Sağlık işletmelerinin gönüllü köleleri

-
Aa
+
a
a
a

Hatırlar mısınız? 20 yıl kadar önce, “ülkemizin hekim açığı bitmez” denirdi. Hekimlik tercih edilen, güvenilir ve geçerli meslekti. Üniversite sınavlarında en yüksek puanları alan parlak öğrenciler tıp fakültelerini tercih ederlerdi. Tıp öğrenimi 6 yıl süren son derece yorucu bir süreçti. Dönem kaybeden, yıl kaybeden, kafayı üşüten hatta devam edemeyip fakülteyi bırakan az değildi.

Öğrenim süreci sonunda pratisyen hekim olarak diploma alınır, zorunlu hizmete gidilir, meslekte deneyim kazanılırdı. Zorunlu hizmetten sonra bazıları 4-6 yıl daha asistan olarak eğitim alır, uzman hekim olurdu.

Sabır gerektiren bu süreç içinde iş bulamama, geçinememe ya da aç kalma gibi kaygıları yoktu hekimlerin. Bugün ve gelecek hekimlerindi. Hekimler, iyi hekim olmanın iyi bulmaca çözmeden geçtiğini bilir, boş zamanlarında kafa çalıştırıcı oyunlar oynardı. Ne de olsa her hasta çözülmeyi bekleyen bulmacaydı onların gözünde. Fakülte yıllarından itibaren satranç, briç gibi oyunlar hekimler arasında rağbet görürdü. Fakültelerin satranç ve briç klüpleri önemli buluşma mekanlarıydı.

 

80’li yılların ortalarında başlayan ekonominin liberalleşmesi sürecinde ülke, art arta yaşanan krizler ile sarsıldı. Yaşanan her ekonomik kriz ülkeyi fakirleştirdi. Fakirleşen insandı ve onun kültürüydü. Fakirleşmeden hekimler de nasiplendi. İnsan hayatı ucuzlamaya, para etmemeye başladı. Para etmeyen bir varlık üzerinde çalışan hekimler de geçim sıkıntısına düştü. İnsanlar sağlıkları için para ayıramıyor ya da paraları kadar sağlık hizmeti almaya mahkum ediliyordu.

Hekimler önce oyunlarını yitirdiler, sonra bugünü ve geleceği.

Gelecek kaygısı, geçinememe hatta işsizlik hekimin kapısına dayanmıştı. Zorunlu hizmete gidip mahrumiyet koşullarına katlanmak da işe yaramıyor ya da çekilenlere değmiyordu.

Üniversite sınavlarında tıp fakültelerine talep azaldı, puanları düştü. Nitelikli beyinler hekim olmak istemiyordu artık, gelecek kaygılarını gidermek için başka sektörlere yöneldiler.

Sonra tıp fakültelerinde satranç ve briç klüplerine rağbet azaldı. Bir kısmı kapandı. Oyunlarını yitirdi hekimler. Öğrenci ve asistanlar geçim sıkıntısı çekiyor, geleceğe kaygı ile bakıyordu. Hepsinden önemlisi geçinememe kaygısı, geleceğin belirsizleşmesi, sağlık çalışanlarının elinden bugünlerini aldı. Bugün yoktu hekimler için. Gece ve gündüz daha iyi bir yarın için çalışılıyordu.

Hekimin aldığı maaş oturduğu evin kirasını bile karşılamaz hale geldi. Doktora kız vermenin anlamı da kalmadı.

 

Hayat standartlarını düşürerek direnmeye çalıştı hekimler. Pek çoğu da özel sağlık kuruluşlarında nöbet tutup, ikinci iş bulmaya çabalayarak hayat standardını düşürmeme yolunu seçti. Artık, kendine ve hobilerine ayıracak zamanı olmayan, sadece geçim derdine düşmüş hekimlere emanet ediyoruz sağlığımızı.

İyi hekim olmanın, sorun çözebilme yeteneğinin de önemi kalmadı. Performansa dayalı ücretlendirme diye bir kavram attılar ortaya. Hekimin başarısı kurumuna kazandırdığı döner sermaye katkısı ile ölçülüyor, takdir edilip ücretlendiriliyor. Hasta memnuniyetinin, takdirinin önemi kalmadı. Hatta soran da yok...

Sisteme para kazandırma ve bu paradan pay kapma çabası hekimlerin yeni oyunu oldu. Kendini hastasına karşı sorumlu hisseden hekimlerin sayısı giderek azaldı. Çalıştığı hastaneye iyi para kazandıran “tezgahtar” sorumluluğu isteniyordu artık hekimlerden.

Dahası, kendi olamamanın, kendini var edememenin üzerine, kurulamayan gelecek ve beklentileri yitirmenin acımasız törpüsü eklendi hekimler için.

 

Belirsiz bir geleceğin umuduyla çalışıyor artık hekimler. Ne iş yaptığını sorduğunuzda da, “geçinmeye çalışıyorum” yanıtından başka yanıt alamıyorsunuz.

Hayat hekimlere yabancılaştı. Hastaların hekimleri yabancılayışı da cabası.

İçinde kendileri olan oyunlar yok artık hekimler için. Borsa, dolar vs. aldı briçin, satrancın yerini. Önce oyunlarını, sonra bugünü ve kendini yitirdi hekimler. Sağlık işletmelerinin gönüllü köleleri olarak var olmaya çabalıyorlar sadece.

Öyle fırtına ki tutulduğumuz; bir hayat var sanki bir yerlerde, içinde hekimler yok. Hekimlerin olduğu yerde de hayat kalmadı.

 

Ne diyelim?

Sağlığı insan hakkı olmaktan çıkaranlar, sağlık ocaklarına vergi levhası asanlar, utansın.

 

[email protected]