Türkiye'nin Kaybı

-
Aa
+
a
a
a

Yeni Şafak20 Ocak 2007Türkiye'yi karıştırıp istikrarsızlığa sürüklemek isteyenlerin ilk tercihi 'siyasî suikastlar' oluyor; her önemli dönüm noktasında çok sayıda aydınımızı 'siyasî suikastlara' kurban verdik. Dün, sıra, Hrant Dink'teymiş…

İstikrarsızlaştırma amaçlı suikast planlayıcıları işlerini iyi biliyorlar. Her türlü istihbarat ve kimlik bilgisinin yüklendiği bir bilgisayara, “Ortamı karıştırmak için en uygun hedef kim olabilir?” diye sorulsa, elde edilecek birkaç isimlik listede Hrant Dink mutlaka yer alırdı. Bir gazeteciydi Hrant, bir azınlık cemaati üyesiydi; ama 'Ermeni ve gazeteci' kimliğinin çok ötesinde bir öneme sahipti. Bir 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı' olarak, Türkiye'nin demokratikleşmesi, özgürleşmesi, önündeki engellerin kaldırılması için çaba sarf ediyordu. Onu namlularına hedef yapanlar, vücudunu ortadan kaldırmakla kalmadılar yalnızca, katkıda bulunduğu demokratikleşme sürecini zedelemeyi de amaçladılar.

Yaklaşık bir yıl önce Trabzon'da bir rahip öldürüldü; daha sonra Danıştay'a bir baskın düzenlendi ve yargıçların üzerine kurşun boşaltıldı. Hrant Dink'e karşı düzenlenen suikast önceki eylemlerin bir devamına benziyor.

Ateş düştüğü yeri yakar; Hrant Dink'in ölümü, en yakınlarından başlayarak derece derece hepimiz üzerinde yakıcı bir etkiye sahip. Sık sık görüşüp konuşmasam bile, ülkem ve şahsım adına varlığını zenginlik kabul ettiğim bir dostumdu Hrant; bu sebeple de üzüntüm büyük.

Hrant Dink'in azınlık cemaati mensubu bir gazeteci olarak başına gelenlere bakarak suikastı anlamaya çalışmak pek akıllıca bir yöntem değil. Son yıllarda ismini ön plana çıkartan bir dizi yasal kovuşturmaya ve cezalara muhatap olmuştu Hrant Dink; kendisinden rahatsız olanlar, rahatsızlıklarını eyleme dönüştürenler de herhalde vardı… “Türklüğü aşağılamak” ithamına mâruz bırakılıp yargılanması ile suikastı arasında irtibat kurulabilir; nitekim böyle irtibatlar kuranlar ve suikastın arkasında 'milliyetçi tırmanış' arayanlar var.

Sanki bu suikast bizi böyle bir düşünceye sevk etmek için işlenmişe benziyor. Suikastı işleyen(ler)in taşıdığı kimlik o düşünceyi akla düşürse bile, daha geniş bir pencereden bakarak sebebi aramakta yarar ar.

Suikastın hedefinin Türkiye olduğunu düşünebiliriz; suikastı planlayanlar, Türkiye'nin istikrarını bozmayı, daha parlak olacağını herkesin şimdiden gördüğü geleceğini karartmayı amaçlamış gibiler. Demokrasinin kanallarının açılması yolunda adımlar atılıyor bugün Türkiye'de, sözü dinlenir bölgesel bir güç haline dönüşüyor ülkemiz… Suikastın ilk elde uyandırdığı hisler bile, Türkiye'nin, bu olumlu gidişin önünün her an kesilebileceği bir kırılganlığa sahip olduğuna işaret ediyor… Ne yazık ki öyle…

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın hükümet adına yaptığı ilk açıklama siyasî iradenin olaya doğru teşhis koyduğunu gösteriyor. Rahip cinayeti ve Danıştay baskınında olduğu gibi, Hrant Dink suikastı da en fazla hükümeti zora sokuyor zaten.

Hrant Dink'in kaybı hepimizin kaybıdır, en fazla da Türkiye'nin...