çevrildi. Şiirlerini Leton diline ünlü şair Maris Çaglays, Litvan diline Sigidas Gedas, Rus diline Alla Derhovhannesyan ve Anahit Topçuyan, Romen diline Sarkis Selyan,Gucarat diline Mukund Dave gibi çevirmenler kazandırdı. Bu çeviriler dergilerde, yıllıklarda ve uluslararası antolojilerde yer aldı.

Bazı şiirleri karikatürcü Ohannes Şaşkal tarafından Türkçe’ye çevrildi ve bir kitapta toplanarak “Yağ Damlası” adıyla 1993’te, İstanbul’da ,“İyi Şeyler Yayıncılık” tarafından yayımlandı. Zahrad’ın şiirlerinden ikisi: “Yapracığı Gören Balık” ve “Ayrım” ünlü şair Can Yücel’in Türkçe’siyle kitapta yer aldı. Alek Manukyan Kültür Vakfı’nın katkılarıyla “Bir Taşla İki Bahar” adlı yapıtı (Rober Haddeciyan’ın önsözüyle) 1989’da , İstanbul’da gün yüzüne çıktı.

Özel davetlerle Tai-Pei, Marakeş, Luven...gibi dünya şairlerini bir araya getiren bir çok uluslararası toplantılara katıldı. Alek Manukyan Şiir Yarışması’nı kazandı. Filipin hükümeti’nce, Leonardo da Vinci Akademisi’nce, California Yuvarlak Masa Şövalyeleri’nce onur belgeleri ile ödüllendirildi. Ermeni Bilim ve Sanat Ansiklopedisi’nde, International Who’s Who In Poetry’de (İngiltere) adı yer aldı.

1963’de Anais Antreasyan’la evlendi .Şiirleri Koharik Ğazarosyan,Sirvart Karamanuk,, Misak Torosyan (İstanbul),Sebuh Apkaryan (Kıbrıs), Armen Boyamyan ve Vahram Tatigyan (Erivan) tarafından bestelendi.

Doğumunun 65. yılı münasebetiyle Ermeni Koleji’nin Yazınsal “Mesrop Maştots” Onur Yazısı (La Vern,1989) ile ödüllendirildi. Vehapar 1. Vazken Katolikos tarafından 08.10.1991 tarihinde “Aziz Sahak – Aziz Mesrop” nişanına layık görüldü. Öte yandan,“Bir Taşla İki Bahar” kitabı “Haygaşen Uzunyan” ve ayrıca “Eliz Kavukçuyan-Ayvazyan” edebiyat ödüllerine değer bulundu.

Doğumunun 65. yıldönümü ve “Bir Taşla İki Bahar” kitabının yayımlanışı dolayısıyla 1989’da Tekeyan Kültür Derneği’nin öncülüğünde ve İstanbul Ermeni derneklerinin işbirliğiyle Montreal, Detroit, Boston, New York, Toronto, ve Los Angeles’a davet edildi ve söz konusu şehirlerde onuruna düzenlenen bir dizi sanatsal geceye katıldı.

Yetmişinci yaşgünü 1994’te Kınalıada’da, Tiflis’te ve Erivan’da kutlandı. Yine aynı yıl, Pangaltı Lisesi’nden Yetişenler Derneği onun Gigo şiirlerini "Eğri Oturalım Gigo Konuşalım” adıyla bir kitapta topladı. 1995’te, İstanbul’da, Alek ve Mari Manukyan Kültür Fonu’nca “Bir Elek Su" adlı kitabı yayımlandı.

1997 Nisan’ında Halep’e davet edilerek adına bir jübile hazırlandı . Aynı zamanda, şairin katılımıyla, Halep Üniversitesi tarafından 12 Nisan 1997’de Ermeni-Arap Şiir Festivali düzenlendi. Aynı günlerde, 19Nisan1997’de, Beyrut’taki Lübnan Ermenileri Edebiyat Çevresi’nin öncülüğünde adına bir saygı töreni düzenlendi. Aynı edebiyat çevresi şairin Beyrut ziyareti anısına , onun “Bir Taşla İki Bahar” adlı yapıtının yeniden basımını gerçekleştirdi.

Ekim 1997’de, resmi bir davetle ünlü şair Yeğişe Çarents’in 100. yıl jübilesi için Erivan’da düzenlenen kutlamalara katıldı. Yine 1997’de, şiirleri Kivi Luararişvel tarafından Gürcü diline çevrilerek “Sınırbaşı” adıyla, Tiflis’te yayımlandı.

1998’de, Erivan’da, “Nairi” yayınevi tarafından, şiirlerinden bir seçki “Haçsız Taşsız Haçkar” adıyla Aytin Morigyan editörlüğünde yayımlandı.

75. yaş günü,1999 yılında , Sahakyan Lisesi’nden Yetişenler Derneği öncülüğünde, “Zahrad 75 Yaşında” adlı bir kitap hazırlanarak ve onuruna bir edebiyat gecesi düzenlenerek kutlandı. Yine 75. yaş günü, Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan’ın tensibiyle, Ermenistan Yazarlar Birliği tarafından düzenlenen bir törenle kutlandı .Şair, “Movses Khorenatsi” nişanı ile onurlandırıldı.

“İyi Şeyler Yayıncılık”,Aralık 2000’de “Yağ Damlası”nın ikinci baskısını gerçekleştirdi. 

  
İki şiiri: “Burada” ve “Zavallı Kharalambos”, Ohannes Şaşkal’ın Türkçe’siyle “Cumhuriyet Kitap” dergisinin 15 Şubat 2001 tarihli sayısındaki “Şiir Atlası”nda yer aldı.

Şubat 2001’de yeni şiirlerini topladığı kitabı: “Ucu Ucuna" İstanbul’da yayımlandı.

* * *

Zahrad’ı selamlarım 75. yaş günü dolayısıyla. Dilerim gelecek günlerde imgelem dünyasında yeni yaratım damarları yakalar. Çağdaş Ermeni Şiiri’nin kişiliğini kazanmasında çok büyük rolü olmuştur onun.Belki daha önemlisi , getirdiği sağlam değerler; özgünlük, özgürlük, toplumsal vicdan ve insanlık, bütün bir kuşağın duyarlığına derinlemesine nüfuz etmiştir.

Vahe Oşagan, Nisan 1999

Zahrad edebiyatımıza yeni bir soluk, yeni bir düşünme biçimi getirmiş bir şairdir. Şiirin anlatım dili olan söz’ü yeniden yapılandırmıştır. Yazarlığının yüksek estetik düzeyiyle Zahrad insanlığın şairidir.

Yetvart Çırpaşyan, Akademisyen.

Zahrad şair olarak sıradışı bir doğuştur. O, tarihin uygun bir anında halkın bağrından kopuvermiş mutlu ve fakat nadir kutsanmışlardandır. Onun göz kamaştıran yeteneği benzersiz bir duyarlığın, keskin görüşlülüğün, derin insanlığın, sadeliğin, sıcaklığın,sözünü sakınmadan söyleyebilme cesaretinin bir karışımıdır. Özellikle de, imrenilecek bir mizahi gücün.

Hilda Kalfayan Panosyan, 1998.

Şiirimizin bütün yolları Roma’ya değil Zahrad’a çıkar. Hesapsızlara, sınırsızlığa, gökkuşağının bin bir rengine sevdalı olan Zahrad’ın gerçeküstücü şairler arasında rakibi yoktur adeta.

Rober Haddeciyan, Nisan 1999, Marmara.

Birey olarak da,şair olarak da çok ilginçtir Zahrad. Bir karakteristiktir... İstanbul’lu Ermeni yazarların yarattığı edebiyat yüksek düzeydedir..

Kurken Khancıyan.

“BİR TAŞLA İKİ BAHAR”IN YAYIMI DOLAYISI İLE

Zahrad, İstanbul Ermeni Edebiyatı’nın doruk isimlerinden biri, Çağdaş Ermeni Şiiri’nin bir kaç bayraktarlarının en parıltılısı kuşkusuz. Onun ismi edebiyatımızın anavatanının sınırlarından taşmış ve yabancı ufuklarda kabul görmüştür.

Çağdaş Ermeni şairlerinin en ilginç ve en özgünü Zahrad, benzersiz buluşlarıyla, gerçeküstücü fakat iç-derinliği olan dizeleriyle, özellikle de biricik üslubuyla, okuyucusunu kırk yıllar boyu hayranlık ve şaşkınlık içerisinde bıraktı.

Zahrad istisnasız büyüktür; kırk yıl önce ortaya çıkıp, kendinden önce yaratılan yeni şiirin üstüne titrediği ve ona sahip çıktığı için değil,sadece. Aynı zamanda,kırk yıl önce, zaten bir hamlede İstanbul Ermeni Şiirini ve genel olarak Ermeni Edebiyatı’nın çağdaş şiirini en üst düzeylere taşıdığı için de değil. O, özellikle, bütün bir kırk yıl, şiirini dorukta tutmayı başardığı ve onu iç dünyasından fışkıran bitimsiz esin kaynağıyla beslediği için de büyüktür.

