Kasım 2013

-
Aa
+
a
a
a

Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık

Kasım 2013

İndirmek için: mp3, 12.9 Mb.

Dünya sular altında! Hindistan’da son 44 yılın en şiddetli yağışları, Çöl ikliminin egemen olduğu Suudi Arabistan,  Umman Sultanlığı, Birleşik Arap Emirliği, Irak ve Yemen’in sokaklarında sel sularına kapılarak sürüklenen araçlar, Yunanistan’da sel sularına kapılıp Türkiye kıyılarında ortaya çıkan cansız bedenler, ABD ve İsveç kıyılarını vuran kasırgalar, Vietnam’da sel sularından ötürü boşaltılmak zorunda kalan 100 bin ev! Hepsi 2013 yılının Kasım ayında görüldü!

Ama en trajik haber, son model bir spor arabanın bile zor ulaşabileceği bir hızla, saatte 315 km hızla Filipinleri vuran Haiyan ya da halk arasındaki ismi ile Yolanda tayfunu ile beraber geliyordu.

Dünya tarihinin kayıtlara geçen en şiddetli tayfunu olan Haiyan aynı zamanda, 6,149 ölü, 1700’ün üzerinde kayıp, evinden olan 818,600 ve genelde etkilenen 8,7 milyon kişi ile Filipinlerin en dehşetli fırtınası olarak tarihe geçti.

Tayfun’un en şiddetli etkilediği Leyte eyaletindeki Tacloban şehrininbelediye başkanı canını zor kurtarırken, Tacloban’ın haritadan silindiğini söyledi. Ülkede yardımları ulaştıracak yol ve altyapı hizmetlerinin bile kalmamış oluşu durumun fecaatini göstermeye yetmiyordu.

Fakat bu hali dünyaya göstermeye çalışanlar da yok değildi. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 19. Taraflar Konferansı’nın Varşova’da başladığı gün Filipinler'in baş  müzakerecisi Yeb Sanyo BM İklim Değişikliği toplantısında gerekli kararlar çıkana kadar açlık grevine girdiğini açıkladı.

Fakat karşılarında yaşanmakta olan durumu görmekten ziyade dalga geçer gibi aynı zaman dilimi içinde “temiz kömür” diye birşeyin varolduğunu ve ekonomik açıdan ne kadar gerekli olduğunu anlatmaya çalışan kömür şirketlerinin konferansını koyacak haris bir taraf vardı.

Bu ciddiyetsizlik karşısında Sanyo’nun başlattığı greve katılanların sayısı artarken, gelişmiş ülkelerin bir şekilde harekete geçeceği izlenimi vermemesi üzerine, 130'dan fazla ülkeden oluşan gelişmekte olan ülkeler grubu  ve Çin müzakereleri terk etti.

Arkasından, zirvenin son günü, tüm sivil toplum da orayı terketti ve mücadele için evine döndü. Ama seneye bekleyin, geri geleceğiz diyerek gittiler.

İklim değişikliğinin getirdiği kuraklık, açlık ve savaş gibi diğer felaketler daha belirgin hale gelirken, ileride çekilecek olan açlığı şimdiden insanlara göstermek için girişilen açlık grevleri de çoğalmaya başlıyordu.

Bulgaristan’da göçmenler, Guantanamo’da tutuklular, Suriye sınırında duvara karşı Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan, İranlı insan hakları savunucusu avukat Abdolfattah Soltani, Van’da konteynerlerdeki aileler, Çanakkale'de feldspat madeni için ağaç kesimlerine karşı duran köylüler... hepsi açlık grevindeydi.

Küresel ısınmayla mücadele çalışmalarına muhalif çevrelerin elindeki en büyük kanıt olduğu iddia edilen "düz çizgi" argümanının bir ölçüm hatası olduğunun bilimsel olarak ortaya çıktığı günlerde, Başbakan  Erdoğan’dan “Bütün rakamlar ortada, biz çevreciyiz be! Kimse bizimle çevrecilikte yarışamaz” argümanı geldi.

 

Ona da dolaylı bir cevap Google’dan gelecekti: Google Earth ağaç kaybı haritasına göre, dünyada son 12 yılda kaybedilen net orman alanı Moğolistan’ın yüzölçümüne eşitti. Yani, Türkiye’nin yüzölçümünün 2 katı! Aynı haritada İstanbul’un alarm verdiği de açıkça görülüyordu.

