Philip Rosenthal – 'Sanatla Yaşamak'

-
Aa
+
a
a
a

Bauhaus Archiv ve Rosenthal AG (A.Ş.), uzun yıllar yönetim kurullarının üyesi olan Philip Rosenthal’ı kapsamlı bir retrospektif sergisi ile anmaktalar. Bir vizyoner, çağdaş tasarımın yol göstericisi, sanat ve sanatçıların dostu, sosyal hakların savunucusu olarak Philip Rosenthal’ın girişimci, politikacı ve insan olarak her açıdan olağanüstü kişiliği vurgulanıyor.

 

Rosenthal AG'nin 40 yıl kadar yöneticiliğini yapmış olan ve 2001 yılında ölen onursal başkanını anmak için bu yıllar içinde şirketin tarihinden dönüm noktalarını vurguluyor. Rosenthal Studio-Linie içinde uluslararası üne sahip tasarımcı ve sanatçılarla işbirliği, Rosenthal şirketinin tasarım klasikleri, mobilya programından seçilmiş parçalar ve sınırlı sayıda üretilmiş olan sanat dizininden porselen objeler sergide yer almakta.

 Philip Rosenthal

2001 yılında ölen Philip Rosenthal’in anısına, daha önce birlikte çalıştığı 17 uluslararası tanınmış sanatçı ve tasarımcının yapmış oldukları sınırlı sayıdaki porselen duvar objeleri serginin bir başka bölümünü oluşturuyor. Çoğu çok kişisel anma biçiminde olan bu objelerin arasında Marcello Morandini ve Bjørn Wiinblad’ın satranç takımları  bu sergi için sınırlı sayıda üretim olarak yer alıyor. Diğer sanatçı ve tasarımcılar ise Otmar Alt, Bele Bachem, Hans Theo Baumann, F. de Beurges Rosenthal, Ernst Fuchs, Eugen Gomringer, O.H.Hajek, Otto Piene, Gilbert Portanier, Ambrogio Pozzi, Loki Schmidt, Günther Uecker, Jürgen Waller, Paul Wunderlich. 

 

 TAC 1 çay takımı Walter Gropius.

Bauhaus Archiv kuruluşu içinde Philip Rosenthal’ın ayrıcalıklı bir yeri olmuştur; enstitünün kurucularından ve aynı zamanda Bauhaus Okulunun 1919 yılında kurucusu ve uzun bir dönem müdürlüğünü yapmış olan Walter Gropius Rosenthal firmasının Selb (1967) ve Amberg'deki (1970) iki örnek fabrikasının proje ve uygulamasını gerçekleştirmiş. Gropius’un tasarlamış olduğu porselen çay takımı TAC 1 bir Rosenthal Studio Line tasarım klasiği olarak halen üretimdedir. Philip Rosenthal ise 1969 yılında Bauhaus Archiv’in yönetim kurulu üyeliğine getirilmiş ve kendisi de enstitünün Berlin’e taşınmasını yönetmiş ve Walter Gropius’un projesi olan şimdiki Bauhaus-Archiv binasının gerçekleştirilebilmesini sağlamıştır. Philip Rosenthal’i anma sergiside 1979 yılında açılışını yapmış olduğu merkezin salonlarında yer almakta.
 

1879 yılında Ph. Rosenthal & Co olarak kurulan porselen fabrikası dönemin modasını izleyen çizgilerde “Gründerzeit” (promoterism; 1870-1900'ler) ve “Jugendstil” (art nuoveau) tarzında üretimini sürdürürken, Selb şehrinde kurulan Kraliyet Meslek Okulu ile işbirliği yapacaktır. Ve ilk kez 1910 yılında kendi sanat bölümünü kurar. Önde gelen şehirlerde satış mağazaları açan şirket 1920’li ve 30’lu yılların modernist çizgilerini izler. Bauhaus okullu Wilhelm Wagenfeld’in “Daphne” (1937) yemek takımı bu dönemin ürünlerindendir. Değişik porselen fabrikalarını da (F.Thomas, Krister, Waldersdorf) bünyesine katarak büyüyen firmanın ilginç bir girişimi de 1929 yılında çalışanları ve memurları için kurduğu sosyal yardım kasasıdır (Wohlfahrtskasse). Nasyonal sosyalistlerin güçlenmeleriyle 1934 yılında kurucusu Dr.h.c. Phillipp Rosenthal kuruluşun yönetim kurulundan ayrılacak ve şirket gündelik sofra ürünleri ile üretimini sınırlandıracaktır.