Önce kendi yaşadığı, sonra okuyucusuna yaşattığı yeni birer serüvendir Zahrad’ın her şiiri. “Büyük Şehir”den “Bir Taşla İki Bahar”a uzanan süreçte Zahrad Şiiri; edebiyatımızın müzesinde değerli, ölümsüz yaratımlar olarak yerini almıştır, edebiyatımızın bahçesinde uzun ve eğlenceli bir gezintidir aynı zamanda, birbirini izleyen kuşakları güzelin, şaşırtının, özgün’ün, sıcak insani duyguların şimşek çakımı ile etkileyen...

Sözkonusu yapıt,okuyucuya Alek Manukyan Kültür Fonu’nun değerli katkılarıyla sunulmaktadır. Son yıllardaki Zahrad Şiiri bütün sarsıcı güzelliğiyle karşımıza çıkmaktadır, derinliği içerisinde sade, sadeliği içerisinde derin.

Rober Haddeciyan, 1989.

... the more populist stance adopted by Zahrad, prioritizing the quotidian of the small man in the big city with his/her joys and sorrows, foregrounding the absurdity of their existence, but revealing the deeper significance of humble objects and modest acts. ...succesting the profound cohesion between form and subject matter in his idiom of staccato lines forged with epigrammatic conciseness which powerfully cohere with his small-scale vignettes on human life.

Peter Cowe.

The principal Armenian poet of this century...

Edward Halsey Fisyter.

... is an acute observer, but at the same time a whimsical muser.

Ralph Setian.

Zahrad is a master of words who depicts his observations with both local and universal colors, thereby achieving a compact tonality and implication.

A.J.Hacikyan.

... behind the mask, a man who has a love-hate relationship with his surroundings.

Leo Hamalian.

Résolument moderne, il est sans doute le plus connu et le plus original de la Diaspora.

Vahe Godel.

Zahrad e uno dei nomi piu emblematici e, nella fase iniziale, anche piu discussi della poesia armena moderna.

B.L.Zekiyan.

Zahrad, gündelik yaşamın içinden konuşan bir şair. Küçük ayrıntıları, kısa şiirlerle ve dolayımsız bir deyişle aktarıyor. Kısa, ama birbirini tamamlayan dizelerle kuruyor şiirlerini. Dize şairi şairi değil, yapıya önem veriyor. ...Günlük yaşam ile anılar Zahrad şiirinin ana izlekleri. İmgesiz haliyle gündelik dil de bu şiirin yapıtaşı. Sözcüğün tümce içindeki yerini değiştirme, sözdizimini bozma gibi lüksleri yok Zahrad’ın.

Ahmet Ada, Virgül, mart 1998.

Zahrad yeni şiire başlayınca, Ermeni şiiri değişik bir ses kazanmıştır. Ve Zahrad, hem içerik, hem biçim yönünden klasik Ermeni şiirinden ayrılmıştır. Sadece Ermenice yazmak onu tatmin ediyormuydu? ... bir sürü kitapla dönüyor Zahrad. Bunlar Avrupa’da, Amerika’da yayınlanmış antolojiler. İşte biri. Basım Tarihi: 1985 Adı: Denize Övgü. Pek çok ünlü şairin denize ait şiirleri toplanmış içinde. Diğer antolojilere de bakıyoruz. Ünlü şairlerin yanıbaşında Zahrad’ın adı, şiirleri yer alıyor bu antolojilerde... dünyanın dört bir yanından, bunca ünlü şairin yanında, böyle kitaplarda yer almak, tatmin etmez mi insanı?

Can Kartoğlu Gürses, Cumhuriyet, 17.01.1989.

Ermeni şairi Zahrad olgunluk çağında büyük bir şair, büyük bir usta. Şiirlerinin metafizik boyutu da hemen göze çarpıyor. Sözcük ekonomisi var bu şiirlerde. Derin, duyarlı. Duyarlılık batıcı değil. Bu çevirilerden de Ermeni dilinin şiir dili olarak çok zengin olduğu anlaşılıyor. Bu dile ve kültüre kendimizi kapatmanın ne büyük zenginlikleri elimizden aldığı kolayca anlaşılıyor.

Demir Özlü, Yeni Yüzyıl, 11.12.1996.