Türk Telekom - Matbaaya direnen mantık

-
Aa
+
a
a
a

Avniye Tansuğ: İyi haftalar Açık Radyo’nun sevgili dinleyicileri... İnternet ve Hukuk programında bugün, geçen hafta kaldığımız yerden telekomünikasyon konusunu sürdüreceğiz. Konuklarımız yine, Turk.Internet.com’un Genel Müdürü Füsun Nebil Sarp ve Avukat Ali Suat Güzeloğlu, hoş geldiniz tekrar.

 

Füsun Nebil Sarp: Hoş bulduk.

 

Ali Suat Güzeloğlu: Hoş bulduk.

 

AT:Geçen hafta, tartışmamız sonuçlanamamıştı ve en son, Telekom’un teorik olarak, 2004’e girerken, serbestleştirileceği konusunda kalmıştık. Ve Telekom’un şu anda fiilen özel sektöre, internet servis sağlayıcılarına bazı hakları engellemesinin bu hedefle çelişip çelişmediği noktasını tartışıyorduk ki süremiz dolmuştu. Şimdi böyle bir hedef varken Füsun Nebil, Telekom’un da belli bir duruşu var, geçen hafta uzun uzun tartıştığımız gibi, bu durumda sektörün durumu nedir? Çok kısa özetlersen, sonra Sayın Güzeloğlu’na bu konudaki hukuki uyuşmazlık örneklerini vermesini rica edeceğim.

 

FNS: İletişim çağındayız, biliyorsunuz. Bütün dünyada “telekomünikasyon”, “iletişim” önemli kavramlar. Çünkü ticaret yapacaksanız yine bu haberleşme kanallarına, faksıyla, telefonuyla, -şimdi “e-mail”leriyle- ihtiyacınız var. Haberleşecekseniz de eşinizle dostunuzla yine ihtiyacınız var. Bu açıdan çok sıcak bir konu. Bütün dünya, 70’li yıllarda data hatlarının çıkmasından itibaren bu konunun artık devlet eliyle götürülmemesi, özel sektörün de işin içine girmesi gerektiğini düşünmeye başladı. Ve bütün dünyada 1985’te, British Telecom’la başlayan özelleştirmeler, telekom şirketlerinin özelleşmeleri oluştu. Bu özelleşmeler sırasında da çok büyük sorunlar yaşandı. Bizim ülkemiz ise, Dünya Ticaret Örgütü’ne 2004 yılını özelleştirme için verdi, serbestleşme için verdi. Yani Telekom’un 1.1.2004’ten itibaren özelleşmesi ve serbestleşmesi sözkonusu. Bu ne demek? Bu özel sektör firmalarının da telekom alanında yatırım yapıp ticaret yapabilmeleri anlamına geliyor.

 

AT: Peki fiili durum böyle değil ama…

 

FNS: Hayır değil, neden değil?

 

AT: O noktada istersen Sayın Güzeloğlu’na sözü geçirelim. Sizin bu konuda bildiğim kadarıyla ilginç hukuki uyuşmazlıklarda savunma yapmışlığınız var. Biraz da bu açıdan lütfen açıklayalım tabloyu.

 

ASG: Peki. Ben dinleyicilere, konuşmama başlamadan önce çok kısa bir bilgi vermek istiyorum.

 

AT: Lütfen.

 

ASG: Dünyadaki en büyük sektör telekomünikasyon sektörü. Otomotiv değil, sağlık değil, en büyük sektör telekomünikasyon sektörü. İki trilyon dolarlık bir sektör ve Türkiye’nin bugün bu pastadan aldığı pay sadece 10 milyar dolar.

 

AT: İki trilyonda on milyar!

 

ASG: İki trilyon dolarlık bir pazardan, Türkiye’nin alabildiği pay 10 milyar dolar. Bakın Türkiye’de şu anda sadece 20 milyon sabit telefon var, telefon hattı var. Ama maalesef tekeller bu pazardan alacağımız payın düşük kalmasında en büyük rolü oynuyorlar. 1.1.2004’ten itibaren serbestleşmenin başlayacağı, en azından hukuken başlayacağı söyleniyor. Mevcut yasamız 1.1.2004’ten itibaren Türk Telekom A.Ş.’nin hukuki tekelinin biteceğini ve piyasada diğer oyuncuların da oynayabileceğini, faaliyet gösterebileceğini söylüyorlar. Ancak bizim buradaki korkumuz, hukuki tekelin yerini fiili tekelin alacak olması. Bu ne demektir? Türk Telekom, tekeller kalksa da, elindeki mevcut altyapısıyla maalesef diğer girişimcilerin önüne engeller koymaya devam edecektir.

 

Türk Telekom’dan trajikomik davalar

 

AT: Pardon, programı geçen hafta dinlememiş olan dinleyicilerimiz için, geçen hafta ilginç bir ayrımın altını çizmiştiniz siz: “hukuki tekel / fiili tekel”. Ve Türk Telekom’un tekelinde olanın ses ve..

 

ASG: ...altyapı hizmetleri...

 

AT: ...altyapı olduğunu söylemiştiniz. Onu çok kısacık bir özetleyip tekrar devam edebilir miyiz?

 

ASG: Tabii ki, elbette. Şimdi 2004, 1.1.2004’te hukuki tekel kalkacak. Yani bu ne demektir? Yasalarla, Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi’ne bugüne kadar sağlanmış olan tekel imtiyazı 2004’ten itibaren ortadan kalkacak. Neyle kalkacak? Kanunla kalkacak. Fakat, bunun bu şekilde gerçekleşmesi, piyasanın serbest rekabete açılmasını beraberinde getirmiyor. Neden getirmiyor? Çünkü ana operatör sahip olduğu imkanları “fiilen”, diğer oyuncuların engellenmesi yolunda kullanarak, o sektörde diğer oyuncuların faaliyet göstermesine engel oluyor. İşte bu söylediğimiz nokta, “hukuki” olmamakla beraber, “fiili” engel olarak karşımıza çıkıyor.

Sorunuzun başına ben tekrar gelmek istiyorum, bir hukukçu olarak ne tip engellemelerle bugüne kadar karşılaştınız? Evet, maalesef, “trajikomik” engellerle karşılaştık. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan, oluşmamış davalar Türkiye’de açıldı. Benim müvekkillerimin bir kısmı, “voIP” (“Voice Over IP”) adı verilen ve dünyada telekomünikasyon hizmetlerine bir alternatif, önemli bir alternatif, ucuzluk olarak yansıyacak, bir hizmeti sırf Türkiye’de uyguladıkları için, uyguladıkları iddiasıyla, ağır ceza mahkemesinde 7 yılla yargılandılar.

Yani, matbaaya karşı gelen mantık, maalesef, bu teknolojinin de önünde önemli bir engel olarak durdu. Ve olayı çok da iyi anlamayan savcılar tarafından maalesef bu teknolojiyi getirecekleri korkusuyla, Türk Telekom’un yapmış olduğu şikayetlerle, insanlar ağır ceza mahkemelerinde yargılandılar. Ne güzel şeydir ki, yargı bunlara pek çok yerde doğru cevabı verdi ve bu davalar beraatle sonuçlandı.

 

Şimdi izin verirseniz çok kısa bir şeyden bahsetmek istiyorum, 12 yıllık meslek hayatımda en büyük davaların ben Türk Telekom tarafından açıldığını gördüm. Bu davaların bir tanesinde sırf ileri teknolojiyi uyguladığı iddia edilen bir sektör firmasına Türk Telekom, 12.5 trilyonluk dava açtı. Yani dedi ki, bu teknolojiyi siz Türkiye’ye getirip uyguladınız ve ben 12.5 trilyon lira zarara uğradım.

 

AT: Bu voIP, ya da “voice over IP” dediğimiz teknoloji... Füsun’dan rica edelim onun açıklamasını.

 

FNS: Normal bakır hatlarla telefonla görüşüyoruz ya...

 

AT: Evet...

 

FNS: Bunun yerine internet hatları üzerinden telefonla görüşmek.

 

AT: Mesela Amerika’ya telefon ediyoruz...

 

FNS: Amerika’ya bugün telefon bir dakikası Türk Telekom’la 80 cent civarı. Türkiye’de “voIP”i gayrıresmi yapanlar var, fiyatları bunların değişebiliyor. Normalde 6 cent, 10 cent, 15 cent, 20 cent’lere kadar bir fiyat ki, Türk Telekom, -zaten geçen hafta biz yayınladık-, 1.1.2004’de hazırlık olarak, önümüzdeki günlerde yurtdışı ücretlerde çok büyük bir indirime gidiyor, % 30, 50 hatta 80 civarı indirim yapacak, Amerika’ya, Avrupa’ya, diğer yerlere.

Bir de ben burada bir şey çok ilginç, sormak istiyorum. Ali Suat Bey, 12.5 trilyonun harcı ne kadar, mahkeme harcı?

 

ASG: İşin enteresan tarafı bu. Türk Telekom’un açmış olduğu bu davanın davalısı bir limited şirket, yani “bir kasa, bir masa”dan oluşan, hiçbir altyapısı, ciddi altyapısı olmayan bir şirkete açılan bu 12.5 trilyonluk davanın harcı yaklaşık 600 milyar lira tutuyor. Ve bunun 150 milyar TL’sını Türk Telekom peşin olarak ödedi. Düşünebiliyor musunuz? Bir küçük şirket, bugün var, yarın olmama yeteneğine sahip olan bir şirkete karşı açılan dava 12.5 trilyon lira ve bu davanın peşin harcı dediğimiz kısmı 150 milyar lira.

 

FNS: Yani 12.5 trilyon zarara uğratmış mı oluyor bu şirket Türk Telekom’u?

 

ASG: Böyle bir şey fiilen sözkonusu değil. Hiçbir zaman kazanılmayan, telaffuz dahi edilmeyen rakamların kazanılması sözkonusu değil. Böyle bir şey yok, tamamen bunlar hayali rakamlardır. Türk Telekom’un asıl maksadı burada, bu sektörde faaliyet göstermek isteyen kişilerin başına gelebilecekleri göstermektir.

 

Hizmeti pahalı almakta Türkiye birinci

 

AT: Çok ilginç.

 

ASG: Ama tabii burada maalesef devletin milyarlarca lirası da, kişisel görüşüm olarak söylüyorum, sokağa atılmaktadır. Yani sektörde tek olabilmek, rekabetin engellenmesi ve oyuncuların önüne çıkabilmek için maalesef kamunun parası böylece israf edilmektedir.

 

Konuyla ilgili kısacık bir teknik bilgi vermek istiyorum dinleyicilere. “İnternet üzerinden ses nakli”, bugün için tüm dünyada mümkün olan bir teknoloji. Şu anda biz Türk halkının yaygın olarak kullandığı “bakır kablolar üzerinden iletilen ses”e bir alternatif teknoloji olarak geliştirilmiş. Mucidi tabii ki Türkler değil, bütün dünyada yıllarca kullanılmış bir teknoloji, hatta üzerinde uzun uzun tartışmalar yapılmış, Avrupa Birliği’nde direktifler çıkmış ve bunun bir şekilde kurala bağlı olmadan, yani ayrı bir yasal düzenlemeye tabii tutulmadan verilen bir teknoloji olduğu sonucuna varılmış Avrupa Birliği’nde.

 

Ve tüm dünyada genel gidişat artık sesin bakır kablolar üzerinden değil, internet üzerinden taşınması. Eğilim bu noktada. Bu şu demek; insanlar artık, şu andaki telefon maliyetlerinin iletişim maliyetlerini belki dörtte birlere, beşte birlere yapar hale gelebilecekleri bir teknoloji.

Bu teknolojinin tabii ki Türkiye’de talebi var, bu hizmetten yararlanmak isteyenler, yurtdışında bu hizmeti bilip tanıyanlar, bu hizmeti Türkiye’de de almak için hizmetin alıcısı oluyorlar. Maalesef Türk Telekom bu hizmetin, bu ucuz iletişim imkanı sağlayan hizmetin, verilmesine karşı.  Bunun da tek bir gerekçesi var, ekonomik. Çünkü bugün siz, normal görüşmeleri bile, yani internet dışındaki normal görüşmeleri dahi tüm dünyada ciddi hatırı sayılır bir şekilde pahalı olarak almaktasınız. Bir OECD raporuna göre Türkiye şu anda, “kaynaklarını verimli kullanmakta sonuncu, fakat hizmeti pahalı almakta birinci” olmuş bir ülke. İnternet üzerinden ses nakli konusunda ilgi gösteren insanlar tabii ki, göstermiş oldukları talebi karşılayabilecek arzı da buluyorlar.

 

FNS: Sadece insanlar değil, kurumlar için de çok önemli, dış ticaret..

 

ASG: Tabii, ihracatçılar, doğru. Bu konuda Füsun Hanıma katılmamak mümkün değil. Dolayısıyla her talep kendi arzını yaratıyor. Fakat Türk Telekom A.Ş. bu hizmetin verilmesine engel olunca maalesef “merdivenaltı” tabir edilen, hiçbir kayıt ve vergi levhası dahi olmayan şirketler, hiçbir katma değer yaratmaksızın, araştırma-geliştirme yapmaksızın, bu konulara bir fon ayırmaksızın, ülke ekonomisine hiçbir katkıda bulunmaksızın, bu hizmeti talebi karşılamak amacıyla vermeye başlıyorlar.

 

AT: Korsan kasetçilik gibi bir şey...

 

ASG: Aynen, aynen. Talep arzını yaratıyor..

 

FNS: Ama çok kârlı bir korsan..

 

ASG: Talep arzını yaratıyor ve maalesef bu noktada kuruyla beraber yaş da yanıyor. Yani bu hizmeti verenler ile, verme şüphesini taşıyanlar, üstlerinde taşıyanlar, yargıçların önüne, birden, bu teknolojiyi sırf Türk insanının kullanımına sundu diye, ağır ceza mahkemelerinin önüne konuluveriyorlar. İşin ceza tarafı ağır, çünkü ağır cezada yargılandılar bir kısım insanlar ve yargı bunlara cevabını verdi;  “Bu Türk Telekom Anonim Şirketi’nin ses tekeli hakkının ihlali değildir”, dedi.

 

AT: Neden, çünkü internet onun tekelinde değil...

 

ASG: İnternet üzerinden ses nakli, tabii ki, ses tekelinin ihlali olarak görülmedi.

 

FNS: Katma değerli bir servis çünkü.

 

İlerlemeye karşı “ulusal güvenlik” bahanesi

 

ASG: Evet, evet, tamamen yasadaki katma değerli hizmet tanımına uyan bir hizmet. Ve ben kişisel olarak şunu da söyleyebilirim, 6 üniversiteden ben rapor aldım. Yani, şunu sordum, “Türk Telekom Anonim Şirketi’nin izin vermediği bu teknoloji, acaba yasalarımıza engel bir hizmet midir? Türk Telekom Anonim Şirketi’nin ses tekelini ihlal eden bir hizmet midir?” 6 saygın üniversitenin tamamı bana aynı şeyi söyledi: “Hayır”...

 

AT: Ne dediler?

 

ASG: Dediler ki; “Bu, ses tekelinin ihlali olan bir hizmet değildir. Ses tekeli, bizim şu anda kullandığımız bakır kablolar aracılığıyla iletilen ses için tekel sözkonusudur. Halbuki bu teknolojide, ses internet üzerinden gitmektedir. Dolayısıyla, ses tekelini ihlal etmeyen bu hizmetin, işletmeciler tarafından da verilmesi mümkündür.” Kendi kişisel görüşüm de bunun ses tekeliyle bir alâkasının olmadığı, internet servis sağlayıcılar tarafından serbestçe verilebilecek bir hizmet olduğu doğrultusunda. Ancak, maalesef, Türk Telekom Anonim Şirketi bunu mahkemelere iletirken, konuyu bir parça çarpıtarak veriyor.

 

AT: Nasıl yani?

 

ASG: Nasıl yani, bu hizmetin ülkenin güvenliğini tehlikeye düşüren bir hizmet olarak verildiğini iddia ediyor ki, komik bir iddia bu. Ayrıca bu hizmetin...

 

AT: Biraz açar mısınız, yani ülkenin güvenliğini nasıl tehlikeye düşürüyor internet üstünden ses nakli?

 

FNS: Burası çok enteresan..

 

AT: İnternet üstünden yazı, görüntü nakli zaten yapılmakta.

 

FNS: Burası çok enteresan Avniye Hanım, düşünün, normal, dümdüz telekom yatırımcıları, birdenbire kendilerini Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde buluveriyorlar. Pardon, lafınızı kestim.

 

AT: Bu arada, bakın, teknik masadaki arkadaşım Hira, bana oradan bir not gösterdi, programa o da katılıyor sorusuyla, teşekkürler Hira. “İnternet” diyor, “zaten bakır teller üzerinden çalışmıyor mu?” Yani, bakır tellerle telefon bağlantısı aracılığıyla, o teknolojideyiz ya şu anda.

 

ASG: İnternete ulaşmanın tek yolu bakır kablolar değil, farklı teknoloji de kullanarak internete ulaşabilirsiniz.

 

AT: Muhakkak da Türkiye’de Telekom’un hukuki dayanağı bu muydu acaba?

 

ASG: Hayır.

 

FNS: Bir dakika, olay çok karışıyor şimdi, öyle değil.

 

AT: Son dakikalara giriyoruz Füsun, çabuk ol.