 

"Made in Germany"

 

İkinci Dünya Savaşı sonrası Almanya’sının önde gelen kuruluşlarından biri olacak ve “Made in Germany” kavramını pekiştirecek olan firmanın yönetimine, ikinci nesil Rosenthal ailesinden Philip Rosenthal getirilir. Kuruluşun uluslararası tanınmasına ve dışsatımına önem veren Philip Rosenthal’in ilk girişimi; 50’li yılların tasarım gurusu olan Raymond Loewy’nin New York’taki tasarım bürosu ile ilişki kurar ve böylece o dönemin en popüler çay ve yemek takımı olan “Continental” (1952) ve Raymond Loewy’nin baş tasarımcısı olan Richard Latham’ın “2000” (1954) serileri ortaya çıkar. 1954 yılında altı aylığına bu büroda Amerikan tasarımıyla ilgili araştırma yapmakta olan ve zaten Iittala için yapmış olduğu cam tasarımlarıyla tanınan Finlandiya’nın önde gelen tasarımcılarından Tapio Wirkkala ile tanışıklık başlayacak ve Wirkkala Rosenthal ve ona bağlı olan porselen fabrikaları için ünlü “Finlandia” (1957) ve “Variation” (1962) serileri üretime konacaktır.  

 

 Fuga, Elsa Fischer Treyden, 1969

Philip Rosenthal’in 1958 yılında merkezi tasarım geliştirme amaçlı kurduğu ve mimarisini Renate von Brase’nin yapmış tasarım bürosu sürekli olarak yurt dışından uluslararası üne sahip sanatçı ve tasarımcılarla çalışmayı sürdürecektir. Ürün politikası ve oluşturduğu kurumsal kimlik şirketin bünyesine alınan cam, seramik, metal ve mobilya fabrikalarının üretime katılmasıyla ürün çeşitliliği ile çağdaş tasarımın bir simgesi olacaktır. 1959 yılında Rosenthal Studio-Linie'nin kurulması ve ilki 1960 yılında da Nürnberg’de Studio Haus başlığı altında açılan mağazalar dizisi Philip Rosenthal’in marka oluşumuna önemli katkısıdır. Şirketin geniş üretim programı içinde birçoğu tasarım klasiği olarak kabul edilen seri ürünlere ve 1973 yılında başlatılan sınırlı sayıda gerçekleştirilen sanatsal objelere imza atan tasarımcı ve sanatçılar arasında isimlerin bazıları: Björn Winblad, Hans Roericht, Timo Sarpaneva,

Henry Moore, Niki de Sant- Phalle, Salvador Dali, Wolf Karnagel. Luigi Colani, Burkhardt Vogtherr, Dorothy Hafner, Ambrogio Pozzi vd...

Katılımcı üretim sürecini destekledi

Yıllar boyunca almış olduğu tasarım ödülleri ile küçük bir müze oluşturabilecek Rosenthal AG'nin günümüze kadar uzanan çizgisi 1981 yılında Philip Rosenthal’in aktif yönetim kurulu üyeliğinden ayrılması, ve hatta 1997 yılında Waterford Wedgwood plc Dublin’in şirket hisselerinin çoğunluğuna sahip olmasından sonra da değişmedi. Rosenthal AG, ürün ve tasarım kalitesinin ödün vermeden 21. yüzyıla taşınabilmesini, temel taşlarını koyarken güzel sanatların yaratıcılığını ürün tasarımının kalitesiyle birleştirmeyi yönettiği şirketin temel ilkesi olarak belirleyen Philip Rosenthal’e borçludur, diyebiliriz. Onun şirketten ayrılmasından sonra küçük bir sarsıntı yaşansa da şirket başarılı girişimlerini sürdürüyor; örneğin 1992'de Gianni Versace S.p.A ve 1998 de Bulgari S.p.A. ile kurulan işbirlikleri gibi. 2000 yılının önemli bir olayı da yine Almanya’nın bir başka köklü porselen şirketi olan Hutschenreuther'in (1814) devralınmasıdır.

 

Porselen üretimini çağdaş tasarımla eşanlamlı şekle sokan ve 27 Eylül 2001 yılında 85. doğum gününden birkaç hafta önce ölen bu ileri görüşlü kişinin aynı zamanda sosyal-politika konularında da önemli katkıları var. Şirket içinde çalışanlara getirmiş olduğu üretimde ve tasarımda söz sahibi olmalarını “Beteiligt sein am Sagen und Haben”  olarak savunuyor. Tasarım sürecine katılım ürünlerin kalitesine arttırmaya çalışan kişileri motive ederken başarılı olanlara verilen prim sistemi ile ödüllendirilmesi de ek bir gelir sağlıyor.

