Gezegenin Geleceği: +11. Gün

-
Aa
+
a
a
a

 

Greenpeace Akdeniz Direktörü Dr. Uygar Özesmi, 7 Aralık'ta Danimarka'nın başkenti Kopenhagen'da başlayan iklim zirvesinde Climate Justice Fast hareketine katılarak 14 günlük iklim orucu tutuyor. Uygar Özesmi'ye destek vermek için tıklayın.

17 Aralık Perşembe

 

Bugün, Kopenhag İklim Zirvesi'nin ve İklim Orucu'nun 11. günü.

 

Dinlemek için:

 

İndirmek için: mp3, 6.5 Mb.

 

Pasifik’te binlerce ufak adadan oluşan Mikronezya, Greenpeace’in çabaları sonucu önemli bir karar aldı. Mikronezya hükümeti, Çek Cumhuriyeti’ndeki Prunerov termik santralinin yeni teknolojilerle yenilenmesi için sınıraşan Çevresel Etki Araştırması talep etti. Prunerov, Avrupa’nın en büyük ve en kirli termik santrallerinden biri. Mikronezya ise, iklim değişikliği nedeniyle deniz seviyesinin yükselmesi halinde, tüm topraklarını kaybedecek küçücük bir ülke. Greenpeace, 2 yıldır termik santrali işleten şirket CEZ’in, var olan en iyi teknik donanımla santrali rehabilite etmesi için kampanya yürütüyordu. Hatta santralin 300 metre yüksekliğindeki bacasına iki kez tırmanarak tehlikeyi işaret eden eylemler gerçekleştirmişti. Hesaplamalara göre, santralin karbon salımı, her yıl 45 kişinin ölümünden ve 48 bin kişinin hastalanmasından sorumlu. CEZ’in, Çek Cumhuriyeti’nde enerji sektörünü elinde tutuuğunu ve Çek Cumhuriyeti’nin enerji politikalarını yönlendiren güç olduğunu biliyoruz. Ülkenin en sevilmeyen şirketi. Mikronezya’nın talebi, yeni bir dönemin başlangıcı, böyle taleplerin öncüsü olabilir. 13 bin kilometre uzaklıkta bir ülkenin Avrupa’nın kalbinde neler olduğunu sorgulaması, Kopenhag süreci için de örnek oluşturmalı. Benzer bir durumu, küçücük Tuvalu’nun koca Kopenhag görüşmelerini askıya almayı başarmasında da yaşamıştık. Hangi ülkenin gelişmiş, hangisinin gelişmemiş olduğu, birbirlerine uzaklıkları, aslında hiç önemli değil. Çünkü hepimiz aynı dünyada yaşıyoruz ve devletlerin yaptığı her hata, büyük alanlarda etkili oluyor. Bu nedenle de her devlet, kendi vatandaşlarına olduğu kadar uluslararası düzeyde de sorumlu.

 

Yeşiller Partisi’nin açıklamasına göre, İklim zirvesinde Türkiye heyetinin başında bulunan Başmüzakereci Mithat Rende Türkiye’nin zirvede herhangi bir hedef açıklamayacağını, yarın Cumhurbaşkanı Gül’ün de zirvede yapacağı konuşmada da bir hedef vermeyeceğini açıkladı. Türkiye’nin 2020 yılına kadar “taslak” stratejik planında enerji sektöründe karbon emisyonu artışından  %7 azaltma yapacağı yazılmış, Çevre Bakanı Veysel Eroğlu da Cumartesi günkü basın toplantısında aynı rakamı %11 olarak vermişti. Benim endişem hükümetin %20 açıklayarak matah yapmış gibi politikalarını yeşile boyayacağı... halbuki açıklamaları gereken miktar %30 ve bunun sektörel hedeflerle desteklenmesi gerekiyor.

 

Kopenhag’da Dünya Dostları’nın da desteklediği çok ilginç bir eylem gerçekleşti. Yerel ve küçük ölçekli tarımı savunan eylemciler, tarlaları geri istediklerini belirttiler. Eylem, son derece şiddetsiz ve hatta eğlenceliydi. Eylemcilerin çoğu dansçılardan, palyaçolardan oluşuyordu. Polis de bu kadar gülümseme ve mutluluğa karşı bir şey yapamadı. 4 saat boyunca Kopenhag’ın en işlek caddelerinden birini trafiğe kapatan eylemciler, yediler içtiler, hatta trafikte sıkışıp kalanlara da yemek dağıttılar. Kopenhag’ın tek bir boyutu yok. Enerji teknolojilerinden ormansızlaştırmaya, tarımdan buzullara kadar o kadar çok konuda harekete geçilmesi gerekiyor ki...

 

Liderlerin güçlü söylemleri, Kopenhag’da güçlü karara mı yoksa yeşile boyalı bir politik antlaşmaya mı dönüşecek. Merkel, Kopenhag’da artık vakit kalmadığını ve bir an önce ciddi bir anlaşma yapılması gerektiğini söyledi! Hatta diğer AB ülkeleri kabul ederlerse 2020’de sera gazı salımlarını 1990 seviyesinin  %30 oranında değil %40 oranında altına düşürmeleri gerektiğini de belirtti. Merkel, Kopenhag’ın başarıyla sonuçlanmasının hala mümkün olduğunu düşünüyor. Biz de bu görüşe katılıyor eksik olanın politik irade olduğunu düşünüyoruz.

 

Galler prensi de, iklim liderlerine, tüm dünyanın gözlerinin Kopenhag zirvesinde olduğunu hatırlattı. Prens, artık dünyanın krize girdiğini ve kontrolü kaybetmek üzere olduğumuzu söyledi. Ayrıca, “biz ve onlar” diye düşünerek gelişmiş-gelişmemiş ayrımı yapılacak aşamayı çoktan geçtiğimizi de belirtti. Prens, en önemli sorunun ormansızlaştırma olduğunu düşünüyor. Bu nedenle de, yıllardır ormansızlaştırma karşıtı projeler yürütüyor.

 

İklim orucunun 11. günü ve bugün 10.000 kişi Küresel İklim Adaleti Orucu’nda. Türkiye’de de yüzlerce insan adaletli bir iklim antlaşması için bir günlük oruç tutuyor. Dün ise bizim için eylem haberlerini dinlemekle ve polis hareketlerini izlemekle geçti. Bulunduğumuz apartman polis kordonu altında giriş ve çıkışlar sabah durduruldu. Bella Center önüne binden fazla barışçıl eylemci iktidarın halka geçmesi için kapıları zorlarken Polis şiddetine maruz kaldılar. Onlarla buluşmak için Bella Center içindeki STKlar da dışarı yürüdüler. Bunun üzerine Dünya Dostları (FOE) ve AVAAZ’ın akredistasyonu iptal edildi. İklim zirvesinin sonlarına doğru sivil toplumun varlığı ve gözleri sistematik olarak ortadan kaldırılıyor. Şeffaflık ve tolerans konusunda bu gerilemenin ardında yatanın görüşmeler konusunda endişelerden ve siyasi bir karardan geldiği düşünülüyor. Evet buradaki gözlemciler sonuçsuz bir toplantıya izin vermeyecek. Nitekim bu gece Greenpeace ve WWF gözlemcileri Bella Center’ı terk etmeyi reddetti ve geceyi orada geçirdi ve toplantı sonuçlanıncaya veya dışarı atılıncaya kadar kalacaklar. Olaylar kısmen dinince Klimaforumun renkli cümbüşüne kendimizi bıraktık ve ulaşım konusunda bir toplantıya katıldık... sonra Ömer Madra, Ümit Şahin, Oya Ayman’la Kopenhag ekranına katıldık ve günün olayları değerlendirildi. Bu videoları kureselisinmayidurdur.com adresinde bulabilirsiniz.

 

İklim zirvesinin 11. gününü de geride bırakırken en kritik günlere girmiş bulunuyoruz. Gezegenin geleceği için mücadele sürüyor – sağlıcakla kalın!

 

Dr. Uygar Özesmi - Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü

 

Gezegenin Geleceği dizisinin eski sayılarına ulaşmak için: