Tesadüfi farmakoloji

-
Aa
+
a
a
a

Doktorların cerrahi ya da tıbbi bir tedavi sürecine girerken en ürktükleri şeylerin başında, tedavi amacıyla kullandıklarının beklenmedik bir etki yapması gelir. Bu tür etkiler genellikle ayrıntısıyla bilinmekte ve tahmin edilebilmekteyse de, sürprizden hoşlanmayan meslek erbabının kötü rüyasını oluştururlar.

 

Freud ne umdu, ne buldu? “Neye niyet, niye kısmet” dedirten etkilere en kritik örneklerden birisini pirlerimizden Sigmund Freud yaşamıştı. Kokaini modern tıp dünyasına bir tedavi aracı olarak sokma fikri Freud’a ait. Psikanaliz sürecinde kaygıyı azaltıcı ve konsantre olabilmeyi sağlayıcı bir ilaca ihtiyaç duyan Freud, kokaini hem kendisinde, hem aile üyelerinde deneyerek işe başladı. Hastalarıyla olan deneyimlerini 1884’te bir makale ile yazıya geçirdi. Kokainin kuvvetli alışkanlık yaratıcı etkilerini gördüğünde, geri adım attı ve kokaini tedavi listesinden çıkarttı.

Freud kokaini psikotrop bir ilaç olarak kullanmaktan vazgeçti; ama gürültü patırtı arasında kokaine ilişkin bazı doğru öngörüleri gözden kaçmıştı. Freud, kokainin kornea anestezisinde kullanılabileceğine ilişkin bir notu düşmüştü, ama bu görüşü uygulamak ve göz cerrahisinde önemli bir dönüm noktası yaratmak Koller’e nasip oldu! Freud ise, sonradan işe yaramazlığını ilân ettiği kokainin rahatlatıcı etkilerine gereksinimi azaltacak nitelikteki modern psikotrop ilaçları göremedi... “Görse kullanır mıydı ki?” gibi bir soruya kendi yazdığı kokain makalesine bir göz atarak cevap vermek gerekir.

 

Her ilaç âsabınızı bozabilir. Çoğumuzun tesadüf gibi görebileceği buluşların önemli bölümünün kaynağı, ilaçların etkilediği sistemlerin hedeflenenden çokluğu... Psikotrop deyince, beyinin duygu, düşünce ve davranışlarla ilişkili sistemlerini etkileyen ilaçları akla getiriyoruz. Büyük ölçüde doğru olan bu genellemenin bir eksiği var.

 

Beynimizdeki bu sistemleri etkileyen başka ilaçlar da var; hattâ bu etkinin bazı psikotrop ilaçlardan daha güçlü olduğunu görüyoruz. Kortikosteroidleri düşünün, steroid reseptörü bulunan her yeri etkileyebildikleri ve bu reseptörler de beynin neredeyse her yerine yayılmış oldukları için, sadece böbreği ya da eklemleri değil, hiç akla gelmeyecek duygu düzenleyici sistemleri de etkiliyorlar. Ayarı bozulan duygu düzenleyici sistem, taşkınlık ile çökkünlük arasında gidip gelmeye başlıyor. Siz eklemleriniz için aldığınız ilaçla depresyona gömülebiliyorsunuz. Çünkü, ilaçların etkileri bizim koyduğumuz hedefler ile sınırlı olmayabilir.

 

Âsabınızı bozduğu gibi düzeltebilir de... 1950’lerin tüberküloz ilacı iproniazid’den MAO inhibisyonu yapan antidepresifler türediyse, ilaç tüberkülozu pek etkilemese de, beklenmeyen bir etki ile keyifleri düzelttiği içindi. Verem sanatoryumlarındaki hastaların keyiflerini düzelten ilaçların yarattığı dalga ile aynı dönemdeki bir çok ilaç, psikiyatrinin repertuvarına katıldı. Anestezik madde haloperidol ve kusmayı önleyici etkileri olan klorpromazin psikotik belirtileri kontrol altına alıp, ilaç kariyerlerine psikotrop olarak devam ettiler. Mekanizması “alfa-2 adrenerjik agonist” olarak tanımlanan tansiyon düşürücü ilaç klonidin’in, maymunların prefrontal korteksinde önbellek işlevlerini düzelttiği anlaşılınca, dikkat eksikliği ve tiklerin tedavisinde kıymet kazanması da benzer bir kariyer değişikliği oldu.

 

Tesadüfler çağı kapanıyor mu? Farmakogenetik tekniklerle bireye özgü ilaç geliştirilmesi, bireysel metabolik-genetik özelliklerin hesaba katılması gibi yenilikler tesadüflere daha mı az yer bırakacak?  İnsan vücudundaki yaklaşık 100,000 genden 30,000 tanesi beyin dokularında mevcut. Bu 30,000’in 5,000 tanesi ise yalnızca beyinde mevcut. İlk bakışta bu sayıların çokluğu işleri yavaşlatacak gibi gözüküyor. Ama, bir işlevi etkileyebilecek ilaç geliştirme için gereken gen sayısı, o işlev ile ilişkili gen sayısından çok daha az... İlaç geliştirme için bilinebilecek bütün genleri keşfetmek ya da elden geçirmek gerekmeyecek. Sisteme sadece birkaç noktasından dokunarak etkiyi sağlayan ilaçlar, yan etkileri ve istenmeyen beklenmeyen etkilere sebep olmayacaklar. Freud’un kokain tedavisi gibi talihsizliklere ya da ilk antidepresifler ve antipsikotikler gibi milyonlarca kişinin talihini değiştiren buluşlara götüren tesadüflere pek tesadüf edemeyeceğiz. 

(Farmaskop dergisinin Ekim 2003 sayısında yayımlanmıştır.)