 

Bir dönem Rat für Formgebung’ un (Alman Tasarım Konseyi) başkanlığını da yapan Philip Rosenthal Deutscher Werkbund’un da üyesi.

 Romanze,  Björn Winblad, 1963

 

Wilkhahn şirketinin kurucularından Fritz Hahne’nin “Werk und Zeit” dergisi için yaptığı söyleşide Rosenthal’in kişiliği, Modernizm, Werkbund ve politik angajmanları ile ilgili sorulara ilginç yanıtlarından alıntılar:

 

“Eğer derinlemesine bakarsak angajmanın temelinde Werkbund’un esas hedefleri ile pek bir örtüşmesi yok. Onun için daha önemli olan bir açıdan PR, bir açıdan da ciddi kültürel hedefin karışımı. Onun için Selb’teki iş yeri ve dünyası küçük geliyordu. Orada daha fazla bir şeyler olması gerekiyordu. Bu nedenle sanat ve kültür ortamının önde gelenlerini Selb’e davet ediyordu. Bu arada tamamiyle Philip Rosenthal’in kişiliğiyle biçilmiş bir ilişki ve birlikte çalışma ortaya çıkıyordu. Philip Rosenthal veya PR; PR halkla ilişkiler anlamına geldiğine göre çok güzel örtüşüyordu. Tek kelimeyle ifade etmek gerekirse kuruluş içinde tek kişiydi…

Tek kişiye göre biçilmiş bir şirket yönetimi Rosenthal için önceleri bir şanstı. Savaş sonrası piyasada yeniden bir yer edinmek için bir şans. Yaklaşık on yıl önce şirketten ayrılmasıyla da bir boşluk oluştu. Hem işlev hem de kişilik olarak yerine konacak kimse de yoktu. Onun kurum felsefesi kişiliğiyle yoğrulduğu için kurum kültürü olarak soyutlanamıyordu. Kurum onun için çoğu zaman kendi sahnesi gibiydi.”

 

Hoşnut olmak çöküşün başlangıcı

 

Fritz Hahne, bir girişimci olarak Philip Rosenthal ile karşılaştırıldığında benzeşen ve ayrışan yönleri sorusunu şöyle yanıtlıyor:

 

“Philip Rosenthal ile kendimi karşılaştırdığımda onunla tanışıklık kurmaya iten temel nedenin beni çok etkileyen sosyal-politik yönü. Temelde yatan müşterekliğimiz bu. Kendisi savaşı lejyoner olarak yaşamıştı, ve ben de gençlik yıllarımı asker olarak Rusya’da geçirdim. Bu her ikimizi de etkilemişti. Bu sosyal angajman onu bir dönem ekonomi bakanlığında Schiller’in müsteşarı olmasına neden oldu. Schiller ekonomiye yakın olabilmek için müsteşar olarak bir girişimci arıyordu ve Rosenthal’i buldu. Rosenthal de politikaya girmek istiyordu ve Schiller’i buldu. Her ikisi de kişilik olarak belirgin özelliklere sahip oldukları için birbirlerinin yönetimine giremeyen iki kişi bir araya gelmişti. Bu deneme kısa sürdü. Wilkhahn’ın kurum kültürü uzun bir süreç içinde gelişti. Bu ürünleri de yansıyor. Biz herhalde kendi alanımızda postmoderne yer vermeyen az sayıda şirketten biriyiz. Bunda göreceli olarak şirketin büyüklüğü de bir şans idi. Pazarı izlemek yerine pazar oluşturmak her zaman ilkemiz olmuştur. Tasarım bizim üretimimizi belirliyor, ama tek boyutlu değil, bir bütünselgirişim olarak.”

 

Bir doğum günü kutlaması gibi amaçlanan bu söyleşiyi şöyle tamamlıyor:

 

”Onun gerçekleştiremediği hedefleriyle ilgili hoşnutsuzluğu doğal. Hoşnut olmak çöküşün başlaması denebilir. Hoşnutsuzluk bir girişimci için belirli bir dürtü olarak kabul edilebilir. Philip Rosenthal durdurulmasına izin vermiyordu, hedefe sıkıca sarılmak ve bırakmamak. Yaşam tarzı olarak ondan çok şey öğrendim. Ama bizim yaşımızda artık sonlar düşünülüyor. Philip Rosenthal geriye dönüp olağandışı ve doyuma varmış bir yaşama bakabilir. Benim dileğim onun kültüre olan katkısını olağandışı bir başarı olarak kabul etmesi. Şişenin yarısının boş değil yarısının dolu olarak görmesi..."