Muhalefet Nasıl Yapılır?

-
Aa
+
a
a
a

Sayın Bekir Coşkun’ un “CE-HA-PES” başlıklı bir yazısı yayınlandı. Bu yazıda Sayın Coşkun Sayın Baykal’ a ve CHP’ye haksızlık yapıldığını, Sayın Baykal’ın hizipçi olmadığını (eğer yanlış anlamadıysam) ve dürüst olduğunu anlatıyor ayrıca muhalefet ettiği konuları sayıyordu.

 

Hizipçilik konusunu bilemem, ama bunun dışında yazıda söylenenler  tamamen doğru bence de. Ama CHP’nin ve Baykal’ın bana göre başarısızlığı yaptıklarında değil ki. Yapmadıklarında veya en azından benim bilmediğim projelerinde.

 

Biraz daha konuyu açalım. Dürüstlük herkes ve her iş için olması gereken bir özelliktir. Yapılan iş ve kişi ile ilgisi yoktur. Olması gereken bir genel kavramdır. Bu nedenle ülkemizde önemli gibi gözükse de, “dürüsttür, o zaman  yönetmelidir” gibi bir ayrıcı kavram kabul edilemez. Bu zaten olması gereken bir özelliktir. O zaman bir yöneticiyi -her neyi yönetiyorsa yönetsin- farklı kılan şey, projeleri ve bu projeleri icra ediş biçimidir.

 

Örneğin “bu bey çok dürüst, ona canımızı malımızı emanet edebiliriz, o uzun yol otobüs sürücüsü olsun” diyemeyiz. Ya da uzun yol sürücülüğü için ilk ve en önemli nokta olarak dürüstlüğü koyamayız. Önce otobüsü her koşulda iyi, çok iyi kullanmayı biliyor mu, yol güzergâhına göre doğru sürüş ve erişim stratejileri saptayabiliyor mu bunlara bakmalıyız, sonra bu kişi bir de dürüst ise direksiyonu ona vermeliyiz. Sadece dürüst diye adalet dağıtan ama hiç otobüs kullanmamış bir ağır ceza yargıcına direksiyon veremezsiniz ki.

 

Eğer dürüstlük her şey ve herkes için zaten olması gereken bir kıstas olmaktan çıkarılıp bir ayraç olarak kullanılmaya başlanırsa o zaman işi doğru yapma farkı nerede kalır ?   

 

İşte sayın okurlar şimdi yeniden düşünelim; Örneğin CHP’nin kesinlikle bir nüfus artışından yana olmadığını biliyoruz. Ama bilmediğimiz, en azından benim bilmediğim nüfusu nasıl azaltacağı.  İzleyeceği politikalar somut ve açık bir biçimde nedir? Orman (2B) yasasına karşı ve bana göre  haklı CHP. Ama benim  bilmediğim çevre politikası somut ve açık bir biçimde nedir? Trol avcılığı, ağaç kesimi, yapılaşma için neleri, nasıl ve iktidara gelirse hangi zaman diliminde yapacak? Önemli olan muhalefet etmek değildir. Bu bir muhalefet partisinin doğal işlevlerinden biridir. Ama bir parti kendini hep muhalefet olarak görmüyor ve  asıl amacı iktidar ise o zaman projeleri var olmak ve anlatılmak zorundadır. Biz anlarız, anlamayız o önemli değil.  Biz oy veririz vermeyiz o da önemli değil. Bu öneriler doğru ve mantıklı olduğu sürece zaten CHP’nin oyu yükselecektir. Ama bence başarı/başarısızlık kriteri alınan oy sayısı ve buna bağlı olarak çıkarılan milletvekili sayısı değildir siyasette. Yapılan önerilerin objektif doğruluğudur. Bugün inanıyorum ki CHP veya herhangi bir parti “ormanları başvuru sırasına göre dağıtıyorum, denizde av yasağını kaldırıyorum, “x” bedel -bu bedel de az olacak- harç yatırılırsa isteyen istediği yere istediği gibi inşaat yapar, fuzuli yatırım harcamalarını -duble yollar, denizaltı tünelleri vb.- arttırıyorum, işsizlik azalacak” desin eğer oy patlaması yapmaz ise ne olayım. Şimdi bu vaatlerle iktidara gelen parti başarılı mıdır?

 

Her gün bir bakan, basın toplantısı düzenleyerek bir konuda gelecek planlarını anlatmalı. Bir partide nasıl olsa günlük muhalefeti ayrıca yapacak kadrolar vardır. Bir parti genel başkanının asıl işlevi de her şeyi bilmek değil, tüm bu projelerin sonucunda ortaya çıkacak  genel çerçeveyi saptamak ve bu hedefi kovalamaktır.

 

Ben işte buralarda herkesten ayrıldığımı düşünüyorum. Hâlâ CHP’nin halka inemediğinden bahsediliyor. Ben “halka inmeli mi?” diye soruyorum. Halkın kısa vadeli çıkarları ile Türkiye’nin uzun vadeli çıkarları ne kadar örtüşüyor. Bunlar irdelenmeli. Başarının kriterleri belirlenmeli. Biraz da bu açıdan dürüst olalım.