 

FNS: İnternet şöyle; düşünün, normal kullanıcılar var, bu kullanıcılar, Türk Telekom’a telefon kabloları veya uydu veya bu deminden beri söylediğimiz birtakım başka fiber kablolar gibi başka kablolarla ulaşabiliyorlar.

 

AT: “Wireless”i (kablosuz) saymazsak tabii..

 

FNS: “Wireless” de ayrı bir boyut...

 

İşletmecilere en ağır cezalardan dava açıyorlar

 

FNS: Uydu da denebilir. Onun dışında da, bizim şu anda konuştuğumuz o değil, Türk Telekom veya Superonline, B-net gibi bir internet servis sağlayıcının internete girişi yine fiberoptik hatlar ve uydularla. İkisi ayrı şey. Şimdi bizim burada anlattığımız şu: Türk Telekom yıllarca, Türkiye’nin topraklarını karış karış bakır kablolarla döşedi. Bunun sonucu olarak da bir monopol hakkı var, ses hakkı var. “Ses bana ait” diyor. Tamam, ama voice over IP böyle bir şey değil. İnternet hattı, uyduyla gelen veya fiberoptikle gelen hat üzerinden aktarılan bir ses. Burada örneğin, New York’tan Kayseri’ye bir telefon görüşmesinden bahsedersek, New York’tan hatlar uyduya çıkıyor veya fiberoptiğe çıkıyor, Türkiye’deki servis sağlayıcıya kadar, -bu Türk Telekom olabilir, başka bir yer olabilir- hatlar internet üzerinden geliyor, internetten sonrası, bakır hatlar üzerinden gidiyor. Zaten bu çok karışık bir konu, ama deminden beri konuştuğumuz bununla ilgili değil.

 

AT: Peki o zaman, güvenlikten söz etmişti Sayın Suat Güzeloğlu. Bu nasıl oluyor, nasıl güvenliği ihlal ediyor bu “voice over IP”?

 

ASG: Şimdi Füsun Hanım sanırım bana hak verecektir, dünyada artık telekomünikasyon alanında güvenlik diye bir şey sözkonusu değil. Hiç unutmuyorum, katıldığım bir toplantıda şöyle bir şey söylenmişti; “uyduyla iletilen seste bizim bazı çekincelerimiz var” vesaire gibi. O uydunun yapımında bulunan mühendis aynen kalkıp şunu söylemişti, demişti ki, “Bu teknolojiler bize ait teknolojiler değil, bizim yaratmadığımız teknolojinin de şu veya bu sebeple, şu yapılırsa güvenli olur, bu yapılmazsa güvensiz olur şeklindeki bir yaklaşım da tamamen hatalı bir yaklaşımdır.”

 

FNS: Yani Türk Telekom’un şu anda kullandığı hiçbir alet-edevat Türk malı değil ki!

 

ASG: Tabii ki, kullanılan programlar dahi, Türkiye’de geliştirilmiş programlar değil, bir kısmı. Dolayısıyla internet üzerinden ses naklinin güvenliği tehdit eder bir hususu içermesi mümkün değil, böyle bir şey mümkün değil ama konu yargıya götürüldüğü zaman, teknolojiye çok yabancı olan hakim ve savcılarımız, maalesef “Bu güvenlikle ilgili bir problem” deyince, işletmecilere en ağır cezalardan davayı açıyorlar, problem buradan kaynaklanıyor.

 

FNS: Bu konu bitmez.

 

AT: Bitmez, bitmez. “Mahkemeler” dedi Sayın Suat Güzeloğlu, “mahkemeler” deyince yeni çıkacak Telekomünikasyon Kanunu konusu gündemimizde şimdi. Onu da artık, önümüzdeki programlardan birinde ele alalım. Başlıbaşına onu ele alalım isterseniz bundan sonraki programda.

 

FNS: Evet, çok önemli.

 

AT: Peki, bugün de bitti, katkılarınız için çok çok teşekkürler Sayın Füsun Nebil Sarp ve Sayın Ali Suat Güzeloğlu...

 

FNS: Biz de teşekkür ederiz.

 

AT: ...ve teknik masada Hira Doğrul arkadaşımız. Görüşmek üzere, sevgili dinleyiciler!

 

ASG: Teşekkür ederiz, konuya gösterdiğiniz ilgi için.

 

 

(Açık Radyo'da 24 Kasım 2003'te, Avniye Tansuğ'nun hazırlayıp sunduğu "İnternet ve Hukuk" adlı programda yayınlanmıştır.)