Sonia Delaunay (1885-1979)

-
Aa
+
a
a
a

Kocası Robert Delaunay ile birlikte bir renk teorisinin ışığında bir sanat akımını başlatan ressam, tekstil ve moda tasarımcısı Sonia Delaunay, 14 Kasım 1885 te Sarah Stern olarak Ukrayna’nın küçük bir şehrinde, Gradizhsk’te dünyaya gelir. Bir işçi ailesinin kızı olan Sarah beş yaşına geldiğinde zengin bir avukat olan amcası Henri Trek tarafından evlat edilir ve Sonia Trek adını alır. St.Petersburg’ da sanat eserlerinin kopyalarıyla donatılmış zengin bir evde yaşarken, paranın satın alabileceği en iyi eğitimi alır. Trek ailesi yaz tatillerinde Avrupa’nın başkentlerine giderek oradaki önde gelen müze ve sanat galerilerini dolaşmakta, sonra da Finlandiya’daki tatil evlerinde yaşamaktadır.

Sonia ve Robert Delaunay

Sonia’nın sanata merakını ve resim yeteneğini fark eden lise öğretmeni, ailesine

Kızlarını köklü bir sanat eğitimi alması için Almanya’ya göndermelerini tavsiye eder. 18 yaşında liseyi bitirince Karlsruhe Güzel Sanatlar Akademisi’ne kabul edilir ve iki yıl kadar Ludvig Schmidt Reuter’in öğrencisi olur. Ressam olmaya kararlıdır ve 1905 yılında Paris’e giderek Montparnasse’ta Académie de la Palette’in sanat kurslarına devam eder. Paris o yıllarda yeni sanat akımlarının merkezidir ve Sonia da sergi ve galerileri dolaşır. Van Gogh, Cezanne, Gaugin’in yapıtları onu çok etkiler. Bu etkilenme, kendi tarzını arayış içinde olduğu erken dönem resimlerinde, (Fin Manzarası, 1960 ve Üç Nü, 1908) çok belirgindir.

 

Okuldaki hocalarının katı eleştirileri ve disiplini onu çok sıkar ama yine de çok çalışmaktadır. Çok da eğlenmektedir, kendisi gibi dört Rus kızı ile birlikte kaldıkları pansiyonda hemen hemen her akşam eğlence düzenlemekte ve arkadaşlarını ağırlamaktadır. Kişisel resim sergisi açmak için başvurduğu galerinin sahibi Wilhelm Uhde ile tanışır. Wilhelm Uhde sanat eserleri ticareti ile uğraşan ve çok zengin bir Fauvist sanat koleksiyonu olan Paris sanat çevresinde iyi ilişkileri olan bir kişidir. Uhde’nin bu ilişkilerinden ve sanat bilgisinden etkilenen Sonia, onun evlenme teklifini kabul eder. Karşılıklı fayda sağlayan bu mantık evliliği, Sonia’nın ailesinin Rusya’ya dönmesi için yaptığı baskıya son verecek, Wilhelm Uhde de homoseksüelliğini gizleyebilecektir.

 

Sonia, Wilhelm Uhde’nin galerisinde, henüz büyük ustaların etkisinde de olsa erken dönem resimleriyle açtığı sergiyle sanat çevresine tanıtılacaktır. 1909 yılında Uhde’nin vasıtasıyla Robert Delaunay’la tanışınca büyük aşk başlayacaktır. 1885 yılında Paris’’te doğmuş olan Robert’le çok müşterek noktaları vardır, her ikisi de zengin ailelerden gelmekte ve sanata ilgi duymaktadır. 1910 yılında Kocası Uhde kibarca boşanır ve Sonia ile Robert acele evlenirler, iki ay sonra da oğulları Charles dünyaya gelir.

 

Sonia ve Robert için tek önemli şey sanattır ve birlikte resim yaparlar, hafta sonları evlerini genç avant- garde sanatçılara açarlar. Sonia resmin dışında uygulamalı sanatlara da ilgi duymakta, mobilya tasarlamakta, evin dekorasyonu ile uğraşmakta ve dikiş dikmektedir. Diktiği kıyafetler resimlerinde olduğu gibi Rus köylülerinin rengarenk giysilerinden ve Rus halk sanatından izler taşımaktadır. Yapmış olduğu çalışmalara bir isim ararken Robert Delaunay ona 1839 yılında kimyacı Michel Eugen Chevreuil’ ün yazmış olduğu “ Renklerin Eşzamanlı Karşıtlıkları Kuralı Üzerine” adlı kitaptan bahseder. Puantilist ressamların kutsal kitabı olarak kabul edilmiş bu eserde renklerin nasıl birbirlerini etkiledikleri ve üst üste gelen renklerin her birinin kendi rengini nasıl etkilendiği anlatılmaktadır. Sonia, renk ve biçimle yapmakta olduğu çalışmaları tanımlayan bir kelime bulmuştur: “Simultane” veya “eşzamanlılık” onun için renk zıtlığı, kontrastlıktan daha önemlidir. Tam bir renk tutkunu olarak o sıra daha “monochrom” çalışan Robert’ i de renk kullanmaya zorlayacaktır.

 

Kompozisyon, 1930

Robert Delaunay kendini fena halde resme vermiştir, ailesiyle pek ilgilenmemektedir, üstelik sinirlendiğinde kabalaşabilmektedir. Sonia bu arada rahatsızlanan oğlunu alarak önce Nice’deki daha sonra da Normandiya’daki akrabalarının yanına gider. Kendisi de bir taraftan resim çalışmalarına devam eder. Tekrar bir araya geldiklerinde çalışmaları artık tamamen soyut ağırlıklıdır.

Robert Delaunay’ın bir prizmadan bakarcasına görüntüyü parçalaması ve zıt, tamamlayıcı kontrast renkler kullanarak görsel yanıltmalar veya armoniler kurması bir tür eşzamanlılıktır.

Bu tarz çalışmaları arasında en tanınanı Eiffel Kulesi’ni renkli dairesel alanlarla parçaladığı resim dizisidir. Delaunay’lar “konstruktivist”

bir yaklaşım ve üst üste eşzamanlı soyut renk uygulamaları üstünde yoğunlaşmaktadırlar. Bir taraftan da resim ve müziği yaklaştırmaya uğraşmaktadırlar.

 

1912 yılında Delaunay’ların yakın arkadaşı olan ozan Guillaume Apollinaire onların atölyesinde misafir kalmaktadır. Appolinaire’in başı derttedir, bir şekilde Louvre Müzesi’nden kaybolan  Mona Lisa tablosu ile ilişkilendirilerek suçlanmaktadır. Delaunay’lar onu mahkemede sonuna kadar savunurlar. Apolinaire Delaunay’ın resimlerinden çok etkilenmiştir; kübist akım içinde renge öncelik veren bu çalışmalara, bir taraftan şair Orpheus’a gönderme yaparak, bir taraftan da Paul Gaugin’in renk düzenlemelerini anlatan ‘orphic’ sözcüğünü kullanarak “orphisme“ adını verir, böylece bu akımın isim babası olur. Bu sanat akımının Sonia Delaunay’ın 1911 yılında kumaş parçalarını bir araya dikerek yaptığı bir yatak örtüsünden doğduğunu bilmek garip gelebilir. Sonia, dikmiş olduğu örtüyü şöyle anlatıyor: “Yeni doğan oğluma kumaş kırpıklarından, Rus köylülerinin kullandığı örtüler gibi bir yatak örtüsü yapmak istedim. Bitirdiğim zaman kumaş parçalarının yan yana gelmesi ortaya kübist sanatı andıran bir görüntü çıkardı. Biz de bu süreci diğer nesnelere ve resimlere uyguladık”

 

Sonia Delaunay yapmış olduğu giysilere de “Simultane Elbiseler” adını verecek ve böylece moda ve tekstil tasarımlarını geliştirmeye başlayacaktır. Arayışlarında tek değildir; İtalyan futuristleri “kültürün ve toplumun değişmesi gerektiğini” vurgularken yeni toplumun yeni giysileri üstünde çalışmaktadır. Paris ve Viyana’da tasarımcılar da daha rahat ve kullanışlı giysiler tasarlamaktadır.  Sonia Delaunay düşüncelerini hemen konfeksiyona uygulayamasa da önceleri sahne sanatlarına yönelir. 1912 yılında Blaise Cendrar’ın La Prose du Transsibirién adlı eserinde birlikte çalışırlar.

 

1914’te savaş çıktığında Madrid’e taşınırlar. Birinci Dünya Savaşı’nın arkasından 1917 Rus Devrimi aileden gelen parasal desteğin sonu demektir. Robert de kendisini tamamen resme verdiğine göre birisinin para kazanması gerekmektedir. Yıllar sonra “Beraber yaşamaya başladığımızdan beri ikinci kemanı çaldım . Ancak 1950’lerde ön plana geçtim.” der. Aslında çok da şikâyetçi değildir, kocasını çok sevmektedir. Ayrı ayrı konularda çalışsalar da birbirlerini çalışmalarıyla etkilemektedirler. Madrid’de yaşarken Diaghilev’in Ballet Russe’da sahneye koyacağı Cléopatra’nın kostüm tasarımlarını yapar. İki boyutlu geometrik şekillerin dansçıların gövdesine sarılmasıyla oluşan bu kıyafetler beğeni kazanır. Diaghilev’e iş yapması ona İspanyol sosyetesinin de kapılarını açacaktır. Bankadan aldığı kredi ile kendi tasarımlarını sattığı ilk küçük dükkanını açar “Casa Sonia”. İspanya’nın sıcağından kaçarak Portekiz sahillerine gittiklerinde Sonia çok mutludur gerek İspanya gerekse Portekiz doğasının renkleri onu etkilemiştir ve tekrar resim yapmaya başlar.

 

1921 yılında tekrar Paris’e döndüklerinde Delaunay’lar Dadistlerle bir araya gelirler. Sonia, Tristan Tzara ile birlikte giysi ve kumaş tasarımları yapar. Birlikte “Şiir Elbiseleri”ni yaratırlar. Tzara’nın Coeur a Gaz adlı oyununun kostümlerini gerçekleştirirler. Edebiyatı nakış ile eşarplara işleyen Sonia Delaunay’ın  kreasyonlarına Georges Auric ve Louis Aragon gibi birçok şair eserleriyle katkıda bulunacaklardır. Paris’teki atölyesi “L’atelier Simultané” adıyla butik, moda evi ve kumaş mağazasına dönüşmüştür. 

 

Sonia Delaunay’ın modern çizgileri Paris moda sahnesinde tutmuştur. Tasarımları Vogue ve diğer moda dergilerinin kapağında yer almaktadır. İlginç paltolar, kırk pare (patch work) örtüler, hatta erkek kravatları tasarlamaktadır. Artık bir isim yapmıştır ve Nancy Cunard, Greta Garbo ve Gloria Swanson gibi meşhur hanımlar onun geometrik desenli kıyafetlerini giymektedir. Hatta bir fotoğrafta genç Coco Chanel’in üstünde de Delaunay’ın bir kıyafeti görülmektedir.

 

1925 yılında da Uluslararası Dekoratif Sanatlar Sergisi’ne moda tasarımları ile katılır. Bu sergide Delaunay’ın tasarladığı bir kıyafeti giymiş bir hanımın, Delaunay tarafından aynı geometrik desen ve renklerle boyanmış bir Citroen B12 model arabasının önünde poz verirken görüyoruz. Benzer bir teklif Sonia Delaunay 92 yaşındayken Hervé Poulain tarafından düzenlenen bir sergi için Bugatti tip 35 için gelecektir.

 

Sorbonne’da resim sanatının moda tasarımına etkileri üzerine bir konferans verir ve bu konferansta pret-a-porter (hazır giyim) gibi yeni fikirler sunar. “Ben Coutur’ü akademik kurallarından kurtarmak istiyorum, kadın giysilerine yeni çizgiler getirmek istiyorum” der. Hazır giyim fikri  Chanel, Vionnet, Lanvin ve Mme Gerver gibi birçok kadın moda tasarımcı tarafından benimsenecektir.

Sonia Delaunay, Yüzme Kıyafeti ve Citroen B12 (Vogue dergisinden bir sayfa)

 

Robert Delaunay, karısının terzisinden topladığı renkli kumaş parçalarını bir araya getirerek başladığı giysi tasarımı denemelerini en başından beri övmüştür hatta 1925’te şöyle yazmış: “Sonia Delaunay sanatının sırlarını biliyor: eş zamanlılık onun trademarkı, düşüncesinin markası. Yaratıcılığını öyle bir düzeye getirdi ki her tarafta beğeni topluyor, kumaşları Paris’teki en büyük moda evleri tarafından kabul ediliyor: onun konsepti çok başarılı.” 30’lu yıllar Büyük Depresyon”un yaşandığı yıllardır, kimsecikler güzel sanatlara para yatırmaz. Sonia Delaunay eşini sanatsal yaşamını bir kenara bırakarak tatil yapmaya ikna eder. Beraberce günlerini gün ederken çok mutludurlar ama birikmiş para da eriyip gider. Tekrar sanat çalışmalarına yoğunlaşmak gerekmektedir.

 

1937 yılı Uluslararası Sanat ve Teknik Sergisi Delaunay çiftinin adlarını tekrar duyurabilmeleri için büyük bir fırsattır. Sonia Delaunay iki yıl boyunca iki sergi binasının dekorasyonunda çalışacaktır. Garre des Invalide’de yer alan Tren Yolları pavyonuna yapmış olduğu Voyages Lointains ve Portugal adlı devasa duvar resimleri yaklaşık 225 m2’dir. Bir gazetecinin deyişi ile “Rimbaud stilinde şimşeklerle dolu, güneşli bölgelere yapılan yolculukları anımsatmaktadır”. Her iki resim de yok olduğu için ancak guajla yapılmış eskiz çalışmaları ve siyah beyaz fotoğrafları bize az da olsa bir fikir vermekte. Sergi jürisi bu çalışmalarından ötürü Sonia Delaunay’ı altın madalya ile ödüllendirirken Robert Delaunay sadece bir onur diploması almıştır. Yine de bu sergi çalışmalarından kazandıkları önemli para, onları ekonomik sıkıntılarından kurtaracaktır. Sonia Delaunay hastalanır ve teşhis anfizemdir. Aldırmaz ve kendisini daha fazla sanatsal çalışmalara verir.

 

1941 yılında Robert Delaunay’ın ani ölümünden hemen sonra kocasının anısına bir retrospektif sergi düzenler, kocasının anıları onu ayakta tutmaktadır adeta. Bu sergi için mal varlığının büyük bir kısmını elden çıkarır, evini kiraya verir, artık otel odalarında yaşamaktadır. Yahudi asıllı olduğu için Almanların işgalindeki Paris’i terk eder, Fransa’nın kırsal kesiminde yaşamakta ve kocası Robert Delaunay’ın ve arkadaşları Hans Arp’ın tuvallerini korumaktadır. İkinci Dünya savaşı sona erdiğinde tekrar Paris’e döner, 60 yaşındadır. Sağlığı kötüdür, ekonomik durumu daha da beterdir ve yaşamını resim, grafik baskı, duvar halısı tasarımları yaparak sürdürmeye uğraşır. Sanat çevresi ona ruhsuz gelmektedir. 1950 yılında Hans Arp ve Alberto Magnelli ile birlikte bir litografi projesi üzerinde çalışır. Yapıtları ilgi görmemektedir, bu onu depresyona sokacaktır. Zaman zaman eşinin resimlerini satarak geçinmeye uğraşır, lüks harcamalarından dolayı Paris Radyosu’nda önemli bir pozisyonu olan oğlu Charles tarafından eleştirilir. Kendisini yine çalışmaya verir ve yaptığı guaj çalışmalarını sergiler. 

 

Joker ,Oyun kartı tasarımı. Sonia Delaunay/ Jacques  Damase,1980

1960’larda bir çok dostunu kaybetmiştir, yalnızlık onu tekrar yıkacaktır. Ta ki 1964 yılında Paris Operası’nda, yazar, şair, editör olan Jacques Damase’a rastlayıncaya kadar. Aralarında büyük bir dostluk başlar, birbirlerinin sırdaşı olurlar, onu görmeye Londra’ya gider, sık sık görüşürler. Sonia,  Damase’ı içki sorunundan uzak tutmaya uğraşır. Damase’da Sonia’yı korumasına alır. En büyük desteği, Musée National d’Art Modern’de (Ulusal Modern Sanat Müzesi) Sonia Delaunay’ın yapıtlarıyla açılacak geniş kapsamlı retrospektif serginin organizasyonuna yardım etmesidir. Sergi çok başarılı olur. Sonia Delaunay tekrar eski ününe ve özgüvenine kavuşmuştur. Tekrar lüks yaşamına döner, güzel kıyafetler içinde güzel seyahatler yapar.1975 yılında 90 yaşındayken UNESCO Sonia Delaunay’dan “Uluslararası Kadın Yılı” için afiş tasarımı ister. Fransa hükümeti onu “Legion d'Honeur” ile ödüllendirecektir.

 

Üstünde son çalıştığı ve sonucunu göremediği tasarım aslında 1939 yılında küçük eskizlerle başlamış olduğu oyun kartı tasarımıdır. Bu proje 1960 yılında Bielefeld Üniversitesi’nin ricası ile gündeme

gelmiş ve seri tamamlanmıştır. 1979 yılında “Altenburger und Stralsunder Spielkarten Fabrik” bu oyun kartlarını piyasaya sunabilmek için sanatçıdan üretimi denetlemesini rica eder. 1979 yılında atölyesinde, sırtında modacı Givenchy’nin yere kadar uzun mavi kadifeden elbisesi ile huzurlu bir şekilde ölür.

 

www.guntheranderson.com/cards

www.thomastallis.greenwich.sch.uk

www.spaightwoodgalleries.com/Pages/Delaunay_Sonia.html

Baron and Damase, Sonia Delaunay: The Life of an Artist, Thames & Hudson. Londra, 1995

Damase, Jacques, Sonia Delaunay: Fashion and Fabrics, Abrams.New York,1988