Haftanın Kitabı: Bay Uzay Gemisi

-
Aa
+
a
a
a

Philip K. Dick

Bay Uzay Gemisi:

Toplu Öyküler 1

çev. Berna Kılınçer

Büyülü Fener, 2013, 632 s.

Eminim birçok kişi, hiç Philip K. Dick kitabı okumamış olsa bile bir-iki hikâyesine aşinadır. Bıçak Sırtı‘nı (Blade Runner) izlemiş olanlar mesela ya da Arnold Schwarzenegger’li o müthiş Gerçeğe Çağrı’yı (Total Recall); daha yakın tarihli bir örnek olarak da başrolünde TomCruise’un yer aldığı Azınlık Raporu’nu verebiliriz. (Karanlığı Taramak ve Kader Ajanları’nı da unutmayalım!) Bu filmler genellikle Philip K. Dick’in (kısaca PKD) romanlarından ya da hikâyelerinden “serbest” uyarlamalar olsa da, eserlerinin geneline sinmiş olan o atmosferi yansıtmaları bakımından yeterli sayılabilir. Gerçeklikle oynayan, merkeze insanı oturtan, algıları zorlayan, ilham verici kurgularıyla bilimkurgunun, hiç kuşkusuz, en önemli isimlerinden biri PKD... Şimdi de bu ismin toplu öyküleri, Büyülü Fener tarafından yayımlanmaya başladı.

Toplamda beş ciltte tamamlanacak toplu öykülerinin elimizdeki ilk cildinde PKD’nin, 1951-1952 yıllarında yazdığı öyküler yer alıyor. Bir başka deyişle, yazarın bilimkurgu türündeki ilk adımlarını okuyoruz... Örneğin “Roog,” PKD’nin zamanında telif ödenerek yayımlanan ilk öyküsü; ki, kitapta bir araya getirilen öykülerin ilk olarak hangi tarihte ve hangi yayında yayımlandıklarının belirtildiği “Notlar” bölümünde en ayrıntılı açıklama da “Roog” üstüne. “İlk hikâyenizi sattığınızda yapacağınız ilk şey en iyi arkadaşınıza telefon edip ona haber vermektir. Bunun üzerine telefonu kapatırsa şaşırırsınız, ta ki onun da hikâyesini satmaya çalıştığını, ama henüz başaramadığını anlayana kadar. Bu tepki sizi kendinize getirir. Ama sonra karınız eve gelip de ona söylediğinizde telefonu suratınıza kapamaz, çok memnun olup heyecanlanır. Roog’u Fantasy and Science Fiction’dan Anthony Boucher’a sattığım zamanlarda yarı zamanlı bir plak dükkânını yönetiyor yarı zamanlı da yazıyordum. Ne iş yaptığımı soranlara da her zaman ‘Yazarım’ diyordum.”

Özellikle bilimkurgu türünü sıkı takipçilerinin mutlaka edinmek isteyecekleri bir kitapla karşı karşıyayız ancak üzücü olan, kitapta bir “özensizliğin” göze çarpması. Ciltli olarak hazırlanan ve beyaz kâğıda basılan kitap, belli ki standart yapıdaki kitaplara göre bazı farklılıklara sahip olsun diye düşünülmüş. Kapak tasarımının da PKD ismine pek uymadığını düşünmekle birlikte, bunu da, belki “zevkler ve renkler tartışılmaz”ı öne sürerek göz ardı edebiliriz şimdilik. Ancak, arka kapaktaki kısa tanıtım da dahil olmak üzere, rastlanan yazım yanlışlıkları ve çeviride yeniden göz atılmasında fayda olacak kısımlar zaman zaman okuma keyfini aksatabiliyor. En azından bir “son okumayla” bile halledilebilir görünen bu aksaklıklar, umarız toplu öykülerin diğer ciltlerinde giderilir...