Alarm çanları, yalnız İstanbul için çalmıyordu. Konya - Karapınar Kapalı Havzası için uzmanların TEMA için hazırladığı Termik Santral Etkileri Raporu Kasım’da yayımlandı: Ortaokullarda tüm öğrencilerin ezbere bildiği cümle tepetaklak gitti, ezberimiz tamamen bozuldu. Konya -Karapınar havzası hâlâ Türkiye’nin “buğday ambarı” idi, ama hükûmetin planladığı kömürlü termik santral, o “buğday ambarını ateşe atmak anlamına gelecek”ti. Başbakan’ın dediği gibi, “bütün rakamlar ortada” idi de, çevrecilik ortada yoktu. Ne kadar kömür, o kadar az ekmek’ti.

Gezi ruhu 5 ay sonra Kasım’da da kol geziyordu. Deniz Gözlüğü ve gaz maskesinin silah olmadığı hükmünü veren mahkemeye “eylemciler Taksim’de havuza yüzmeye gitmedi ya!” cevabı veren savcının itirazı üzerine iddianame kabul edildi, eylemlerde yaşanan polis şiddeti ile ilgili soruşturmada ise beş aydır ilerleme kaydedilmiyordu.

Eylemlerin ilk gününde başından vurularak günlerce yoğun bakımda kalan Lobna Allami ise kendine geldikten sonra şunları söylüyordu:

“Hep ağlıyorum. Çünkü bir sürü şeyim, yeteneğim, bilgim… Artık yok! Çöpe gitti. Okuyamıyorum… Yazamıyorum… En kötüsü de istediğim gibi konuşamıyorum.”

Kasım ayında Türkiye’de medyayı bir hayli meşgul edecek haberin ilk emareleri Zaman gazetesinden geldi.

Zaman gazetesinin haberine göre, Başbakan Erdoğan Partisinin Kızılcahamam kampının son gününde basına kapalı bölümde, “kız erkek aynı evde kalan" öğrenci evlerinin denetleneceğini ve bir daha Hacı Bektaş törenine katılmayacaklarını söylemişti.

 

Haberi yayınlandığı gün yalanlayan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç "Düpedüz asparagas bir haberdir. Bizim böyle bir yetkimiz yok, böyle bir düşüncemiz de yok. Sayın Başbakan'ın buna benzer bir ifadesi de kesinlikle söz konusu değil." demesine rağmen Erdoğan, AKP grup toplantısında “Konuştuğumu inkâr etme anlayışına sahip değilim” diyor ve “kız ve erkeklerin yurtlarda birlikte kalmasına müsaade etmeyeceklerini” söyleyerek müstakbel bir krizin fitilini ateşliyordu.

Hükümetin ileri gelenleri Erdoğan’ın açıklamasının ne kadar gerekli olduğunu açıklamaya girişiyor, polise öğrenci evleri ile alakalı ihbarlar geliyor, Arınç, “Ben bir kişiden ibaret değilim, benim özgül ağırlığım var” diyerek sitemini dile getiriyordu. Başbakan ise, Arınç'ın açıklamalarıyla ilgili sorulara "Görüşmedim, niye görüşeyim?" diyordu.

Barzani’nin, 21 yıl sonra Diyarbakır'a gelişi esnasında el ele tutuşan Arınç ve Erdoğan aralarındaki sorunu çözmüş görünseler de, Türkiye’de sorun bitmiyordu!

Simit sadece İstanbul’un bazı bölgelerine mahsus olmak üzere %40 artıyor, Tiger Woods golf oynayacak diye Boğaz köprüsü trafiğe kapatılıyor, Taraf gazetesi fişlemelerin devam ettiğini gösteren belgeler yayınlıyor, MİT'in bütçesi yüzde 40 arttırılıyor, Adana'daki 10 Kasım törenleri sırasında Vali Hüseyin Avni Coş’un kendisini protesto eden vatandaşa “g….t” demesi tepki çekiyordu.

Ama dünya sokaklardaydı. Bangladeş ve Yunanistan'da işçiler, Avustralya’da da emekliler, Ermenistan’da muhalifler, arkadaşlarının serbest bırakılmasını isteyen Greenpeace aktivistleri sokaktaydı Anonymous’un çağrısıyla dünyanın dört bir tarafında binlerce kişi suratlarında Guy Fawkes maskesi ile sokaklarda genel isyana katılıyordu.

***

Ayın Sözü:

"Artık Tacloban diye bir kent yok."

 

Filipinler'i vuran tayfun felaketi sırasında ailesini evinin tavanını delerek boğulmaktan kurtaran Tacloban Belediye Başkanı Rody Duerte, sakini ve temsilcisi olduğu kentten bahsediyor. (Kaynak: Hürriyet)

Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık